Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından hazırlanan ve Avrupa Parlamentosuna ve Sosyal Komiteye ve Bölgeler Komitesine Sunulan “Komisyon Çalışma Dokümanı Türkiye 2014 Yılı İlerleme Raporu” AP’de oy çokluğuyla kabul edildi.
Komisyon’un sunduğu “Bildirimde” verilen bilgilere göre hazırlanan 2014 Türkiye Raporu, Komisyon tarafından toplanan ve analiz edilen bilgilere dayanmaktadır. Rapor oluşturulurken, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin ve üye devletlerin katkıları, Avrupa Parlamentosu Raporları ile çeşitli uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşlarından gelen bilgiler de dâhil olmak üzere, pek çok kaynaktan yararlanıldığı belirtiliyor.
Türkiye’nin AB üyeliğine hazırlık sürecinde kaydettiği ilerleme hakkındaki 2014 İlerleme Raporu, “Bildirimde” yer alan bilgilere göre büyük ölçüde, Komisyonun Konseye ve Avrupa Parlamentosuna düzenli olarak sunduğu önceki raporlardaki yapıyı takip etmektedir. Rapor:
AP’nin kabul ettiği Türkiye İlerleme Raporu, Ekim 2013’den Eylül 2014’e kadar olan dönemi kapsamaktadır. İlerleme, alınan kararlar, kabul edilen mevzuat ve uygulanan önlemler temelinde değerlendirilmektedir. Kural olarak, hazırlık aşamasında olan veya Meclis tarafından kabul edilmeyi bekleyen mevzuat ve önlemler dikkate alınmamıştır. Bu yaklaşım sayesinde bütün raporlar “eşit biçimde” ele alınmakta ve “objektif bir değerlendirme” yapılabildiği ifade edilmektedir.
Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda 20 Mayıs 2015 tarihinde ele alınan 2014 Türkiye İlerleme Raporu’nun oylaması sunulan değişiklik önerileri nedeniyle Haziran ayına ertelenmişti. Strasbourg’da gerçekleşen toplantıların sonucunda raporda Türkiye aleyhine 30 değişiklik önerisi verilmişti. Yeni fasılların açılması konusunda siyasi partilerin arasındaki görüş ayrılıkları da giderilememişti. Özellikle Hristiyan Demokrat Parti ve Yeşillerin arasında yeni fasılların açılması konusunda anlaşma sağlanamamıştı. Bu nedenlerle raporun oylaması Haziran ayına ertelenmişti. Bu erteleme döneminde Rapor, yapılan değişiklikler sonucunda ilk halinden farklı bir boyuta taşınarak “son yılların en sert belgesi” haline getirilmiştir. Hollandalı parlamenter Kati Piri tarafından hazırlanan Türkiye raporu yapılan değişikliklerle Strasbourg’da toplanan Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda 10 Haziran’daki oylamada oy çoğunluğuyla kabul edildi. Karara jet hızıyla tepki gösteren Ankara ise raporu AP’ nin son Ermeni soykırımı kararına atıfta bulunulduğu gerekçesiyle Avrupa Parlamentosu’na iade edeceğini duyurdu. Raporda, 7 Haziran seçim sonuçlarından duyulan memnuniyet de dile getirilmekle birlikte, Ankara’ya demokrasi ve temel haklar konusunda koşulsuz hareket etme çağrısında bulunuldu. Ankara ise “Ermeni soykırımına atıf yapıldığı gerekçesiyle” raporu reddedip AP’ ye iade edeceğini açıkladı. AP Genel Kurulu’nda yapılan oylamada, rapor 94’e karşı 432 oyla kabul edildi; 127 üye çekimser oy kullanmayı tercih etti. AP Türkiye raporu için daha önce 20 Mayıs’ta yapılması öngörülen oylama, parlamentoda Ankara’nın AB üyelik sürecine sıcak bakanlar ile karşı olanlar arasında müzakere başlıklarının açılması konusunda yaşanan görüş ayrılıkları ve Türkiye’deki seçimlerde ortaya çıkacak tablonun netleşmesi için 10 Haziran tarihine ertelenmişti. Rapor, parlamentonun Türkiye raportörü Hollandalı sosyal demokrat Kati Piri tarafından hazırlandı. Karar metni şeklindeki rapora parlamentonun sosyal demokrat, liberal ve çevreci üyeleri tarafından ortaklaşa olarak oylama öncesi sunulan ve oy çoğunluğuyla kabul edilen bir önergede, 7 Haziran seçim sonuçlarından duyulan memnuniyet dile getirildi. Seçim sonuçlarının “Türk demokrasisinin ve Türk vatandaşlarının demokratik ruhunun direncini” gösterdiği kaydedildi. Türkiye’deki siyasi partilere “Türkiye’de demokratikleşme ve AB reformları sürecini yeniden başlatmak amacıyla, istikrarlı ve kapsayıcı bir hükümet kurma yolunda çalışma” mesajı gönderildi. Kati Piri, konu hakkında yaptığı açıklamada, “Türk seçmeni değişim mesajı verdi. Bizim de tepkimiz Türkiye’ye kapıyı kapatmak olmamalıdır” yorumunu getirdi. Kararda, Türkiye ile yürütülen müzakerelerde yargı ve temel haklarla ilgili 23 ve adalet, özgürlük ve güvenlikle ilgili 24’üncü fasılların açılması için net bir çağrı söz konusu olmadı. Bunun yerine bu başlıkların açılış kriterlerinin yerine getirilmesinin önemine vurgu yapıldı. Yani bize daha hazır değilsiniz mesajı verildi. Türkiye’nin Rusya ile enerji alanındaki işbirliğinin “kaygı verici” olarak tanımlandığı kararda, “sismik bölgede olduğu” gerekçesiyle Akkuyu nükleer santralinin inşasının da bir an önce durdurulması talep edildi. AB’nin enerji alanında Türkiye ile müzakerelere hız vermesi gerektiği de kaydedildi. Türkiye ile vize diyaloguna da değinilen kararda, Hıristiyan Demokratların sunduğu bir önergeyle “bu alanda ilerlemenin, geri kabul anlaşması hükümlerinin Ankara tarafından tam olarak yerine getirilmesine bağlı olduğuna” dair bir ifade eklendi. AB’ye 2014-2019 döneminde yeni üye ülke alınmayacağının bir kez daha hatırlatıldığı kararda, Avrupa Parlamentosu’nun 15 Nisan 2015 tarihli Ermeni soykırımı kararına atıfta bulunuldu. PKK’nın AB’nin terör örgütleri listesinden çıkarılması talebi içeren bir önerge ise oy çoğunluğuyla reddedildi. Bu, hükümet çevrelerinde olumlu karşılanmasına rağmen, Ermeni soykırım kararına yapılan atıf tepki çekti. Medya özgürlüğüne geniş yer verilen kararda, sosyal haklar konusunda ILO standartlarında yasal düzenlemeye gidilmesi ve Ankara’nın IŞİD ile mücadelede daha aktif rol üstlenmesi isteniyor. Kıbrıs’ta taraflar arasındaki müzakerelere destek verilen kararda, Ankara’ya Ada’dan asker çekmesi ve kapalı Maraş bölgesini BM’ye devretmesi çağrısı da yer alıyor. Avrupa Parlamentosu Sosyal Demokrat Grup Başkanı İtalyan parlamenter Gianni Pittella, oylama sonrası açıkladığı basın bildirisinde, Türkiye ile müzakere sürecinin “devam etmesi ve hızlanması gerektiğini” söyledi. Pittella, 7 Haziran seçim sonuçlarının “Türkiye’de halkın Avrupa değerleriyle aynı çizgide siyasi çoğulculuk ile çok kültürlü ve çok dinli bir toplum arzusunu gösterdiğini” ifade etti ve yeni kurulacak hükümete medya ve ifade özgürlüğünü güvence altına alma çağrısında bulundu. Yeşiller Grubu adına grubun Türkiye uzmanı Bodil Ceballos tarafından yapılan açıklamada; AP’nin 2015 yılı Türkiye kararının AB’nin Türkiye’de demokrasi ve insan hakları konusunda daha aktif olması ve “Türk toplumunda demokratik reform mücadelesi verenleri desteklediği” yönünde net bir mesaj niteliğinde olduğu kaydedildi. Liberal Grup adına açıklama yapan Alman parlamenter Alexander Lambsdorff ise “Türkiye’de seçmenler Recep Tayyip Erdoğan’ın mutlak iktidar hayalini açıkça geri teptiler. Kürt azınlık yüzde 10 barajına rağmen parlamentoda temsil edilecek. Tüm bunlar Türklerin otoritarizme ve etnik milliyetçiliğe karşı oy kullanarak demokrasiyi kuvvetlendirdiklerini gösteriyor. AB-Türkiye ilişkilerini sadece üyelik süreci açısından görmemek gerekir. Aksine, enerji, dış politika, sivil toplum diyaloğu ve vize serbestisi üzerinde yoğunlaşan gözden geçirilmiş pozitif bir gündem gerekiyor” şeklinde görüş bildirdi. AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Avrupa Parlamentosu’nda onaylanan 2014 Türkiye Raporunu kabul etmediklerini ve bu raporu iade edeceklerini söyledi. Avrupa Parlamentosu’nun 2014 yılı Türkiye raporunu kabul etmesini değerlendiren Bozkır, Türkiye’nin üç unsurun yer alması halinde raporu kabul edemeyeceğini önceden parlamentoya bildirdiğini ifade etti. Bunların, 1915 olaylarının soykırım olarak nitelenmesi, PKK’nın terör örgütü listesinden çıkarılması ve Türkiye’nin müzakere sürecini kesmeye yönelik ifadeler olduğunu anlatan Bozkır, 1915 olaylarıyla ilgili maddenin girmesinin raporu kendileri için kabul edilemez bir hale getirdiğini vurguladı. AB Bakanı Bozkır, “Bu nedenle bu rapor AP tarihinde ilk defa Türkiye ile ilişkiler bağlamında Türkiye tarafından reddedilen, kabul edilemez addedilen bir ilerleme raporu olarak kayıtlara geçecektir” diye konuştu. Bakan Bozkır, ayrıca Raporun, Kıbrıs sorununun çözümü için Ada’da devam eden görüşmeleri olumsuz etkileyecek bir içerikle, tek taraflı bir metin olarak kabul edilmez olduğunu vurgulamıştır. Dışişleri Bakanlığı da raporla ilgili yazılı olarak yaptığı açıklamada, “Bu yıl Hollandalı Sosyal Demokrat Parti üyesi Kati Piri tarafından hazırlanan AP Kararı’nda, AB Komisyonu’nun 2014 Genişleme Stratejisinde belirtildiği gibi, ekonomi, enerji güvenliği ve dış politika konularında işbirliğindeki rolüyle ülkemizin, AB’nin stratejik bir ortağı olduğu teyit edilmiştir. Ülkemizin AB’ye üyeliğini stratejik tercih olarak gördüğü ve katılım hedefi doğrultusunda kararlılıkla çalışmalarına devam ettiği AB makamlarına her vesileyle iletilmektedir. Bu kararlılığımızın desteklenmesi ve teşvik edilmesi için, AP tarafından ülkemiz hakkında alınan kararlarda, adil ve objektif olunmasını, eleştiri ve beklentilerin dengeli ifadelerle dile getirilmesini beklemekteyiz. Ancak ilk taslağı itibariyle dengeli ve yapıcı eleştirel bir ton içeren AP karar taslağı, AP Dış İlişkiler Komisyonu’nda kabul edilme sürecinde, maalesef tek yanlı ve objektiflikten uzak bir metin haline getirilmiştir. Bu tutum AP Genel Kurulu’nda da devam etmiş ve böylece ülkemiz hakkında AP tarafından alınan en talihsiz kararlardan biri kabul edilmiştir. Bu kararın AP ile işbirliğimize katkıda bulunmayacağı açıktır. Mayıs 2014’te yapılan seçimlerle göreve başlayan AP’de bugüne kadar, ülkemiz aleyhine alınan kararların sıklığı, içerdikleri önyargılı ifadeler ve eleştiriler AP ile ilişkilerimizi zedelemekte, AP’nin ülkemizi AB projesine dâhil etmek istemediğine ilişkin endişeleri güçlendirmektedir. Ülkemize birçok alanda yöneltilen mesnetsiz iddialar içermesi nedeniyle söz konusu karar tarafımızdan kabul edilmemekte ve iade edilmektedir.” İfadelerine yer verilmiştir. Ankara’nın, Avrupa Parlamentosu’nun aleyhte değişikliklerle kabul ettiği Türkiye raporunu kabul edilemez bulduğunu ve belgenin resmi olarak ulaştığında iade edileceğini açıklayarak gösterdiği tepkiye jet yanıt geldi. AP Türkiye Raportörü Hollandalı parlamenter Kati Piri, “Bugün verdikleri tepkiyi vermelerini gerektiren bir durum olduğunu düşünmüyorum” dedi. Piri verilen tepkiyi “bu kuruma yapılmış saygısızlık olarak” değerlendirdi. “AP’den iki ay önce aldığı kararı inkâr etmesini isteyemezsiniz” diyen Piri, raporda “Ermeni soykırımı” paragrafı olmadığının ve sadece daha önce alınmış karara atıf olduğunun altını ısrarla çizdi. Ermeni konusunun süreçle doğrudan bağlantısı bulunmadığının da altını çizen Piri, “Türkiye’nin müzakere sürecine konulan yeni bir koşul yok” dedi. Piri’nin bu vurguyu yapmasının ardında Ankara’nın “soykırım” bağlantılı bir atfın Türkiye raporuna sokulmasının bu konunun ileride bir şart haline dönüşmesinin yolunu açma potansiyeli taşıdığını düşünmesi yatıyor. Piri, daha önceki kararlara atıf yapılmasının normal olduğunu ifade ederek “Metnin ilk halinde bu atıf yoktu. Siyasi gruplardan biri bu konuda bir ay önce değişiklik önergesi verdi ve herkesin ne yönde oy kullandığının görülmesini sağlayan elektronik oylama talep etti” dedi. Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır daha önce yaptığı açıklamalarda Türkiye raporuna 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanımlayan bir ifade girmesi ya da PKK’nın AB terör örgütleri listesinden çıkartılmasına yönelik talebin metne yansıtılması halinde belgenin Türkiye açısından kabul edilemez hal alacağını ifade etmişti. Belgeye, AP tarafından 15 Nisan’da 1915 olaylarının 100. yılı nedeniyle alınan ve bu olayları “soykırım” olarak tanımlayan, Türkiye’den de “tanıma” talep edilen karara yönelik atıf yapılması Ankara’nın tepkisini beraberinde getirdi. Gelinen bu noktada AB ile ilişkilerin büyük oranda Avrupa Birliği’nin Ermeni Meselesine bağlı olacağı, Avrupalı parlamenterlerin “soykırım” iddialarından vazgeçmedikleri sürece de müzakerelerde ilerlemenin çok zor olacağı ortaya çıkıyor. Zaten AB’nin de net bir şekilde deklere ettiği gibi 2019‘dan önce herhangi bir yeni üyenin AB’nin kapısından girebilmesi söz konusu değil, buna karşılık iç siyasetimizde de tam üyelik konusunda ısrarcı olacak ve Avrupa Birliği hayallerine sımsıkı sarılacak bir siyasi irade de yok.