Anadolu’da 1071 konsepti
Türkler, 13 bin yıldır Anadolu’da
Yunan mucizesinin tarihi realitesi
Tanzimat’tan beri insanımızın ve aydınımızın bilinçaltına yerleşmiş olan Batı (Avrupa) hayranlığı Batı karşısındaki ezikliğimizin temelidir.
YENİDEN ASYA ÇAĞI
8-15’inci yüzyıllardaki Batı Asya Türk İslam Medeniyeti gittikçe taşlaştı ve kireçlendi. Dünya ticaret yolları okyanuslara kaydı. Akdeniz Ticaret Havzası eski önemini yitirdi. Medeniyet ve bilim, Batı’ya kaydı. Bunun sonucu yeni bir dünya oluşmaya başladı. Bugün artık bilim insanlarının üzerinde hemfikir oldukları gerçeğe göre, devrimler, kireçlenme ve taşlaşma nedeniyle merkezlerde değil, kenarlarda, varoşlarda cereyan etmektedir. 15’inci yüzyılda coğrafi keşiflerin, Rönesans’ın dinamiği ile burjuva devrimleri sonucu çağdaş medeniyetin Avrupa’da yükselmesi de bunun kanıtlarından biridir. Tıpkı yeni bir dünyanın kuruluşunun arifesinde bulunduğumuz bugünkü medeniyetin Asya’ya, Avrasya’ya kayması gibi… Devrimler ve çağdaş medeniyet, taşlaşmış Batı’da değil, varoşlarda, Avrasya’da cereyan etmektedir. Atlantik medeniyeti çökmekte, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun dediği gibi “yeniden Asya çağı” başlamaktadır. Tahlillerinde bu tarihi gelişmeyi merkeze almayan hiçbir görüş gerçeği tam anlamıyla kavrayamaz ve yansıtamaz.
YUNAN MUCİZESİ DİYE BİR HAKİKAT KALMAMIŞTIR
Tanzimat kafasını koparıp atmak için büyük Atatürk öncelikle tarih bilincini geliştirme yolunu tuttu. O inanıyordu ki, geçmişini öğrenen Türk gençliği atalarından daha büyük işler yapmak için güç toplayacaktı. Bu nedenle özellikle Türk tarihinin antik çağlarının araştırılmasına ve Anadolu’nun geçmiş tarihinin incelenmesine büyük önem verdi. Bunun için Türk Tarih Kurumu’nu kurdu. Ancak yaptığı işler ölümünden sonra sürdürülemedi. Toplumumuzun ve aydınlarımızın bilinçaltına yerleşmiş Tanzimat zihniyeti, 1938 yılını müteakiben yeniden gömüldüğü mezarından çıktı.
TTK’nın başkanlarından Hasan Cemil Çamlıbel, Atatürk’ün, “Ege medeniyetini iyi bildiği” ni, “yeni arkeoloji, filoloji, antropoloji keşiflerini, vesikalarını, Batı bilginlerinin ciltlerce son eserlerini incelediği” ni belirterek, “Ege medeniyeti O’nun için bir dava, medeniyetin menşei davası, bir Türklük davası olmuştu. Bugün artık Yunan mucizesi diye bir hakikat kalmamıştır. Medeniyetin ilk beşiği Orta Asya’dır” der.
“ANADOLU 13 BİN YILDIR TÜRK’TÜR” Nitekim Öntürk atalarımız olan İskit/Sakalar’ın atlı çoban kültürü ikliminde İç Asya’da filizlenen ilk medeniyet çekirdeği insanlık tarihinin de ilk medeniyetidir. Bilinen ilk medeni halk da Öntürk atalarımız İskit/ Sakalar’dır. Atlı çobanlar, kontrol altında tuttukları uçsuz bucaksız bozkırlardaki birçok etnosu bir çatı altında barış ve huzur içinde yaşatabilme becerisini, zenginlik ve kuvvet kaynağı tarımcı kavimlere götürerek onlara devlet kuruculuğunu öğretmişlerdir. Bu olay 12 bin yıl önce Paleolitiğin
son döneminde gerçekleşmiştir. Bu süreç içinde Öntürk atalarımız Hazar Denizi’nin güneyinden Zağros ve Toros dağlarını aşarak Anadolu ve Mezopotamya’da bilinen medeniyeti yaratmıştır.
Kısacası “Anadolu 13 bin yıldır Türk’tür.” (*1)
Bu nedenle 1071 konsepti tarihi bir yanlışa karşılık gelir.
Kaldı ki, dönemin tarihçileri 1071 Malazgirt Savaşında Selçuklu tarafı için “İskitlerin geri dönüşü” nitelemesinde bulunurlar. (*2)
1071 KONSEPTİ
1071 konsepti, Atatürk sonrasının görüşüdür. Nitekim büyük Atatürk, 16 Mart 1923 tarihinde, “Bu memleket tarihte Türk’tü, bugün de Türk’tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır” dedi. (*3)
Gene Mustafa Kemal Atatürk, 1 Kasım 1934 tarihinde Türklerin Anadolu’ya gelişi ve Anadolu antikitesi için “Türk milleti, tarihinle övün; çünkü senin ataların uygarlıklar kuran, devletler, imparatorluklar yaratan bir varlıktır. Sen, Anadolu denilen bu yurda sonradan gelme değil, ilk yerleşip uygarlıklar kuranların çocuklarısın. Fakat geleceğine güvenebilmek için bugün çalışman gerekir; çünkü yalnız tarih övüncü bir meziyet sayılmaz” demektedir. (*4)
Atatürk’e göre, “Anadolu en az 7 bin yıldır Türk beşiğidir.” (*5)
HAKKÂRİ’DE BULUNAN 4 BİN YILLIK STELLER (BALBALLAR/ TÜRK MEZARLARI)
Hakkâri’de bulunan steller, MÖ 2. bin yıllara tarihlenmektedir. Mezarlardaki silahlardan hareketle steller, Avrasya bozkırları halklarının kültürlerine bağlanmıştır. Yani Hakkâri mezarlarında ele geçen silahların Orta Asya Öntürk ve Türklerin silahlarıyla birebir aynı olduğu saptanmıştır. Bu tarihi buluş, Türklerin binlerce yıl önce Anadolu’da yaşadıkları tezinin kanıtı olduğu belirtilmektedir. TTK’nun desteği ile yapılan kazılarda ele geçen balballara dayanarak, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Veli Sevin Anadolu kapılarının Malazgirt’le açılmadığını, Türklerin binlerce yıl önce Anadolu’da var olduklarını belirtti. Türklerin Anadolu’ya 1071 Malazgirt Zaferi’yle girmediği tezini Afyon Kocatepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ekrem Memiş ileri sürmüştü. Buna destek Türk Tarih Kurumu adına Anadolu’da kazı çalışmaları yürüten Yüzüncü Yıl Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Veli Sevin’den de geldi. Sevin, Hakkâri Bölgesi’nde milattan önce 2 binli yıllara uzanan Türk mezar taşları bulduklarını belirtti. (*5)
Bu yazımızı da Atatürk ve Cumhuriyet kadını ünlü Sümer Kraliçesi Muazzez İlmiye Çığ’ın bir sözüyle bitirelim:
“Bugüne kadar ‘Tarih Sümerlerle başlar’ deniliyordu. Bundan böyle ‘Tarih Türklerle başlar’ dememiz gerekiyor.”
KAYNAKLAR:
(*1) Mehmet Kenan Yelken-Veryansın TV (*2) İbrahim Tellioğlu, Fethedilenlerin gözüyle Anadolu’nun fethi, Bilge Kültür Sanat, İstanbul, 2020, s.31/ Akt. Bahtiyar Aydın, Sakalar/İskitler Gizlenen kök Atalarımız, Kaynak yayınları, 1. Basım Şubat 2022, s. 29) (*3) Atatürk’ün Bütün Eserleri/ c. 15, Kaynak yayınları, İstanbul, 2005, s. 218 (*4) Mustafa Kemal Atatürk- ((Atatürk’ün Bütün Eserleri/ c. 27, Kaynak yayınları, İstanbul, 2010, s. 45) (*5) Bahtiyar Aydın, Hangi Osmanlıyız/2, (*6) BELLETEN TTK- |