Araçtaki Arıza,Arızanın Tekrarı,Üretim Hatası,Gizli Ayıp, Zamanaşımı

Araçtaki Arıza,Arızanın Tekrarı,Üretim Hatası,Gizli Ayıp, Zamanaşımı

Araçtaki Arıza,Arızanın Tekrarı,Üretim Hatası,Gizli Ayıp, Zamanaşımı T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu Esas: 2004/4-29 Karar: 2004/83 Tarih: 18.02.2004 ÖZET: Araç satın alındıktan sonra ortaya çıkan arıza, serviste giderilmiş, ancak aynı daha sonra birkaç kez tekrar etmiştir. Bilirkişi raporuna göre de araçta üretim hatası olduğu tesbit edilmiştir. Bu durumda 2 senelik zamanaşımının dolduğundan bahsedilemez. (4077 sayılı TKHK. m. 4) KARAR METNİ: Taraflar arasındaki ‘tüketiciyi koruma’ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Birinci Tüketici Mahkemesince davanın zaman aşımı sebebiyle reddine dair verilen 16.05.2002 tarih ve 2001/1790-2002/742 s. kararın tetkiki davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 18.02.2003 tarih ve 2002/14811-2003/1502 s. ilamı ile; (…Dava, davacıların 11.07.1997 gününde ‘0’ km olarak satın aldıkları Opel marka aracın direksiyonundan sesler ve gıcırtılar gelmesi üzerine çeşitli defalar imalatçı davalı firmanın yetkili servislerine götürüldüğü durumda ayıbının gizlendiği iddiasına dayalı arabanın yenisi ile değiştirilmesi olmadığı takdirde değer kaybının tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece istek zaman aşımı sebebiyle reddedilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar aracı satın aldıktan sonra ilk defa 28.12.1998 gününde yetkili Opel servisine götürmüşler, aracın direksiyon kutusu ve pompası değiştirilmiştir. Şikayetlerin devam etmesi üzerine 23.11.1999, 06.02.2001, 22.05.2001 ve 14.06.2001 tarihlerinde aracın Opel yetkili servislerine götürüldüğü ve zararın devam ettiği dosyada bulunan iş emirlerinden anlaşılmıştır. Yine dosya kapsamına göre söz konusu ayıbın gizli olup imalat hatasından kaynaklandığı en son 14.06.2001 gününde yapılan parça değişimi ile anlaşılmıştır. Bu gün gözetildiğinde ve dava 20.06.2001 gününde açıldığından iki senelik zaman aşımı süresi dolmamıştır. Şu halde işin esası incelenip varılacak sonuca göre karar verilmelidir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN : Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Davacı asil Süleyman kendi adına asaleten sair davacı adına vekaleten 20.06.2001 günlü dava dilekçesinde: davalı şirket tarafından imal edilen 1997 model Opel Vectra Marka arabayı 11.07.1997 gününde satın aldıklarını; 28.12.1998 gününde 14500 KM de iken direksiyondan sesler geldiğinden yetkili serviste direksiyon kutusunun değiştirildiğini; ancak, arızanın devam ettiğini; her gidişlerinde servisin ‘yağladık geçer’ diyerek kendilerini oyaladığını; 23.11.1999 gününde gittikleri aynı servisin gıcırtı olmadığını söyleyip, aracın sabah denenmesi gerektiğini belirttiğini; 06.02.2000 gününde tekrar şikayetlerini anlattıklarında serviste daha önce de bu şikayetlerin olduğu, direksiyon pompası ve kutusunun değiştiğini, yapabilecekleri bir şey olmadığını, fabrika ile görüşmesi gerektiğinin söylendiğini; imalatçı firmaya ilişkin fabrikadan görüştükleri bir müdürün bu şikayetin garanti kapsamı dışında olduğunu ifade ettiğini; direksiyondaki gıcırtı ve kırt kırt seslerinin artması ve direksiyonun ağırlaşması üzerine iyice muzdarip olduklarını, 22.05.2001 gününde bu kez aracı Opel’in sair servisi olan Opis’e götürdüklerini, aracı bırakmalarını istediklerini ve aynı akşam telefonla ‘sakın arabayı böyle kullanmayın, tehlike yaratır direksiyon kutusu ve powerin değişmesi gerekir. Bu da 1.500.000.000 TL tutar’ dediklerini, bunun üzerine arabayı serviste bıraktıklarını; satın aldıklarından beri aynı şikayetlerinin sürmesi karşısında duydukları şüphe üzerine TMMOB Ankara Makine Mühendisleri Odasına 24.05.2001 gününde başvurarak araç üzerinde yaptırdıkları bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 30.05.2001 günlü rapor kapsamından aracın imalat hatasının olduğunun anlaşıldığını; 14.06.2001 gününde direksiyon kutusu ve sair ilgili aksamın değiştirilip, bedelinin kendilerinden alındığını; imalat hatasının imalatçı firmanın yetkili servislerince hile ile gizlendiğini, ifadeyle, arabanın yenisi ile değiştirilmesini veya değer kaybının telafisini ve 1.475.894.449 TL. tamir ücreti ile 40.000.000 TL bilirkişi ücretinin faizi ile davalı taraftan alınmasını istemiştir. Davalı imalatçı firma vekili cevap dilekçesinde: Davacının dayanağı 4077 s. Yasanın 4. maddesinde zaman aşımı süresinin malın tüketiciye teslim gününden itibaren 2 yıl olup, zaman aşımı sebebiyle davanın reddini; ayrıca davanın davalının ikametgahı mahkemesi olan Torbalı’da açılması gerektiğini, bu sebeple de yetki itirazında bulunduklarını; değiştirme şartlarının oluşmadığını; bu güne kadar kullanılmasının haksız zenginleşme olacağını; sürekli kullanıma engel bulunmadığını; ellerinde 1997 model araç bulunmadığından fiili imkansızlık olduğunu; taleplerin iyi niyet kurallarına uymadığını; bir senelik garanti süresi içerisinde ikiden fazla arıza şikayeti olmadığını; araçtan yararlanmaya devam olunduğunu; BK.202 ve 205 maddelerinin nazara alınmasını; servise ödenen ücretin iadesinin istenemeyeceğini, davacı delili olan raporu da kabul etmediklerini, ifadeyle, davanın reddini savunmuştur. Mahkeme; ‘Gerek aracın satın alınma gerekse arızanın ortaya çıktığı gün ile dava tarihi arasında geçen süre nazara alındığında, 4077 sk. 4/4 maddesinde belirlenen 2 senelik dava zaman aşımı süresinin geçirildiği; davacının dayandığı hile iddiası yönünden herhangi bir açıklama ve kanıt ileri süremediği; servisin tutumunu hile olduğu yönündeki davacı iddiasına itibar olunmadığı; davacı tarafın dört yıla yakın bir zaman hileye inanması ve davayı açmasının hileye bağlanamayacağı, gerekçesiyle davanın zaman aşımı sebebiyle reddine karar vermiştir. Davacı tarafın temyizi üzerine Yüksek Özel Daire; dosya kapsamına göre söz konusu ayıbın gizli olup imalat hatasından kaynaklandığının en son 14.6.2001 gününde yapılan parça değişimi ile anlaşıldığı, bu gün gözetildiğinde 20.6.2001 gününde açılan davanın iki senelik zaman aşımı süresi içerisinde olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar vermiş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hükümü davacı ve davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, 4077 s. Tüketicinin Korunması Hakkında Yasaya dayanılarak açılmış, ayıplı araç imal edilmesinden ve tamirinden kaynaklanan malın aynıyla değiştirilmesi veya değer kaybının telafisi ve tazminat istemine ilişkindir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; araçta bulunan ayıbın hile ile gizlenmiş ‘gizli ayıp’ niteliğinde ve buna göre davalı yanın ‘zamanaşımı definin’ yerinde olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır. İlkin, uyuşmazlığın temelinde yatan ayıp kavramı üzerinde durmakta yarar vardır; ‘Tüketici kanunu ile ilgili ayıba ait düzenleme’ 4077 s. Tüketicinin Korunması Hakkında Yasanın 4. maddesinde yer almaktadır. Anılan maddenin birinci fıkrasında; ‘Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tesbit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.’denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ait biçimsel koşullar sayılmaktadır. Görüldüğü üzere; Borçlar Kanunundaki ayıp kavramı ile yukarda açıklanan 4077 s. Yasasının 4.maddesinde yer alan ayıp kavramları birbiri ile örtüşmektedir. Borçlar Yasaya göre; bir maldaki ayıp; satıcının zikr ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan ikinci tür olan yani lüzumlu vasıflarda eksiklik biçiminde ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese dahi satıcı sorumludur. Ayıp, maddi, hukuki ya da ekonomik eksiklik biçiminde ortaya çıkabilir. Bunlardan yola çıkılarak ;satıcı ve dolayısıyla teselsül ilişkisi sebebiyle ithalatçıyı maldaki ayıptan sorumlu tutmanın maddi koşulları; ortada ayıp sayılan bir eksikliğin olması, ardından maldaki eksikliğin önemli olması ve ayıbın malın yarar ve zararının alıcıya geçtiği anda varolması, tüketicinin ayıbın varlığını bilmeden malı satın almış olması, olarak sayılabilir. Yeri gelmişken belirtmekte yarar vardır ki, 4077 s. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesinin gerek davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan /gerekse 4822 s. kanunla değişerek 14.06.2003 gününde yürürlüğe giren biçiminde satıcının /ayıba karşı sorumlu tutulanların daha uzun bir garanti süresi vermemesi /daha uzun bir süre sorumluluk üstlenmemeleri halinde ayıplı maldan doğan davaların/sorumluluğun ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi gününden itibaren 2 senelik zamanaşımına tabi olduğu, ancak, satılan malın ayıbı tüketiciden satıcının hile ile /ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse 2 senelik zaman aşımı süresinden yararlanamayacağı, hükümü yer almaktadır. Hemen burada somut olaya baktığımızda; davacıların satın aldığı ve davalı tarafından üretilerek satışa sunulan aracın satın alma tarihi olan 11.07.1997’den sonra direksiyon sisteminde arızanın varlığının davalının yetkili servisince tesbit edilip, parça değişikliklerinden sonra da aynı arızanın ortaya çıktığı, davacı tarafın aracı götürdüğü yetkili servisçe parça değişiklikleri ve yağlama gibi geçici tedbirlerle sorunun giderilmeye çalışıldığı ancak davacıların araçtan beklediği verimi almasını önleyecek ölçüde aynı arızaların tekrarladığı, davacıların bu kez fabrikaya başvurup, başka bir yetkili servise de aracını götürmesi ve bu serviste arızanın hayati öneme haiz olduğunun belirtilmesi karşısında araç üzerinde Makine Mühendisleri Odasınca belirlenen bilirkişiye yaptırdığı inceleme ve tespitle aracın üretim arızasının bulunduğunun belirlendiği, davalıya ilişkin yetkili serviste ücreti karşılığı yeniden parça değişikliği yapıldığı, mahkemece yapılan incelemede de bilirkişilerin üretim hatası tesbit ettikleri, hatta dava devam ederken araçta aynı arızanın 18.04.2002 gününde yeniden ortaya çıktığı ve yine serviste tamir yoluyla giderilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda; olayın açıklanan gelişimi ve deliller karşısında araçta üretim hatası bulunup, bunun gizli ayıp olduğunda kuşku yoktur. Zira, Davalı üretici onarımı yetkili servis istasyonları eliyle yapmaktadır. Bu istasyonlar satılan araçların teknik özellikleri itibariyle arıza ve ayıbı doğru ve tam teşhis edebilecek, en kısa sürede ve tam anlamıyla giderebilecek elemanlar bulundurmak zorundadır. Deneme yanılma ile aracı tamire çalışan ve parça değişikliği yoluna giden servis çalışanlarının serviste bulundurulmasının sonuçlarının tüketiciye mal edilmesi düşünülemez. Kaldı ki, üretim hatasının varlığını rahatlıkla tesbit edebilecek nitelikte olması gereken servisin tüketiciyi sonuç alınamayan tamirlerle oyalaması ve arızanın belirli periyotlarla tekrarlaması karşısında davada zamanaşımının varlığından da söz edilemez. Şu halde mahkemece işin esası incelenip varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken aksine gerekçelerle davanın zaman aşımı sebebiyle reddedilmesi bozmayı gerektirmiştir. Direnme kararı açıklanan sebeplerle bozulmalıdır. SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarda gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429.Maddesi gereğince BOZULMASINA, istem halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 18.02.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.