3194 SAYILI YASA GEREĞINCE TESIS EDILEN IDARI NITELIKTEKI UYGULAMA IŞLEMLERINDEN DOĞAN ZARARIN TAZMINI ISTEMIYLE AÇILAN DAVANIN, İDARİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI GEREKTIĞI HK. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 13 UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 10 İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 2 İMAR KANUNU (3194) Madde 42 İMAR KANUNU (3194) Madde 18

Hukuk Bölümü         2011/115 E.  ,  2011/265 K.

“İçtihat Metni” Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı            : M.A.

Vekili              : Av. H.Ü.

Davalı             : Osmangazi Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. R.B.

O L A Y          : Davacının Bursa İli, Osmangazi İlçesi, Hamitler Mahallesi, Eski 37 pafta 2186 ve 2187 parsel nolu taşınmazlarda hissesi bulunmaktadır.

Davacı vekili söz konusu taşınmazlarda 3194 sayılı İmar Kanununun 18 ve 42. maddeleri uyarınca imar uygulaması yapıldığını ve davacının hissesinin bulunduğu taşınmazlardan İmar Kanununda belirtilen yasal sınırın üzerinde düzenleme ortaklık payı alındığını ileri sürerek kamulaştırmasız el atma nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare vekili, işlemin 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine göre yerleşme yerleri ve bu yerlerdeki yapılaşmaların planlarını, fen, sağlık ve çevre koşullarına uygun şekilde oluşturulmasını sağlamak amacıyla yapılan imar uygulaması/şuyulandırma işlemi olduğu, bu nitelikteki işlemlere dayanan davaların da çözüm yerinin idari yargı olduğunu ileri sürerek görev itirazında bulunmuştur.

Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi: 23.2.2010 gün ve E:2009/579, K:2010/76 sayı ile, dava konusu Bursa İli, Osmangazi İlçesi, Hamitler Mah. 36 pafta, 2187 parsel sayılı9960 m2. Yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmazın diğer hissedarlarla birlikte 532465/5428200 hissesinin davacı adına kayıtlı olduğu, davacının iddiasının dava konusu taşınmazlarda davalı Belediye tarafından 3194 sayılı mülga 1605 sayılı İmar K.nun 18. ve 42 maddelerine göre yapılan fiili imar uygulaması ile yasal sınır üzerinde düzenleme ortaklık payı (DOP) alındığı bu durumun kamulaştırmasız el atma sayılacağı, 3194 sayılı kanun gereği tesis edilen idari nitelikteki uygulama işlemlerinden doğan zararın tazmini istemiyle açılan davaya İdari Yargı yerinde bakılması gerektiği, nitekim DOP’nın fazla kesildiğinden bahisle Bursa Asliye 1. Hukuk Mahkemesinde açılan davada davalı Belediye’nin İdari Yargının görevli olduğundan bahisle yaptığı görev itirazının reddine karar verilmesi üzerine (Bursa Asliye 1. Hukuk Mahkemesi 07/05/2008 tarih ve 2008/93 sayılı kararı) Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 2.2.2009 tarih ve 2008/305-2009/24 sayılı kararı ile davanın İdari Yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğine karar verildiği, bu itibarla, davanın yargı yolu bakımından reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın yargı yolu bakımından reddine karar vermiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi; 12.10.2010 gün ve E:2010/10221, K:2010/76 sayı ile, İmar Kanununun 18. Maddesinin 6. Fıkrasındaki “Herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz.” hükmü uyarınca ikinci defa düzenleme ortaklık payı alınmasının taşınmazın aynına yönelik olup kamulaştırmasız el atma niteliğinde olduğu, açıklanan nedenle işin esasına girilerek hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden davanın görev yönünden reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenle HUMK’un 428. maddesi gereğince bozulmasına karar vermiştir.

BURSA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 18.1.2011 gün ve E:2010/700 sayı ile, Yargıtay bozma ilamının usul ve yasaya uygun görülmekle uygulanmasına karar vermiştir.

Davalı Osmangazi Belediye Başkanlığı vekilinin idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolundaki süresi içerisinde verdiği dilekçe üzerine dava dosyası Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Anayasa’nın 125’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu; son fıkrasında da, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun hükme bağlandığı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2’nci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendinde; “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” idari dava türleri arasında sayıldığı, idari işlemlerin, idari makam ve mercilerin idari faaliyet alanında idare hukuku çerçevesinde, tek taraflı irade açıklamasıyla hukuk aleminde sonuç doğuran kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tasarruflar olduğu 3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Arazi ve arsa düzenlemesi” başlıklı 18’inci maddesi uyarınca tesis edilen imar uygulaması işlemleri, yukarıda tanımı yapılan idari işlemlerden olduğundan; bu işlemlerden doğan zararların tazmini istemiyle açılan davaların, 2577 sayılı Kanunun 2’nci maddesinde yer alan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle 2247 sayılı Yasa’nın 10’uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Anayasa’nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı, dava dosyasının incelenmesi sonucunda; davacının hak sahibi olduğu 2186 ve 2187 parsel sayılı taşınmazda, Osmangazi Belediye Encümeninin Meclisinin 09/02/1996 gün ve 455 sayılı ve 25/12/1998 gün, 440 sayılı kararları ile 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi ve 2981 sayılı Yasaya 3290 sayılı Yasa ile eklenen Ek 1 maddeleri gereğince imar düzenlemesi yapıldığı, bu düzenlemeler sonucunda 2186 parselde5033 m2, 2187 parselde ise4497 m2düzenleme ortaklık payı kesintisine gidildiği, davacının da bu uygulamalar ile imar Yasasında belirlenen yasal sınırların üzerinde ortaklık payı alınmasına karşılık kamulaştırmasız el atma iddiasıyla davalı idareden alacağın şimdilik 8.000.-TL kısmının yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle davanın açıldığının anlaşıldığı, dava konusu uyuşmazlıkta, idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun’un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı, Uyuşmazlık konusu işlemin, 3194 sayılı imar Kanunu’nun arazi ve arsa düzenlenmesine ilişkin 18. maddesinin uygulamasından kaynaklanmakta olup, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun’un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinin düşünüldüğü, bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/179 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yönünde yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 19.12.2011 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Osmangazi Belediye Başkanlığı vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı’nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının, paydaşı olduğu Bursa İli, Osmangazi İlçesi, Hamitler Mahallesi, eski 2186 ve 2187 parsel sayılı taşınmazlarda yapılan imar uygulamasında yasal sınırın üzerinde düzenleme ortaklık payı alınması nedeniyle 8.000,00- TL. tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle açılmıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re’sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında “düzenleme ortaklık payı” olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.

(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez…” hükmü yer almıştır.

Olayda, dava, taşınmazdan 18. mad­de uygulaması sırasında fazla miktarda düzenleme ortaklık payı alındığı iddiasıyla açılmıştır.

Davalı Belediye Başkanlığı vekilince, savunma dilekçesinde, davacı tarafın dava ettiği hususun müvekkili Belediye tarafından yürürlükten kalkmış 6785 sayılı İmar Kanununun 42 ve daha sonra yürürlüğe girmiş olan 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddelerine göre yerleşme yerleri ve bu yerlerdeki yapılaşmaların planlarını, fen, sağlık ve çevre koşullarına uygun şekilde oluşturulmasını sağlamak amacıyla yapılan imar uygulaması şuyulama işlemi olduğu nazara alınarak öncelikli olarak bu hususun davaya bakma görevinin genel mahkemelerin görevi haricinde kaldığı hususu nazara alınarak açılan davanın yargı yolu bakımından reddine karar verilmesi gerektiği, müvekkili idarece 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine göre yapılan imar uygulamalarında aynı yasanın 2. fıkrasına göre gerek 17/12/2003 tarihine kadar geçerli olan % 35 ve gerekse bu tarihten sonra geçerli olan % 40 oranı yasada belirtilen sınırlar üzerinde DOP kesilmesinin hiçbir zaman söz konusu olmadığı, bu iddianın hukuki dayanaktan yoksun ve gerçek dışı olduğu belirtilmiştir.

Bu durumda, idarece kamu gücü kullanılarak, resen ve tek yanlı biçimde tesis edilen uygulama işlemlerinden kaynaklanan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b. maddesinde yer alan “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Osmangazi Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç     : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Osmangazi Belediye Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ, Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce REDDİNE ilişkin 18.1.2011 gün ve E:2010/700  sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 19.12.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.