bir takip ve tahsil kanunudur. Devreye girmesi için, amme alacağının tahakkuk aşamasına gelmiş ve kesinleşmiş olması, ödenebilecek durumda bulunması gerekir.
6183 Sayılı Kanunun 1. maddesinde; “Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait mahkeme masrafı, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer’i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunacağı” düzenlenmiştir.
Madde hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere akitten, haksız fiil ve iktisaptan doğan alacaklar anılan yasa kapsamına girmediğinden 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre takip ve tahsili mümkün değildir.
6183 Sayılı Kanunun Uygulama Alanı
Maddenin ikinci fıkrasında ise; “Türk Ceza Kanununun para cezalarının tahsil şekli ve hapse tahvili hakkındaki hükümlerinin mahfuz olduğu” belirtilmiştir.
İcra İflas Kanunu’nun 47. maddesinde; “Para cezası ve diğer amme borçlarının takibi hakkında kanunlar hükmü” mahfuz tutularak, “Devletin akitten veya haksız bir fiilden doğan alacakları hakkında bu kanun hükümlerinin (İcra İflas Kanunu) uygulanacağı” açıklanmıştır.
“Amme alacağının takip ve tahsilinin 6183 Sayılı Kanuna göre yapılması için; Devlete, il özel idarelerine veya belediyelere ait olması gerekir. Bunlar dışında bir kamu kuruluşunun alacağı, 6183 Sayılı Kanun kapsamına girmez.
Kendi kanununda özel hüküm bulunmadıkça, 6183 Sayılı Kanuna göre takip ve tahsile alınamaz. Örneğin köy tüzel kişiliğine ait alacaklar 1. madde hükmü dışında kalır. Ancak bu alacaklardan bir kısmının Tahsili Emval Kanununa göre tahsil edileceği hususunda, köy kanununda hüküm vardır. 6183 Sayılı Kanunun 2. maddesi hükmü uyarınca sadece bunlar için uygulanır.
Devlete, il özel idaresine veya belediyelere ait olması da tek başına belirleyici ölçü değildir. Bunların akitten, haksız fiilden, haksız iktisaplardan doğan alacakları 6183 Sayılı Kanuna tabi değildir. Örneğin bir belediyenin kiraya verdiği taşınmazın kira bedelinden oluşan alacağı 6183 Sayılı Kanuna göre takip ve tahsil olunamaz veya Devletin bir inşaat müteahhidi ile yaptığı sözleşmeden doğan tazminat v.b. şeklindeki alacağı 6183 Sayılı Kanun kapsamında değerlenemez. (Bunlar Özel Hukuk Hükümlerine göre işlem görür)’
Yine 6183 Sayılı Kanunun 2. maddesinde; “Tahsılı Emval Kanununa atfedilen alacaklar başlığı ile, muhtelif kanunlarda Tahsili Emval Kanununa göre tahsil edileceği bildirilen her çeşit alacaklar hakkında da bu kanun hükümleri tatbik olunacağı” düzenlenmiştir.
Diğer bir bakışla; “Bu madde kapsam maddesi olup, muhtelif kanunlarda mülga (kaldırılmış) Tahsili Emval Kanununa göre tahsil edileceği öngörülmüş bulunan, her türlü alacaklar hakkında da 6183 Sayılı Yasanın uygulanacağı öngörülmüştür. Bu şekildeki alacaklardan bir kısmı gerçekten amme alacağı niteliğinde değildir. Ancak, bu şekildeki her türlü alacak amme alacağı kabul edildiğinden artık, birinci maddede öngörülen şartların aranmayacağı açıktır.
Örneğin, yanlış (kanunsuz) sarf edilen köy paralarının, Tahsili Emval Kanununa göre takip edileceği hakkında, 442 Sayılı Köy Kanununun 45. maddesinde hüküm bulunduğundan, köy tüzel kişiliği kanun kapsamına giren üç amme (kamu) idaresi arasında bulunmamasına rağmen bu alacaklarda 6183 Sayılı Kanuna göre takip edilecektir.”
Kanunun birinci maddesi kapsamı dışında kalan ancak, özel kanunlardaki hükme dayanarak, bu kanun hükümleri gereğince tahsili gereken bir kısım alacaklar şunlardır.
Kanunla eklenen ek madde 4’e göre; para cezaları,
6183 Sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.
Konu ile ilgili olarak Yargıtay uygulaması;
İdari akitlerden doğan alacaklarda 6183 Sayılı Yasa kapsamında amme alacağı niteliğindedir. 6183 Sayılı Kanun bir takip ve tahsil kanunudur.
“İdari sözleşmelerin esası ve en önemli özelliği, bunlardan idare lehine dogacak alacakların icrai karara ve resen hareket selahiyetine dayanan idari usullerle takip edilebilmeleridir”.*
Bu konuda Yargıtay değişik tarihlerdeki kararlarında; idari para cezalarının tahsili, idari makamlarca yapılacağından, genel haciz yolu ile takibin mümkün olmadığına”
“3194 Sayılı İmar Kanununun 32 ve 42. maddelerine aykırılıktan, belediye encümenince verilen para cezasının, 6183 Sayılı Yasanın birinci maddesi kapsamında tahsil edileceği”,
6183 Sayılı Yasa uyarınca özel takip olanağı bulunması halinde;
genel hükümlere göre dava açılmayacağı belirtilmiş, ve Yargıtayca 6183 Sayılı Yasanın |. ve 54. maddeleri uyarınca, özel takip olanağı bulunması halinde, genel hükümlere göre dava açılamayacağı ve yer altı suları ile ilgili yönetmeliğin 9.5/c maddesine göre; bu tür bedellerin ödenmemesi halinde, 6183 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca tahsil yapılamayacağının hüküm altına alındığı anlaşılmakla, mahkemece bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.”
5411 Sayılı Bankacılık Kanununun 132. maddesinin birinci fıkrasında; “fonun, bu kanunun 130. maddesinde sayılan gelirleri ile 108. ve 135. maddelerindeki alacaklarının takip ve tahsilinde 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsıl Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanacağı” düzenlenmiştir.
Aynı maddenin üçüncü fıkrasında; “fon, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uygulanmasında anılan kanunun Maliye Bakanlığı tahsil dairesi ve diğer makam, merci ve komisyonlara verdiği yetkileri kullanacağı”
Maddenin 4. fıkrasında; “fon, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca takip ettiği alacaklara ilişkin her türlü teminatın paraya çevrilmesinde de anılan kanun hükümlerini uygulayabileceği” belirtilmiştir.
(Birinci fıkrada amme alacağı ile ilgili takip zorunluluğu fon için tanınırken, dördüncü fıkrada takip ettiği alacaklara ilişkin her türlü teminatın paraya çevrilmesinde “uygulanabilir” denilerek bir tercih hakkı verilmiştir.)
Maddenin son fıkrasında; “fon, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsıl Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre satışa arz ettiği mal, hak ve alacaklarla ilgili ihaleye katılmaya, pey sürmeye ve alacağına mahsuben ihaleden mal, hak ve alacakları satın almaya yetkili olduğu” düzenlenmiştir.
haczedilen ve satışa sunulan malları ileride satmak ya da başka biçimlerde değerlendirmek üzere satın alarak kendisine mal etmeye de yetkili kılınmıştır. Fon, bu imkanı, özellikle hacizli malların ilk satışta gerçek değerini bulmadığını düşündüğü durumlarda kullanacaktır.”
Fon alacaklarının büyük çoğunluğu sözleşmelere dayanmakta olup, sözleşme için verilmiş teminatlardan; ipotek, teminat mektubu, kefalet, senet rehni, menkul rehni v.s. tahsili için 5411 Sayılı Yasanın 132. maddesinin 5. Fıkrasında fon’a özel yetki verilmiş bulunmaktadır. “Fon 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun uyarınca takip ettiği alacaklarına ilişkin her türlü teminatın paraya çevrilmesinde de anılan kanun hükümlerini uygulayabilir”. Bu durumda fon; amme alacağına dönüşen ve 6183 Sayılı Kanuna göre takip ettiği alacakların teminatları hakkında dilerse, 6183 Sayılı Kanun (md. 56-57) dilerse İcra ve İflas Kanununa göre takip ve dava yolunu seçebilir. Örneğin fon üçüncü kişiler tarafından verilen ipotekleri 6183 Sayılı Yasaya göre takip edebilecek, borçluya gönderdiği ödeme emrine rağmen 7 gün içinde borç ödenmezse, ipotekli gayrimenkulü bizzat 6183 Sayılı Yasaya pöre paraya çevirip alacağına mahsup edebilecektir.
Fon tarafından 5411 Sayılı Kanunun 107. maddesi uyarınca bir bankanın alacaklarının devralınması durumunda bu alacaklar, devir tarihi itibariyle fon alacağı haline gelir ve bu alacaklarla ilgili olarak borçlu aleyhine 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre başlatılmış bulunan takipler ile alacağın tahsiline yönelik davalara kaldığı yerden devam edilecektir.
Bu durumda, sözü edilen başlamış takiplere konu alacaklar için amme alacağı kabulü ile 6183 Sayılı Yasa hükümleri uygulanması söz konusu olmayacaktır.”
“6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun sadece cüz’i icra bakımından hükümler içermektedir. Amme alacağından dolayı iflas yolu ile takip yapılması veya başlamış takipler içinde yer alınması İcra ve İflas Kanunu hükümlerine tabi olacaktır.”
Kaynak: Amme Alacaklarının Takip ve Tahsil Usulü (Mustafa Lütfi Tombaloğlu Yargıtay 12. Hukuk Dairesi Üyesi)