Balıkesir Barosu Başkanlığı İnsan Hakları Komisyonu, 10 Aralık İnsan Hakları Günü basın açıklaması.
“İnsanlık ailesinin bütün üyelerinin doğal yapısındaki onuru ile eşit ve devredilemez haklarını tanımanın dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu,
İnsan haklarını göz ardı etmenin ve hor görmenin, insanlığın vicdanında infial uyandıran barbarca eylemlere yol açtığını ve insanların korku ve yoksunluktan kurtulması, konuşma ve inanma özgürlüğüne sahip olacağı bir dünyanın ortaya çıkmasının sıradan insanların en yüksek özlemi olarak ilan edilmiş bulunduğunu, insanın zorbalık ve baskıya karşı son çare olarak başkaldırmak zorunda kalmaması için, insan haklarının hukukun egemenliğiyle korunmasının önemli olduğunu,…”
şeklinde başlayan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, 10 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu oturumunda kabul edilmiş; ülkemizde ise Bakanlar Kurulu kararıyla 27 Mayıs 1949 yılında Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bildirgenin kabulünün ardından, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi, Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi gibi bölgesel nitelikteki insan hakları belgeleri ile Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi, insan haklarının kapsam ve türlerinin genişlemesine imkan tanıyan ve denetim ve izleme mekanizmaları öngören bağlayıcı uluslararası belgeler olmuştur. 2004 yılında İnsan hakları ile ilgili uluslararası anlaşmaların ulusal kanunlara üstünlüğünü öngören hüküm, anayasamızın 90. maddesine eklenmiştir. Yine Türkiye’ de insan haklarının korunmasına, geliştirilmesine ve ihlallerin önlenmesine yönelik çalışmalar yapmak, bu amaçla eğitim faaliyetlerini yürütmek, insan hakları alanındaki gelişmeleri izlemek ve değerlendirmek amacıyla 2012 yılında 6332 sayılı Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu kabul edilerek, ülkemizde kurumsal bir yapıya da kavuşturulmuştur.
Bütün bu tarihsel gelişmelerden çok önce ise liderimiz Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nı verdiğimiz yıllarda “Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı geçecektir. Mazlum milletler, zalimleri bir gün mahv ve yok edecektir. O zaman dünya yüzünden zalim ve mazlum kelimeleri kalkacak, insanlık kendisine yakışan bir toplumsal hale mazhar olacaktır.” şeklindeki sözleri ile insan haklarının önemine ve ayrımları yok eden bir dünyanın bizi beklediğine vurgu yapmıştır.
En başta yaşam ve özgürlük olmak üzere sağlık, eğitim, yiyecek, barınma ve toplumsal hizmetler de içinde olmak üzere sağlığına ve esenliğine uygun bir yaşam düzeyine kavuşma; yasanın koruyuculuğundan eşit olarak yararlanma; barışçıl amaçlar için toplanma ve dernek kurma; evlenme, mal ve mülk edinme; çalışma, işini seçme özgürlüğü; din, vicdan, düşünce ve anlatma özgürlüğü hakları İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin temellerini oluşturur.
İnsan hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik bütün resmi ve bağlayıcı belgelere ve sözleşmelere rağmen, hak ihlalleri konusunda devletlerin sicilleri halen kabarıktır. Başta Ortadoğu’da, Afrika’da ve halen Avrupa’da olmak üzere, ülkemiz dahil dünyanın birçok yerinde hak ihlalleri sürmektedir. İfade özgürlüğü ihlalleri, özgürlük ve yaşam hakkı ihlalleri, yıllardır ülkemizde yaşadığımız göçmenlerin sorunları, yine ülkemizdeki ekonomik sorunların insan hakkı ihlallerine yol açan boyutları, çocuk istismarları, kadın cinayetleri ve bir çok hak ihlali günümüzün gerçekleridir. Tam adı tam adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi olan ve 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesi niteliğindeki İstanbul Sözleşmesi’nden ülkemizin çekilmesi de şiddetin artması ve hak ihlallerinin adeta önünün açılması niteliğinde bir gelişme olarak gündemimizdedir.
Barolar sadece avukatların üyesi olduğu bir meslek kuruluşu değil; kamu hizmeti veren ve hukuk devletinin yaşamasında yargının bir unsuru olarak görev yapan adalet kuruluşlarıdır. Dün olduğu gibi bugün ve yarınlarda da biz avukatlar, kentimizdeki ve ülkemizdeki hak ihlallerini tespit eden, araştıran ve hak ihlallerine son verilmesi için mücadele eden yurttaşlar olacağız. İnsanın hakları ile insan olduğu gerçeğini bir kez daha yineliyor ve Balıkesir Barosu olarak İnsan Hakları Günü’nü sadece kutlanacak bir gün değil, haklarımızın bilincinde olunacağı ve hak ihlallerine yönelik mücadelenin dile getirildiği bir gün olarak kabul ediyoruz.
Bizler, Balıkesir Barosu avukatları olarak, insan haklarının bilincinde olunması, hakların kullanılmasının ve özgürlüklerin engellenmesine yönelik hak mücadeleleri ve insan haklarının temeli olan adaletin sağlanması için mücadele edeceğimizi bir kez daha yineliyoruz.