Eski Türk hükûmetlerinde olduğu gibi Selçukîlerde de devlet, hükümdar ailesinin ortak malıydı .
Bunun için aile arasında taksimi icap ederdi; bu aile efradından en büyüğü veya nüfuzlusu aile riyasetine intihap olunarak diğerleri onun hâkimiyet-i âliyesini tanımak suretiyle hükûmet ederlerdi. Bu şekil daha sonra genişleyerek Atabeg denilen nüfuzlu ve şayan-ı îtimad beyler ve kumandanlara kadar teşmil edilmişti. Anadolu Selçuk Devleti de bütün eski ananeleri tatbik eden bir hükûmet olduğundan devlet teşkilatı Büyük Selçukîlerdekinin aynısıydı.
Makale İçindekiler
Eyalet veya vilâyetlerde, ya hükümdar ailesine mensup prensler bulunarak hükümet işlerine bakarlar veyahut hükümdara mensup ve îtimada lâyık devlet adamları o işleri görürlerdi. Prens veya şehzadelerin maiyetlerinde kendileri namına hükümet işlerine bakmak üzere Atabeg unvanıyla tecrübe sahibi beyler bulunmaktaydı. Anadolu Selçuk Devletinin henüz kaç vilâyete taksim edildiğini gösteren bir belgemiz yoktur; yalnız İkinci Kılıç Arslan’ın memleketi on bir oğlu arasında taksim etmesi o zamanki hududu dahilinde Selçuk hükümetinin on bir eyalete ayrılmış olduğunu göstermektedir. Sonradan Erzurum, Erzincan ve Karahisar-ı Şarkî’deki Saltuk ve Mengücek hükümetlerinin ilhakı Antalya, Alâiye ve İçel, Sinop, Harput, Ahlat, Diyarbakır taraflarının ve Batı hududundaki bazı Rum şehirlerinin ilhakı Selçukilerin son zamanlarına doğru eyaletlerin yirmiye yakın olduğunu gösterir.
Eyaletlerde, hükümet merkezindeki divan teşkilâtının daha küçükleri vardı. Eyalet veya vilâyetin bütün işlerinden vali sorumluydu. Eyaletlerdeki askerî işlere subaşı denilen bir kumandan bakardı ve bu doğrudan doğruya merkeze bağlıydı.
Sahil memleketleri idare eden valilere Melik-üs-sevahil , Emir-üs-sevahil unvanları verilmişti. Bunların emirleri altında donanmalar vardı. Bizzat donanma kumandam Reis-ül-bahr ismini alırdı. Kuzeyde Karadeniz sahilindeki Sinop ile Güneyde Akdeniz kıyısındaki ( Alanya-Alâiye ) Anadolu Selçukîlerinin tersaneyi havi iki donanma bölgesi idi. Arazi geliri hükümdara, beylere ve sipahiye ait olmak üzere muhtelif kısımlara taksim edilmişti. Bunlar kendilerine gösterilen arazinin hasılât-ı öşriye ve vergilerini alırlardı; yoksa bizzat araziye sahip değillerdi. Hükümdara muhassas araziye has ismi verilmişti. Bundan başka beylere temlik edilmiş yerler de vardı.
Bütün askerî işler merkezdeki “divan-ı ârz” denilen divanda görülürdü. Maaş ve sair kuyudat ve künye defterleri hep burada bulunurdu.