5479 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun ve Vergi Usul Kanunu’nda değişiklik yapılmasındaki kanun ile 6183 Sayılı Amme Alacalarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 21 ve 79. maddelerinde değişiklik yapılmış ve Kanun’a geçici 9. madde eklenmiştir.
MADDE-21: 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un 5479 Sayılı Kanunla değişik “Amme Alacaklarında Rüçhan Hakkı” başlıklı 21. maddesi şu şekildedir. “Üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden evvel o mal üzerine amme alacağı için de haciz konulursa bu alacak da hacze iştirak eder ve aralarında satış bedeli garameten taksim olunur.
Amme Alacaklarında Hacze İştirak
Genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler için tatbik edilen hacizlerde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 268’inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi hükmü uygulanmaz.
Rehinli alacaklıların hakları mahfuzdur. Ancak, gümrük resmi, bina ve arazi vergisi gibi eşya ve gayrimenkulün aynından doğan amme alacakları o eşya ve gayrımenkul bedelinden tahsilinde rehinli alacaklardan evvel gelir.
Borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacakları imtiyazlı alacak olarak 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 206’ncı maddesinin üçüncü sırasında, bu sıranın önceliğini alan alacaklar da dahil olmak üzere tüm imtiyazlı alacaklar ile birlikte işleme tabi tutulur.” düzenlemesine yer verilmiştir.”
Buna mukabil amme idaresi tarafından tatbik edilen hacze sonradan iştirak eden üçüncü şahısların bu iştirake katılma olanağı bulunmamaktadır. Amme alacağının ödenmesinden
sonra arta kalan kısma katılabilmektedir. Maddenin devamında, rehinli alacakların hakları mahfuzdur. Ancak, gümrük resmi, bina ve arazi vergisi gibi eşya ve gayrimenkulün aynından doğan amme alacakları o eşya ve gayrimenkul bedelinden tahsilinde rehinli alacaklardan evvel geleceği” düzenlenmiştir.”
Bunun için üçüncü şahıslar tarafından haczolunan malın paraya çevrilmemiş olması, kamu alacağından dolayı aynı mala haciz konulmuş olması gerekir.
Bu iki şartın birlikte bulunması halinde İİK’nın 100. maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu alacağında aynı derecede hacze iştirak eder. 6183 Sayılı
Kanunun 21. maddesinin ikinci fıkrasına göre gümrük resmi, bina ve arazi vergisi gibi eşya ve gayrimenkulün aynından doğan kamu alacakları o eşya ve gayrimenkulün bedelinden tahsil edilirken rehinli alacaklardan önce ödenmelidir.
Bu nedenle gayrimenkulün aynından doğan kamu alacakları için hacze iştirak şartları aranmadığı gibi haciz konulması da gerekmez.”
8.4.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5479 Sayılı Kanunun 4. Maddesiyle
6183 Sayılı Kanunun 21. maddesine eklenen cümle ile; “Genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler için tatbik edilen hacizlerde 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun 268. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi hükmü uygulanmaz. Rehinli alacaklıların hakları mahfuzdur. Ancak, gümrük resmi, bina ve arazi vergisi gibi eşya tahsilinde rehinli alacaklardan evvel gelir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Madde hükmüne göre, üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden önce o mal üzerine amme alacağı için de haciz konulduğunda satış bedeli alacaklılar arasında garameten taksim edilmektedir. Garameten taksimat ise mevcut alacaklara oransal olarak yapılan taksimat işlemidir.
Rehinli Alacakların Durumu
Satış bedelinin dağılımında, amme alacaklarından önce tesis edilmiş olan rehinli alacakların hakları saklı tutulmuş, ancak, eşya ve gayrimenkulün aynından doğan amme alacaklarına, rehinli alacalardan da önce tahsil edileceğine yönelik öncelik hakkı verilmiştir.
Bu durumda; amme alacakları için rehinden sonra haciz konulması halinde, rehinden önce üçüncü şahıs tarafından tatbik edilmiş hacizlere iştirak edilmesi imkanı sağlanmıştır. Bunun sonucu olarak, amme borçlusuna ait gayrimenkul satıldığında satış bedelinden masraflar düşüldükten sonra, gayrimenkulün aynından doğan emlak vergisi ve gecikme zammı öncelikli olarak ödendikten sonra, birinci sıradaki rehin alacaklısının alacağının ayrıcalığı, bunu takiben artakalan satış bedelinin ikinci sırada yer alan haciz alacaklısı ile dördüncü sırada yer alan vergi dairesi arasında garameten paylaşılacaktır.
6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsıl Usulü Hakkındaki Kanunun 21/1. madde ve fıkrasında; “Genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler için tatbik edilen hacizlerde 2004
Sayılı İcra İflas Kanunu’nun 268. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesi hükmü uygulanmaz” şeklinde yapılan değişiklik sonucu, amme alacaklarından imtiyazlı bir konuma getirilmiştir. Böylece rehin tesisinden sonra, “genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler” için haciz konulması halinde, konulan haczin rehni aşarak, rehnin önündeki hacze iştırak edebilmesine imkan tanınmıştır.”
Kural olarak, borçlunun malına ihtiyati veya kesin haciz uygulandıktan sonra, aynı mal üzerine rehinde tesis edilmiş ve bu işlemi takiben kamu alacagından dolayı haciz uygulandığında, bu haciz önündeki rehni geçip ilk hacze iştirak edemeyecektir.
Bu kurala 8.4.2006 tarihinde 6183 Sayılı Kanunun 21/2. maddesinde yapılan değişiklik sonucu istisna getirilerek, “genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizleri” için haciz uygulanması halinde bu hacizlerin önünde rehin bile olsa rehinli alacaktan, hacze konu kamu alacakları önce ödenir.
Kaynak: Amme Alacaklarının Takip ve Tahsil Usulü (Mustafa Lütfi Tombaloğlu Yargıtay 12. Hukuk Dairesi Üyesi)