Avukatlık meslek kurallarının çağın gerisinde kalması
Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları , TBB’nin 8-9 Ocak 1971 tarihli IV. Genel Kurulu’nda kabul edilmiş ve 26 Ocak 1971 tarihli TBB Bülteni’nde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ancak yürürlüğe girdiği tarihten bu yana hiçbir değişikliğe uğramamıştır. Ne yazık ki bu durum kuralların yürürlükte olduğu kırk beş yıl boyunca avukatlık mesleğinin ruhunu iftiharla temsil etmesinden kaynaklanmamıştır. Bilakis meslek kuralları avukatlık mesleğine yeni adım atan stajyer avukatların uyma yükümlülüklerini (Av. K. m. 23/2) tebessümle karşıladıkları çağ dışı bir metin olarak varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Zaman içerisinde birtakım hükümlerinin yürürlüğü durdurulmuş ve iptal edilmiş, bazı hükümleri itibardan düşmüş bir metin olsa da ne yazık ki bugüne kadar yürürlükte kalmıştır. Av. K. m. 34 uyarınca kurallara uymadığı için disiplin cezası alan avukatlar, çözümü kurallarda değişiklik için baskı yapmakta aramamış, haklı bir tercihle Danıştay’da açtıkları iptal davalarıyla kesin sonuca ulaşmışlardır. Böylece kendi mesleğinin köhneliğine sıkı sıkıya sarılan baro disiplin kurulları bazı yönlerden meşgalesiz kalmıştır. Halbuki Danıştay’ı ilgili meslek kurallarının yürürlüğünü durdurmaya ve iptal etmeye sevk eden nedenler de Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk kurallarıdır… Tarafımdan 2009 yılında işaret edilen ve TBB Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından da fark edildiği şahsıma ifade edilen eleştiriler , halen geçerliliğini korumaktadır.
Değişiklik iradesinin gündeme gelememesi
Av. K. m. 97/6 uyarınca baro başkanları “… meslek kurallarının gereğini her türlü organlara karşı savunmak…” ile görevlendirilmiştir. Ancak bu kural, Anayasa, kanunlar ve hukukun genel ilkeleri karşısında fiilen yürürlükten kalkmış bir metni savunmak anlamına gelmez. Bu nedenle barolar, “kraldan çok kralcı” bir yaklaşımla meslektaşlarını hırpalamamaya özen göstermeli, “avukatlığın onur ve bağımsızlığını” (m. 97/6) korumak adına, “… kendisini göreve zorlıyan hususlar…” dan (m. 97/6) birisi olan, “meslek kurallarında değişiklik yapma” iradesinin hareket noktası olmak görevini yerine getirmelidirler.
Avukatlık meslek kurallarında değişiklik yapma iradesinin bir türlü gündeme gelmemesi önemli bir sorundur. Ama sorun esasında ilgili makamlarda bulunanların avukatlık meslek kurallarının değiştirilmesi gerektiğine inanıp inanmamaları değildir. Çünkü bu kuralların yürürlüğünden rahatsızlık duymamak, mesleğine saygı duyan bir avukatın benimseyeceği bir tutum değildir. Sorun avukatlık “meslek kurallarını tespit ve tavsiye edecek” TBB (Av. K. m. 110/16)’nin gündeminde olduğunu varsaydığımız değişiklik iradesinin “uyulması zorunlu meslek kurallarını tespit edecek” TBB Genel Kurulu gündemine yansıtılamamasıdır. Mesleğin gündelik sorunları, avukatların acil sosyal ve ekonomik ihtiyaçları ve popüler siyası gerginlik ve tartışmaların zorlukla gündeme getirildiği bir ortamda, kangren olmak bir yana artık vücuttan koptuğu için hissedilmeyen meslek kuralları, bir türlü genel kurul gündeminde hak ettiği yeri bulamamıştır. Umuyorum gelecek genel kurullar, mesleğin ruhunu oluşturan yeni kuralların yeşerdiği verimli bir çalışma ortamı olur.
Avukatlık meslek kurallarında ihtiyaç duyulan “arabuluculuk” düzenlemesi
Hukuki uyuşmazlıkların çözümüne yeni bir boyut kazandıran arabuluculuk, büyük ölçüde avukatların kontrolündeki bir meslek olarak icra edilmeye başlamıştır. Her iki mesleğin insan kaynağındaki paralellik bu mesleklerin uyumlu çalışması için yapılması gereken değişikliklerin daha erken fark edilmesine neden olmuştur. Artık arabuluculuk ile ilgilenen avukatların büyük çoğunluğu şu konuda hemfikirdir: “Avukatlık meslek kuralları değiştirilerek avukatların arabuluculuk gibi alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri hakkında müvekkillerini bilgilendirmesi zorunluluğu getirilmelidir”.
Her ne kadar geniş bir yorumla avukatın özen yükümlülüğü kapsamında arabuluculuk hakkında da bilgilendirme yapma zorunluluğu olduğu ifade edilebilecek olsa da böyle bir yorum avukatları harekete geçirmek için yeterli değildir. Avukatı yükümlülükleri hakkında dikkati davranmaya iten en önemli etken disiplin sorumluluğudur. Avukatlar “yorum” yoluyla ulaşılabilecek ve fakat kendisine açık bir hukuki sonuç bağlanmayan bir “görüşle” harekete geçmeyeceklerdir. Bu nedenle arabuluculuk yöntemi bakımından ihtiyaç duyulan aydınlatma işlevinin fiil ya da ihmal ile yerine getirilmemesi ve buna bağlı yaptırımlar, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin bir gereği olarak meslek kurallarında açıkça düzenlenmelidir. Çünkü halihazırda avukatların icra ettiği arabuluculuğa etkinlik kazandırmanın tek yolu, avukatların çözüm odaklı vatandaş iradesinin çelicisi değil temsilcisi olmasından geçmektedir.
Yeniliklerin hayata geçirilmesinde izlenecek yola ilişkin öneriler
Yine ifade etmek gerekir ki yukarıda bahsedilen ihtiyaçlar ancak TBB’nin TBB Genel Kuruluna sunacağı değişiklik önerisinin kabul edilmesiyle mümkündür. Ancak arabuluculuk gibi aynı kesim tarafından icra edilmesine rağmen ekonomik yönden rekabet halindeki iki mesleğin uyumlu hale getirilmesi için yapılması gerekenler tek yönlü değildir. Kendi birikmiş sorunları için harekete geçmekte zorlanan avukatlık mesleğinin ekonomik rekabet halinde olduğu arabuluculuk lehine harekete geçerek avukatlara “arabuluculuk hakkında aydınlatma yükümlülüğü getirilmesi” için uzun bir süre daha beklenmesi gerekir. Bu nedenle son günlerde çözüm, avukatın genel yükümlülüklerinin yorum yoluyla genişletilmesinde ve bunun kamuya maledilmesinde aranmaktadır. Fakat bunun yapılması bile TBB’yi arabuluculuğa ilgi duymayan avukatlar karşısında siyaseten zor durumda bırakacağından çekingen davranılmaktadır. Belki de olması gereken öncelikle kurulacak “arabuluculuk meslek birliği”nden gelecek talep ile TBB’nin harekete geçmeye davet edilmesidir. Bu durumda talebin ortak tabandan ve bir meslek birliğinden geldiğini gören TBB siyaseten rahatlayarak emsal ülkelerdekine benzer bir düzenleye yapma yoluna gidebilir; bu düzenleme meslek kurallarında yapılması gereken diğer değişikliklere vesile bile olabilir. Ancak TBB’den söz konusu değişiklikleri talep edebilecek bir arabuluculuk meslek birliği kurulmaması ya da TBB’nin kendisine yönelen istekleri karşılamaması halinde ise yapılması gereken, ihtiyaç duyulan değişikliklerin üzerindeki çalışmalar süren Avukatlık Kanunu Tasarısı’na eklenmek suretiyle yani kanun yoluyla yapılmasıdır.