Amsterdam Gezisi
Sevgili ParisGezgini misafirleri ve okurları!
Bugün sizleri Fransa’nın biraz dışına, Hollanda’ya götürmek istiyoruz. Hollanda’ya başkentlik eden ve adını sık sık duyduğumuz Amsterdam kentine, gelin bir de ParisGezgini’nin gözünden bakalım…
Öncelikle, Jacques Brel’in müthiş sesi ve yorumuyla “Amsterdam’a giriş 101” niteliğindeki şarkısı ile başlarsanız, gerisi çok daha kolay olacaktır sizin için.
Amsterdam’da bir gün veya bir haftasonu boyunca, aile veya arkadaş çevrenizle yapacağınız bir gezide gerçekleştirilebilecek, şehrin olmazsa olmaz aktivitelerini birlikte ufak bir keşfe çıkalım:
Bir bisiklet kiralayıp Amsterdam’ın göz alıcı sokaklarında dolaşmak, bu şehre gelen herkesin yapması gereken aktivitelerden bir tanesidir. Amsterdam’da bisiklet, araç veya tekne ile ya da sadece yürüyerek bile gerçekleştirebileceğiniz pek çok gezi içerisinde bisikletin size yaşatacağı deneyimin yeri bambaşkadır.
Flemenkçe’de “bruine kroeg” olarak söylenen ve İngilizcesi de “brown cafe” olan bu cafe ve barlar Jordaan bölgesine has, oldukça hoş ambiyanslara sahip ve Amsterdam’ın en güzel biralarını içebileceğiniz mekanlardır. Retro dekorasyonları ile size oldukça keyif verecek bu mekanlar, yaklaşık yüz yıldır dekorasyonlarını hiç değiştirmemişlerdir.
Eski şehir olarak adlandırılan, Amsterdam’ın tarihi binalarının arasında yürüyüş yapmak kimin hoşuna gitmez ki? Dünyanın en güzel şehirlerinden bir tanesi olan Amsterdam’da yürüyüş yapmak olmazsa olmazlardandır.
Amsterdam’ın muazzam coffee shop’larından bir tanesinde, tamamen yasal olarak biraz çılgınlık yapabilirsiniz. Kelime oyunu vb. bir oyun, biraz meyve suyu ve Amsterdam’ın kanallarından bir tanesine bakan müthiş bir manzara ile arkadaşlarınızla keyifli bir vakit geçirin.
Dünyaca ünlü ressam Van Gogh müzesini ya da şehrin Tarih Müzesini veyahut Tropik Müzeyi ziyaret edin. Bunların dışında görülebilecek daha pek çok müze olmasına rağmen sadece bu üç müze bile başlı başına Amsterdam’ı ziyaret etmek için yeterlidir.
Vondelpark şehir parkında piknik yapmak, amsterdamda sadece turistlerin değil, Amsterdamlılar’ın da sık sık gerçekleştirdiği bir etkinliktir. Vondelpark’ın sizlere sunduğu çeşitli su, çiçek ve kuş manzaraları ile büyülenmeye hazır olun!
Bizim tabirimizle “bit pazarı” niteliğinde olan dükkanlar veya pazarlarda; müzik, kitap ve dekorasyona dair pek çok şeyi bulabilirsiniz. Alışverişsiz gezi, gezi değildir!
Kanallarla birbirine bağlı olan bu ilginç şehirde tekne gezisi yapmamak olmaz… Amsterdam’ı keşfetmek için oradan oraya koştuğunuz bir günün sonlarına doğru, dinlenirken gezmenin keyfini tekne üstünde çıkarın.
Jacques Brel’in bir şarkısı ile başladığımız yazımızda bahsi geçen “Amsterdam Limanı” şehrin kuzeyinde bulunmaktadır. Peki burada ne işim var? Ne ticaretle işim olur ne de endüstri ile… demeyin! Amsterdam Limanı, ilginç barlar ve sanatsal çeşitli aktivitelerin yapıldığı mekanlar ile donatılmıştır.
Bir şehri tanımanın en iyi yollarından bir tanesi de, şehrin en yüksek noktasına çıkıp oradan şehri seyretmektir. Westerkerk ya da Nemo Bilim Müzesi’nin çatısı veya Şehir Kütüphanesi’nin terası, şehrin manzarasından yararlanılabilecek en iyi üç noktadır.
Laleleri ile dünyaca ün yapmış olan bir ülkede, çiçek pazarından bir adet lale almadan veya en azından bir laleyi koklamadan gelmek olmaz!