Ortadoğu baştan sona karışık. Birçok kaynak Ortadoğu’nun bir bataklık olduğundan söz ediyor. Ortadoğu bir bataklığı andırabilir ancak bir diğer bataklık haber akışıdır. Geçmişten günümüze bakıldığında haberlerin hep Batı’dan Doğu’ya aktığı görülmektedir. Bu akıntının hep yanlı ve tek yönlü olduğu ortadadır. Bunun en belirgin örneği ABD’nin CIA tarafından üretilen yalan haberleri kullanarak dünya kamuoyunu yönlendirmesi sonucu Irak’a saldırması ve işgal etmesidir ki bununla ilişkili hatıralar hafızalarda halen tazeliğini korumaktadır. Esad rejiminin daha önce de kimyasal silah kullandığı ileri sürülmüş ve sonu gelmez tartışmalar yaşanmıştı. Bunun üzerine günümüzden 4 yıl önce Birleşmiş Milletler (BM) Raporu sonrası Suriye’deki kimyasal silahların imhasına başlanmış ve Suriye Esad rejiminin de olumlu yaklaşımıyla bu silahlardan tamamen arındırılmıştı. Bu arındırma işlemi Rusya ve ise Suriye lideri Beşar Esad’ın kimyasal saldırının muhaliflerin bir provokasyonu olabileceği savına rağmen kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü’ne bağlı uzmanlarca ve bilahare Rusya ve ABD arasında varılan anlaşma sonrası kabul edilen BM tasarısı çerçevesinde yapılmıştı. Şimdi, BM’ce kimyasal silahtan arındırılmış olan Suriye yeniden kimyasal silah kullanma iddiası vardır. Bu iddianın tartışıldığı günlerde ABD Suriye’ye füze saldırısı yapmıştır. Doğu Akdeniz’deki ABD Deniz Kuvvetleri 7 Nisan 2017’de 59 Tomahawk füzesi fırlatarak Suriye’nin El Şayrat hava üssünü vurmuştur. ABD başkanı Trump bu saldırı için ABD’nin güvenliği için gerçekleştirildiğini açıklamıştır. Suriye’nin Han Şeyhun kasabasına karşı sinir gazı kullanıldığı için füze saldırısının yapıldı açıklandı. ABD füze saldırısıyla ortaya çıkan yeni durum tartışmaları da beraberinde getirdi. Tartışmalar odak noktasında Suriye rejiminin gerçekten kimsal silah kullanıp kullanmadı, muhalefet gruplarının bir provakasyonu olup olmadığıdır. Bu bağlamda ilk haber ve tepkiler olarak rejim muhalifi “ Suriye İnsan Hakları Gözlemevi ” El Şayrat hava üssünün kullanılamaz hale geldiğini duyurmuş; Rusya saldırının “ uluslararası hukuku ihlal eden saldırgan bir eylem ” olarak tanımlamıştır. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Suriye’yi destekleyen Rusya’ya füze saldırısı öncesi bilgi verildiğini belirterek “ USS Porter ” ve “ USS Ross ” gemilerinden yapılan saldırıda El Şayrat hava üssündeki uçakların, hava aracı hangarların, mühimmat depolarının bulunduğu alanlar ile hava savunma sistemlerini ve radarların hedef aldığını açıklamıştır. Pentagon saldırıdaki amacın Suriye’deki Esad rejiminin İdlib’in Han Şeyhun beldesine yapılan kimyasal saldırıya karşı olarak ve ayrıca başta Suriye’nin tekrar kimyasal silahları kullanmasını engellemek olduğunun altını çizmiştir. Konuya ilişkin çelişkili haberlerin birbirini kovaladığı bir ortamda Suriye rejimi karşıtı gruplar, Türkiye ve ABD barbarca kimyasal saldırıya karşı bir kararlılığa ihtiyaç olduğunu gösteriyor. AB, Suriye’deki vahşeti bitirmek için ABD ile çalışacak” şeklinde beyanda bulundu. Kuzey Atlantik Paktı (NATO) saldırının tüm sorumluluğu Suriye rejiminindir değerlendirmesini yaptı. İngiltere (Birleşik Krallık), ABD’nin Suriye’deki hava üssüne yaptığı füze saldırısına tam destek verdiklerini ve kimyasal silah kullanma gibi barbarca uygulamaya zarara yol açmayacağını umduğunu ekledi. Rusya Başbakanı Dmitriy Medvedev, sosyal medya hesabında, “ Ana düşman IŞİD’e karşı ortak mücadele sergilemek yerine Trump yönetimi, Suriye’deki meşru hükümetle öfkeli bir şekilde mücadele edeceğini gösterdi. Saldırı, uluslararası hukuk normları ihlal edilerek ve BM’nin onayı olmadan düzenlendi. Ayrıca ABD’ye yönelik bir saldırıyla ilgisi olmayan bir askeri operasyon için ABD Kongresi’ne ön bildirimde bulunulmadı ” şeklinde tepkisini belirtti. ile birlikte diğer bazı devletler kimyasal saldırının Suriye hükümetince yapıldığını ileri sürerken Suriye ve Rusya bunu ret ederek “ Şam’ın Fethi Cephesi = El Nusra ”nın elinde bulunan kimyasal silah ve mühimmatın bulunduğu depoların imha edildiği şeklinde savunma yapmıştır.
ABD’nin Suriye’ye Füze Saldırısı ve Dünyada Oluşan Tepkiler
Rusya Federasyonu açıklamasında , Suriye’ye yapılan füze saldırısı egemen bir devlete karşı yapıldı ki bunun uluslararası hukuka aykırı bulunduğunun altı çizdi ve bunun ABD-Rusya ilişkilerine zarar vereceği belirtildi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, saldırı hakkında ABD’den açıklama isteyeceklerini belirterek bir ‘ saldırganlık eylemi ’ olan hava üssünün vurulmasını Irak’ın işgaline benzediğinin altını çizerek ABD’nin Suriye’ye hava harekâtı yaparak dikkatleri El Nusra=Fetih el Şam’dan bir başka yöne çekmeye çalıştığını ve ABD ile olan ilişkilerinin bundan onarılamaz bir İran İslam Cumhuriyeti, füze saldırısının uluslararası hukuka aykırı tehlikeli bir hareket olduğunu belirterek saldırıyı şiddetle kınadıklarını vurguladı. Ayrıca İran Dışişleri Bakanlığı tek taraflı her türlü askeri harekâtın şiddetle kınandığının altını çizdi. Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ABD’nin hava üssünü sahte gerekçelerle vurduğunu söyledi. İran’ın Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı Alaaddin Burucerdi “ Rusya ve İran’ın sessiz kalmayacağını ” söyledi ve ABD’nin saldırısını “ akılsızca ” tanımlayarak Esed’in elinde kimyasal silah bulunmadığını ileri sürdü. Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü mevcut durumun daha da kötüleşmesini engellemenin öncelikli olduğu ve tartışılması gerektiğine vurgu yaptı. Avrupa Birliği (AB) “ABD saldırısı, verilen uygun bir karşılık olduğunu açıkladı. Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Angela Merkel, gelişmelerden Suriye Devlet Başkanı Esad’ın sorumlu olduğunu söyledi. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel füzeyle yapılan hava saldırısına “ anlaşılır ” tanımlamasını yakıştırdı ki sözleri şöyledir: ‘’Suriye’de masum insanlara yönelik gerçekleştirilen barbarca kimyasal silah saldırısına BMGK (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi) sessiz kalmasını izlemek tahammül edilecek gibi değildi. Birleşik Devletlerin (ABD) Esad rejimine ait unsurları saldırının yapıldığı yerde hedef alması anlaşılır bir durum.’’ Fransa Dışişleri Bakanlığı ABD’nin füze saldırısı öncesi haberdar edildiklerini belirterek gelecekte Suriye’de Esad’ın yerinin olmadığına vurgu yaptı. Fransa Cumhurbaşkanı Hollande ve Almanya Şansölyesi (Başbakanı) Merkel yaptıkları telefon görüşmesinin ardından ortak açıklamada bulunarak Suriye’ye ABD’nin yaptığı füze saldırısından Esad’ı sorumlu tutmuşlar ve “Esad’ın kimyasal silah kullanımını tekrarlaması ve kendi halkına karşı suç işlemesi, Almanya ve Fransa’nın 2013’te Guta’daki trajedinin ardından talep ettiği gibi, yaptırım uygulanmasını gerektirmektedir” demişlerdir. Polonya Cumhuriyeti Hükümet sözcüsü ABD’yi desteklediklerini belirterek Esad’ın kimyasal silah kullanmada çizgiyi aştığını söyledi. İsrail Başbakanı Netanyahu çok uzağa, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin (Kuzay Kore) Başkenti’ne göndermede bulundu; “Başkan Trump’ın bu kararına tam destek vermekte ve Esad rejiminin korkunç eylemlerine karşı verilen bu kararlılık mesajının sadece Şam’da değil, aynı zamanda Tahran’da, Pyongyang’da ve diğer yerlerde de yankılanmasını ümit etmektedir” şeklinde konuştu. Japonya Başbakan Şinzo Abe, açıklamasında Suriye’deki hava üssünün ABD tarafından vurulmasını ve ABD’nin stratejisini anladıklarını ayrıca desteklediklerini ifade etti. Endonezya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü “İdlib’de meydana gelen kimyasal saldırıyı gerekçe göstererek ABD’nin Suriye’deki Şayrat Hava Üssü’ne saldırmasını endişeyle karşılıyoruz. ABD’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin onayı olmadan böyle bir füze saldırısı düzenlemesi tek taraflı askeri bir hamledir” dedi. Ukrayna Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada Şaryat Hava Üssü’ne yapılan füze saldırısının desteklendiği ve kimyasal silah kullanımının uluslararası hukuka aykırı olduğu ve sorumlularının cezalandırılmasının gerektiği belirtildi. Birleşik Arap Emirlikleri-BAE (Abu Dabi, Dubai, Acman, Füceyre, Resü’l- Hayme, Şarika ve Ummül-Kayveyn Emirlikleri), Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı yazılı açıklamasında, “Suriye’nin düştüğü durumdan Beşşar Esed rejimi sorumludur. ABD’nin operasyonu, Esed rejiminin insani ve uluslararası sözleşmeleri çiğneyerek kimyasal silahlarla aralarında kadın ve çocukların da olduğu onlarca masum sivili katletmesine cevap niteliğindedir” şeklinde tutumlarını ifade etti. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Hatay’daki konuşmasında ABD’nin Suriye’ye füze saldırısına da değinerek “Esed rejiminin bu hava üssü kimyasal ve konvansiyonel silahlarla işlediği savaş suçlarına karşı atılmış somut bir adım olarak bunu olumlu bulduğumuzu buradan, Hatay’dan ifade etmek istiyorum. Yeterli mi? Ben bunu da yeterli görmüyorum” dedi. ABD Başkanı Trump’ın füze saldırısının ardından Suriye’ye askeri müdahalenin söz konusu olabileceğinin sinyallerini vermesi üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin “ üzerine düşeni yapmaya hazır ” olduğunu belirtmişti. Bu da Suriye sorununun Dünya kamuoyunu daha çok meşgul edeceğini ve olayların gelecekte Ortadoğu ülkelerini beklenmedik şekilde hırpalayacağının işaretlerinden biri olsa gerektir. Türkiye’nin bundan nasıl etkilendiğini ya da etkileyeceğini zaman gösterecektir. Başbakan Binali Yıldırım, “Rejimin Humus’taki üssüne Amerika’nın yaptığı füze saldırısı bir cevap olmuştur. Türkiye olarak biz bu cevabı destekliyoruz, olumlu karşılıyoruz. Ancak olay bununla sınırlı kalmamalıdır. Suriye’de 6 yıldan beri devam eden bu vahşet artık sona ermeli ve kalıcı siyasi çözüm Cenevre süreci işletilerek tamamlanmalıdır. Şu gerçek bir daha ortaya çıkmıştır, Suriye’nin kuzeyinde mutlaka bir güvenli bölge oluşturulmalı ve burada, savaştan kaçan, ateşten kaçan Suriyeliler güvenlik altına alınmalıdır. Bu konuda biz uluslararası camiaya teklifimizi yeniliyoruz, bununla ilgili kendi kapasitemizde hazırlıklarımızı da yapıyoruz” şeklindeki görüşlerini açıkladı. Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın yazılı açıklamasında “Suriye rejiminin insanlık vicdanı önünde ve ilgili uluslararası kuruluşların tespitleriyle sabit, altı yıldır gerek konvansiyonel, gerek kimyasal silahlarla işlediği insanlık ve savaş suçlarının son örneğini teşkil eden Han Şeyhun kimyasal saldırısı sonrasında, ABD’nin sabaha karşı rejimin Şayrat askeri üssüne yaptığı operasyonu son derece olumlu karşılamaktayız. Benzer suçların cezasız kalmaması ve hesap verilebilirliğin tesis edilmesi yönünde atılacak adımlar Türkiye’nin tam desteğine sahip olacaktır” denildi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “ ABD’nin bu müdahalesini biz yerinde buluyoruz ve destekliyoruz. Suriye içinde güvenli bölgeler her zamankinden daha fazla önem arz etmiştir. Bu güvenli bölgeleri genişletmemiz lazım ” ifadesini kullandı. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş , “Cumhurbaşkanımızın da açıkça ifade ettiği gibi biz sadece laf değil icraat görmek istiyoruz. Bu anlamda Amerika Birleşik Devletleri tarafından oradaki askeri üssün vurulması, yani kalkıp sivillerin üzerine ateş eden, muhtemelen kimyasal silahları sivillerin üstüne atan o askeri üssün vurulması önemlidir, anlamlıdır. Ama uluslararası camia, Esed rejiminin bu barbarlığına karşı tavrını çok net bir şekilde sürdürmelidir. Ta ki Esed rejimi artık halkına zarar veremez hale gelebilene kadar. Dolayısıyla bunu olumlu karşılıyoruz ama bunun sonunun gelmesinin ve Esed rejiminin tamamıyla uluslararası alanda cezalandırılmasının şart olduğunu düşünüyoruz” şeklinde konuştu. Katar, Güney Kore, Gürcistan, Avustralya (Avustralya Milletler Topluluğu) gibi ülkeler de ABD’nin Suriye’deki askeri üssü vurmasına destek verdiler. Amerika’nın füze saldırısını açıkça destekleyen terör örgütü PKK ve onun Suriye uzantısı olan PYD’nin Eş-Başkanı Salih Müslim “ Ümit ediyorum ki bu sadece Suriye rejimiyle sınırlı kalmaz. Bu saldırı olumlu sonuçlar ortaya çıkaracaktır ” dedi.
Karşıt görüş ve iddialar
Birleşmiş Milletler Suriye Özel Ofisi Temsilcisi Steffan “ Mistura konunun muhataplarıyla görüşmeler yaparak durumu yakından takip ediyor ” denildi. Aslında burada Suriye’nin kendileri tarafından kimyasal silahlardan arındırıldığı gizlenmiş ve sözde tarafsız görünme şekli seçilmiştir. Suriyeli gazeteci Faisal al-Qassem Twitter’de yaptığı açıklamada ABD’nin füze saldırısı öncesi Suriyeli ve İranlı üst düzey görevlilerin ailelerinin Lübnan’a gönderildiğini ileri sürdü. Ayrıca Mısır’daki bir gazete ise Kays Dağı’nda bulunan Suriye askerlerinin tahliye edildiğini yazdı. Bunların ötesinde Lübnan televizyonunda yer alan bir haberde de Suriye’nin Shayrat Hava Üssündeki uçaklarını başka yere naklettiği iddia edilmiştir. İlginç iddialardan bir diğer haberde, ABD’nin saldırıda kullandığı 59 Tomahawk füzesinden yalnız 23’ünün üsse düşerek üssü tahrip edilmesine yettiği belirtilmektedir. Çoğunlukla Batı kaynaklı sayısız haberde, iddialar, yorumlar bazen örtüşmekte bazen de çelişmektedir. Bu denli karmaşık, hedefleri tartışmalara açık uluslararası karmaşa kesin kes bir labirenti andırmaktadır. Bilinen haber ve yorumlar, bunu yapanların taraflı ya da tarafsız yaklaşımına bağlı olarak değiştiği bilinen bir gerçektir. Ortadoğu çıkmazında ulusal çıkar ve petrol gibi kaynakların paylaşımı, gelişmeleri ve politikaları belirlemektedir.