Pandeminin hayatımıza Mart 2020’de girmesinden beri birçok duyguyu bir arada yaşadık. Belirsizlikten endişelendik, kızdık. Evde kalmanın iyi tarafları da olabilir mi acaba dedik merak ettik, heyecanlandık. Bir sürü bilgi içinde boğulduk, rakamları takip ettik anlamaya ve yorumlamaya çalıştık.
Maskeydi, mesafeydi, evde kalmaktı derken, evde neler yapılabilir konulu paylaşımların etkisinde kaldık ve bir şeyler yapmaya çalıştık. Kimi mutfağa yöneldi, kimi spora kimi kişisel gelişime.. Ve kimi de hiçbir şey yapmayıp neden boşa vakit geçiriyorum sorgulaması yaptı zihninde.
Bir ay sonra biter, yaza biter, kışa biter derken sürekli umudumuzu taze tutmaya çalıştık. Bu süreçte de sevdiklerimizden ayrı kaldık. Online görüşmelerle yetinmeye çalıştık. Okul çağında çocukları olanlar başka türlü yaşadı, bir de çocuğunun geleceği için endişelendi.
Belirsizlik ve olanı biteni kontrol edememek ruhsal olarak çok yorucudur. Bir de üstüne hem kendimiz hem de sevdiklerimiz için endişe ederken aynı anda gelecek kaygısını yönetmeye çalışmak çok fazla yordu hepimizi.
İlk 3 ay belki de belirsizlik açısından en zor zamandı, sonra alıştık pandemiyle yaşamaya, kısıtlı temas kurmaya, maskemizi yanımızda tutmaya. Yaşamımızı adapte ettik, hijyen ve mesafe konusunda alışkanlıklar edindik.
İş tarafında işi kötüye gidenler oldu, tam tersi iyiye gidenler de.. Gün sonunda acaba işlerim yolunda gidecek mi endişesini taşımaya devam ettik. Teknolojinin işimizi evden de yapmamıza olanak sağlayacağını öğrendik. Bu konuda önceden yatırımı olan firmalar çok çabuk adapte oldular. Diğer firmalar ise bir şekilde bir yolunu bulmaya çalıştılar. Bu arada hangi pozisyona veya çalışana daha çok ihtiyaç olduğu ortaya çıktı.
Birebir temasla hizmet veren sektörler için çözümler kısıtlı oldu, dayanamayanlar kapananlar oldu.
Şu anki durumda pandemi konusunun bir TÜKENME yarattığını düşünüyorum. Her insan çaba gösterdiği bir konuda, çabalarının olumlu sonuçlarını görmek ister. Evde kaldık, sevdiklerimizden uzak kaldık, kurallara uyduk aşı olduk ama vakalar artıyor, ölümler var lafı sürekli gündeme geliyor. Uzun süreli çabaların sonuçsuz kalması maalesef bir çok insanda enerjinin tükenmesine ve depresif ve umutsuz bir ruh haline sebep oldu.
Önce belirsizlikle ve şimdi de tükenme hissi ile çalışanlar ise eğer motivasyon unsurları iyi yönetilmiyorsa düşük bir iş tatmini ile çalışıyor olabilirler. Zihinler başka kaygılarla doluyken işe odaklanmak çok zor. Bu motivasyonu sağlayabilmek hem liderlik ve kurumsal anlamda iletişimin farklılaşması hem de çalışanların genel hayatıyla ilgili iyi olma halinin desteklenmesi ihtiyacını doğurdu.
Peki tüm bu gelişmeler çalışma hayatımızın geleceğini nasıl etkileyebilir? Çeşitli dergilerde yapılan paylaşımlar ve kendi kişisel görüşlerimi bir araya getirdiğimde gelecekten beklentilerim şunlar: