Amerikan yapımı sağından soluna, dincisinden milliyetçisine insan sefaletlerinin içler acısı halleri

Saygıdeğer Arkadaşlarım,

Daha önce de defalarca belirttiğimiz gibi, şu an Meclise giren partilerin tamamı Birinci Kuvayimilliye’ye de, Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mıza da, onun zaferi üzerine kurulan Laik Cumhuriyet’e de, Mustafa Kemal’lerin, İnönü’lerin ve Silah Arkadaşlarının Devrimci ve Tam Bağımsızlıkçı geleneğine de düşmandır.

O gelenekleri, o değerleri sadece biz devrimciler savunuyoruz. Bizim dışımızda hiç kimse savunmuyor. O sebepten de bu Amerikan yapımı, Amerikan devşirmesi, Amerikan kuklası partilerin emrindeki TV’lerin, gazetelerin tamamı bize düşmandır. Dikkat edin; onların ekranlarında bizim adımız geçmez, bizim suretlerimiz görünmez, bizim eylemlerimize yer verilmez. Basınlarında da öyle.

Çünkü onlarla, daha önce de belirttiğim gibi, yerle gök kadar ayrıyız biz. Biz Gerçek İnsanız, Gerçek Devrimciyiz. Ve insani ve vicdani değerlerin tamamını taşıyoruz.

Onlarsa hayır! Sureta insanlar! İçleri boş, içlerinde insan bulamazsınız bunların!

Biraz önce Sinan Oğan kararını açıkladı, değil mi? Sanırım hepiniz izlediniz…

Tüm hayatı Kuvayimilliye’ye, Laik Cumhuriyet’e ve Mustafa Kemal-İnönü Geleneğine düşmanlıkla geçmiş Tayyipgiller’in safına gitti, oraya rampa etti.

Ne demişti kısa süre önce?

Aynen şunu:

HÜDA PAR’la aynı sandığa bir ülkücüyü kessen girmez. Olmaz o! HÜDA PAR’la yan yana durmaz bir Türk Milliyetçisi.”

Gerçek bir milliyetçi için doğru mu bu sözler?

Sonuna kadar doğru.

Ama neyi gösteriyor bu?

Sinan Oğan’ın gerçek anlamda bir ülkücü olmadığını ve bir Türk Milliyetçisi olmadığını.

O zaman nedir Sinan Oğan?

Bir CIA Milliyetçisi. Başka hiçbir şey değil. Amerikancı, NATO’cu, Gladyo’cu bir CIA Milliyetçisi. Bunlar dün dediğini bugün yalarlar, yutarlar. Bunların hiçbir sözüne güvenemezsiniz.

Sadece bu mu?

Yıllardan bu yana safında siyaset yaptıkları Kaçak Saray’ın ve de Haram Saray’ın Arka Bahçeli’si, kaset tutsağı Devlet Bahçeli’si de aynı. O da bunlar gibi, bunlardan zerrece farkı yok onun da. Şimdi Sinan Oğan da gitti Bahçeli’si ile yan yana geldi, yan yana oturacak. HÜDA PAR’la yan yana geldi, oturacak aynı koltuklara yan yana. Aynı anda el kaldırıp indirecekler belki de. Bakalım şimdi kendi ağızlarından söylediklerine…

***

Sinan Oğan: HÜDA PAR’la aynı sandığa bir ülkücüyü kessen girmez. Olmaz o! HÜDA PAR’la yan yana durmaz bir Türk Milliyetçisi.

Recep Tayyip Erdoğan: Sayın Bahçeli günaydın. Gerçekten acınacak bir hali var. Gördüğün zaman ikili olduğunda melek yüzlü zannedersin. MHP’yi küçülten bu adamla bir yere varamazsın. MHP’nin Genel Başkanı olan zat, sen zaten uçma özürlüsün.

Devlet Bahçeli: Erdoğan aklıyla arasını açmış klinik bir vaka haline gelmiştir.

Recep Tayyip Erdoğan: Milliyetçiyim diyen MHP Genel Başkanı önce gitsin bu milletin edebinden nasiplensin, bu milletin adabını öğrensin. Önce haddini bileceksin. Bir taraftan da milliyetçi ayaklarına takılacaksın. Irkçılık yaptınız, kavmiyetçilik yaptınız, kabilecilik yaptınız, şeytani olan anlayışa hizmet ettiniz.

Devlet Bahçeli: Senin yaptıklarına ancak İblis teşebbüs edecektir.

Recep Tayyip Erdoğan: Kimse bizim karşımıza Türklükle de çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız.

Devlet Bahçeli: Sayın Erdoğan ya Kandil yetiştirmesidir ya Türk düşmanıdır.

Recep Tayyip Erdoğan: Ey Bahçeli, bunları ispat edemezsen sen alçaksın, adisin.

Devlet Bahçeli: Alçaksın ve şerefsizsin.

Recep Tayyip Erdoğan: Bunu ispat edemezsen alçaksın, namertsin. MHP’nin başındaki beyefendi aile nedir bilmez. Onun böyle bir derdi yok. Çoluk nedir, çocuk nedir bilmez.

Devlet Bahçeli: Senin cumhurbaşkanı olmanı geçtik de nasıl bir insansın?

Recep Tayyip Erdoğan: Evlenmemiş de olabilirsin, ayrı bir mesele. Ama sen ailenin kadri kıymetini bilmezsin. Bu adam siyasette çırak bile olamadı ve olamayacak da. Genel Kurmay Başkanımızın atılacak tırnağının bir paresi dahi olamazsın.

Devlet Bahçeli: Sende şeref ve mertlik işportaya düşmüş, hurdaya çıkmış.

Recep Tayyip Erdoğan: Ağzından salyalar akıyor, bunlar ikiyüzlü. Ey Bahçeli, sana da sesleniyorum: Bildim bileli o koltukta oturuyorsun, hiçbir işe yaramadın ya.

Devlet Bahçeli: Bir tek evet oyum vardır. Onu da vereceğim. Verdiğim evet oyunu referandumda da aynen tekrarlayacağım.

***

İnsan bunları izleyince midesi bulanıyor, değil mi arkadaşlar?

Köy çocuğuyuz… Gübrelerin, gideri olmayan tuvaletlerin yanı başlarında büyüdük, dolaştık. Çocukluğumuz oralarda geçti. Leşler gördük. O bakımdan onlara karşı bağışığız, midemiz bulanmaz. Nihayetinde doğal maddelerdir onlar.

Ama insanın böyle kılıktan kılığa girdiğini görünce, insanın içinin boş olduğunu, hiçbir insani ve vicdani değer taşımadığını ve hiçbir yönden güvenilemeyeceğini görünce; inanın benim midem bulanıyor. İşte o sebepten diyorum; biz asla bunlarla böyle bir odada yan yana gelemeyiz, el sıkışamayız.

Peki, Sinan Oğan’ı piyasa süren kim, arkadaşlar?

Başkan adayı olarak ortaya çıkaran kim?

Ümit Özdağ, değil mi?

Peki bu kişinin bu kalitede, bu kalibrede olduğunu bilememiş mi bugüne kadar?

Bilemediyse eğer neyi bilebilir? Neyi görebilir? Halkımız ne der bir özdeyişinde: “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.”

Ve kendisi bugüne kadar neyin tartışmasını, düşüncesini, muhakemesini yapıyor da şu ana kadar kimi destekleyeceğine dair bir karara varamıyor?

Bakın, biz ne dedik arkadaşlar, aylar öncesinden?

Dedik ki; Tayyipgiller adlı mafyatik, Amerikan yapımı çıkar örgütü Türkiye’nin başına dolanmış bir beladır, boynuna dolanmış bir ihanet halkasıdır. Bu bir kötülükler imparatorluğudur. Öncelikle bundan Türkiye’yi, halkımızı, vatanımızı, ülkemizi kurtarmamız gerekir.

İşte o sebeple de bundan bir iki gömlek daha az kötü olan Sorosçu, TESEV’ci Kılıçdaroğlu’nun ekibini destekleyeceğiz, dedik. Sadece ülkemizi, halkımızı ve vatanımızı bu kötülükler imparatorluğunun sultanından kurtarmak için, onun biraz daha az kötüsünü tercih edeceğiz, dedik. Yani bu, halkımızın deyişiyle “ölümlerden ölüm beğenmek” gibi bir şeydi. Ama şu şartlarda bunun yapılmasının uygun olacağını düşündük.

İşte prensip siyaseti, ilke siyaseti, namus ve ahlâk siyaseti bunu gerektirir.

Ben şunu da açıkça söyleyeyim, hiç aklınızdan çıkarmayın:

Bu Amerikan devşirmesi, sağlı sollu, en sağından en soluna kadar, yani Tayyipgiller’den onun Arka Bahçeli’sine; Sorosçu Kemal’ine, Meral Akşener’ine, HDP’sine, TİP’ine, Davidson Ahmet’ine, Bilderbergçi Bebecan’ına varıncaya kadar, Karamolla’sına varıncaya kadar; bunların tamamı Türkiye’ye, Türk Milletine ve Halkına düşmandır. Ve bunları Amerika getirmiş, oralara oturtmuştur. Bunlardan bir şey beklemek ölü gözünden yaş ummak gibi bir şeydir.

İşte bu sebeple, bir insan Amerika’yı savunuyorsa, onunla dostluğu savunuyorsa, Avrupa Birliği’ni savunuyorsa ve onların katliamcı, işgalci, kan dökücü askeri örgütü olan NATO’yu savunuyorsa, onunla ittifakı savunuyorsa; o bilin ki Türkiye’ye düşmandır. Türkiye’nin, halkının, ülkesinin, vatanının çıkarlarını savunmamaktadır. O sadece koltuk, makam, ün ve poz peşindedir.

Seçim kampanyamız süresince ne demiştik, arkadaşlar, biz?

“Farklı Olan Yalnız Biziz!”

Bunların tamamı Amerikancı Emperyalistler Cephesinde yer almaktadır. Bunların tamamı Amerika’ya çalışmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’ne, halkına ve vatanına çalışan, onun çıkarlarını savunan sadece biziz. Bunu bizi izleyen arkadaşlarımız mutlaka anlayacaklardır.

Halkız haklıyız yeneceğiz!

22 Mayıs 2023