31 MART SEÇİMLERİNİN ARDINDAN…

Türkiye’de demokrasinin başlangıcı sayılan ya da demokrasiye geçişi sağlayan ikinci seçmenlik usulünün kaldırıldığı, vatandaşların her birinin doğrudan oyu ile milletvekillerini seçtiği ve buna bağlı olarak gizli oy-açık tasnif sisteminin getirilişiyle hür ve serbest seçimlerin yapıldığı 14 Mayıs 1950 tarihinden bu yana, vatandaşlar birçok kez sandık başına giderek özgür iradesiyle oy kullandı. Kamu hizmetlerinin vatandaşla iletişim halinde sürdürülmesi adına yerel yönetimler önemli bir yer tutmaktadır. Yerelde demokrasinin güçlenmesi açısından yerel yönetimlerin demokratik bir ortamda ve yargı güvencesinde yapılacak seçimlerle belirlenmesi büyük önem taşımaktadır.

Anayasamızın 67. Maddesinde yerel yönetimlerin seçimler vasıtasıyla görev yapmalarının zorunlu olduğu açıkça belirtilmiştir. Madde 67, II ’de Seçme, Seçilme ve Siyasi Faaliyette Bulunma Hakları düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre: Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halk oylamasına katılma hakkına sahiptir. Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre yargı yönetim ve denetimi altında yapılır. Ancak, yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının oy hakkını kullanabilmeleri amacıyla kanun, uygulanabilir tedbirleri belirler. On sekiz yaşını dolduran her Türk vatandaşı, seçme ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir. Bu hakların kullanılması kanunla düzenlenir. Silahaltında bulunan er ve erbaşlarla, askeri öğrenciler, taksirli suçlardan hüküm giyenler hariç ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler oy kullanamazlar. Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde oy kullanılması ve oyların sayım ve dökümünde seçim emniyeti açısından alınması gerekli tedbirler Yüksek Seçim Kurulu tarafından tespit edilir ve görevli hâkimin yerinde yönetim ve denetimi altında yapılır. Seçim kanunları, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak şekilde düzenlenir. Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.

Yerel seçimler ülkemizde beş yılda bir gerçekleştiriliyor. 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimi ile Türkiye, 30 büyükşehir belediyesi, 51 il belediyesi, 922 ilçe, 32 bin 105 mahalle ve 18 bin 306 köyde 5 yıl boyunca yönetecek isimleri belirlemek için sandık başına gitti.

Seçim Güvenliğine Yönelik Tüm Önlemler Alındı
Seçimlerin tam demokrasi şöleni tadında ve güvenli bir şekilde gerçekleşmesi için seçim güvenliğine yönelik önlemler alınarak, tüm kolluk birimlerinin tam bir iş birliği ve koordinasyon içerisinde çalışmaları sağlandı. Ayrıca terör örgütü ve uzantılarının seçmen iradesini baskıyla etkilemeye yönelik girişimlerine müsaade edilmemesi, siyasi parti temsilcilerinin ve adayların herhangi bir baskıya ve kısıtlamaya maruz kalmadan, ilgili mevzuat çerçevesinde propaganda ve benzeri çalışmaları yapmalarını sağlayacak önlemlerin alınması, seçim sonuçlarının manipüle edilmemesi, seçim öncesi, seçim günü ve sonrasında huzur ortamını bozmayı amaçlayan kişi ve grupların faaliyetlerinin önlenmesi, vatandaşlarımızın toplu olarak bulunduğu umuma açık yerler, turistik bölgeler, havaalanı, deniz limanı, otobüs terminali, tren istasyonu, alışveriş merkezi ve benzeri yerlerde gerekli önleyici önlemlerin alınması konusunda titiz bir çalışma yürütüldü. Ayrıca elektrik kesintilerine karşı jeneratörlerin hazır bulundurulması, bilişim sistemlerini işlevsiz hale getirmeye yönelik siber saldırı ve sabotaj eylemlerine karşı gerekli önlemlerin alınması, özellikle sosyal medya ortamında yapılan “provokatif paylaşımlar”kolluk birimlerimizin“bilişim suçları ile mücadele ekipleri” tarafından yakından takip edilmesi, seçimi izleyecek olan uluslararası gözlemcilere misavirpervelik    gösterilmesi hususlarına da ayrı bir özen gösterildi.

Seçimlere Katılım Oranı Yüzde 84 Oldu
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) verilerinden derlenen bilgilere göre, Türkiye genelinde 57 milyon seçmenin, 194 bin 390 sandıkta oy kullandı ve seçimlere katılım oranı yüzde 84 oldu. 31 Mart akşamı, tüm Türkiye sabaha kadar büyük bir heyecan içinde ekran başında seçim sonuçlarını izlerken, liderlerin olumlu ve yapıcı konuşmaları ile bir yerel seçim daha tarihteki yerini aldı. Türkiye, günümüzde yüzde 72 oranında kentli, kentleşmesini çevreden merkeze doğru geliştiren bir yapıya doğru evrilirken, farklı kimlikleri ve siyasi görüşleri içinde tüm siyasi aktörlere iktidar ile muhalefetin birlikte çalışmasını olanaklı kılan siyaset anlayışının benimsediği mesajını verdi. Cumhur İttifakı, yüzde 51.64 oranda oy alarak seçimlerin galibi olurken, Millet İttifakı yüzde 37.57 oranında oy aldı. AK Parti yüzde 44,33’lük oyla 15 büyükşehir, 24 il, 535 ilçeyi kazanırken, CHP yüzde 30,12’lik oyla 11 büyükşehir, 10 il, 191 ilçe belediyesini kazandı. MHP, yüzde 7.31 oy oranıyla 1 büyükşehir, 10 il, 145 ilçe belediyesini; İYİ Parti yüzde 7,45 oy oranıyla 16 ilçe belediyesini, HDP ise 3 büyükşehir, 5 il, 50 ilçe belediyesini kazandı. Siyasi gözlemcilerin değerlendirmelerine göre Cumhur İttifakı’nın yerel seçimlerde elde ettiği sonuçlarla Cumhurbaşkanlığı Sistemi güvenoyu almış oldu. Beka Sorunu stratejisi ve söyleminin Güneydoğu ve Doğu kentlerinde Kürt kökenli vatandaşlar tarafından olumlu karşılanması da seçimlerde verilen bir diğer önemli mesaj olduğu değerlendiriliyor. 31 Mart Yerel Seçimleri, Cumhuriyet’in yüzüncü yılına giden süreçte hem Türkiye siyasetinin yönünün tayini hem de Türkiye siyasetinin gündemini meşgul eden meselelerin de nihayete erdirilmesi noktasında anahtar bir rol görevi de üstlendiği hususu da yapılan değerlendirmeler arasında dikkat çeken önemli bir nokta olarak değerlendiriliyor. Özellikle Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişin ardından siyasal alanın dönüşümü sonrası ortaya çıkan ittifaklar ile ekonomi ve güvenlik meseleleri üzerinden Türkiye’nin bekasına yönelik tehditler 31 Mart Seçim sürecinin ana gündem maddeleri oldu. AK Parti, bu seçim döneminde “Gönül Belediyeciliği” anlayışıyla yerel yönetim vizyonu ile seçmen karşısına çıktı.

Tevazu, Samimiyet ve Gayret ile Memleket İşi Gönül İşi ” sloganıyla seçmene hitap eden AK Parti, bugüne kadar ortaya koyduğu eserler ve yerel yönetimler vizyonuna atıfta bulunarak seçmenden destek istedi. MHP ise yürüttüğü seçim çalışmalarında daha çok beka ve istikrar söylemi üzerinde durdu. Seçimlere yönelik yeni bir vizyon belgesi hazırlamayan MHP, 2014 yerel seçimleri için yayımladığı “Üretken Belediyecilik Vizyon Belgesi’ni güncelleyerek “ Bütüncül Yaklaşım, Birlikte Yönetim ” sloganıyla kamuoyuna sundu. CHP seçimde kampanya boyunca “ Bereketli, Huzurlu, Özgür Kentler, Mart’ın Sonu Bahar, Derman Belediyeciliği ve Türkiye için Halkçı Belediyecilik ” anlayışını sürdürdü. İYİ Parti’nin seçim kampanyası ise “ İyi Belediyecilik ” anlayışını esas aldı ve “İyi Belediyecilik İlkeleri” olarak “ Eşit Hizmet ”, “ Milli Duruş ”, “ Ortak Akıl ”, “ Şeffaf, Etkin, Kaliteli, İyi Hizmet ”, “ Sanat ve Estetik ”, “ Hızlı… Üretken… Ehil…”, “Kimsesizin Kimsesi! ” başlıkları altında kampanyasını yürüttü.

Söylemler, Seçimlerin Ana Belirleyicisi Oldu
Türkiye’de çok partili siyasî hayata geçilmesinden bu yana iktidar-muhalefet ilişkileri, hep katı, kırıcı, sert, bazen hakaret edici, ayrıştırıcı, tabiri caizse kendi saflarını, sıklaştırıcı, rakiplere oy akışkanlığını tıkayıcı söylemlerin ve eylemlerin gerçekleştirilmesi şeklinde oldu. Bu katı kutuplaşma, dışlayıcı, bazen kırıcı söylemler ve fiiller, iktidar-muhalefet ilişkilerinde uzlaşı kültürünü minimum düzeye indirmiş, geçmişte demokrasi ile bağdaşmayan, demokrasiyi askıya alan, demokrasinin sonlanması ile neticelenen darbelere zemin ya da gerekçeler hazırlayan gelişmelere yol açmıştır. Doğal olarak çağdaş gelişmiş demokrasilerde darbelerin meşruiyeti asla söz konusu olamaz, kamuoyu böylesi gelişmeleri kesinlikle kabul edemez. Ülkemizde demokrasimiz ve demokrasi kültürümüz geliştikçe son on yılda gerçekleşen seçimlerde de görüldüğü üzere demokratik zeminde gerçekleşen seçimler Türkiye’nin önünü açmaktadır. 31 Mart Yerel Seçimlerinde sürdürülen kampanyalar çatışmasız bir ortamda daha çok siyasi partilerin ve belediye başkan adaylarının ortaya koydukları projeler ve vatandaşlara götürülecek hizmetler üzerinde yoğunlaşmıştır. Anayasa değişikliği ile benimsenen Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin sağladığı en önemli belirleyici netice, siyasi gözlemcilere göre Cumhurbaşkanı seçilebilmek için en az %50+1 oy alma ihtiyacı nedeniyle siyasi partilerin ittifak ihtiyacı içinde olmalarıdır. Bu ihtiyaç, ittifakta yer alan siyasî partilerin en azından kendi aralarında daha ılıman ve uzlaşı içinde olmalarını sağlamaktadır. Bu yaklaşım, partilerin katı ideolojik sert çekirdeklerinin zayıflamasına, birbirlerini gören, söylemlerini dikkate alan, empati yapmalarını sağlayan politika, çözüm ve söylemlerin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Bu da beraberinde ya iki partili bir hayata evrilmeyi sağlayacak ya da birbirlerine yakın partilerin asgari müştereklerde bütünleşerek daha ılımlı, en azından kendi aralarında daha uzlaşmacı söylemleri geliştirmelerine yol açmıştır. Seçim dinamiklerine dönüp meseleyi somutlaştıracak olursak, belediye başkanlıkları
için partisiz bireyler değil siyasi partilerin belirledikleri adaylar, yani büyük oranda siyasi partiler yarışmıştır. Siyasi partiler mevcut siyasi bağlamın içinde şekillenen seçmen profiline göre, seçmenlerin ideolojilerine ve siyasi beklentilerine bakarak adaylarını belirlemiştir.

Seçimlerden Çıkan Beş Sonuç
AK Parti büyükşehir ve illerde bazı kayıplar yaşamasına rağmen en güçlü birinci parti olma ve seçimden zaferle çıkma başarısını yine gösterdi. AK Parti’nin büyükşehir ve il bazında kazandığı belediye sayısı özellikle Ankara, Antalya, Erzincan, Artvin gibi illeri kaybetmesiyle 2014’e göre düşüş gösterirken, Cumhur İttifakı’nı oluşturan AK Parti ve MHP yaklaşık yüzde 52 oranındaki blok oyunu korudu. Belediye Meclis üyeliklerini büyük ölçüde kazanması bu sonucu ortaya koymaktadır. CHP’nin özellikle büyükşehir başkanlıklarını kazanmasında HDP oylarının etkisi olduğu değerlendirmelerinde ortak görüş oluşmuştur.Kayyum atanan belediyelerde HDP büyük kayıp yaşadı. Bu gelişme vatandaşların PKK terör örgütüne karşı tavır koymayan HDP’yi desteklemediğini ve teröre karşı net tavrını ortaya koydu.Merak edilen konuların başında HDP yönetimindeyken kayyum atanan belediyelerin durumunun ne olacağı idi. HDP buralarda 10 ilin 3’ünü AK Parti’ye kaptırırken bir ili de TKP kazandı.AK Parti ile MHP birçok ilde Millet İttifakı ile yarışırken bazı illerde ise iki parti ayrı ayrı seçime katıldı. İki partinin de rekabet ettiği illerin neredeyse tamamından MHP zaferle çıktı. İki partinin rekabet ettiği 9 şehirde MHP kazandı.

Hangi İller El Değiştirdi
AK Parti batıdaki önemli büyükşehir belediyelerini kaybederken, doğu illerinde önemli illerde zafere ulaştı. Ak Parti Kürt seçmenin en yoğun olduğu iller Şırnak, Ağrı, Bitlis’i HDP’den aldı. Bu illere İçişleri Bakanlığı tarafından kayyum atanmış ve halkın kayyumun hizmetlerinden memnun olduğu, terörü ve terör örgütü ile işbirliğini onaylamadığını kesin bir şekilde ortaya koyduğu belirtiliyor. Ak Parti 14 ilde kaybetti. Ak Parti’nin elinde bulunan illerin büyük çoğunluğu CHP’nin eline geçerken, bazıları ise MHP’ye geçti. Bu seçimin en kârlı ve başarılı partisi olarak MHP oldu. MHP 6 yeni il kazandı.

31 Mart yerel seçimlerinde Belediye
Başkanlıkları el değiştiren iller:
Ankara: AK Parti’den CHP’ye
Antalya: AK Parti’den CHP’ye
Tunceli: HDP’den TKP’ye
Ardahan: AK Parti’den CHP’ye
Ağrı: HDP’den AK Parti’ye
Bitlis: HDP’den Ak Parti’ye
Artvin: Ak Parti’den CHP’ye
Kars: MHP’den HDP’ye
Bilecik: AK Parti’den CHP’ye
Sinop: Ak Parti’den CHP’ye
Burdur: Ak Parti’den CHP’ye
Bolu: Ak Parti’den CHP’ye
Kırşehir: Ak Parti’den CHP’ye
Amasya: AK Parti’den MHP’ye
Kastamonu: AK Parti’den MHP’ye
Erzincan: Ak Parti’den MHP’ye
Karaman: Ak Parti’den MHP’ye
Çankırı: AK Parti’den MHP’ye
Bayburt: Ak Parti’den MHP’ye
Kırklareli: CHP’den bağımsız adaya
Iğdır: HDP’den MHP’ye
Mardin: Bağımsız’dan HDP’ye
Adana: MHP’den CHP’ye
Mersin: MHP’den CHP’ye
Şırnak: HDP’den AK Parti’ye geçti.

YSK’nın “sandık kurullarında tespit edilen usulsüzlükler, yasaya aykırılıklar” nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin 23 Haziran tarihinde yeniden yapılması kararı dolayısıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı seçiminin kesin sonucu ancak bu tarihte alınabilecektir.

Cumhur ittifakının en fazla oy aldığı iller Bayburt, Çankırı, Gümüşhane, Kastamonu, Aksaray, Rize, Kilis, Düzce oldu. Millet İttifakının en fazla oy aldığı iller ise Çanakkale, İzmir, Sinop, Ardahan, Hatay, Aydın ve Adana oldu. AK Parti ve MHP’nin İstanbul Seçim İtirazı AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinin iptali ve yenilenmesi istemiyle Yüksek Seçim Kurulu’na olağanüstü itiraz yaptı. Yüksek Seçim Kurulu (YSK), sunulan belgeleri, ek delilleri ve tespit edilen bulguları inceledikten, değerlendirdikten ve 31 Mart yerel seçimlerinin ardından olağan itiraz süreçleri tamamlandıktan sonra AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık seçiminin iptali ve yenilenmesi istemiyle yaptığı olağanüstü itirazını gündemine aldı. YSK gündeminde, AK Parti ve MHP’nin yaptığı olağanüstü itirazlar ile AK Parti’nin Büyükçekmece seçim sonuçlarına yaptığı itirazı da yer aldı. AK Parti’nin olağanüstü itiraz dilekçesinde, oy sayım ve döküm cetvellerinin mühürsüz olduğu, oy kaydırmaları yapıldığı, kayıp oy pusulalarının bulunduğu, kısıtlı seçmenlerin oy kullandığı, sandık kurullarının oluşumunda usulsüzlük yapıldığı, iddialarını YSK inceleyerek gerekli gördüğü denetimleri yaptırdı. Ayrıca AK Parti, İstanbul seçiminin iptali için YSK’ya, Kanun Hükmündeki Kararname (KHK) ile kamu hizmetinden çıkarılan seçmenlerin bulunduğu listeyi içerir ek dilekçe de sunmuştu. AK Parti’nin YSK temsilcisi Recep Özel, Büyükçekmece seçim sonuçlarına itirazını yapmış ancak bu itirazın, içinde Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine ilişkin itirazların da yer alması nedeniyle olağanüstü itirazla birlikte görüşülmesini istemişti. YSK bunu da kabul etmişti. AK Parti’nin itirazından ayrı olarak MHP de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Maltepe İlçe Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptali istemiyle YSK’ye başvurmuştu. AK Parti ve MHP’nin başvurularının YSK gündemine alınmasından önce itiraz dilekçeleri tüm kurul üyelerine dağıtıldı, Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğü’nün sistem üzerinden yaptığı ön çalışma tamamlandı. YSK ön çalışma aşamalarının tamamlanmasından sonra söz konusu üç başvuruyu birlikte ele aldı.

Bahçeli: Seçimin Yenilenmesi Mahşeri Vicdanı Rahatlatacaktır

İstanbul Yerel seçimlerine ilişkin itiraz, inceleme ve değerlendirme sürecinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine ilişkin yaptığı açıklamada, “En doğru, en makul kararı Yüksek Seçim Kurulu verecektir. Bize göre İstanbul’daki seçimin yenilenmesi maşeri vicdanı rahatlatacaktır. 17 gün boyunca mazbatayla yatan mazbatayla kalkan, toplumu kutuplaştıran, siyasi tartışmaları stadyumlara kadar taşıyan Sayın İmamoğlu ve partisi büyük bir yanlışın faili olmuşlardır. Mazbata almakla iş bitmemiştir. Süreç sonlanmamıştır” dedi. MHP Genel Başkanı, Antalya’nın Manavgat ilçesindeki bir otelde düzenlenen “İl Başkanları ve Belediye Başkanları Toplantısı”nda yaptığı konuşmada, terör örgütlerini küresel çıkarları için kullananlarla, teröre karşı savaş verenlerin aynı mihraklar olduğunu bildirdi. Bu mihrakların kanlı gündemlerinde Türkiye’nin olduğunu belirten MHP Lideri Bahçeli, “Tavşana kaç, tazıya tut” diyenlerin aynı odaklar olduğunu, milletleri kendi coğrafyalarında, kendi beşeri ve ekonomik kaynaklarından vazgeçmeye zorlamanın siyasetin yeni ismi olduğunu ifade etti.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye, bu kirli oyunun içine çekilmek
istenmektedir. Zilletin ortakları, yeni emperyalizmin dayatmalarına Türkiye’yi hazırlama görevini içeriden üstlenen tam bir ‘Truva atı’ haline gelmişlerdir. Türkiye uluslararası ilişkilerde baskıya, hakarete, tehdide, aşağılamaya maruz kalırsa bunlar mutlu olmaktadır. İşsizlik, faiz   döviz kurundaki artışlar yegâne sevinç kaynaklarıdır. Buna karşılık Cumhur İttifakı, dünyadaki gelişmeleri doğru okuyabilen bir görüş derinliğinden, insanlığın yaşadığı ahlak ve değer buhranını analiz eden manevi olgunluktan, milli bekayı koruyan, milli birliği savunan sorumlu ve duyarlı anlayıştan, mazlum toplumlara ait emek, değer ve kaynakların nasıl sömürüldüğünü gören sorgulayıcı bakıştan beşeriyeti bir rakip gibi değil, Allah’ın emaneti bir kutlu paylaşma vasıtası olarak yorumlayan adalet duygusundan ve bunları akıl, sabır vizyon, bilgi dikkat ve sevgi ile oluşacak bir terkibin oluşmasından beslenmektedir. İşte bu ilkelerle çıkılacak yol bizi önce Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023 yılında ‘lider ülke Türkiye’ye ulaştıracaktır. Cumhur İttifakı olarak inancımız budur. Ardından ise çağ açan İstanbul’un fethinin 600. Yılı olan 2053 yılında ‘süper güç Türkiye’ye ulaştıracaktır. Elbette ortak ülkümüz de bu olacaktır. İşte buna eriştiğimizde, ne bizi kapı arasında tutmak isteyen Avrupa’ya ihtiyacımız kalacaktır ne de bize ikide bir parmak sallayan, devamlı sabrımızı test eden ABD dayatmalarına katlanılacaktır. Unutuldu sanılmasın, inşallah milletimiz o günleri gördüğünde, kimin, kimi kapısında bekleteceğine, kimin başına kimin çuval geçireceğine, kimin masalarda yüz süreceğine, kimin zulmün hesabını vereceğine, kimin ev ödevleri dağıtacağına tarih şahitlik edecektir. Cumhur İttifakı bu tarihi misyonla varlığını idame ettirmektedir.” MHP Genel Başkanı Bahçeli, önceliğin belediye olmadığını, önemli olanın milli beka olduğunu, Cumhur İttifakı’nın Türkiye’den asla vazgeçmeyeceğini, milli hedeflerden sapma göstermeyeceğini söyledi. Lider Bahçeli, “siyasetin eskileriyle yeni sayfa açmak isteyen zalimlerin, Cumhur İttifakı’nın kristalize ruhunda çatlaklar oluşturmaya çalışanların heveslerinin kursaklarında kalacağını” belirterek “Leş avcılarına izin yoktur. Kavga bekleyenlere müsamaha yoktur. İhtilaf bekleyenlerin, itilaf gözleyenlerin şansı yoktur. Türkiye’yi teslim almak için Cumhur İttifakı’nın zaaf anını kollayanlara ant olsun göz yummak söz konusu olmayacaktır. MHP ile AK Parti çelikten iradedir, bu irade Türkiye düşmanlarına göz açtırmayacaktır. Hiç kimse boşuna beklemesin, boş yere hayal kurmasın, Cumhur İttifakı Türkiye’yi 2023’e taşıyacaktır. CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı 31 Mart’tan 17 gün sonra, yani 17 Nisan’da mazbatasını almış, görevine şimdilik başlamıştır. Musakka edebiyatından veri tabanı ve alt yapıyı kopyalama teşebbüsüne kadar mazbatalı şahıs gizli bir gündem çerçevesinde faaliyetlerini hızlandırmıştır. Ancak olağanüstü itiraz süreci de çalışmaktadır. İstanbul’daki seçimlere şaibe karışmıştır. İstanbul’daki seçimlere derin ve delilli usulsüzlükler hâkimdir. Büyükçekmece ve Maltepe’de gün yüzüne çıkan vahim iddialar yenilir yutulur türden değildir. Şimdi söz sırası Yüksek Seçim Kurulu’nundur. Biz demokrasiye ve hukuka saygılıyız. Millet iradesine elbette bağlıyız ve saygı duyarız. Ancak sandık hilelerine tahammül göstermemizi de hiç kimse beklememelidir. Henüz her şey bitmiş değildir. Adalet son mercidir. Fakat son söz söylenmemiştir.En doğru, en makul kararı Yüksek Seçim Kurulu verecektir. Bize göre İstanbul’daki seçimin yenilenmesi maşeri vicdanı rahatlatacaktır. 17 gün boyunca mazbatayla yatan mazbatayla kalkan, toplumu kutuplaştıran, siyasi tartışmaları stadyumlara kadar taşıyan Sayın İmamoğlu ve partisi büyük bir yanlışın faili olmuşlardır. Mazbata almakla iş bitmemiştir. Süreç sonlanmamıştır” şeklindeki sözleri dikkat çekmiştir.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yaptığı konuşmada, insana hizmetin, siyasetlerinin ana amacı olduğunu, bu amaçtan taviz vermeleri ve bu amacı tehir etmelerinin, eşyanın tabiatına bütünüyle aykırı olduğunu belirterek yerel yönetimlerin insana hizmetin ilk ve en öncelikli zemini olduğunu ifade etti. Demokrasinin kökleşmesi, karar mekanizmalarının aşağıdan yukarıya doğru kurulması ve kurumsallaşmasının, yerel yönetimler sayesinde gerçekleştiğine dikkat çeken MHP Lideri Bahçeli, münakaşadan ziyade müzakerenin güçlenmesi, muğlak ve muamma ilişkiler yerine mutabakat ve meşverete bağlanmış diyalogların genişlemesinin, yerel yönetimlerle birlikte oluştuğunu söyledi. Demokrasinin barometresinin de yerel yönetimler olduğuna dikkati çeken Devlet Bahçeli, belediye yönetimlerini üstlendikleri her vatan köşesinde, kalp kırmayacaklarını, hiç kimseyi incitmeyeceklerini, kutuplaşmaya izin vermeyeceklerini vurguladı. Bu hususta hem titiz hem de vicdani teyakkuz halinde olacaklarını söyleyen MHP Lideri Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti: “ Ben değil biz diyeceğiz. Ama ‘biz’ içindeki sayısız ‘ben’i görmezden gelmeyeceğiz. İnsanımızın ümitlerine dokunacağız herkese samimiyet ve şefkat göstereceğiz. Gücümüzü koltuktan değil kalbimizden, kafamızdan ve karakterimizin asil vasıflarından alacağız. Makam tutkusuna kapılıp kişilik ve kimlik ölçülerinden kopmayacağız. Mert olacağız, namerde eyvallah etmeyeceğiz. Hukukun çizgisinden, helalin yolundan asla savrulmayacağız. Millet sevdasından bir an olsun ayrılmayacağız. Çalışmaktan gocunmayacağız. Üretmekten, üretken belediyeciliğimizi anlatmaktan yorulmayacağız. İtidalli olacağız. Önce tedbir, sonra tevekkül diyeceğiz. Sağduyulu hareket edeceğiz. Sabır göstereceğiz. Meselelere stratejik bakacağız. Sükûneti gözeteceğiz. Bir söylüyorsak bin düşüneceğiz. Bir selamın bin hatır edeceğini bileceğiz. Ah dememek için akdedeceğiz, ahitlerimize bağlı kalacağız. Dinleyeceğiz, dinlediğimizi hissedeceğiz, hissettiğimizi tatbik edeceğiz. Zamanın dar kalıplarına sığmayacağız, mesai saatlerine sıkışıp kalmayacağız. Bahane değil iş üreteceğiz. Gelişmeler karşısında ‘bana ne’ değil, ‘bize ne düşer’ diyeceğiz. Varsın birileri dedikodu yapsın, biz işimize bakacağız.

Bahçeli: Seçimlerde Türk Milleti MHP’ye Çok Değerli Bir Destek Verdi

Milliyetçi Hareket Partisi’nin ve Cumhur İttifakı’nın itibar ve iradesini asla lekeletmeyeceklerini söyleyen MHP Genel Başkanı Bahçeli “ Geçmişimiz şereflidir, geleceğimizin teminatıdır. Gelecek geçmişimizin istikametinde tecelli edecektir. Hamdolsun dünümüz temiz, yarınımız emindir. Buna layık olmak, bunun gereğini yapmak boynumuzun borcudur. Dikkat ediniz, belediye haksız kazanç kapısı, ulufe dağıtım kaynağı değildir. Belediye partizanlık, yandaşlık, yağcılık, yardakçılık, dar kadroculuk, beleşçilik, bencillik, beş yıllık saltanat, ‘Devletin malı deniz’ demek değildir. Allah korkusu olmayan belediye yönetimlerinin sonu karanlıktır. Geçmişte bu yola sapanlar aramızdan birer birer ayrılıp gittiler. Vatandaşla empati yapamayan, dertlere deva olamayan, sorun ve şikayetlere kulak veremeyen belediye yönetimlerinin akıbeti kayıptır ” dedi. Mütemadi ilerleyişin ve irade görülmeden mutlak bir muvaffakiyetin vuku bulamayacağını belirten Devlet Bahçeli, “İkbal düşkünü değil siyasi iffet düşkünü olmak lazımdır. Çıkarların ikmaline değil, haysiyetin ifasına, hidayetin ifadesine, hizmetin idamesine dört elle sarılmak önem ve öncelik sıralamasında en önde yer almalıdır. Seçimlerde Türk milleti MHP’ye çok değerli bir destek verdi. Bu desteği heba ve heder etmememiz gerekiyor” şeklinde konuştu. Milletin güvenini sarsmamaları ve hayal kırıklığına uğratmamaları gerektiğine işaret eden MHP Lideri Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü: “ MHP tuzakları boza boza bugünlere gelmiştir. MHP engelleri aşa aşa, manşetleri yene yene, adeta düştüğü yerden dev gibi doğrularak müstesna bir başarıya imza atmıştır. Bu başarının altında hepinizin payı vardır. İnandık, ihanete birlikte direndik. ‘İman varsa, imkân vardır’ dedik. Kenetlendik, mücadelenin gereğini beraberce gerçekleştirdik. Yolumuza çıkan sırtlanları kenara ittik, sırtımızdaki keneleri el birliğiyle temizledik. İmkânsızlıklara teslim olmadık, ilkel saldırılara boyun eğmedik. ‘Vatan bölünmeyecek, bayrak inmeyecek, ezan susmayacak, Türkiye sonsuza kadar var olacak.’ dedik. Milli beka  mız üzerinde oyun oynayanlara sonuna kadar direnç gösterdik. Yapamayacağımızı söylediler, öyle bir yaptık ki, şaşkınlıklarından şoka girdiler, köşe bucak kaçacak yer aradılar. Bilmiyorlardı ki küllerimizden yeniden doğarız. Kalın kafaları basmıyordu ki üç hilali gölgelemeye hiçbir menfur ve menhus emelin gücü yetmez. Toparlanamaz demişlerdi, toparlanmak şöyle dursun iddia ve iftira sahiplerini iman dolu nefesimizle devirdik, azgınlaşan nefisleriyle birlikte yerle yeksan ettik.

MHP’nin Seçim Başarısı
MHP Genel Başkanı, Bahçeli, MHP’nin bir büyükşehir, 10 il, 58 metropol ilçe, 78 ilçe, 89 belde olmak üzere toplam 235 belediye başkanlığını kazanmasının tesadüfi olmadığını, tarihi bir başarı olduğunu ifade etti ve “Adana Kozan’da hakkımız yenmiştir. Iğdır’da hakkımız gasp edilmiştir. İstanbul Maltepe’de önümüz kesilmiştir. Ne var ki başarıya duyduğumuz inancı, bir türlü engelleyemediler. Ulaştığımız başarı, günbegün yoğunlaşan bir mücadelenin eseridir. Bu başarı milletimizin bize duyduğu güven duygusunun müessir esenliğidir. 31 Mart’ta 1389 belediyenin 987’si Cumhur İttifakı’nın siyasi sorumluluğuna teslim edilmiştir. Belediye başkanlıklarının yüzde 72’si Cumhur İttifakı’nı oluşturan MHP ve AK Parti’nin yönetimine geçmiştir. Samanlıkta iğne arayanlar, çalı dibi yoklayanlar, karanlıktan aydınlığa taş fırlatanlar, harman yeri dişleyenler bu gerçeği örtemezler, hakikatin ışığını perdeleyemezler. Bir önceki seçime göre bu seçimde belediye sayısını oransal düzeyde en çok arttıran MHP’dir. Sadağından çıkan ok hedefine varmıştır. Attığımız her doğru adım günden güne hızlanarak menziliyle buluşmuştur. Seçimlerde 3 bin 658 belediye meclis üyesi, partimizin listelerinden seçilmiştir. 188 il Genel Meclis üyesi, partimizi temsilen seçilmeyi başarmıştır. Kara kampanya faillerinin ne uydurup, neyi servis ettiğine aldırmıyoruz. Biz, millet ne diyor ona bakıyoruz. Biz, tarih ne diyor, ecdat ne diyor, istikbal haklarımız neye ihtiyaç duyuyor, onu hissediyor, ona kulak veriyoruz. Bunların dışında kim ne söylüyorsa fuzuli laf kalabalığıdır. Müfterilerin isnatları, müfsitlerin ithamları, münafıkların ilkesizlikleri ayaklarımızın ta altındadır, kuşkusuz çiğnenmeye müstahaktır. Türkiye muhaliflerinin itibarsız ve iradesiz sözleri, yok hükmündedir. Bir adama bakarız adam mı diye, bir de lafa bakarız laf mı diye. Karşımızda saf saf dizilen ihanet ve iftira mangasının ne adamlıktan nasipleri, ne de laflarının en ufak kıymet-i harbiyesi vardır. Cumhur İttifakı, 31 Mart’tan zaferle çıkmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi güçlü şekilde tescillenmiştir. Kıskanan varsa buyursun kıskansın. Çekemeyen varsa durmasın çatlasın. 31 Mart’ta beka için milli karar, cumhur için istikrar anlayışı galip gelmiştir . 31 Mart’ta sağduyunun birlikteliği açık ara öne geçmiştir” dedi.

Maskeleri Düştü
Siyaseti zaman doldurmak, meşgul olmak için değil, zamanın rotasını Türk milletinin lehine dönüştürmek için yaptıklarını söyleyen MHP Genel Başkanı Bahçeli, hak edenle ekmeklerini bölüşeceklerini, haksızlığa tevessül edenin ise yakasından tutup, hesabını soracaklarını belirtti. 31 Mart seçimlerinden sonra kötü niyet ve hedef sahiplerinin daha da gün yüzüne çıktığını ifade eden Devlet Bahçeli, konuşmasında şunların altını çizdi: “Özellikle Cumhur İttifakı’nı karalamak ve siyasi hesaplarla yaralamak için organize bir şebeke tedavüldedir. Bilhassa partimizin il genel meclis seçiminde aldığı yüzde 18,81 oy oranını diline dolayıp Cumhur İttifakı’nın hisarlarında gedik açmak için el ovuşturan fırsatçılar, fitne nöbetine girmişlerdir. Halep oradaysa arşın sandıkta, YSK’nin tespitlerindedir ve oy oranımız yüzde 18,81’dir. 18,81 ise 1881’dir O da Atatürk’ün doğumudur. MHP’ye AK Parti’den kayış olduğunu söyleyerek Cumhur İttifakı’na suikast düzenleyen, muazzez birlikteliğimizi sabote etmeye kalkışan nifak yuvaları, şu işe bakınız ki oldukça faaldir. Emel sahiplerinin maskeleri düşmüştür. Biz bunların alayını biliyor ve tanıyoruz. Ne yapmak istediklerini, nereye varmayı planladıklarını az çok fark ediyoruz. Mesela FETÖ’nün ‘Fehmi’si, Pensilvanya’nın ‘Koru’su, alenen husumet aşılamaya çalışmaktadır. Öteden beri kronik MHP düşmanı olan bu zat, anlaşılan 15 Temmuz’un rövanşını almak için kuyruğa girenler arasına adını çoktan yazdırmıştır. Bu şahsın hala elini kolunu sallayarak geziyor olması hayret verici bir garabettir. 31 Mart’ta Zillet İttifakı’nın kısmi mevzi kazanmasından ümitlenen ihanet lobisinin yüzüne kan gelmesi, cüretkârlıkta merhale kaydetmesi, ibretlik bir tablodur. Pensilvanya korosunun eski gazeteci kadrosundan olan melun şahıs, Cumhur İttifakı içinde MHP’nin AK Parti’nin altını oyduğunu iddia etmiştir. AK Parti’nin ittifakta eridiğini alçakça ileri sürmüştür. Hıyanetin Koru’su, AK Parti’nin, eski güzel günleri canlandırmaya yarayabilecek daha az zararlı bir müttefik bulmasını utanmadan, sıkılmadan teklif edebilmiştir. Hatta AK Parti’nin kendisine daha yakın, ülkeyi birlikte daha rahat yönetebileceği bir müttefik bulmasını önermiştir. Kızarmayan yüzlü, yaşarmayan gözlü, malum görevli devrededir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimindeki organize usulsüzlüklerin ve sandık yolsuzluklarının üstünü örtercesine sonuçların hiç uzatılmadan kabulünü söyleyen bu köksüzün tekrar başını kaldırması, 15 Temmuz şehitlerine büyük bir haksızlık ve hakarettir.” Türkiye’yi yöneten partinin, hükümetin belli olduğunu, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulunun görevinin başında olduğunu belirten Genel Başkan Bahçeli, Milliyetçi Hareket Partisi’nin ise TBMM’de denge ve denetleme görevini icra konusunda sorumluluk üstlendiğini belirtti.“FETÖ’nün gazeteci kisvesindeki elamanı, eğer yanlış değerlendirmiyorsak, AK Parti’nin, bizatihi kuyusunu kazanlara kucak açmasını, yani eski müttefikleriyle tekraren beraber olmasını dilemektedir. Bu çürük yumurta bu husumet odağı, ne hakla, hangi yüzle yazıp çizmekte, bunları nasıl söyleyebilmektedir? Bu ne şerefsizliktir? Puslu ortamların, bulanık dönemlerin kalemşörü olan bu şahsın nedametini duyan, geçmişinden dolayı utanç duyduğunu gören var mıdır?” diyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, şu ifadeleri kullandı: “FETÖ’nün Koru’su kime ne anlatıyor, hangi kripto mesajları veriyor? MHP ile AK Parti’nin ittifakından rahatsız olanlar, Türkiye’den rahatsız olan mihraklar, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni yıkmak isteyen müptezellerdir. Cumhur İttifakı’nı hazmedemeyenler, 15 Temmuz’da yarım kalan hıyanetlerini tamamlamak isteyenrezillerdir. Bizim ittifakımız konjonktürel değildir. Bizim ittifakımız pazara kadar değildir. Bizim ittifakımız çıkar ve pazarlığa dayalı değildir. Bizim ittifakımız siyasi alışveriş üzerine bina edilmiş değildir. Cumhur İttifakı, Türk milletinin muhteşem iradesiyle temellenmiştir. Cumhur İttifakı, Türk tarihinin mirasıyla harcı karılmıştır. 7 Ağustos Yenikapı ruhunun müktesebatıyla çatısı örülmüştür. 16 Nisan Halk oylamasının muzafferliğiyle pekişmiş, 24 Haziran seçimlerinin mecmuuyla güçlenmiştir. Cumhur İttifakı Türkiye’dir, ihanete karşı engel, işgale karşı direniş, yerli ve yabancı şer cephesine karşı muhkem siperdir. Biz gelecek seçimleri değil, gelecek nesilleri düşünüyoruz. Aklımızda sadece ‘Türkiye var diyoruz. Cumhur İttifakı’nın Türkiye’nin kurtuluş umudu olduğuna inanıyoruz. Eğer gevşersek, eğer taviz verirsek, eğer oyuna gelirsek Türkiye’nin ödeyeceği çok ağır bedeller olacağını biliyoruz.” Terörü önleme adı altında kendilerine soğuk savaş sonrası yeni bir öteki yaratmış olan küresel güçlerin, açıkça Türkiye’nin çevresini kuşattığını söyleyen MHP Lideri Bahçeli: “Sudan, Yemen, Filistin, Cezayir, Libya, Suriye, Venezuela ağır sorunlarla boğuşmaktadır. S-400 krizi, F-35 gerilimi, ABD’nin terör örgütlerine verdiği destek şirazesinden çıkmış durumdadır. Aynı merkezden tertip ve kontrol edilen çok şiddetli siyasi ve ekonomik operasyon dalgası Türkiye’yi hedef almaktadır. İngiltere menşeli bir gazete her gün zehir kusmaktadır. Ekonomimiz üzerinde kara bulutlar dolaştırılmakta, kâbus senaryoları alçakça dolaşıma sokulmaktadır. FETÖ’cüler İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimi üzerinden ganimet avcılığına soyunmuşlardır. Afrika ülkelerinde FETÖ’cülerin tezgâhıyla mazbata koroları kurulmaktadır. Mazbatayı Türkiye aleyhtarı mevziye dönüştüren gafiller, küresel kullanıma hazır olduklarını göstermek için her yola müracaat etmektedir. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, siyasi sürece adeta çivilenmiştir. Türkiye çok tehlikeli bir girdaba yuvarlanmaktadır. Sokaklar karıştırılmak, kaos dinamikleri harekete geçirilmek istenmektedir. Ekonomik saldırılara mihmandarlık yapan siyasetçilerin gözünü kin ve nefret bürümüştür. CHP, İP, HDP, PKK ve FETÖ ortaklığı çok vahim boyutlara ulaşmıştır. Ekrem İmamoğlu terörist Demirtaş’a methiyeler düzmekte, Ermeni’sinden Rum’una ne var ne yok selam göndermektedir.”

YSK’nın İstanbul Seçimlerini Yenileme Kararı
Yüksek Seçim Kurulu Sadi Güven Başkanlığında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine ilişkin AK Parti’nin yaptığı olağanüstü itirazı görüşmek üzere 6 günü saat 14:30’da toplandı. Toplantıda, İstanbul ilçe seçim kurullarından gelen belgeler incelendi. YSK, 23 Nisan’da verdiği ara kararında, İstanbul ilçe seçim kurullarından AK Parti’nin itiraz dilekçesinde yer alan iddiaların araştırılmasını istemişti. İlçe seçim kurullarından YSK’ya gelen bilgi ve belgeler toplantıda okundu, siyasi parti temsilcileri, YSK’ya sunulan bilgi ve belgeler hakkında değerlendirmelerde bulundu. AK Parti’nin YSK Temsilcisi Recep Özel ise kurul üyelerine detaylı bir sunum ve analiz yaptı. AK Parti, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptali ve yenilenmesi istemiyle yaptığı başvuruda 46 bin 447 seçmenin, kısıtlı olmasına rağmen oy kullandığını öne sürmüştü. Ayrıca AK Parti’nin dilekçesinde, İstanbul genelindeki 62 bin 560 sandık başkanı ve memur üyesinin 19 bin 623’ünün kamu görevlisi olmayan kişiler arasından belirlendiği kaydedilmişti. Sandık görevlilerinin arasında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamu görevinden çıkarılan kişilerin bulunduğu da AK Parti’nin iddiaları arasında yer aldı. YSK gerçekleştirdiği toplantıda gündemindeki konuları görüşerek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptaline ve yenilenmesine karar verdi. YSK kararına göre seçimler sadece Büyükşehir için tekrarlanacak. YSK’nın kararını, sandık kurulu başkan ve üyelerinin kanunun açık hükmüne rağmen kamu görevlisi olmaması nedeniyle aldığı açıklandı. YSK ayrıca söz konusu edilen sandık sorumlularıyla ilgili olarak suç duyurusunda bulunulmasına da karar verdi.

YSK Kararı ve İmamoğlu’nun Mazbatasını İptali
YSK, AK Parti’nin İstanbul’da seçimlerin yenilenmesi için yaptığı olağanüstü itiraz başvurusunu 7’ye karşı 4 oyla kabul ederek, seçimin iptali ve yenilenmesine karar verdi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin ise 23 Haziran Pazar günü tekrarlanmasını kararlaştırdı. YSK 36 gün sonra verdiği kararla CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasını da iptal etti. Yüksek Seçim Kurulu, Ak Parti’nin olağanüstü itirazını görüşmek üzere 6 Mayıs 2019 günü saat 14.30’da toplandı. Beş saat süren toplantıda, daha önce alınan ara karar uyarınca İstanbul ilçe seçim kurullarından gelen sonuçlar incelendi. Siyasi parti temsilcilerinin görüşlerinin alınmasının ardından oylamaya geçildi. Oylama sonucunda; İstanbul’da seçimlerin yenilenmesine karar verildi. Karar 4’e karşı 7 üyenin oyuyla alındı. YSK Başkanı Sadi Güven karara muhalefet eden 4 isim arasında yer aldı. Seçim yarışını önde bitiren CHP’li Ekrem İmamoğlu, 17 Nisan’da mazbatasını alarak, göreve başlamıştı. YSK seçim yenileme kararı ile birlikte İmamoğlu’nun mazbatasının iptaline de karar verdi. Bu karar sonrası İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğu boşaldı. YSK İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesine karar verirken AK Parti’nin Büyükçekmece; MHP’nin Maltepe ilçe belediye başkanlığıseçim sonuçlarına yönelik “tam kanunsuzluk” gerekçesiyle olağanüstü itirazlarını da görüştü ve oybirliğiyle reddetti. Büyükçekmece ve Maltepe’de seçimler yenilenmeyecek. YSK bu kararında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptaline karar verilmiş olduğundan dolayı bu taleplerle ilgili ayrıca karar verilmesine yer olmadığı belirtildi. YSK’nın bu kararlarıyla İstanbul seçimlerine dönük olağanüstü itiraz süreci de tamamlanmış oldu.

YSK Kararının Gerekçesi: Kamu Görevlisi Olmayan Sandık Kurulu Üyeleri
YSK seçimlerin yenilenme gerekçesini iki hususa dayandırdı. Bu gerekçelerden biri sandık kurullarında görev yapan bazı başkan ve üyelerin yasanın açık hükmüne rağmen kamu görevlileri arasından seçilmemiş olması ve ikincisi ise bazı sayım döküm cetvellerinin imzasız ve boş olması şeklinde belirtildi. Yapılan açıklamaya göre 225 civarında sandık kurulu başkanının ve 3 bin 500 dolayında sandık kurulu üyesinin kamu görevlisi olmamasının, seçim sonucunu etkileyecek boyutta olduğu değerlendirildi. Yine 22 sayım döküm cetvelinin boş, 101’inin ise imzasız oluşu iptal gerekçesi sayıldı.YSK’nın kararına göre, yeniden yapılması gereken seçimde, seçmenler yalnızca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için oy kullanacak. 31 Mart 2019’da yapılan seçime katılan siyasi partiler bu seçime de katılabilecek. Siyasi partiler mevcut adayları dışında aday gösteremeyecek ancak ölüm, istifa gibi nedenlerle meydana gelecek boşluk durumunda ilgili seçim kurullarının belirleyeceği tarihe kadar yeni bir aday belirlenebilecek. Birleşik oy pusulalarının basımında 31 Mart 2019 seçiminde kullanılan yöntem uygulanacak.

Aynı Seçmen Listesi İle Seçime Gidilecek
İstanbul’da yeniden yapılacak seçimde, 31 Mart 2019’daki seçimler için güncelleştirilmiş ve kesinleşmiş sandık seçmen listeleri tekrar kullanılacak. Bu seçimlerle ilgili seçim takvimi, seçimi yönetecek olan ilçe seçim kurullarınca hazırlanacak. Yeni seçimde sadece oy verme işlemleri tekrarlanacak. 31 Mart seçimine katılan siyasi partiler bu seçime de katılabilecek. Siyasi partiler yeniden aday tespiti yapamayacak. Ancak ölüm, istifa gibi nedenlerle meydana gelecek boşalmalar belirlenecek tarihe kadar doldurulabilecek. Oy pusulalarının basımında 31 Mart 2019’da yapılan seçim için uygulanan esaslar aynen uygulanacak. 31 Mart 2019’da yapılan seçimler için güncelleştirilmiş ve kesinleşmiş sandık seçmen listeleri yeni bir güncelleştirme yapılmaksızın bu seçimlerde de kullanılacak. Yüksek Seçim Kurulu’nda kanuna aykırı sandık kurulu görevlendirmelerini yapan ilçe seçim kurulu başkan ve üyeleri ile seçim müdürleri ve diğer sorumlular hakkında da suç duyurusunda bulunulmasına da karar verildi.

Yeniden Yapılacak İstanbul Seçimlerinde Nasıl Bir Yol İzlenecek
YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal kararının ardından bu kentteki 10 milyon 560 bin 963 seçmen 23 Haziran’da yeniden oy kullanacak. YSK kararı ve Seçim Kanunu ışığında İstanbul seçimlerini yenilemenin 46 günlük yol haritasının şu şekilde olacağı belirtiliyor: YSK’nın iptal ettiği seçimlerin 60 günlük aranın ardından ilk pazar günü yapılması gerekiyor. Ancak bu süreyi kısaltma hakkı olan YSK, İstanbul Büyükşehir için süreyi kısa tuttu ve 23 Haziran’ı oylamanın tekrarlanacağı tarih olarak belirledi. Yenileme seçiminin aslında oylamanın bir tekrarı anlamına geldiği belirtiliyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi “yenilenen bir seçim” olduğu için 31 Mart’ta büyükşehir için adayçıkarmayan İYİ Parti ve HDP gibi partiler 23 Haziran’da da aday çıkartamayacak. Adaylar ölüm ya da adaylıktan istifa halinde değiştiği için İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı seçiminde yine aynı isimler yarışacak. YSK, yeni bir aday belirleme süresi vermeyecek. Adaylıktan istifa halinde ise o partiye yeni bir aday belirleme hakkı tanınabilecek. YSK, sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal ettiği için İstanbul’daki 10 milyon 560 bin 963 seçmen, 39 ilçede kurulacak 31 bin 124 sandıkta oy kullanacak. Seçmen sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için tek zarfla tek oy kullanacak. Birleşik oy pusulalarının basımında 31 Mart 2019’da yapılan seçim için uygulanan esaslar aynen geçerli olacak. YSK, “tam kanunsuzluk” gerekçesiyle seçim iptali kararı vermesi nedeniyle İmamoğlu’nun mazbatasının iptaline de karar vermiş oldu. CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun mazbatası iptal edilmesi nedeniyle İçişleri Bakanlığı’nca, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 46’ncı maddesi gereğince İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirildi. Yerlikaya, yeni başkan mazbata alana kadar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Vekili olarak görev yapacak. İstanbul İl Seçim Kurulu ile ilçe seçim kurullarının YSK’nın kararındaki uyarılar doğrultusunda sandık kurulları yeniden oluşturulacak. Seçmen listeleri ise yeniden askıya çıkmayacak. Seçmen taşınması mümkün olmayacak. YSK kararı ışığında AK Parti’nin itirazları doğrultusunda, sadece listelerden kısıtlı ve ölüler ile yerleşim yeri cezaevi olanlar çıkarılacak.

Cumhur başkanı Erdoğan: Ekonomik Teröre Teslim Olmadık, Olmayacağız AK Parti 31 Mart Seçim sonuçlarını Kızılcahamam kampında değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan Kızılcahamam Kampı’nda yaptığı açıklamada “Ekonomik teröre teslim olmadık, olmayacağız” dedi. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam’da gerçekleştirilen AK Parti 28. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı ’nın kapanış konuşmasında, takdimlerle en verimli şekilde değerlendirilen toplantının bittiğini belirterek,iştirakleri için partililere teşekkür etti. Konuşmasına tüm katılımcıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantının hayırlara vesile olmasını temenni ederek, toplantıya katkı sunanlara teşekkürlerini iletti. Büyükşehir belediye başkanları ve kabine üyeleriyle de toplantı yaptıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyükşehir belediye başkanlarının bakanlarla irtibatlarını bundan sonraki süreçte nasıl devam ettirecekleri konusunun üzerinde durduklarını dile getirdi. İstişare geleneğinin hem inançlarının hem de kültürlerinin en önemli hasletlerinden biri olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Cuma gecesinden beri sizlerle yürüttüğümüz bu istişare toplantısının benzerlerini teşkilatımızla ve milletvekillerimizle de tekrarlayarak önümüzdeki dönemin yol haritasını şekillendireceğiz. Bu güzel geleneğin tüm şehirlerimizde teşkilatımızın, milletvekillerimizin, belediye başkanlarımızın, belediye meclisi ve il genel meclisi üyelerimizin katılımıyla düzenli olarak devam ettirilmesi çok önemli. Herkes istişarelerde görüşlerini, tenkitlerini, tekliflerini ortaya koyacak sonuçta heyetten çıkan karara da tabii olacaktır. Bizim içtimai ve siyasi terbiyemiz bunu gerektirir. Sizlerin her birinin de bu anlayışa sıkı sıkıya bağlı kalacağınıza inanıyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomiyle ilgili değerlendirmelerinde şunları söyledi:
“Ekonomi, güvenlikle birlikte önümüzdeki dönemde de önceliklerimiz arasında yer alacaktır. Bilindiği gibi ekonomide Gezi Olaylarına kadar gerçekten tarihi başarılara imza attığımız bir dönem yaşadık. Son 6 yılda neredeyse kesintisiz bir şekilde ardı ardına maruz kaldığımız saldırılar, güvenliğimizle birlikte ekonomimizi de hedef aldı. 15 Temmuz darbe girişiminin amacı ülkemizin sadece yönetimini ele geçirmek değildi, aynı zamanda ekonomimiz de sabote edilmeye çalışıldı. Son olarak geçtiğimiz Ağustos ayında kur ve onunla bağlantılı olarak faiz ve enflasyon üzerinden ekonomimizi çökertmeye yönelik bir saldırıya uğradık. Kısa sürede gereken tedbirleri alıp normalleşme sürecine geçişi sağladık. Bu saldırı elbette sıkıntılara yol açtı ama aynı zamanda ekonomimizin de direncini artırdı. Ülkemize dayatılan kur, faiz, enflasyon şer üçgenine karşı nasıl davranmamız, nasıl karşılık vermemiz gerektiğini gördük. Ekonomik göstergeler bakımından 2018 yılında yaşadıklarımızı göz önünde bulundurduğumuzda her şeye rağmen başarılı bir şekilde geride bıraktık” ifadesini kullandı. Geçtiğimiz zorlu sınamalar bize büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa davasından asla taviz veremeyeceğimizi tekrar hatırlatmıştır. Bir kez daha gördük ki ya olacağız ya öleceğiz, bunun başka yolu yok. Türkiye’nin kritik virajlarını geride bırakarak potansiyellerini yeniden hayata geçirebileceği bir iklime girildi. Elbet önümüzdeki aylarda da rahat bırakmayacaklar, bunu da biliyoruz. Güvenlik siyasetiyle ekonomik ilişkilerin kasıtlı olarak birbiriyle çatıştırıldığı bir dönemden geçiyoruz. Ancak son 6 yıldır, özellikle 24 Haziran seçimlerinden bu yana yaşadıklarımız, bize saldırılarla nasıl mücadele edeceğimizi de göstermiştir. İnşallah bundan sonra her şey daha da kolay olacaktır” şeklinde açıklamalar yaptı. Bütün vatandaşlara, yatırımcılara ve iş dünyası temsilcilerine bir ricada bulunmak istediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Onları Corç, Hans buralara getirmedi, onları bu millet buralara getirdi. Şu anda bu ülkeyi biz yönetiyoruz. Biz bu ülkede yatırımcımızın, girişimcimizin karşısında değiliz ama bu milletin karşısında olanlar da bilsinler ki onlar da bizi karşılarında bulurlar. Her türlü desteği veren biziz, ülkemizde teşvik bölgelerini onların emrine veren biziz. Altı ayrı bölgede her türlü desteği bugüne kadar verdik veriyoruz, bundan sonra da vereceğiz ama kalkıp da fırsatçılığa girişirlerse orada, kusura bakmasınlar biz milletimizin yanında yer almaya mecburuz. Gelin kararlarımızı başkalarının bizimle ilgili niyetlerine göre değil, kendi hedeflerimize, kendi ihtiyaçlarımıza, kendi çıkarlarımıza göre verelim. Filanca yabancı finans kurumu şöyle diyormuş, filanca devlet ülkemize şaşı bakıyormuş, filanca kesim saçma sapan yollara tevessül ediyormuş, bunların hiçbirinin zerre kadar kıymeti yoktur. Asıl olan ülke ve millet olarak bizim ne istediğimiz ne yaptığımız, nereye varmak istediğimizdir. Türkiye her alanda olduğu gibi ekonomide de öyle bir ülkedir ki, buz dağı gibi görünmeyen kısmı görünen kısmından çok daha büyüktür.”

Birlik ve Beraberlik Önemli
Türkiye’nin potansiyelinin kullandığından kat be kat fazla olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet biz vatandaşıyla, iş dünyasıyla, devletiyle birlik beraberlik içerisinde olursak karşımızda duracak hiçbir güç yoktur. Bir kutu kibritin içindeki çöpleri tek tek kolayca kırabilirsiniz ama kırkını birden kırmaya kalkarsanız başaramazsınız. Biz de işte böyle olmalıyız, hep birlikte hangi hedefe yönelirsek yönelelim, başarmama ihtimalimiz yoktur. Yatırımı artırmaya, üretimi çoğaltmaya, ihracatı katlamaya, istihdamı yükseltmeye mi ihtiyacımız var? Hep birlikte buna yüklenirsek yıl bitmeden işi bitiririz. Bize verilen sözler yerine getirilirse biz 2,5 milyon istihdamı sağlamış oluruz. Terör belasını tamamen ortadan kaldırmaya, Irak ve Suriye’de ülkemize kurulan tuzakları, bölgemizde oynanan oyunları bozmaya mı ihtiyacımız var? 82 milyon hep birlikte hareket edersek bu meseleyi de kısa sürede çözebiliriz. Birileri ısrarla 2023 hedeflerimizi bir hayal, bir serap gibi göstermeye çalışıyor. Hâlbuki biz hep birlikte bu hedeflere inanıp çalışırsak 2023’te çok daha ötesine geçmemiz mümkündür. Geçmişte bunu başardık, yine başarırız. Cumhur İttifakı’nın lokomotifi olduğu Türkiye ortak paydasını ne kadar büyütürsek bu başarıya o kadar çabuk ulaşırız. Seçimlerde AK Parti ve Cumhur İttifakı’na oy vererek Türkiye’nin beka davasına, istiklaline ve istikbaline sahip çıkan her vatandaşımıza tekrar tekrar şükranlarımı sunuyorum.” Biz, terör örgütünün güdümündeki partiyle birlik olursanız şehitlerimizin kemiklerini sızlatırsınız diyoruz. Onlar, hadiseyi meşrulaştırmaya çalıştığımızı iddia ediyor. Biz saldırıyı açık bir dille kınadık. Biz, şehit yakınlarının ve koskoca bir ilçe halkının taciz edilmesine, tariz edilmesine, terörist ithamına ve hakarete maruz kalmasına karşı çıkıyoruz. Çubuk’taki o vatandaşlar zaten yaralı, onları provoke edeceksin, kalkacaksın Ardahan’daki yolculukta teröristlerin saldırısına uğramışsın onlarla eş duruma getireceksin. Buna benim Çubuk’taki vatandaşım tahammül eder mi? Orada sana saldıranlar, kol kola gezdiklerin sana saldırdı. Başkası saldırmadı.”

“Hep Birlikte Gayret Göstermek Zorundayız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Taksim’de, Dünya Kadınlar Günü akşamında, ezan okunurken düdüklerini öttürenleri, onların içinde olanları da iyi tanırız. Attıkları tweetlerle kalkıp, ‘Sizin Allahınız, belanızı versin’ diyenleri iyi tanırız. Bizim mücadelemiz, CHP’ye oy verenleri yönetimindekilerin işte bu çarpık zihniyetten de kurtarma mücadelesidir. Aynı şekilde diğer partilerin de yönetimleri başkadır, onlara oy verenler bambaşkadır. Biz bu partilerin yönetimleriyle siyaset zemininde mücadele ederiz, kavgamızı da veririz ama çok daha fazla gayreti bu partilere oy veren vatandaşlarımızı kazanmak için hep birlikte göstermek zorundayız” diye konuştu.

AK Parti’nin 82 milyonun umut kapısı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, hangi partiye oy verirse versin tüm vatandaşların sorunlarının çözümü, evlatlarının geleceğiyle ilgili gözünü diktiği tek yerin AK Parti, yönetim becerileri ve partisinin kadroları olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, farklı saiklerle diğer partilere oy veriliyor olmasının vatandaşların AK Parti fidanını gönüllerinde canlı tuttuğu, günü gelince de ortaya sereceği gerçeğini değiştirmediğini vurguladı. Belediye başkanlarından vatandaşlarla kucaklaşmalarını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “AK Parti’nin bir genel merkez yöneticisi, teşkilat mensubu, milletvekili, belediye başkanı yanlış yaparsa bu tüm patiye zarar veriyor. Bakanlarımız, bürokratlarımız yanlış yaptığında bunun sonuçları hepimizi etkiliyor. Öyleyse gerek partide gerek yönetimde, bizimle birlikte yol yürüyen her bir arkadaşımızın milletimizin tamamına karşı sorumlu olduğunun bilinciyle hareket etmesi gerekiyor. Hiç kimsenin şahsi ajandası, Türkiye’nin ve artık kaderi ülkemizle bütünleşmiş olan AK Parti’nin misyonunun önüne geçemez. Kendisini ülkesinden ve partisinden büyük görerek bu yolda yürümeye kalkanlar zaten baştan kaybetmiştir. Böylelerinin Türkiye’ye ve AK Parti’ye kaybettirmesine de izin veremeyiz. Bunun için tüm arkadaşlarımdan oturmalarına, kalkmalarına, konuşmalarına çevrelerine, işlerine, güçlerine dikkat etmelerini istiyorum. Daha da ileri gidiyorum, kimlerle oturuyorsunuz, kimlerle kalkıyorsunuz buna da çok dikkat etmeniz lazım. Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu. Bir diğeri de bütün bunlarla beraber eğer bizler hakikaten bu tür insanlarla beraber oturup kalkarsak bunun bedelini bize halk ağır ödetir. Vatandaşa karşı etrafımızda etten duvar örülmesine asla izin vermeyeceğiz. Ülkemizdeki her fert gibi kendi çevremizdeki insanların da iş yapma, kazanma hakkı olduğunu bileceğiz ama kesinlikle bu ilişkilerin, kayırmacılığın, haksız kazancın vesilesi haline gelmesine rıza göstermeyeceğiz.”Erdoğan, başta büyükşehir belediye başkanları olmak üzere tüm belediye başkanlarından bu konularda hassas olmalarını isterken, “Yıkacaksınız. Biz yatay mimari diyoruz. İstisnalar tabii ki kaideyi bozmaz. Bundan içimizde rahatsız olanlar da olabilir. Bunu da söyleyeyim. Çünkü geçmişte bunlarla çok karşı karşıya kaldık” diye konuştu. Özellikle yerel mimari başta olmak üzere adımların buna göre atılması gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğer bu konularda tereddütler varsa Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ile irtibat kurulacağını, ona göre kararların alınacağını ve adımların atılacağını söyledi. Erdoğan, “Eğer böyle bir noktada mimari olarak izin verilsin mi verilmesin mi bunun kararını Genel Başkan Yardımcım, ilgili bakanım hep birlikte otururuz, konuşuruz, adımı da ona göre atarız. Bu amacın ötesine geçildiğinde israfa geçilmiş olur ki hem inancımızda hem kültürümüzde böyle davranışların yeri yoktur.” dedi.

“Daha iyi olacak”
Her seçimde oyların azaldığı, çoğaldığı yerler olabileceğini, toplamda milletin kendilerine ne dediğinin önemli olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İşte şimdi 15 büyükşehir belediye başkanımla yaptığım görüşmelerde seçim öncelerinde birçok illerimizde karşımıza nelerle geldiler, ne gibi neticeler aldık, şimdi onları görüyoruz. Demek ki azmedince, çalışınca, bu tür fitne fesat unsurlarına kulak asmadıkça oluyor, daha iyi olacak inşallah. Bazıları kendisi aday yapılmadığı için istifa edip kimisi bağımsız, kimisi başka partiden malum zaten anlıyorsunuz, oralardan gidip aday olmuşlardır, seçimi de kazanmıştır, kazanabilir. Bunlar bizi de üzmesin. Bundan sonra onlar kendi dertlerine baksınlar. Biz, bu tür safralardan kurtulduğumuz için rahat olalım. Milletimiz 2002 Kasım ayından bu yana her seçimde olduğu gibi 31 Mart’ta da bize ‘Durmak yok, yola devam’ demiştir. Eksiklerimizi tamamlayarak, hatalarımızı düzelterek vizyonumuzu genişleterek, gücümüzü artırarak bu uzun ince yolda mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Rabbimiz, ‘İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır’ buyuruyor. Bu hem dünya hem ahiret işleri için böyledir. Yine Rabbimiz, ‘Eğer gerçekten inanıyorsanız üstün gelecek olan sizsiniz’ buyuruyor. Biz yolumuzun hak yolu olduğuna, davamızın hak olduğuna, hizmetimizin Hakka ve halka olduğuna yürekten inanıyoruz.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kızılcahamam’da yapılan AK Parti 28. İstişareve Değerlendirme Toplantısının kapanış konuşmasında, “Hiçbir dünyevi çıkar veya kazanç, ömrünü Hak ve halk yolunda çalışarak geçirmenin karşılığı olamaz. Cumhurbaşkanı olarak şahsımdan en küçük belde belediye başkanına kadar bu salonda bulunan her bir arkadaşımın yegane gayesi Hakk’a ve halka hizmettir.
Öyle olmak zorundadır. Bu hasbi hizmet anlayışına sarıldığımız sürece hiç merak etmeyin, milletimiz de bize sahip çıkacaktır. İşi başka taraflara götürmeye kalkarsak, kendimizi tıpkı bizden önceki nice partiler, kadrolar gibi tarihin tozlu rafları arasında buluruz” diye konuştu ve uyarıda bulundu.