Türkiye’nin en uç noktalarından birinde olan Ağrı, uzun kışları ve tarihi güzellikleriyle tanınır. Ağrı, kendine özgü lezzetleri, uzun ve bol karlı kışlarının yanı sıra efsanelere konu olmuş coğrafyası ile de yalnızca Türkiye’den değil, dünyanın pek çok farklı ülkesinden insanların seyahat ettikleri bir şehirdir. İran ile Anadolu arasında mistik bir şehir olan Ağrı, tarihi güzelliklerinin yanı sıra eşsiz doğal güzellikleriyle de önemli bir turizm merkezidir.
Ağrı’nın en gelişmiş ilçesi olan Doğubeyazıt, şehir merkezine 94,3 kilometre uzaklıkta bulunur. Şehrin bir simgesi haline gelen, dünyaca ünlü Ağrı Dağı, Ağrı merkezden görünmez ancak hem Büyük Ağrı Dağı hem de Küçük Ağrı Dağı, Doğubeyazıt ilçesinin hemen her yerinden rahatlıkla görülebilir. Ağrı Dağı, adı kutsal kitaplarda geçmiş, efsanelere konu olmuş bir dağdır. Yaşar Kemal’in Türk edebiyatının klasikleşmiş eseri, “Ağrı Dağı Efsanesi” çoban Ahmet ile Mahmut Han’ın kızı Gülbahar’ın, bu topraklarda geçen efsanevi ve tarihi güzellikler barındıran aşkını anlatır.
Ayrıca yapılan araştırmalara göre, Ağrı Dağı’nın Büyük Tufan sonrasında Nuh’un gemisine ev sahipliği yaptığı iddia edilmektedir. Hala araştırmalara konu olan söz konusu kalıntılar, hem Türkiye’den hem de dünyadan arkeolojik araştırmalar yapan uzmanlar tarafından incelenmektedir.
Ağrı Dağı, tüm dünyadan dağcıların en önemli tırmanış noktalarından biridir. Binlerce dağcının uğrak noktası olan bu dağın yüksekliği, 5137 metredir. Dağa tırmanışlar için en uygun zaman yılın sıcak ayları Temmuz, Ağustos ve Eylül’dür. Dağın tepesinde yaz kış erimeyen bir buzul kütlesi bulunur. İlkbahar ve yaz aylarında, Büyük Ağrı Dağı ve Küçük Ağrı Dağı’nın yeşil ile buluşması, Doğubeyazıt’ta bulunan turistler için hayran bırakacak görüntüler ortaya çıkarır. Ağrı’ya tüm heybetiyle damgasını vuran bu efsanevi dağın kış aylarında karla bezeli, bir buz dağını andıran görüntüsü de görenin bir daha unutamayacağı güzellikler sunar.
Ağrı’nın en eski ve en hareketli ilçesi olan Doğubeyazıt, doğal güzelliklerinin yanı sıra pek çok tarihi güzelliğe sahiptir. Doğu Anadolu Bölgesi’nin ve Ağrı’nın en önemli tarihi mekanlarından biri İshak Paşa Sarayı’dır. Hem Türk mimarisini hem de Selçuklu mimarisini yansıtan bir tarihi eser olan İshak Paşa Sarayı, Küçük İshak Paşa zamanında tamamlanmıştır ve yapımı tam doksan dokuz yıl sürmüştür. Doğubeyazıt’ın en yüksek noktasında virajlı bir yolun sonunda, tüm ilçeyi yüksekten gören bir noktada konumlanmış olan İshak Paşa Sarayı, aradan yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen tüm görkemini korumaktadır. Ağrı’ya giden yerli ve yabancı turistlerin mutlaka görmesi gereken yerlerin başında gelen İshak Paşa Sarayı’nın içinde; harem odaları, hamam, mahkeme salonu, oturma odaları gibi alanlar bulunmaktadır.
Avrupa’da yer alan şato benzeri yapılara Anadolu coğrafyasından bir örnek olan bu sarayın en dikkat çekici özelliklerinden biri ise dünyanın ilk kalorifer sistemine sahip yapısı olmasıdır. Su ve kanalizasyon sistemine de sahip olan saray, BM’nin güneşin doğuşunun ve batışının en iyi izlendiği yerler listesindedir. Oldukça ileri görüşlü, modern bir anlayışla yapılmış olan İshak Paşa Sarayı, Türk kültürünün özelliklerini bütünüyle taşır.
Geçmişten günümüze İshak Paşa Sarayı ve bu sarayın yapımına dair pek çok farklı rivayet ortaya atılmaktadır. Sarayın bir diğer önemli özelliği ise neredeyse Doğubeyazıt’ın her noktasından rahatlıkla görülebilen heybetli Ağrı Dağı’nın sarayın hiçbir yerinden görünmemesidir. Rivayete göre Paşa, Ağrı Dağı’nın eteklerinde yaşayan bir çobana bakan kızının, hiçbir yerden çobanı görememesi için Ağrı Dağı’nı görmeyen bir saray inşa ettirmiştir.
İshak Paşa Sarayı’nın yanı sıra Ahmed-i Hani Türbesi de Ağrı ilinin tarihi güzellikleri arasında yer alır. Ağrı’ya gelip de bu türbeye gitmeyenlerin, bir gün tekrar yolunun buraya düşeceği de şehre dair anlatılan rivayetler arasındadır.
Keşişin bahçesi yine Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesi sınırları içinde yer alan ve efsaneleri seven yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktasıdır. Meşhur Kerem ile Aslı hikayesinin bu bahçede geçtiği iddialar arasındadır.
Doğubeyazıt’ın merkezinde yer alan ve ilçede oldukça meşhur olan pasajlar da Ağrı’da görülmesi gereken yerlerdendir. Bu pasajların içinde yüzlerce farklı çeşit porselen fincan ve yemek takımları, yöresel desenlerle bezeli ilginç çay ve kahve tabakları bulabilirsiniz. Tabak çanağın dışında yiyecekten kozmetiğe, el yapımı ev aksesuarlarından kilim ve çantalara kadar pek çok farklı türde ürünü bu kapalı pasajlarda inceleyebilirsiniz.
Doğubeyazıt’ta gezilmesi gereken yerlerden bir diğeri ise Meteor Çukuru’dur. Bu devasa çukurun, 1892 yılında oluştuğu bilinmektedir. Her ne kadar adı meteor çukuru olsa da son yıllarda uzmanlar bu çukuru bir obruk olarak nitelemektedir. Eğer meteor çukurunu ziyaret edecekseniz yakınlarda bulunan Gürbulak Sınır Kapısı’nı da ziyaret edebilir ve Türkiye’yi İran ile Orta Asya’ya bağlayan tarihi kapıyı görebilirsiniz.
Kendine has mistik havası ve masalsı hikayeleriyle Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesi, şehrin gezilecek yerlerinin başında gelir. Bu ilçenin dışında Diyadin, Patnos, Eleşkirt, Taşlıçay ve Tutak ilçeleri de Ağrı’nın gezilecek yerleri arasındadır.
Ağrı’nın Diyadin ilçesi, kaplıcaları ile ünlüdür. Özellikle cilt ve romatizma rahatsızlıklarına iyi gelen Diyadin’in şifalı kaplıcaları, Türkiye’nin ve Dünyanın her yerinden sağlık sorunlarına şifa bulmak isteyenler tarafından ziyaret edilir.
Şehrin görülmesi gereken adreslerinden bir diğeri ise Taşlıçay ilçesi sınırları içinde yer alan Balık Gölü’dür Türkiye’nin en yüksek rakımlı gölleri arasında yer alan göl, ayrıca ülkemizin en önemli kuş gözlemleme alanlarındandır. Ayrıca kırmızı benekli alabalık, gölde yetişen önemli bir balık türüdür.
Ağrı, kış turizmi için tercih edilen illerden biridir. Kış aylarının soğuk ve karlı geçtiği bu şehirde yer alan Küpkıran Kayak Merkezi ile Güneykaya Kayak Merkezi, kayak yapmayı sevenler tarafından sıkça tercih edilir.
Ağrı’ya gelmişken şehrin yöresel yemekler yapan restoranlarını da ziyaret etmelisiniz. Ağrı’nın en ünlü yöresel yemeği olan, etin özel bir kısmının bir taş ile jöle kıvamına gelene dek dövülmesiyle yapılan, Abdigör köftesini deneyebilirsiniz.
Ağrı merkez, bir günde rahatlıkla gezilebilir, ancak şehrin tarihi ve doğal güzelliklerinin en önemli adresi olan Doğubeyazıt ilçesini gezmek biraz zaman alabilir. Ağrı’ya gitmişken bir gün Doğubeyazıt’ta konaklayabilir, sabahın erken saatlerinde İshak Paşa Sarayı’ndan güneşin doğuşunu izleyebilirsiniz. Tüm gün meşhur tarihi yerleri gezdikten sonra Ağrı’nın alışveriş pasajlarını gezebilir, Ağrı Dağı eteklerinde fotoğraf çekinebilirsiniz. Gezinizde kayak yapmak ve kaplıcalara gitmek istiyorsanız Ağrı’yı gezmek için en az dört gün ayırmalısınız.
Ağrı’ya, Türkiye’nin farklı şehirlerinden ulaşım oldukça kolaydır. Şehir merkezinde yer alan Ahmed-i Hani Havaalanı’na İstanbul ve Ankara’dan kalkan uçaklar inmektedir. Şehre farklı illerden karayolu ile de seyahat edebilirsiniz. Şehir içi ulaşımda özel araç kullanmayacaksanız, ilçelere giden dolmuşları kullanabilirsiniz. Şehir merkezinde bir yerden bir yere ulaşım için ise otobüs hatlarını ve şehir içi dolmuş hatlarını tercih edebilirsiniz. Ağrı, Türkiye’nin ve Dünyanın farklı yerlerinden gelen motosiklet tutkunlarının da gezi rotasına eklediği şehirlerden biridir. Motosikletiniz ile Ağrı’yı gezmeden önce kanuni.com.tr’yi ziyaret edebilir, motosiklete dair her şeyi bu sitede bulabilirsiniz.