Davacı ….’nın 21.02.2011 tarihinde askerliğe elverişli olduğuna karar verilerek askere sevk edildiği, askerlik hizmet süresini tamamlayarak 22.05.2012 tarihinde terhis edildiği, sivil yaşamında mide ağrısı şikayeti ile müracaat ettiği ……….. Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapılan tetkikler neticesinde 26.12.2014 tarihli ultrason ile sol böbreğinin olmadığının tespit edildiği,
Askerliğe elverişsiz olmasına rağmen gerekli muayeneler yapılmayarak askere sevk edilmesi nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü 1.000,00- TL maddi ve 500,00- TL manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılan dava sonucunda, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Dairesince; davacının 21.02.2011 tarihinde askerliğe elverişli olduğuna karar verilerek askere sevk edildiği,
Askerlik hizmet süresini tamamlayarak 22.05.2012 tarihinde terhis edildiği, sivil yaşamında mide ağrısı şikayeti ile müracaat ettiği ………….. Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapılan tetkikler neticesinde 26.12.2014 tarihli ultrason ile sol böbreğinin olmadığının tespit edildiği, bunun üzerine doğuştan var olan rahatsızlığına rağmen gerekli muayeneler yapılmayıp rahatsızlığının tespit edilmeyerek askere alınması işleminden doğan zararların karşılanması istemiyle idareye 18.03.2015 tarihinde başvuru yapıldığı,
İdarenin başvurusuna cevap vermemesi neticesinde zımnen reddi üzerine davanın açıldığı, davanın askerliğe elverişsiz olmasına rağmen askere alınması işleminden kaynaklanan tam yargı davası olduğu, işlemden kaynaklı tam yargı davasında askere alınmaması gerekirken alınması işleminden ve bundan kaynaklanan zararlarından askerlik hizmetini tamamlayarak terhis edildiği 22.05.2012 tarihi itibariyle haberdar olduğu,
Davacının askerlik hizmetini tamamlayarak terhis edildiği tarih itibariyle 60 gün içerisinde doğrudan dava açması ya da ihtiyari başvuruda bulunması gerekirken bu süreler geçirildikten çok sonra 18.03.2015 tarihinde ihtiyari müracaatta bulunulduğu idarece zımnen reddi kanuna uygun bulunmuştur.
…… Asker Hastanesinin 02.07.2015 tarihli Sağlık Kurulu Raporu ile uyum bozukluğu tanısı konularak askerliğe elverişsiz olduğuna karar verildiği, rapor tarihi itibariyle terhis edildiği, haksız yere askere alınması işleminden kaynaklanan maddi ve manevi zararlarının tazmini için davalı idareye müracaat ettiği,
Davalı idarece bu müracaata yasal süre içerisinde cevap verilmediği, askerliğe elverişsiz olmasına rağmen gerekli muayeneler yapılmayarak askere sevk edilmesi nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü 4.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılan dava sonucunda,
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Dairesince; davacının askerliğe elverişli olmadığı halde yeterli sağlık muayenesi yapılmadığı için askere alındığı, bir süre askerlik yaptırılmasında davalı idarenin kusuru bulunduğu ileri sürülerek maddi ve manevi zararlarının tazmini istemiyle açılan dava sonucunda, davanın konusunun davacının askere alındığı tarihte askerliğe elverişsiz olacak derecede rahatsız olmasına rağmen gerekli muayenenin yapılmadan askere alınması işleminden kaynaklanan bir tam yargı davası olduğu,
Davacının 02.07.2015 tarihli “askerliğe elverişli değildir” raporu üzerine fiilen terhis edildiği ve raporun onay tarihi olan 07.09.2015 tarihinde zararı kesin bir biçimde öğrendiği, bu tarihten itibaren 60 gün içinde dava açması veya davalı idareye ihtiyari müracaatta bulunulması gerektiği,
Davacının 28.12.2015 tarihli dilekçe ile ihtiyari müracaatta bulunduğu, başvurusunun 60 gün içerisinde cevap verilmemek suretiyle talebinin zımnen reddedilmesi yasaya uygundur.
İdari işlemin iptali davasının en önemli unsuru tedbir mahiyetindeki yürütmenin durdurulması kararıdır. Yürütmenin durdurulması kararı, aleyhine iptal davası açılan işlemin idare tarafından davanın sonuçlanması beklenmeden uygulanması halinde kişilerin zarara uğramasını engellemek amacıyla verilen geçici nitelikte bir karardır.
Danıştay, vergi veya idare mahkemesinde dava açılması dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmaz (İYUK m.27). Yürütmenin durdurulması davacı tarafından ayrıca talep edilmelidir. Yürütmenin durdurulması kararı verilen dava dosyaları öncelikle incelenir ve karara bağlanır. Yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için kanunun aradığı şu iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekir (İdari Yargılama Usulü Kanunu m.27):
Yukarıdaki iki şartın birlikte gerçekleşmesi halinde davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra, mahkeme tarafından gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler.
Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir. Ancak, kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, naklen atama, görev ve unvan değişikliği, geçici veya sürekli görevlendirmelere ilişkin idari işlemler, uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerden sayılmaz.
Yürütmenin durdurulması kararlarında idari işlemin hangi gerekçelerle hukuka açıkça aykırı olduğu ve işlemin uygulanması halinde doğacak telafisi güç veya imkânsız zararların neler olduğunun belirtilmesi zorunludur. Sadece ilgili kanun hükmünün iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulduğu gerekçesiyle yürütmenin durdurulması kararı verilemez (İYUK m.27/2).
Dava dilekçesi ve eklerinden yürütmenin durdurulması isteminin yerinde olmadığı anlaşılırsa, davalı idarenin savunması alınmaksızın istem reddedilebilir (İYUK m.27/3).
Vergi mahkemelerinde, vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılması, tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri malî yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durdurur.
Ancak, 26. maddenin 3. fıkrasına göre işlemden kaldırılan vergi davası dosyalarında tahsil işlemi devam eder. Bu şekilde işlemden kaldırılan dosyanın yeniden işleme konulması ile ihtirazı kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlerle tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davalar, tahsil işlemini durdurmaz. Bunlar hakkında yürütmenin durdurulması istenebilir.(İYUK m.27/4).
Yürütmenin durdurulması istemli davalarda 16. maddede yazılı süreler kısaltılabileceği gibi, tebliğin memur eliyle yapılmasına da karar verilebilir (İYUK m.27/5).
Yürütmenin Durudurulması veya Durdurulmasının Reddi Kararına İtiraz: Yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlar; Danıştay dava dairelerince verilmişse konusuna göre İdarî veya Vergi Dava Daireleri Genel Kurullarına, bölge idare mahkemesi kararlarına karşı en yakın bölge idare mahkemesine, idare ve vergi mahkemeleri ile tek hâkim tarafından verilen kararlara karşı bölge idare mahkemesine kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere itiraz edilebilir. İtiraz edilen merciler dosyanın kendisine gelişinden itibaren yedi gün içinde karar vermek zorundadır. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir (İYUK m.27/7).
Aynı sebeplere dayanılarak ikinci kez yürütmenin durdurulması isteminde bulunulamaz (İYUK m.27/10).
İdare mahkemesinin yetkisinden kasıt, yer bakımından yetkidir. Yani, coğrafi bakımdan hangi idare mahkemesinin idari davaya bakmaya yetkili olduğudur. Yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir (2577 sayılı İYUK m.32/1). İdare hukukunda yetki, kamu düzenine ilişkin olup mahkeme tarafından resen gözetilir.
Özel kanunlar başka bir idare mahkemesini özel bir hükümle yer bakımından yetkilendirmişse, o mahkeme idari davaya bakar. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu 32 ile 38. maddeleri arasında yetki bakımından bazı istisnai ve özel hükümler de ihtiva etmektedir. Örneğin, kamu görevlilerinin atanması ve nakilleri ile ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlilerinin yeni veya eski görev yeri idare mahkemesidir.
Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın