Ayıplı Mal Davası

AYIPLI İFA HALINDE TÜKETICININ SEÇIMLIK HAKLARI

Seçimlik haklar; ayıplı mal veya hizmet karşısında tüketicinin mağduriyetinin önüne geçmek adına sahip olduğu, yenilik doğurucu niteliği haiz haklardır. Yürürlükteki düzenleme çerçevesinde “yenilik doğuran hak” niteliğindeki seçim hakkının, satıcının muvafakatine ve mahkeme kararına gerek olmadan alıcının tek taraflı ve karşı tarafa varması ile sonuç doğuran irade açıklamasıyla kullanılabileceği hususu tereddütsüz kabul edilebilecektir.

Satın almış olduğu malda mevcut ayıba ilişkin maddi şartlar gerçekleşmiş ve gerekli şekil şartlarını yerine getirmiş olan tüketiciye, satıcıya karşı tefekkül hükümlerini yürütebilmesi için uğranılan zararların giderilmesi kapsamında haklar tanınmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 227/I hükmünde alıcının sahip olduğu seçimlik haklar şu şekilde sıralanmıştır:

AYIPLI MAL VE HİZMET SEBEBİYLE TÜKETİCİ HAKLARI

Tüketici aldığı bir mal veya hizmette yukarıda tanımlanan şekilde bir veya birkaç ayıp ile karşılaştığında ne gibi hukuki yollara başvurabilir?

Kanun bu gibi durumlarda kademeli bir başvuru sistemi öngörmüştür. Ayıplı bir mal veya hizmet ile karşılaşan tüketici öncelikle sahip olduğu seçimlik haklar ile söz konusu ayıbın giderilmesi için satıcı ile temasa geçebilir. Bu şekilde sorun çözülemiyor ise ve diğer şartlar da var ise tüketici, Tüketici Hakem Heyeti’ne veya Tüketici Mahkemesi’ne başvurarak hak talebinde bulunabilecektir. Belirtmek gerekir ki tüketici seçimlik haklarından birini doğrudan hakem heyeti veya mahkeme kanalı ile de kullanabilir.

Tüketici TKHK hükümleri çerçevesinde sahip olduğu haklar bir yana ayıplı mal veya hizmet sebebiyle zararının daha fazla olduğunu ispatlayarak genel hükümlere göre tazminat talebinde bulunabilir. Örneğin bir evin elektrik tesisatını onaran ancak bu onarımı gerektiği gibi yapmayan ve evdeki bütün elektrikli aletlerin yanmasına sebep olan elektrikçiden yanan elektronik aletlerin bedeli de talep edilebilir.

Gaziantep Avukat Ali Tümbaş Anlaşmalı ve Çekişmeli Boşanma Avukatı

SONUÇ

TBK ve TKHK’da düzenlenen ayıptan doğan sorumluluk ve tüketicinin/alıcının seçimlik hakları birbirine benzer düzenlemeler içermektedir. TKHK, TBK’ya göre sorumluluk ve ispat açısından tüketici lehine düzenlemeler içermektedir. Hak kaybı yaşanmaması için hangi kanunun uygulama alanı bulacağı hususunda gerekli değerlendirmenin yapılması gerekmektedir.

YARGITAY KARARI

Ayıplı Mal Davası

Özet : * davacı, ıslah dilekçesi ile; davacının ayıpsız misli ile değişim talebinden vazgeçerek seçimlik hakkını satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim talebi yönünde değiştirmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı dava dilekçesi ile talebini dava konusu otomobilin ayıpsız misli ile değişimi olarak göstermiş olup daha sonra verdiği ıslah dilekçesi ile talebini bedel indirimi yönünde açıklamış ve değiştirmiştir.

* tüketici; bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Açıklandığı şekilde tüketici seçimlik haklarından herhangi birisini kullanabilecektir.

Yargıtay

13. Hukuk Dairesi

Esas : 2016/15694

Karar : 2019/763

Karar Tarihi : 29/01/2019

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, 31.07.2013 tarihinde davalıdan dava konusu otomobili satın almış olduğunu, dava konusu aracın bagaj kapağının iç kısmında macun kopması kaynaklı ayıplı olarak kendisine teslim edildiğini ileri sürerek halihazırda gizli ayıplı olan dava konusu aracın ayıpsız misli ile değişimine karar verilmesini istemiş; yargılama sırasında davasını ıslah etmek suretiyle seçimlik hakkını satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim talebi olarak değiştirmiştir.

Davalı dava konusu aracın ayıplı olmadığı gerekçesiyle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece; davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Mahkemece, dosya kapsamında görüşüne başvurulan bilirkişilerin dosyaya kazandırdığı kök ve ek raporlara da dayanılmak suretiyle ve ufak çaplı boya hasarının mevcut haliyle yada yapılacak işlemler sonrası araçta değer düşümü yaratacak nitelikte olmamasının yanı sıra araçtan beklenilen faydalanma üzerinde de etkisi bulunmadığından dava konusu aracın ayıplı olmadığı, aracın yenisi ile değiştirilmesi şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddi cihetine gidilmiş olduğu ve devamında hüküm fıkrasının dört numaralı bendinde “Davalı taraf kendisini bir vekil marifetiyle temsil ettirmiş olduğundan karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan …Ü.T uyarınca 5.832,78 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,” karar verildiği anlaşılmaktadır.

Dosyanın incelenmesinde; davacı vekili tarafından dosyaya sunulmuş bulunan 06.06.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile; davacının ayıpsız misli ile değişim talebinden vazgeçerek seçimlik hakkını satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim talebi yönünde değiştirmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı dava dilekçesi ile talebini dava konusu otomobilin ayıpsız misli ile değişimi olarak göstermiş olup daha sonra verdiği ıslah dilekçesi ile talebini bedel indirimi yönünde açıklamış ve değiştirmiştir.

4077 sayılı yasa nın 4. maddesinde, malın ayıplı olması durumda tüketicinin seçimlik hakları düzenlenmiştir. Bu seçimlik haklarda tüketici; bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.

Açıklandığı şekilde tüketici seçimlik haklarından herhangi birisini kullanabilecektir. Mahkemece her ne kadar davalılar bakımından hükmün 4 numaralı bendi ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 5.832,78 TL vekalet ücretine hükmedilmiş ise de karar tarihi itibariyle tarifede gösterilen maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, vekalet ücretinin hatalı olarak nispi oran üzerinden hesaplanması ve yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması usulün 438/7 maddesi gereğidir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz eden davacının ikinci bent kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle gerekçeli kararın hüküm başlıklı bölümünün dördüncü bendinde yer alan “Davalı taraf kendisini bir vekil marifetiyle temsil ettirmiş olduğundan karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan …Ü.T uyarınca 5.832,78 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,” cümlesindeki “5.832,78” rakamlarının hükümden çıkarılarak yerine “750,00” rakamlarının yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın

Avukatlarımızın Yazısını Oylar mısınız?