“Taş üstüne taş koymak hizmet siyasetinin şiarındandır. Bugüne kadar hep Türkiye’yi büyütmenin, geliştirmenin gayreti içerisinde olduk. Türkiye’nin dört bir yanında yürüttüğümüz büyük alt yapı ve üst yapı projeleriyle daha modern bir Türkiye’nin temellerini attık.” diyen Dönmez, doğu, batı, kuzey, güney, uzak, yakın demediklerini, memleketin dört bir yanına ulaşmak, her bir vatandaşa dokunmak için büyük gayret sarf ettiklerini belirtti.
Dönmez, bölge huzura kavuştukça yapılan yatırımların da hızla arttığını işaret ederek “Bugünlere gelmemizdeki en önemli etkenlerden biri elbette Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu güçlü irade ve kararlı duruşudur. Bu vizyonun yansımasını gördüğümüz alanlardan biri de hiç kuşkusuz enerji ve maden bağımsızlığımız oldu. Türkiye, artık kendi kaynakları, kendi teknolojisi, kendi insan kaynağı ve en önemlisi de kendi hür iradesiyle bu tür yatırımları kimseye danışmadan, kimseden icazet almadan gerçekleştiriyor.” dedi.
“Bugün madenciliği doğa düşmanı olarak lanse edenlerin, madenciliği ve çevreyi birbirine iki zıt kavrammış gibi göstermeye çalışanların neye hizmet ettiklerini de gayet iyi biliyoruz. Perde arkasında kimlere taşeronluk ettiklerinin, oluşturdukları algıyla, manipülasyonlarla gerçekleri nasıl eğip büktüklerinin farkındayız.” diyen Dönmez, bu işin siyasetinin olmayacağını, bu işin siyasi çıkarlara, kişisel menfaatlere alet edilemeyeceğini vurguladı.
Dönmez, bu kaynaklarda milletin ve 84 milyonun ortak bağı olduğunu, sadece bugün yaşayanların değil, gelecek nesillerin de bunda payı ve hakkının bulunduğunu belirterek “İş bazen öyle noktalara geliyor ki sahada çalışan işçilerimize baskı yapmak, iş makinelerine saldırmak gibi olaylara bile şahit oluyoruz. Daha önce ifade ettim, burada bir kez daha vurgulamak istiyorum. Karadeniz’de bulduğumuz doğal gaz ne kadar değerliyse, yenilenebilir enerjideki her bir kilovatsaat üretim ne kadar değerliyse madencilikte aynı oranda değerlidir. Bizler şunu iyi biliyoruz ki enerji bağımsızlığı da maden bağımsızlığı da Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığıdır. Geleceğimizdir.” diye konuştu.
“MADENLER DE BİZİM, ÇEVRE DE. İKİSİNDEN DE VAZGEÇEMEYİZ”
Bugün yer altı zenginliklerini değerlendirmeyen bir ülke bulunmadığını vurgulayan Dönmez, şöyle devam etti: “Yer altı zenginliklerini değerlendiremeyen ülkeler sanayide dışa bağımlı olmaktan kurtulamazlar. O yüzden bizim tek kaygımız var o da kendi zenginliğimizi en iyi şekilde değerlendirip sanayimizin ihtiyaç duyduğu ham maddeyi üretmek, sanayimizin ihtiyacını, önce yerli kaynaklardan karşılamak. Yerin üstü bizim için ne kadar değerliyse yerin altı da bir o kadar değerlidir. Yerin altını üstüne getireceğiz. Bugün dünyada madencilik hangi uluslararası standartlarda yapılıyorsa Türkiye’de de aynı standart ve kurallar çerçevesinde yapılıyor. Madencilik yapılacak alanlar, madencilik sonrası yapılacak iş ve işlemler kanunlarımızda açıkça yer alıyor. Madenler de bizim, çevre de. İkisinden de vazgeçemeyiz.”
Bakan Dönmez, altın madenciliğinin madenciliğin katma değeri en yüksek sektörlerinden olduğuna işaret ederek şu değerlendirmeyi yaptı: “Bugün Türkiye’nin altın kaynağı bin 175 tondur. Geçtiğimiz yıl 42 ton altın üreterek bu alanda Cumhuriyet tarihinin rekoruna imza attık. 2001’de altın üretimine ilk defa başladığımızda yıllık üretimimiz sadece 1,4 tondu. Evet, sadece 1,4 ton. Son 20 yılda toplamda 382 ton altın ürettik. Bu üretimle devletin kazancı 76 ton altına eşdeğer vergi geliri oldu. Bu sene inşallah 45 ton üzeri bir üretim yapmayı hedefliyoruz. 5 yıl içerisinde üretim hedefimizse inşallah yıllık 100 tona ulaşmak. Hedefimiz altın ihtiyacımızı önce yerli kaynaklardan sağlamak, altın kaynaklı cari açığı önemli ölçüde azaltmak, bu alandaki istihdamı artırmak. 2021’in ilk 4 ayındaki rakamlar da bu anlamda umut verici. Hedefimiz inşallah kendi kaynaklarımızı bir an önce değerlendirerek, ithalatı mümkün olduğunca en az seviyeye çekmek.”
Türkiye’nin kaynağının da bu kaynağı çıkaracak gücünün de bulunduğuna dikkati çeken Dönmez, şunları kaydetti: “Bugün temelini atacağımız altın ve gümüş tesisiyle bunun adımlarından birini daha atıyoruz. Mollakara altın ve gümüş projesinde bugüne kadar 197 sondaj yapıldı. Bunların neticesinde 20 ton altın ve 3,5 ton gümüş rezervi tespit edildi. 2022 yılı son çeyreğinde ilk dökümün yapılması hedeflenen tesiste doğrudan 500 kişiye istihdam sağlanacak. Tesisin dolaylı olarak bunun birkaç katı insanımıza ekmek kapısı olmasını bekliyoruz. Tesisimizin maliyeti yaklaşık 160 milyon dolar olacak. Tesisimizin işletme ömrü çalışmaların genişletilmesiyle 15-20 yıla kadar çıkacak. Hem inşası hem de üretimi esnasında bölgeye değer katacak önemli bir proje olacak inşallah. ‘Bismillah’ diyerek hep birlikte güzel bir işe başladık bugün. İnşallah sonucu da hayırla noktalanır. Bizler çalışmakla, gayret etmekle mükellefiz. Zafer de takdir de başarı da Allah’tan.”