Yürürlüğe Giren 5’inci Yargı Paketi Neler Getiriyor

Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu’na getirilen “İcra İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” kabul edilerek Resmi Gazetede 29.11.2021 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

7343 numaralı işbu yasa, özellikle İcra İflas Hukuku alanında çok önemli düzenleme ve değişiklikler getirmekte olup, bu makalede yalnızca önemli gördüğüm değişikliklerin bir kısmına yer verilmiştir. Tamamı için dilerseniz Resmi Gazete’te yayınlanan 7343 numaralı yasayı okuyabilirsiniz.

1- Tehir-i icra kararı alma usulü değişmiş olup, artık tehir-i icra kararları takibin yapıldığı yer icra mahkemesinden alınacaktır.

Bilindiği üzere önceki uygulamada “İcranın Geri Bırakılması Kararı” alınması için, borçlu taraf icra dairesine başvurarak teminat göstermekte, icra müdürü de Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay’dan tehir-i icra kararı getirmesi için borçluya mehil vermekteydi. Eğer bu mehil süresi içerisinde tehir-i icra kararı sunulmazsa borçlu tarafından gösterilen teminat, talep üzerine alacaklıya ödenmekteydi.

7343 sayılı yasa ile 2004 sayılı İİK.’nun 36. Maddesinde düzenlenen bu usul yeniden düzenlemiş ve gereksiz iş yükü ile zaman kayıplarının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

Yeni düzenlemeye göre; artık tehir-i icra kararları takibin yapıldığı yer icra mahkemesinden istenecektir. Böylece istinaf ve temyiz dilekçelerinde kullanılan “tehir-i icra taleplidir” kalıbının artık rafa kalktığını söyleyebiliriz.

Bununla birlikte ücreti ilgililer tarafından verilirse icra mahkemesince verilen icranın geri bırakılması hakkındaki karar, hükmü veren mahkemeye ve icra dairesine kendiliğinde bildirilecektir. Dolayısıyla artık borçluların tehir-i icra kararını takip edip, karar verildiğinde de bunu alıp icra dairesine sunmasına gerek kalmamıştır. Ancak tabi ki sunulup sunulmadığının kontrol edilmesinde yine fayda bulunmaktadır.

Tehir-icra kararının alınabilmesi için UYAP üzerinden aşağıdaki şekilde başvuru yapılmaktadır.

UYAP’a giriş yapıldıktan sonra; Hukuk Dava Açılış/ Dava Aç/ Mahkeme: İcra Hukuk Mahkemesi/ Dava türü: D. İş/ Dosya Türü: İlamlı Takip İcranın Geri Bırakılması (İİK M. 36))/ Birim: İcra Dairesi/ Dosya No/ Sorgula yapılarak icra dosyası seçilmeli ve başvuru dilekçesine icra müdürlüğünden alınan mehil vesikası eklenerek başvuru yapılmalıdır.

Masraflar 2021 Aralık ayı tarihi itibariyle;

olmak üzere TOPLAM 146,80 TL tutmaktadır. (2022 yılı itibariyle bu miktar artacaktır.)

Belirtmek isterim ki; sözde iş yükü ve zaman kaybını azaltmak için yapılan bu değişiklik sonrası insanları adeta yeni bir dava açmak zorunda bırakmak ve zorla bu harç masraflarını ödetmek hukuka uygun değildir. Teminat mektubuna onay veren icra mahkemesi hakiminin bu kararı da harç almadan bir talep dilekçesi ile yerine getirmesi gerektiği kanaatindeyim.

Ayrıca İİK 36. maddesinde  yer alan “takibin yapıldığı yer icra mahkemesinden karar alınmak üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir. ” ifadesini de doğru bulmamaktayım. “Uygun süre” verilir denilerek, bu sürenin ne kadar olduğunun kanunda açıkça belirtilmeyerek tamamen icra müdürlerinin keyfine bırakılması uygulamada hak mağduriyetlerine yol açacaktır.

Bunlarla birlikte İİK 36. maddesinde Ücreti ilgililer tarafından verilirse icra mahkemesince icranın geri bırakılması hakkındaki karar, hükmü veren mahkemeye ve icra dairesine en uygun vasıtalarla bildirilir.” denilmekte ise de, yukarıda yer verdiğim üzere UYAP üzerinden tehiri icra talebinde bulunulduğunda sistem otomatik yukarıda yer verilen masrafları oluşturmakta, gider avansı ise almamaktadır.

Tehiri icra kararı talebi bir dava olmadığı ve mahkemeler ile icra daireleri müzekkerelerini UYAP üzerinden gönderdikleri için fikrimce herhangi bir gider avansı yatırılmasına gerek yoktur.  Ancak evrak UYAP’tan gönderilemeyecek ise bu durumda ayrıca bir gider avansının dosyaya yatırılmasının olası hak kayıplarının önüne geçeceği kanaatindeyim.

2- Açık arttırmaların tamamı artık elektronik ortamda gerçekleştirilecek olup, mezat salonlarında yapılan fiziki açık artırmalar dahil tüm fiziki artırmalar sona ermiştir.

Günümüzde bilişim teknolojileri alanında meydana gelen değişim ve gelişim her alanda olduğu gibi hukuki düzenlemeleri de etkisi altına almaya devam etmektedir. 7343 sayılı yasa ile artık icra işlemlerine ilişkin açık artırmanın daha önce mezat salonlarında yapılan bölümü de dahil olmak üzere bütünüyle elektronik ortamda gerçekleştirilmesi sağlanmıştır. Böylece daha hızlı ve daha az maliyetle daha çok kişinin katılım sağlayabileceği artırmalar yapılması mümkün olmuştur.

7343 sayılı yasa bu kapsamda 2004 sayılı Kanunun 114’üncü maddesini büyük ölçüde değiştirmiş olup, buna göre artık açık artırmaya katılabilmek isteyenler, mahcuzun kıymetinin yüzde onunu karşılayacak tutardaki teminatın satışı yapan icra dairesinin banka hesabına yatırmak zorunda olacak, teminatın nakit olması durumunda en geç artırma süresinin bitiminden önceki gün saat 23:30’a kadar yatırması gerekecektir.

Satış talep eden ve artırmaya katılmak isteyen alacaklı ile ortaklığın satış suretiyle giderilmesinde artırmaya katılmak isteyen pay sahibi ise, en geç artırma süresinin bitiminden önceki iş günü mesai bitimine kadar satışı yapan icra dairesine müracaat edecek, bu hâlde alacağın veya ortaklık payının teminatı karşıladığı miktar kadar kendilerinden teminat alınmayacaktır.

Diğer usulü değişiklikler için İİK 114. maddesinin tamamının okunmasında fayda bulunmaktadır.

3- İhalenin Feshi Davası açma usulü ve sonuçları değişmiştir. Kötü niyetle bu davayı açan kişiler düzenlemeler ile artık daha fazla cezalandırılmaktadırlar.

7343 sayılı kanun; İİK. 134. maddesinde ihale uygulamasında yaşanan ve özellikle takibin tarafları ile ihale alıcısını mağdur eden bir takım sorunlara çözüm bulmak amacıyla ihalenin feshini talep etmeye ve sonuçlarına ilişkin usul ve esaslarda değişiklikler yapmıştır.

Uygulamada zaman zaman ihalenin kesinleşmesine engel olmak amacıyla haksız ve kötü niyetli olarak ihalelerin feshi talep edilebilmekteydi. Kanun koyucu tarafından bu tür kötü niyetli talepleri engellemek amacıyla bu kanun ile yeni düzenlemeler getirilmiştir.

Buna göre eski düzenlemede ihalenin feshi davası maktu harca tabi iken, yeni düzenleme ile birlikte ihalenin feshi talebi, ihale bedeli üzerinden nispi harca tabi olmuştur. Dava açılırken nispi harcın yarısı talep edilmekte kalan yarısı kararla alınmaktadır. İhalenin feshi talebinin reddi hâlinde ise alınan bu harç davacıya iade edilmemektedir.

Ayrıca satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan ihalenin feshi talebinde, talepte bulunulurken, ilgili kişilerin muhtemel zararına karşılık olmak üzere ihale bedelinin yüzde beşi oranında teminat gösterilmesi şartı düzenlemesi getirilmiştir.

Tüm bunlarla birlikte talebin reddedilmesi halinde para cezası hükmü düzenlemesi korunmuş; ancak sabit %10 para cezası yerine “ihale bedelinin yüzde onuna kadar para cezasına mahkûm eder.” Düzenlemesi getirilerek hakime artık takdir hakkı tanınmıştır.

4- Satış talebinin usul ve esasları yeniden düzenmiş olup, Taşınır Malların satış isteme süresi taşınmaz mallarda olduğu gibi hacizden itibaren 1 yıl olarak düzenlenmiştir.

Eski düzenlemede taşınır menkuller için satış isteme süresi hacizden itibaren 6 ay iken, kanun koyucu 7343 sayılı yasa ile İİK. 106. Maddesinde değişiklik yapmış, taşınır ve taşınmaz mallar yönünden yeknesak uygulamaya giderek hem taşınır hem taşınmaz mallar için hacizden itibaren bir yıl içinde haczolunan malın satışının istenebileceğini düzenlemiştir.

Kanun koyucu bu değişiklikle birlikte satış talebi usulünde de çok önemli bir değişikliğe gitmiştir. Buna göre artık Satış talebiyle birlikte kıymet takdiri ve satış giderlerinin tamamının peşin olarak yatırılması zorunlu olmuştur. Kıymet takdiri ve satış giderlerinin, sicile kayıtlı motorlu kara araçları bakımından ilaveten muhafaza giderinin tamamı, satış talebiyle birlikte peşin olarak yatırılmazsa satış talebi vaki olmamış sayılacaktır.

5- Borçluya haczedilen malının satışını gerçekleştirme yetkisi verilmiştir.

7343 sayılı yasa ile 2004 sayılı Kanun’a 111/a maddesi eklenmiş ve borçluya böylece kendi hacizli malını satabilme yetkisi verilmiştir.

Yeni düzenlemeye göre Borçlu, kıymet takdirinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde haczedilen malının rızaen satışı için kendisine yetki verilmesini talep edebilir. Kıymet takdiri yapılmadığı durumlarda borçlu da kıymet takdiri yapılmasını isteyebilmektedir. İcra müdürü, kıymet takdirinin kesinleşmesinden sonra cebrî satış işlemlerini durdurarak borçluya on beş günlük süre vermektedir.

Rızai satışta bedel, malın muhammen kıymetinin yüzde doksanına karşılık gelen miktarı ile o malla güvence altına alınan ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından hangisi fazla ise bu miktarı ve ayrıca bu miktara ilave olarak bu aşamaya kadar bu mahcuz için yapılan takip masrafları toplamından az olamamaktadır.

Borçluyla anlaşan alıcının belirlenen bedeli borçluya verilen on beş günlük süre içinde dosyaya ödemesi hâlinde icra müdürü, gerekli bilgi ve belgeleri temin ettikten sonra yukarıda belirtilen şartların bulunduğunu tespit ederse satışın onayı ile malın devir ve teslim işlemlerinin yapılmasına karar verilmesi için dosyayı derhâl icra mahkemesine gönderir. Mahkeme, en geç on gün içinde yapacağı inceleme sonucunda dosya üzerinden talebin kabulüne veya reddine kesin olarak karar verir. Kabul kararıyla malın mülkiyeti alıcıya geçer ve tüm hacizler kaldırılarak devir ve teslim işlemleri gerçekleştirilir. Ret kararı verilmesi hâlinde ise alıcının yatırdığı bedel kendisine iade edilecektir.

6- Abonelik Sözleşmeleri takiplerinde değişiklik yapılmış, 2 yıllık haciz isteme süresi 5 yıla çıkarılmıştır.

7343 sayılı Kanun; 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 8. Maddesini de değiştirmiştir. Buna göre 8. Maddede yer alan “Ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren iki yıl içinde haciz talep edilmezse takip düşer.” İfadesindeki süre 5 yıla çıkarılmıştır.

Kanun teklifi gerekçesi incelendiğinde bu düzenlemenin neden yapıldığına dair bir açıklama bulunmamakta ise de, ülkemizin özellikle son dönemlerde geçirmiş olduğu parasal sıkıntılar nedeni ile  borçluların durumu gözetilerek, abonelik şirketlerinin hemen haciz uygulayarak agresif tahsilat yöntemlerine girmemeleri için bu değişikliğin yapıldığı kanaatindeyim.

Sonuç olarak; 5’inci Yargı Paketi yukarıda yer verdiğim gibi birçok önemli değişiklik getirmekle birlikte, temennim bundan sonraki yargı paketlerinde adalet sisteminin özüne ilişkin temel sorunları ele alan, daha köklü yeniliklerin getirilmesidir. Umuyorum gelecek yargı paketleri ile birlikte insan haklarına saygılı, hukukun evrensel standartlarını koruyan, geliştiren bir hukuk devleti statüsüne daha da yakınlaşırız.