1 Mart 2022 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan yönetmelik değişikliği ile zeytin alanlarının yapılaşmaya açılması hakkında..

1 mart 2022 günü resmi gazetede yayımlanan zeytinlik alanlarda elektrik üretmek amaçlı madencilik yapılabilmesine izin veren değişiklik üzerine….

Maden Yönetmeliği’nin 115. Maddesine bir fıkra eklenmek sureti ile Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartıyla zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına, bu alanda madencilik faaliyetleri yürütülüp tesisler kurulabilmesine, Zeytin sahasının taşınmasının mümkün olmadığı durumlarda ise madencilik faaliyetleri bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getirilmesi ve eşdeğer büyüklükte zeytin bahçesi tesis edilmesi şartı ile zeytinlik alanların elektrik üretmek amaçlı madenciliğe açılmasına kapı açılmış oldu.

Bu yönetmelik değişikliği özel olarak bir şirket için çıkartılmış gibi duruyor. Biliyorsunuz Muğla’nın Milas ilçesinde Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret AŞ’ye ait iki termik santrale kömür sağlamak amacıyla Akbelen Ormanı’na yapılmak istenen kömür madeni sahasına karşı İkizköy halkının, gezegeni, yaşamı korumayı önemseyen insanların mücadelesi halen devam ediyor. Daha bugün bir keşif daha yapıldı.

Gelelim hukuka…
Bakın ilgili kanunun 20. Maddesinde  “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez” denmektedir.  Yine devamında “Zeytincilik sahaları daraltılamaz” denmektedir. Kanun bu kadar açık.
Kanun bu kadar açıkken yönetmeliğe eklenen değişiklik ile zeytinlik alana girip kömür çıkartılabilir mi, koca iş makineleri, tozu dumana katarak, toprağı alt üst ederek ve dahası bin türlü atığı saçarak, tesisler kuracaklar filan…

Bu yönetmelik değişikliği hem bu konudaki uluslararası sözleşmeye hem Anayasa’ya, hem de 3573 Sayılı Zeytincilik Kanunu’na açıkça aykırı. Önceki yıllarda yine gündeme gelen zeytin alanlarına dalma tasarımları nedeni ile alınan pek çok yargı kararlarına da aykırı. Şüphesiz hukuka apaçık aykırı olan bu yönetmelik değişikliğinin iptali için yargı yoluna başvuru hakkı var. Pek çok dava açılacağını da tahmin ediyorum. Bizde bir hazırlık yapıyoruz.

Konu, zeytinlik alana giremeyen şirketin zeytinlik alana dalmak için istediği yasal dayanağı şeklen oluşturma işi.  Bir oldu bitti değişikliği… Yoksa bu değişikliğin hukuka uygun olmadığını bu değişikliği yapanlarda biliyordur. Şeklen, biçimsel olarak yasal ama özü kanundışı bir yönetmelik değişikliği!

Yönetmeliğe eklenen fıkrada “kamu yararı” kavramı da sıkça kullanılmış. Böylece yargılama usulüne dair “teknik” bir araca vurgu yapılmış gözüküyor. Halbuki kamu yararının başında hukukun korunması gelir. Hukuka aykırı kamu yararı olmaz. Hukuku korumak da yurttaşların, hukukçuların sorumluluğu, mahkemelerin görevi. Herkes bilir. Yönetmelikler dayanağı  kanuna aykırı olamaz. En başta bu sebeple kanundışı zaten! Ama burada olmuş mu? Olmuş!

Bir de değişikliğe göre zeytin ağaçlarını da  taşıyabileceklermiş ve sonra işi bittikten sonra yeniden zeytin bahçesi yapacakmış alana giren! Öyle diyor yönetmelik değişikliği. Biz bu hikayeyi orman kanunundan da biliriz. Bu taşıma işleri filan piyasa retoriği. Bilim değil. Zaten gerçek de değil. Hikaye…

Bu değişiklik iptal edilmeyip de kalırsa coğrafyamız mitolojileri ile yaşıt, oluşturduğu kültürü ile zeytinliklerimiz parça pinçik olacak. Önce elektrik için madenciler.. sonra bilmem ne  madencileri…sonra bilmem ne şirketleri… Biz de böyledir bu işler.

Elektrik için madencilik deyince termik santrallerden bahsediliyor tabi. İşte bu değişiklik ülkenin en güzel coğrafyalarından birinde kurulu bir termik santralin kömürü için gündeme gelmiş durumda. Halbuki dünya kömürden çıkış yarışında. Küresel iklim krizinin temel sebeplerinden bu termikler… Paris sözleşmesi… Glascow.. Öncesi Kyoto…ve daha önceleri çevreye dair sözleşmeler Rio, Barselona, Bern…

Halbuki coğrafyamız bir güneş coğrafyası. Almanya gibi bir ülke bizim kurulu gücümüzün yarısından fazlasını (60.000 MW) güneşten karşılıyor. Almanya gibi güneşi olmayan ülke! Tüm enerjimizi güneşten karşılayabileceğimiz bir coğrafyada hala termik santraller için zeytinlikler yerine kömür için üstelik kanuna, hukuka aykırı yönetmelikler tasarlamak için enerji harcandığını görmek çok can sıkıcı…

Şirketler sadece karlarını düşünür, seni düşünmez.  Yaşam alanlarınızın değerini bilin! Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkınız var! Temiz nefes alma hakkınız var! Sağlık hakkınız var! Neslinizi sağlıklı büyütmek için haklarınız var! Talep edin ki görülsün! Talep edin ki yasa yapıcılar oy istemeye gelirken iki kere düşünsünler!

Gezegen bizim! Gidecek başka bir gezegen yok! Gidebileceğimiz başka topraklarda yok. Bu coğrafya bizim!

Gelecek kuşaklarımıza daha sağlıklı bir gezegeni maalesef çaba sarf etmeden bırakma ihtimalimiz yok!