ABD Başkanı Trump, içeride yaşadığı zorlukları aşabilmek ve tepkilere karşı güç kazanabilmek için dışa yöneliyor. Kuzey Kore ile sözde nükleer savaşın eşiğine gelinebileceği yönünde çıkışlar yapması, Kudüs’ü İsrail’in Başkenti olarak tanıdığı yönündeki açıklaması ile dünya ve bölge barışını tehlikeye düşürmesi, istikrarsızlık ve krizleri tırmandırması sorunlar yumağı yaratıyor. Trump, son Kudüs kararıyla ABD’nin barış ve uzlaşmayı değil savaşı tercih ettiğini açıkça ilan etti. Trump Kudüs kararı ile öncelikle Filistinlilerden, İslam âleminden ve dünyadan gelecek tepkileri bile bile bu çıkışı yapmıştır. Nitekim tepkilerin gelmesi gecikmedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin aldığı skandal Kudüs kararını değerlendirirken İsrail’e çok sert sözlerle yüklendi. “Bugün kendilerini Kudüs’ün sahibi sananlar arkasına saklanacak ağaç bile bulamayacaklarını bilmelidirler” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump’a seslenerek, “Amerika aldığı bu kararla Kudüs’te dökülen bu kana ortak da olmuştur. Biz bu kararı asla tanımıyoruz ve tanımayacağız. Trump’ın bu açıklaması bizi bağlamaz. Kudüs’ü de bağlamaz. İslam dünyasını da bağlamaz. Sen çalarsın, sen oynarsın “ dedi.
Trump’ın akıl dışı skandal Kudüs Kararına karşı Hamas lideri Haniye Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasından sonra Filistin halkına yeni intifada çağrısı yaptı. Hamas lideri Haniye, verdiği demeçte, “Kudüs meselesi Filistin halkının meselesidir ve ulusun davasıdır” dedi. Haniye, Kudüs kararının hesaplanamayan bir kumar ve sonu olmayacak bir macera olduğunu düşündüklerini söyleyerek, kararın “bölgedeki korkunç dönüşümlerin başlangıcı” olacağını açıkladı. Hamas Lideri Haniye, ABD Başkanı Trump’ın kararını açık bir “saldırganlık” olarak niteledi ve bu kararın aynı zamanda barış sürecinin sona ermesi anlamına geldiğinin altını çizdi, ABD’nin barışı dinamitleyen Trump’ın atağına karşı Oslo Anlaşmasının feshedilmesini ve barış planının durdurulmasını istedi.
Ayrıca yaptığı birlik çağrısında “Kudüs’ü işgalin başkenti ilan etme kararı üstüne Hamas hareketinin tüm saflarında genel seferberlik ilan ettik. Trump’ın bu adımına karşı en uygun cevap Batı Şeria ve Gazze’nin birlik olmasıdır” dedi.
Açıklamaların ardından Gazze’ye giden Heniye, Fetih Hareketi Merkezi Heyeti’nin ilgili organıyla bir araya geldi.
Haniye’nin çağrısı yanında Filistin Âlimler Birliği de ABD Başkanı Trump’ın Kudüs ile ilgili kararına tepki olarak İslam ümmetine intifada çağrısı yaptı.
İslami Cihad Hareketi’nden Araplar’a Yapılan Çağrı
İslami Cihad Hareketi’nin yaptığı basın açıklamasında Hareketin sözcüsü Davud Şehab “Araplardan isteğimiz direnişi takip etmeyi bırakıp işgale karşı genel boykot başlatmalıdırlar” ifadelerini kullanırken Kudüs Yüksek İslam Heyeti Başkanı ve Mescid-i Aksa Hatibi Şeyh İkrime Sabri, ABD’nin Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” olarak tanıyarak “savaşı barışa tercih etti” dedi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın dünyanın büyük tepkisini çeken kararına karşı kesin kararlılığı ortaya koyduğu açıklamasında Şeyh Sabri, “ABD’nin kararı geçersizdir. Bu karar hem kendisine hem de işgalci İsrail’e olumsuz yansıyacaktır” sözleriyle net bir mesaj verdi.
Kudüs’ün hem Filistinlilerin hem de tüm dünya Müslümanlarının vazgeçilmezi olduğunu vurgulayan Şeyh Sabri, şunları söyledi: “Bizim Kudüs ile ilgili pozisyonumuz eskiden beri açık ve nettir. Sonuçları ne olursa olsun Kudüs’ü savunmaya devam edeceğiz. ABD’nin zorbaca yaklaşımları, hakikati değiştiremez. Bizim Kudüs’e ilişkin tavrımız, imanı bir tavırdır. Zira Allah, Kudüs’ü göklere, Mekke ve Medine’ye bağlamıştır. Bu şehir bizim vazgeçilmezimizdir” dedi.
ABD Artık Arabulucu Olamaz
Şeyh Sabri, ABD’nin İsrail-Filistin barış görüşmelerinde arabulucu rolüne ilişkin ise, “Şu anda barış görüşmeleri olamaz, zira ABD Kudüs kararıyla bunu sona erdirmiştir. Böylece barış görüşmelerinin yeniden başlaması da anlamını yitirmiştir, ABD kendi kendisiyle çelişkiye düşmüştür. Barış yok artık. Çünkü ABD bu kararla aslında savaşı barışa tercih etmiştir” sözleriyle Filistinlilerin duruşunu açık bir şekilde ortaya koymuştur.
Filistin halkı olarak “Kudüs Müslümanların Kırmızı çizgisidir” diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tavrını takdir ettiklerini kaydeden Şeyh Sabri, “Biz Türkiye’nin hem halk olarak hem de devlet olarak ortaya koyduğu çabaları takdir ediyoruz. Aynı zamanda İslam dünyasının her tarafında ayağa kalkan Müslümanların ortaya koyduğu çabaları da takdir ediyoruz. Ayaklanmaları Kudüs’ün sadece Filistinlilerin değil bilakis dünyadaki tüm Müslümanların olduğuna delalet ediyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan İsrail ve ABD’ye Çok Sert Çıkış…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’e seslenerek, “Bugün kendilerini Kudüs’ün sahibi sananlar arkasına saklanacak ağaç bile bulamayacaklarını bilmelidirler” dedi.
ATO Congresium’da düzenlenen Dünya İnsan Hakları Günü Programı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye kendisine güvenen, inanan kimseyi sükûtu hayale uğratmamıştır, uğratmayacaktır. Bizimle birlikte olanlar kazanacaktır. Bugün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü. Bu etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Binlerce yıldır yaşadıkları topraklarda zulme uğrayan Filistinli kardeşlerimize de buradan selamlarımızı iletiyorum. Kudüs’te sergilenen vandallığın, zulmün ilelebet devam etmesi mümkün değildir. O Kudüs ki her taşında ayrı bir hikâyeyi barındırır. Bugün kendilerini Kudüs’ün sahibi sananlar arkasına saklanacak ağaç bile bulamayacaklarını bilmelidirler” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Trump’a “Kararın Bizi Bağlamaz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Amerika aldığı bu kararla Kudüs’te dökülen kana ortak da olmuştur. Biz bu kararı asla tanımıyoruz ve tanımayacağız. Trump’ın bu açıklaması bizi bağlamaz. Kudüs’ü de bağlamaz. İslam dünyasını da bağlamaz. Sen çalarsın, sen oynarsın. 1967 sınırları içerisinde başkenti doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devleti kurulana kadar bu mücadele bitmeyecek. Türkiye olarak bu konudaki tepkimizi hem kendi adımıza hem de İslam İşbirliği Teşkilatı altında dile getiriyoruz. İstanbul’da düzenlenecek İslam İşbirliği Teşkilatı Liderler Zirvesi’nin dönüm noktası teşkil edeceğine inanıyorum.
Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki olaylara karşı duruşu bir insan hakları efsanesidir. Sınırlarımıza gelen herkese kucak açtık. Halen Suriyeli ve Iraklı 3.5 milyona yakın sığınmacı ülkemizde yaşamını sürdürüyor. Türkiye, dünyada sınırları içinde en çok mülteci barındıran ülke konumundadır. Hiç kimsenin mazlumları niçin ülkemizde barındırdığımızı sormaya hakkı yoktur. Asıl üzülmemiz gereken buraya gelenler değil, bu yolculuk sırasında hayatlarını kaybedenler olmalıdır. Güçlü olan silahı olan değil, haklı olandır.”
İİT İstanbul Zirvesi’nde Tarihi Karar Alındı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Zirvesi’nde tarihi kararlar alındı. Zirve sonrası açıklanan Sonuç Bildirisinde, Doğu Kudüs Filistin’in başkenti ilan edildi ve uluslararası topluma Doğu Kudüs’ü Filistin’in işgal altındaki başkenti olarak tanıma çağrısı yapıldı.
İslam ülkeleri zirvesi İstanbul Deklarasyonu’nda yapılan açıklamada, “Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devletini tanıdığımızı ilan ediyoruz” dendi.
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Sonuç Birdirgesi’nde, “ABD yönetimi barış sürecindeki rolünden çekilmeli. ABD geri adım atmazsa, tüm sonuçlarından sorumlu olacaktır” çağrı ve uyarısı yapıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çağrısı Sonuç Bildirisinde Yer Aldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zirvedeki konuşmasında dile getirdiği, “Tüm dünyayı Kudüs’ü Filistin’in işgal altındaki başkenti olarak tanımaya çağırma” önerisi, sonuç bildirisinde yer aldı.
İslam ülkeleri, bildiride Doğu Kudüs’e ilişkin kararlarını teyit ederek, uluslararası toplumun çağrıya olumlu yanıt vermesini istedi. İstanbul Deklarasyonu’ndaki maddeler:
1. ABD yönetiminin Kudüs’ün statüsüneilişkin hukuk dışı açıklamasını reddediyor ve kınıyoruz.
2. İsrail’in Kudüs’ü ilhak kararı, bu çerçevede yaptığı tüm işlemler ve uygulamalar nasıl hiçbir zaman kabul görmemişse, bu açıklamanın da aynı şekilde gerek vicdan, gerek hukuk, gerek tarih önünde hükümsüz olduğunu ilan ediyoruz. BM, AB ve uluslararası toplumun tüm üyelerini, Kudüs’ün statüsüne ve buna ilişkin tüm BM Kararlarına sahip çıkmaya davet ediyoruz.
3. Bölgedeki huzur ve güvenliğin şartı olarak gördüğümüz 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan, egemen ve bağımsız Filistin Devleti talebinden vazgeçilebilmesinin asla mümkün olmadığını vurguluyoruz.
4. Başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere uluslararası platformlarda Filistin Davası’na ve Kudüs’e sahip çıkmak üzere iş birliği ve koordinasyon içerisinde hareket edeceğimizi beyan ediyoruz.
5. Filistin Devleti’nin ve kurumlarının her sahada güçlendirilmesi için tüm insanlık adına seferber olacağımızı bildiriyoruz.
6. 1988 yılında ilan edilen ve Filistin halkının hür yaşama iradesinin eseri olan Filistin Devleti’ni henüz tanımamış tüm ülkelere, vuku bulan gelişmeler ışığında artık bölgede aklıselimi ve adaleti ayakta tutacak bir dengenin sağlanabilmesi bakımından zaruri hale gelen bu önemli adımı atmaları ve derhal Filistin Devleti’ni tanımaları çağrısında bulunuyoruz. Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devletini tanıdığımızı teyit ediyor, tüm dünyayı Doğu Kudüs’ü Filistin Devleti’nin işgal altındaki başkenti olarak tanımaya davet ediyoruz.
7. Filistinliler arası uzlaşının mevcut şartlar altında daha fazla geciktirilmeden karşılıklı saygı, güven ve özveri dâhilinde tam bir milli birlik şuuru içinde hızla hayata geçirilmesinin Filistin Davası’nın geleceği bakımından zaruri olduğunu hatırlatıyor ve bu çerçevede desteğimizi yineliyoruz.
8. Trump yönetiminin bölgede kaosu tetikleyecek bu hukuk dışı kararı gözden geçirmeye ve attığı hatalı adımı geri almaya davet ediyoruz.
9. İslam İşbirliği Teşkilatı olarak, başkenti Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin mücadelesinde başta Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas olmak üzere, tüm Filistinli kardeşlerimize tam desteğimizi teyit ediyoruz. İslam ülkeleri, bildiride Doğu Kudüs’e ilişkin kararlarını teyit ederek, uluslararası toplumun çağrıya olumlu yanıt vermesini istedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Zirvesi’nin ardından, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve İİT Genel Sekreteri Yusuf bin Ahmed El Useymin ile ortak basın toplantısı düzenledi. İİT Zirvesi’nde alınan tarihi karardan sonra düzenlenen ortak basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bu tarihi zirve ile bir kez daha Kudüs’ün sahipsiz olmadığını, dünyaya gösterdik” dedi. Toplantıda konuşan Filisitin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın “Bu zirveyi başarıyla sonuçlanmış ender İslami zirvelerden biri olarak görüyorum. ABD’nin aslında kendi kendine aykırı davrandığını da görüyoruz. ABD’nin kararı BM Güvenlik Konseyi kararlarına aykırıydı. Bizler Filistinliler olarak ABD’yi çözüm süreci içinde arabulucu olarak kabul edemeyiz” sözleri dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında şu hususlar dikkat çekti: “İİT’nin varlık gayesi, Kudüs’ün kutsiyetinin ve tarihi statüsünün varlığının muhafazasıdır. Bugün de anlamlı ve kritik bir toplantı gerçekleştirdik. Bu tarihi zirveyle bir kez daha Kudüs’ün sahipsiz olmadığını tüm dünyaya gösterdiğimize inanıyorum. ABD Başkanı Trump’ın Kudüs açıklamasının ilk işaretlerinin gelmesinin ardından İİT dönem başkanı olarak büyük çaba sarf ettik. Bu kararın gayrı meşru ve kabul edilemez olduğunu, barış çabalarını sekteye uğratacağını ve fanatiklerin ekmeğine yağ süreceğini de anlattık. Bundan böyle taraf olan bir Amerika’nın artık İsrail-Filistin arasından arabuluculuk yapması diye bir şey olamaz. Arabuluculuk konusu üzerinde durmamız gerekiyor. Gerekirse BM’de bunu gündeme getirmemiz lazım. Bugüne kadar alınmış birçok Güvenlik Konseyi kararları var. Bunların hiçbirine İsrail uymamıştır. Buna rağmen tezgâh hep İsrail’e çalışmıştır. Şu anda Trump efendi Filistin’in tamamının İsrail’e verilmesinin gayretinde. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın yöneticileri olarak buradaki duruşumuzu kararlı bir şekilde sürdürmemiz gerekiyor. Bu kararın vicdan, tarih ve hukuk önünde geçersiz olduğunu ilk günden bu yana söylüyoruz. Sivas’ta da söyledim, ‘kendi çalar, kendi oynar.’ Ben Sayın Papa’yı da aradım, onunla da konuştum. Yaptıkları açıklamalarla, bizim açıklamalarımız örtüşüyor. Karar açıklanır açıklanmaz, bütün devlet başkanı kardeşlerime davet mektubu yolladım. Bugün Maduro’yu davet ettik, bakın sağ olsun çıktı geldi. Venezuela neresi, İstanbul neresi? O bölgenin sesi olarak çıktı geldi, desteğini açıkladı. Ürdün Kralı II. Abdullah da Arap Ligi Başkanı, o da bizi destekledi. Bugünkü toplantıya 30’u aşkın devlet başkanı ve meclis başkanı iştirak etti. Bunun dışında Dışişleri Bakanları da buradaydı. Bunların haricinde Filistin ile ilgili gayretleriyle öne çıkan ülkelerden buraya katılan ülkeler de oldu. Ben Kudüs konusundaki bu vahdet tablosunun herkese örnek olmasını diliyorum ve bir kez daha kalpten teşekkür ediyorum. Bugün zirveden önce Dışişleri Bakanları toplantısı yapılarak, nihai bildiri için çalışma yürütüldü. İİT’nin bugünkü zirvesi tarihi bir mesajdır. Hatada ısrar etmenin kimseye faydası yoktur. Amerikan makamlarının bu karardan derhal dönmesini bekliyoruz. Zirvenin Kudüs’le dayanışma için birlikte hareket temasıyla yapılması bir kararlılık göstergesidir. Buradan bir ittifak doğmuştur. Özellikle 1980 yılının 4870 sayılı kararı hatırlattık. Güvenlik Konseyi üyelerinin itibarsız hale getirildiği bir sisteme kimsenin güvenmesi beklenmemelidir. ABD Başkanı, altında ABD’nin de imzası olan bir kararı nasıl yok sayar? Sen tek başına böyle bir kararı nasıl alıyorsun?” ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in Başkenti kabul eden kararını protesto etmek, Trump’ın kabul edilemez skandal kararına tepki göstermek ve Amerika’nın Kudüs ile ilgili kararının iptali için Birleşmiş Milletler nezdinde yaptığı girişimlerden ABD aleyhine olumlu sonuç alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Konya Mevlana Meydanı’nda düzenlenen “Davamız Kudüs Konya Buluşması”na, İstanbul’dan canlı yayınla bağlandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bağlandığı Konya mitinginde vatandaşlara önemli mesajlar verdi. Cumhurbaşkanı, İstanbul’da 13 Aralık günü İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Olağanüstü Zirvesi’ne atıf yaparak “Bununla yetinmeyeceğiz. Amerika’nın Kudüs’le ilgili kararının iptali için BM nezdinde de girişimler başlatıyoruz. ABD altında imzası olan BM kararına aykırı davranmıştır. Dünyada hiçbir ülke uluslararası hukukun üstünde değildir. Hem demokrasinin hamiliğini yapma iddiasında olacaksınız hem de keyfiniz istediği zaman hukuk, demokrasi ve hak namına ne varsa üzerinde tepineceksiniz. Bu rezillik asla kabul edilemez” dedi. Mevlana Meydanı’ndaki vatandaşlar aracılığıyla dünyanın dört bir tarafındaki “Kudüs âşıklarına” selam gönderen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şu hususların altını çizdi: “Filistin’in her biri direniş abidesi cesur gençlerini selamlıyorum. On yıllardır vatan hasretiyle gözyaşı döken Filistinli mültecileri selamlıyorum. Gazze’nin, Ramallah’ın, Kudüs’ün kahraman kadınlarına, sizlerin vasıtasıyla en kalbi selamlarımı yolluyorum. Onların da bugün gözlerini ve gönüllerini size çevirdiğini çok iyi biliyorum. Çünkü siz, bugün şu muhteşem meydanda, sadece Kudüs’e sahip çıktığınızı göstermiyorsunuz; sizler aynı zamanda senelerdir İsrail terörüne direnen tüm Filistinli mazlumlara da umut veriyorsunuz. Siz, bu mübarek cuma günü Kudüs’ün kardeşi Konya’dan bir kez daha Filistin’in ve Filistinlilerin yalnız olmadığını haykırıyorsunuz. Rabbim sizlerden razı olsun.” “BM Nezdinde Girişimler Başlatıyoruz” İstanbul’da 13 Aralık Çarşamba günü İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Zirvesi’ni gerçekleştirdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bununla yetinmeyeceğiz. Amerika’nın Kudüs’le ilgili kararının iptali için BM nezdinde de girişimler başlatıyoruz. ABD, altında imzası olan BM kararına aykırı davranmıştır. Dünyada hiçbir ülke uluslararası hukukun üstünde değildir. Hem demokrasinin hamiliğini yapma iddiasında olacaksınız hem de keyfiniz istediği zaman hukuk, demokrasi ve hak namına ne varsa üzerinde tepineceksiniz. Bu rezillik asla kabul edilemez. Müslümanlar bu hak gaspına kesinlikle boyun eğmeyecektir. Türkiye olarak üzerimize düşenleri sonuna kadar yapmakta kararlıyız. Hukuku çiğneyenlerin ipliğini pazara çıkaracağız. İslam ülkeleri olarak Filistinli ailelere sahip çıkmak için yeni fonlar kuruyoruz. Ayrıca Filistin devletinin daha fazla ülke tarafından tanınması için girişimlere başlıyoruz. Şu an dünyanın 137 ülkesi Filistin devletini tanıyor. İnşallah bu sayı gayretlerimizle daha da artacaktır” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan telekonferansla yaptığı açıklamasında “Mevla’mızın inayeti ile şu an aleyhimize görünen bu dönemi inşallah hayra tebdil edeceğimize inanıyorum. Amerika’nın attığı bu adımla Filistin’deki işgal dünyanın gündemine gelmiştir. Unutulan Filistin meselesi yeniden milyarlarca Müslüman tarafından sahiplenildi. 1937’den bugüne dek Filistin topraklarının parça parça İsrail’e nasıl verildiğini ben de yaptığım sunumlarda ifşa ettim. Cüneyt’in nasıl taciz edildiğini gördük, kucağında bir annenin nasıl şiddete uğradığını gördük. İşte İsrail, Siyonizm, Evangelist mantık budur. İşte tüm bunlarla beraber tüm insanlığın adalete ve hukuka saygılı bir şekilde bu adaletsizliği ortadan kaldıracağımıza inanıyorum.” MHP Lideri Bahçeli Kudüs’te Büyükelçilik Açılsın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kudüs Başkonsolosluğu’nun büyükelçilik seviyesine çıkarılması gerektiğini söyledi. Devlet Bahçeli, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti ilan etmesine ilişkin değerlendirme yaptı. Bahçeli yaptığı yazılı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump’ın 6 Aralık 2017’de Kudüs’ü, haksız, hukuksuz ve hadsiz şekilde İsrail’in başkenti ilan etmesinin bölgeyi iyice ısındırdığını ve gerginlikleri kontrolsüzce tırmandırdığını belirtti. Bahçeli, zirve sonunda “İstanbul Deklarasyonu” adıyla bir bildiri yayımlandığını anımsatarak, İİT’nin kurulma gayesinin temelinde, esasen Kudüs’ü kurtarma ve kurtuluşunu sağlama hedefinin bulunduğunun tartışma götürmez bir gerçek olduğunu belirtti. Bu itibarla teşkilatın 48 yıllık misyonuna bağlı ve sadık bir şekilde duruşunu ve tutumunu net olarak gözler önüne serdiğinin altını çizen Bahçeli, şöyle devam etti: “Türkiye’nin öncülüğünde ve Sayın Cumhurbaşkanının çağrısıyla toplanan zirvede, ABDİsrail kumpasının tüm yönleri deşifre edilmiş, Kudüs’ü tasallut altına almak için devreye giren Siyonist emellere tesir düzeyi yüksek tepki gösterilmiştir. Bu gelişme oldukça umut ve memnuniyet vericidir. ABD yönetiminin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan skandal kararının reddiyle birlikte kınanması, birlik ve dayanışma ruhunun temerküz ve tecellisidir. Birleşmiş Milletler kararlarına, uluslararası antlaşmalara açıkça aykırı olan ABD zorbalığının tarih, vicdan ve hukuk karşısında hükümsüz olduğunun vurgulanması değerli, dengeli ve isabetli bir değerlendirmedir. Ayrıca, başkenti Doğu Kudüs olan egemen ve bağımsız Filistin devletinin teyidiyle birlikte dünyaya tanınması yönünde çağrıda bulunulması zalimlere okkalı bir şamar, muazzam bir cevaptır.” Bahçeli, “14 yaşındaki bir çocuğu onlarca askeriyle gözaltına alan, down sendromlu bir mazluma şiddeti reva gören İsrail acımasızlığı İslam ülkelerinin diriliş ve kenetlenmesiyle bertaraf edilecektir. ABD’nin şer oyunu mutlaka püskürtülecektir. Başka yol ve çaresi de kalmamıştır”değerlendirmesinde bulundu. Bazı ülke ve çevrelerin sinsiliklerinin de gözlerden kaçmadığını vurgulayan MHP Lideri Devlet Bahçeli, şunların altını çizdi: “Kudüs davasının tavsaması, ağırdan alınması, hatta zamana yayılarak, İsrail’in denetim ve kontrolüne girmesi konusunda perde gerisinde Siyonizmle iş birliği yapan, küresel planlara kuryelikten nemalanan haramzadelere Türk-İslam dünyası haddini bildirecek muktedirliğe ziyadesiyle sahiptir. Her şey meydandadır. İsrail’e gizli gizli el sallayan, avuç açan, çıkar uman, ABD’ye uysal görünüp uyduluğuna talip olan bir kısım ülkelerin meşruiyet ve inandırıcılığı da elbette kalmamıştır. Önümüzdeki zorlu süreçte, Kudüs komplosu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden ziyade, Genel Kurula taşınmalı ve tüm ülkeler için bağlayıcı olacak adil bir kararın alınması temin edilmelidir. ABD’nin foyası ortaya çıkarılmalıdır. Görev alanı Doğu Kudüs ile Filistin Ulusal Yönetimi’ne bağlı bulunan Batı Şeria ve Gazze’den oluşan Türkiye’nin Kudüs Başkonsolosluğu resmen Büyükelçilik seviyesine çıkarılmalıdır. Bu çerçevede İİT’nin kararına binaen diplomatik misyonumuz, Doğu Kudüs’te Büyükelçilik olarak belirlenmeli, şekillenmeli ve temellendirilmelidir. Buna 57 İslam ülkesi aynısıyla iştirak etmelidir.” Bahçeli, 2019’da Gambiya’da yapılacak 14. İİT Zirve Toplantısı’na kadar, İslam ülkelerinin diplomatik temsilciliklerini Doğu Kudüs’e taşımaları konusunda samimi, tavizsiz ve kararlı adımlarının kesinlikle atılması gerektiğini ifade eden Bahçeli, şu değerlendirmede bulundu: “Kudüs, tarihimizin hisarı, maneviyatımızın haysiyeti demektir. Bir emlak patronun pervasızlıklarına, Evanjelizmin dayatmalarına, İslam düşmanlarının eline ve emeline teslim edilmeyecektir. Filistin, egemen, bağımsız, bağlantısız, başkenti Doğu Kudüs olan bir devlet olarak varlığını tescil ettirecektir. Buna hiçbir sefil, hiçbir zelil, hiçbir şeytani plan ve proje engel olamayacaktır. Türkiye’den Önemli Kudüs Adımı Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak kendi internet sitesinde kayda geçirdi. Dışişleri Bakanlığı, İİT’nin aldığı karar doğrultusunda internet sitesinde yer alan Filistin’in ülke künyesinde değişikliğe gitti. Bakanlığın sitesinde ülke künyesinde yer alan bilgilerde “13 Aralık 2017 tarihinde ülkemizin evsahipliğinde İstanbul’da toplanan İİT Olağanüstü İslam Zirvesi’nde Doğu Kudüs, Filistin Devleti’nin başkenti olarak tanınmıştır” ifadeleri kullanıldı. MHP, Filistinli mazlumların yanında, Türk devletinin irade ve kararının ön şartsız destekçisidir. Bilinmelidir ki Kudüs düşerse tarih düşecek, Kudüs kaybederse Ankara kaybedecek, Kudüs mahcup ve mahkum olursa İslam alemi telafisi imkansız sonuçlarla karşılaşacaktır.” Bahçeli, Kudüs’ün, ecdadın mirası, imanın mihrabı, anıların Zeytin Dağı’yla simgeleşmiş, Harem-i Şerif’le mühürlenmiş ilk kıblesi olduğunu anımsatarak, bu kutlu emanetin kıblesizlere bırakılmayacağını, bırakılamayacağını bildirdi. TBMM Genel Kurulunda, AK Parti, CHP ve MHP gruplarının imzasıyla okunan bildiride dünya devletleri, Doğu Kudüs’ü, Bağımsız Filistin Devleti’nin başkenti olarak tanımaya davet edildi. Arap Hükümetlerine Çağrı: Harekete Geçin Fas’ta toplanan Arap Parlamento Birliği, Kudüs’ün Filistin’in başkenti olduğunu vurgulayarak, bu kararın etkinleştirilmesi için tüm Arap hükumetlerini harekete geçmeye çağırdı. Arap Parlamento Birliği’nin, Fas’ın başkenti Rabat’ta Kudüs ile ilgili düzenlediği Olağanüstü Arap Parlamento Konseyleri Başkanları Zirvesi sonuç bildirgesinde ABD’nin barış destekçisi rolünden çekilmesi gerektiği belirtildi.Birliğin Genel Sekreteri Fayiz eşŞevabike tarafından okunan sonuç bildirgesinde, “Arap parlamentolarının başkanları ve temsilcileri, ABD’nin Kudüs’ü ‘İsrail’in başkenti’ olarak tanıması kararını tamamen reddediyor” ifadelerine yer verildi. ABD’nin Barış Destekçisi Rolünden Çekilmeli Birliğin, işgal altındaki Kudüs’ün yasal, siyasi ve tarihsel statüsünü etkilemeye yönelik olan bu kararın mutlak olarak reddedildiği belirtilen bildirgede, söz konusu karardan dolayı da ABD’nin tarafsızlığını kaybettiğini, dolayısıyla “ABD’nin barış destekçisi rolünden çekilmesi gerektiği” vurgulandı. ABD’nin bu yöndeki kararı ile büyükelçiliğini taşımasının “geçersiz ve yasa dışı” olduğunun altı çizilerek bildirgede şu ifadelere yer verildi: “ABD söz konusu bu kararı ile uluslararası hukuk ve meşruiyet temelinden tamamen uzaklaşmış oldu. Hakem safında durması gerekirken düşman safını seçti. Bu bakımdan barış destekçisi rolünden çekilmesi gerekir. Kudüs, Filistin devletinin başkentidir. Bu kararın etkinleştirilmesi için tüm Arap hükümetlerini ve kurumlarını harekete geçme çağrısında bulunuyoruz.” AB Liderlerinden Kudüs Kararı Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin liderleri, birliğin Kudüs konusundaki pozisyonunun değişmeyeceğini bildirdi. 28 üyeli AB’nin devlet ve hükümet başkanları, Brexit, sığınmacılar, Kudüs, Rusya, savunma, sosyal ve ekonomik konuları görüşmek üzere Brüksel’de AB Konseyi binasında toplandı. Zirve devam ederken AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, sosyal medya hesabından İsrail-Filistin sorunu ve Kudüs’le ilgili açıklamada bulundu. Tusk, açıklamasında, “AB liderleri iki devletli çözüme olan güçlü bağlılığı ve bu bağlamda AB’nin Kudüs’e ilişkin pozisyonunun değişmeyeceğini teyit etti” denildi. AB, Kudüs’ün 1967 sınırlarında iki devletin de başkenti olmasını destekliyor. AB, ABD Başkanı Donald Trump’ın aksine tek taraflı adımlardan kaçınılmasını ve Kudüs’ün statüsünün müzakereler neticesinde belirlenmesini istiyor. Slovenya’daki koalisyon hükümetini oluşturan siyasi parti liderlerinin bir araya geldiği toplantının ardından açıklama yapan Erjavec, Filistin’in tanınması konusuna değinerek, “Şahsen, Slovenya’nın Filistin’i tanıma zamanının geldiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Erjavec, Slovenya hükümetinin, Filistin’in tanınması konusunda atacağı adımları belirlemesi gerektiğinin altını çizdi. Tarihi Kararın Ardından ABD Zorda İstanbul’daki İslam İşbirliği (İİT) zirvesinde Doğu Kudüs’ün Filistin’in Başkenti ilan edilmesi sonrası ABD’den ilk yorum geldi. Tüm dünyada büyük yankı uyandıran karar sonrası ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, basın brifinginde Amerikalı gazetecilerin bu konudaki ısrarlı sorularına yanıt vermekten kaçındı. Dışişleri Sözcüsü Nauert, ABD Başkanı Donald Trump’ın büyükelçiliği Kudüs’e taşıma kararının coğrafi bir sınırın çizilmesi anlamına gelmediğini savunarak ‘sadece binalar ve hükümetin nerede olduğu üzerinden alınmış bir karar’ dedi. Nauert, İİT’nin Doğu Kudüs ilanının ise nihai statü ve egemenlik konulara müdahale anlamına geldiğini ima etti. Heather Nauert’e Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın ‘ABD arabuluculuk vasfını yitirmiştir. Bundan böyle ABD’nin siyasi barış sürecinde asla yer almasına izin vermeyiz’ şeklindeki açıklamaları hatırlatıldı. Bu tür söylemlerin geçmişte de barışı engellediğini savunan Nauert, ‘Bu tür çarpıtmalar bir kenara bırakılarak Başkan Trump’ın geçen hafta gerçekte ne dediğine odaklanalım. İsrail’in egemenliğinin kati sınırları taraflar arasındaki nihai statü müzakerelerine bağlıdır. ABD nihai statü konularında pozisyon almamayı sürdürmekte. ABD iki tarafın anlaşması durumunda iki devletli çözümü desteklemeye devam ediyor. Biz iki tarafı masada bir araya getirebilmeyi istiyoruz. ABD yönetimi binaların ve hükümetin nerede olduğu üzerinden Kudüs’ün başkent olduğuna karar verdi’ şeklinde konuştu. Filistin’in Tanınmasını Destekliyoruz Genel başkanlığını Slovenya Başbakanı Miro Cerar’ın yaptığı Çağdaş Merkez Partisi’nin (SMC) Meclis Grup Başkanı Simona Kustec Lipicer de Filistin’in tanınmasını desteklediklerini ancak böyle bir adım için öncelikle gerekli hazırlıkların yapılması gerektiğini belirtti. Hükümet binasındaki görüşmede, yapılması planlanan hükümet toplantısında bu konunun görüşülmesi için gerekli hazırlıkların Dışişleri Bakanı Erjavec tarafından yapılması da kararlaştırıldı. Erjavec’in Filistin konusundaki açıklamalarını, Sosyal Demokratlar (SD) desteklerken, söz konusu parti bu kararın alınmasından önce, Slovenya’nın yalnız bırakılmaması adına, AB’nin diğer bazı ülkeleri ile birlikte hareket edilmesini savunuyor. Dışişleri Bakanı Erjavec, 2015 yılında da ülkesinin Filistin’i tanıması konusunda girişimde bulunmuştu. Almanlardan İsrail’e “Vize” Verilmedi Almanya’da yapılan araştırmaya göre Almanların çoğunluğu, Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” olarak tanınmasını istemiyor. Civery adlı kamuoyu araştırma enstitüsü tarafından Alman “Die Welt” gazetesinin girişimi ile internet kullanıcıları arasında yapılan bir anketin sonuçlarına göre Almanların yüzde 64’ü, Kudüs’ün “İsrail’in başkenti” olarak tanınması yönünde ABD Başkanı Donald Trump’ın aldığı kararı Alman hükümetinin kabul etmesini istemiyor. Ankete katılanların yüzde 48’i Alman hükümetinin söz konusu kararı “hiçbir şart altında” kabul etmemesi gerektiğini belirtirken, yüzde 9’u da bu konuda çekimser olduğunu ifade etti. Ankete katılanların yüzde 27’si Kudüs’ün “İsrail’in başkenti” olarak kabul edilmesini isterken, bu kişilerin yüzde 19’u da “karar mutlaka kabul edilmeli” şeklinde görüş bildirdi. Sonuçların yaş gruplarına göre büyük farklılıklar göstermediği ve her yaş grubundaki insanların çoğunlukla Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınmasına karşı çıktığı belirtilen anket sonuçlarında, özellikle 65 yaşın üzerindeki vatandaşların yüzde 70’inin Trump’ın kararına karşı durduğu kaydedildi. BM Genel Kurulu’nda Trump’ın Kararı Reddedildi BM Güvenlik Konseyi’nde Kudüs ile ilgili karar önerini veto eden ABD’ye gerekli red kararı BM Genel Kurulu’nda büyük bir çoğunlukla verildi. ABD, Başkan Donald Trump’ın Kudüs hamlesi sayesinde şimdiye dek uluslararası siyasette aldığı en ağır yenilgiyi yaşadı. Hem de bu yenilgiyi 21 Aralık oylaması öncesinde çağdaş diplomasinin gördüğü “en çıplak ve kibirli tehdidini savurmasına” rağmen aldı. Sanki oylamada hangi ülkenin hangi oyu kullandığı belli olmayacakmış gibi ABD’nin BM Temsilcisi Nikki Haley’e “Evet oyu veren ülkeleri tahtaya yazmasını” ‘buyurdu’. ABD yönetiminin anlayışına göre hem ABD’den para alıp hem de ABD’nin siyasi kararlarına karşı oy kullanmak olamazdı. Bu anlayışın bir sonucu olarak ABD santaj, rüşvet ve tehditle yürüttüğü “diplomasi” ile sonuç alabileceği zannı ters tepti; oylamada aldığı sonuç ABD için hezimet oldu. ABD Başkanı Trump’ın Kudüs kararını reddeden 128 oya karşı 9 destek oyu hezimetin boyutunu gösteriyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Siyasi irademizi dolarla satın alamazsınız” sözü, Trump’ın “Paramızı alıp bize karşı duramazsınız sözünden daha doğru, daha akılcı ve daha gerçekçi” olduğu görüldü. ABD ve Başkanı Trump, Türkiye’nin de öncülüğü ile hazırlanan “ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasını kınama” karar taslağına “Evet” oyu vermiş olan 128 ülkeye tehditlerine rağmen ne yapabilecek? ABD’ye karşı gelen ülkeleri nasıl cezalandırabilecek?