Adli tatil tarihi Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.102 hükmünde ve diğer mahkemeler ile ilgili kanunlarda da yer aldığı üzere 20 Temmuz’dur. Bitişi ise 31 Ağustos’tur. Yani her sene olduğu gibi bu süreç 2021 yılında da 20 Temmuz 2021’den 31 Ağustos 2021’ye kadar sürecektir. Yeni adli yılın başlangıcı ise 1 Eylül tarihi itibari iledir.
Adli tatilde her adliyede nöbetçi mahkemeler bulunmaktadır. Nöbetçi mahkeme, bu zamanda yargı faaliyetinin aksamaması için çalışmalarını sürdüren görevli mahkemeye denir.
Nöbetçi mahkemelerin amacı insanların haklarını aramak için tatil zamanında da mahkemeye başvurmalarını sağlamaktır. Nöbetçi mahkemeler genel olarak acil olan işler ile ilgilenirler.
Buna göre hukuk davaları bakımından hem ilk derece yargısında hem de Yargıtay ve BAM yargısında, Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 103 uyarınca, adli tatilde şu dava ve işlere bakılabilir;
Bu saydığımız durumlarda adli tatil, yargılama sürecine engel teşkil etmeyecektir. Ancak taraflar aralarında anlaşarak bu işlemlerin tatil sonrasına bırakılmasını mahkemeden talep edebilirler. Yahut taraflardan birisi duruşmaya gelmemiş veya benzeri işlerde hazır bulunmamış ise hazır bulunan tarafın talebi ile de 1 Eylül’den sonraya bırakma kararı verilebilir.
Yukarıda saydığımız haller sınırlı sayıda belirtilmiştir. Yani bunların haricinde adli tatilde hukuki işler görülmez. Sadece şu işlemlerin de görülebileceği ayrıca öngörülmüştür;
Ceza yargısı için de aynı şekilde adli tatil süresi belirlenmiştir. Tarih aralığı burada da 20 Temmuz ile 31 Ağustos arasıdır. Ceza işlerini gören tüm makam ve mahkemeler bu toplu izne dahildir. Ceza Muhakemesi Kanunu m. 331 hükmü uyarınca adli tatilde cezai süreçler ilgili yapılabilecek işlemler;
Kişiler ile Devlet kurumları arasındaki uyuşmazlıkların görüleceği mercii idare mahkemeleridir. İdarenin faaliyetlerinden doğan uyuşmazlıklar ve vergi uyuşmazlıkları idari yargının konusudur. İdari yargıda da adli tatil meselesi benzer şekilde düzenlenmiştir. Her sene 20 Temmuz ile 31 Ağustos arasını idari yargı mensupları adli izin olarak kullanır. 1 Eylül’de ise tekrar çalışmaya devam eder.
İdare mahkemelerinde, vergi mahkemelerinde, bölge idare mahkemelerinde ve Danıştay’da adli tatil süresince yargısal faaliyetleri sürdürmesi için nöbetçi mahkeme ve heyetler oluşturulur. İYUK m. 62 kapsamında da nöbetçi mahkemenin yapabileceği işlemleri şu şekilde saymak mümkündür:
İdari yargıda adli tatilden yararlanamayacak bazı mahkemeler vardır. Burada bir istisna hüküm söz konusudur. İYUK m. 61 düzenlemesine göre;
yer alan idari yargı merciileri adli tatilden yararlanamayacaktır. Ancak yukarıdaki iki şart bir arada bulunmalıdır. Örneğin bir vergi mahkemesi, tabi olduğu istinaf mahkemesi ile aynı il merkezi içerisinde yer alıyorsa adli tatile girer. Ancak eğer bir idare mahkemesi ile bağlı bulunduğu istinaf mahkemesi aynı il sınırları içerisinde değilse ve o mahkeme o ildeki tek idare mahkemesi ise adli tatile giremez.
Örnek vermek gerekirse Erzincan İdare Mahkemesi adli tatilden yararlanamayacaktır.
Bu hüküm yalnızca idari yargı için getirilmiş bir istisnadır. Hak kaybı yaşanmaması adına bunun gözetilmesi gerekmektedir. Buna bağlı olarak tatil sürecindeki işler ile ilgili olarak tecrübeli bir avukatın bilgisine başvurmakta her zaman yarar vardır. Zira usul hukuku bakımından bu karışık prosedürler kişinin haklı iken haksız konuma düşmesine neden olabilmektedir.
Adli tatilde duruşma olması pek tabi ki mümkündür. Ancak dava konusu daha önce belirttiğimiz üzere kanunda sayılan hallerdir.
Örnek vermek gerekirse, yukarıda soybağına ilişkin işlemlerin adli tatilde görülebileceğini belirttik. Bunun anlamı şudur: bu zaman zarfında babalık davası görülebilir ve bununla ilgili olarak duruşma yapılabilir. Gene soybağının reddi davası görülebilir ve bununla ilgili olarak duruşma yapılabilir. Ancak yukarıda boşanma davasını veya miras tenkis davasını adli tatilde görülemez ve duruşması yapılamaz.
Ayrıca adli tatilde görülen işler dışındaki işlerin dilekçelerini verilebileceğini belirttik. Yani her ne kadar miras paylaşımı ile ilgili davalar açılamıyor ve duruşması görülemiyor olsa da bu davanın dilekçesi ve dilekçeye cevap verilebilir. Adli tatilde tebligat meselesi de benzer şekilde yapılmasında bir engel yoktur.
İcra takibi, kişilerin alacakları tahsil etmek amacıyla başvurdukları bir cebri icra yoludur. Yargı, alacağa hükmeder ancak bunun tahsilini mahkemeler sağlamaz. Bunun için icra daireleri yetki sahibidir. ilamsız yahut İlamlı icra takipleri icra daireleri kanalı ile gerçekleştirilir.
Adli tatil içerisinde her türlü tebligat gönderme işlemleri yapılabilir. Bu kapsamda tatil süresi içerisinde bir kişiye ödeme emri göndermek de mümkündür. Zira takip hukuku açısından herhangi bir adli tatil uygulaması söz konusu olmaz. Yani adliyelerde bulunan icra daireleri ve icra memurları çalışmalarına devam eder.
Suç ve ceza düzenlemeleri kamu düzeninin korunması bakımından büyük önem taşır.Bu kapsamda Cumhuriyet savcıları çalışmalarını sürdürür. Adli tatil içerisinde kendisine karşı bir suç işlenen kişi şikayet veya ihbarda bulunabileceği gibi, takibi şikayete bağlı olmayan suçlardan herhangi birine şahit olan kişi de ihbarda bulunabilecektir.
Boşanma davası aile mahkemesinin görev alanına girer ve adli tatilde yapılabilecek işler arasında sayılmamıştır . Bu nedenle adli tatilde boşanma davası görülmez. Ancak gene yukarıda belirttiğimiz üzere, adli tatilde görülebilecek işlerin haricinde kalan işler ile ilgili olarak (yani boşanma davası da buna girer) dava dilekçesi verilebilir, karşı dava dilekçesi verilebilir, her türlü tebligat yapılabilir. Ancak dava görülemez ve duruşma yapılamaz.
Ancak burada bir istisnai durumdan bahsedebiliriz. Mahkeme eğer söz konusu boşanma davası için muacceliyet kararı verirse adli tatilde bu boşanma davasının görülmesini sağlayabilir. Muacceliyet kararının verilerek boşanma davasının adli tatilde görülebilmesi için tarafların da buna onay vermesi gerekmektedir. Yani aslında temel kural boşanma davasının adli tatilde görülemeyeceğidir. Ancak bu bahsettiğimiz istisna durumunda bu mümkün olmaktadır.
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Hakkında Kanun’un 5. madde hükmü uyarınca şiddet gören kadın aile mahkemesine giderek şiddet uygulayan kişi ile ilgili olarak bir takım önlemlerin alınmasını talep edebilir.
Bu tedbirin önemine binaen boşanma davası haricinde de verilebilecek bir karardır. Haftasonu ve mesai saati dışında da bu karar verilebileceği gibi adli tatilde de verilebilecektir. Tatil zamanında görev yapan nöbetçi aile mahkemesine başvuruda bulunarak uzaklaştırma işlemi gerçekleştirilebilir.
Adli tatil meselesinin görülebilecek işlerden sonra en önemli etkisi süreler bakımındandır. Adli tatilde süreler önemli sonuçlar doğurur. Dikkat edilmemesi halinde hak kaybı ortaya çıkabilmektedir.Tereddütte kalınması halinde bir avukattan yardım alınması tavsiye edilir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 104 tatil zamanında süreler ile ilgili hükme yer vermektedir. Buna göre; adli tatilde görülemeyecek işlerde kanunun öngördüğü sürelerin sonu eğer tatil zamanına denk gelirse bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli yılın başlangıcından itibaren 1 hafta uzamış olur.
Örnek vermek gerekirse , boşanma davası açılırken davacının dilekçesine karşı cevap dilekçesi yazmak için iki haftalık hak düşürücü süre söz konusudur. Bu iki haftalık sürenin bitimi 28 Temmuz’a denk gelirse süre adli tatilin bitimini izleyen 1 haftanın sonuna kadar uzar. Yani 7 Eylül son gün olur.
Ancak buradan dikkat edilmesi gereken bir nokta daha mevcuttur. Yukarıda adli tatile tabi dava ve işlerle ilgili olarak bu süre içerisinde dava dilekçesi, cevap dilekçesi, karşı dava dilekçesi verilebileceğini belirttik. Yani bunun anlamı şudur: kişi bu şekilde bir cevap dilekçesini adli tatil süresi içinde verebileceği gibi bekleyip adli tatilin bitimini takiben 1 hafta sonrasına kadar da verebilir. Yani ya 2 haftalık süre içinde cevap verilir yahut 1-7 Eylül arasında cevap verilir.
Ceza yargısı için de benzer bir düzenleme yapılmış olsa da farklı bir süre belirlenmiştir. Ceza Muhakemesi Kanunu m. 331 hükmü uyarınca adli tatile denk gelen süreler işlemez. Tatilin bitimini takiben üç gün uzamış olarak kabul edilir.
İdari Yargıda da durum hukuk yargısı ile aynıdır. Gene adli tatile denk gelen süre sonu için tatilin bitimini takiben 7 günlük uzama süresi söz konusu olur. Bu 7 günlük uzama süresi İYUK’da yer alan bütün süreler için geçerlidir. Dava açma süresi, cevap verme süresi, yürütmenin durdurulması kararına itiraz süresi, istinaf ve temyiz süresi bu sürelerin önemli bazılarıdır.
Hem hukuk yargısı hem ceza yargısı hem de idari yargı için ortak bir süre düzenlemesi de resmi tatiller için vardır. Eğer bir sürenin son günü resmi tatil gününe denk geliyorsa (hafta sonu veya başka resmi tatiller) ilgili işlemin süresi tatili takip eden ilk iş günü mesai bitimine kadar uzar.
Adli tatilde yapılan tebligatlar geçerliliğini korur. Geçerli bir tebligatın bütün sonuçlarını doğurur. Ancak bu tebligatın ardından karşı taraf için geçerli olan süreler işlemeye başlamaz. Yukarıda belirttiğimiz üzere bu süreler tatilin bitimini takiben 1 haftalık süreye sarkmış olur.
Sürelerin bitiminin adli tatile denk gelmesi ve bunun tatili izleyen 1 haftaya sarkması durumu usul kanunlarında yer alan süreler için geçerlidir. Bu nedenle diğer kanunlarda, örneğin TBK yahut TMK içerisinde, yer alan sürelerin bitimi adli tatile denk gelirse bu süreler tatil sonrasına sarkmaz. Bu kural zamanaşımı süreleri için de geçerli sayılacaktır.
Örneğin irade sakatlığı dolayısıyla sözleşmenin iptali dava edileceği zaman 1 yıllık hak düşürücü zamanaşımı süresinin bitimi tatilin bitimine denk gelse de tatil sonrasına uzamaz. Zira usul kanununda değil başka kanunlarda yer almış bir süre düzenlemesidir.
İstinaf ve temyiz başvurusu için de değişen bir durum söz konusu değildir. İlk derece mahkemesinin verdiği karara karşı istinaf başvurusu yahut istinaf mahkemesinin kararına karşı temyiz başvurusu bazı sürelere tabidir. Bu sürelerin adli tatile denk gelmesi halinde bu başvuru hakkı kullanılmamışsa başvuru süresi tatilin bitimini takiben 1 hafta uzayacaktır.
Haftasonları ile Devletçe tayin edilen diğer tatiller resmi tatil olarak kabul edilmektedir. Adli tatil ise hakim ve savcılara tanınan bir tatil türüdür. Yani diğer adliye çalışanları 20 Temmuz ile 31 Ağustos arasında tatile girmez. Ancak bu tarih aralığında dilerlerse yıllık izin haklarını kullanabilirler. Hakim savcıların ise adli tatil haricinde bir yıllık izin hakları yoktur. Bunun nedeni ise hakim ve savcıların 657 sayılı kanun anlamda memur olmamalarıdır.
Bu kapsamda adli tatilde hakim ve savcılar dışında diğer adliye personeli (kalem çalışanları, icra memurları vb.) eğer yıllık izin kullanmamışlarsa çalışmaya devam eder. Ancak hakim ve savcılar için nöbetçi olanları hariç çalışmayı bırakma zorunluluğu vardır. Tabi hakim ve savcının çalışmıyor olması mahkeme ve savcılığın çalışmayacağı anlamına gelmez. Yukarıda da belirttiğimiz hallerde yargılama faaliyeti devam eder ve her türlü suç şüphesi halinde soruşturma işlemleri yapılabilir.
Avukatlık mesleği mensupları her ne kadar kamu hizmeti görüyor olsa da memur değildir. Adli tatil kapsamında çalışmama gibi bir durumları da söz konusu değildir. Dolayısı ile adli tatilde avukatlar ve hukuk büroları çalışır.
Bu nedenle adli tatilde yapılacak hukuki işlemlerin deneyimli bir avukat eşliğinde sürdürülmesi daha bir önem taşımaktadır. Kişi normal süreçten farklı olan bu tatil sürecinde hatalı işlemleri ile yahut ihmal ettiği işlemler ile haklı iken haksız duruma düşebilir ve telafisi zor zararlar doğmasına neden olabilir.
Süreler bakımından bir takım farklılıklar sonucunu doğuran adli tatil süreci görev ve yetki kurallarına etki etmez. Bir hukuki işlem ile ilgili olarak normal zamanda görevli ve yetkili mahkeme hangisi ise adli tatilde de o olur. Yalnızca uyuşmazlığa bakacak mahkeme o süreçte nöbetçi olan mahkemedir.
Daha fazla makale için tıklayınız.
Ceza Hukukunda Basit Yargılama Usulü Nedir?
Ortaklığın Giderilmesi Davası Nedir ?
İş Sözleşmesinin İşçi Tarafından Haklı Nedenle Feshi