Ayşe Öktem: Geçmişin hayaletlerinden kurtulmak özgürleştirir

beraberce Derneği’nin 2 yıldır sürdürdüğü “beraberce Değişim Programı: Hafıza Mekânları” projesinin kapanışı vesilesiyle 26 Mart 2019 tarihinde İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Cezayir Restoran’da bir etkinlik düzenledi. Etkinlikte, proje kapsamında dünyanın çeşitli ülkelerindeki hafıza mekânlarına giderek oradaki gözlem ve deneyimlerini aktaran gönüllülerinin yazılarından oluşan 2 kitabın tanıtımı yapıldı. Etkinlik aynı zamanda, 2017’den beri süren “Vicdan Mekanları Değişim Projesi”nin kapanışı ve Nisan’da başlayacak proje “Hatırla!”nın da tanıtımı anlamına geliyordu.

2017 yılı gönüllülerinin yazıları “Hatırlamak İyileştirir”, 2018 gönüllülerinin yazıları ise “Hatırlamak Özgürleştirir” adıyla kitaplaştı.

Açılış konuşmasını yapan beraberce Derneği Direktörü Ayşe Öktem, hatırlamanın iki işlevi olduğunu anlattı: “Kimlik inşası veya kimlik pekiştirme için hatırlama. Devletlerin ve siyasi örgütlerin kullandığı hatırlatma pratikleri, genelde ‘biz’i tanımlayarak bir sınır çizer, bunun dışında kalan ‘ötekiler’ düşmandır. Bu hatırama pratikleri genelde dışlayıcıdır, birçok durumda habistir.”

beraberce Derneğinin hatırlama çalışmalarının kimlik inşası/pekiştirmesiyle uğraşmadığını, felaketlerin tekrarlanmaması için yapıldığını belirten Ayşe Öktem, zor ve ağır geçmişleri konuşmanın, paylaşmanın, onlarla yüzleşmenin sonuçta iyileştirdiğini, geçmişin hayaletlerinden kurtulmanın özgürleştirdiğini vurguladı.

PROJE GENİŞLEYEREK DEVAM EDECEK

DVV International’ın (Almanya Halk Yüksekokulları Birliği Uluslararası Birlikte Çalışma Enstitüsü) stratejik partneri beraberce Derneği’nin yönetiminde, Hrant Dink Vakfı ile birlikte yürütülen bu projede, Hrant Dink Vakfı uluslararası panellerin örgütlenmesi ve bir Hrant Dink Hafıza Mekânının açılmasını, beraberce Derneği ise değişim programı ve bu program bağlamında bir blog yayınlamayı ve paylaşım atölyelerini üstlenmişti. Değişim programı dahilinde 2 yılda 19 gönüllü, dünyanın farklı vicdan mekanlarında 2 aya kadar gönüllü çalışma imkanı buldular, orada deneyimlediklerini blog yazılarında ve memlekete döndükten sonra atölyelerde paylaştılar. Lansmanı yapılan 2 kitap, bu blog yazılarından derlendi.

Gecede Nisan’da başlayacak olan yeni proje “Hatırla!” da tanıtıldı. Gene 2 sene sürecek bu proje de bir değişim programını kapsıyor, bu sefer 40 gönüllü farklı vicdan ve hafıza mekânlarına gitme imkanı bulacak. Genişletilmiş değişim programı yanı sıra, vicdan ve hafıza mekanları konulu bir online eğitim, online vicdan mekanları arşivi ve çok sayıda atölye, yılda 2 yaz okulu öngörülmekte.

Yeni değişim programının çağrısı Mayıs-Haziran gibi yayınlanacak, beraberce sosyal medya hesaplarında yayınlanacak.

“IRKÇILIĞA KARŞI DURMAK VE İNSAN HAKLARINI SAVUNMAK BİR GÖREVDİR”

Her iki projeyi fonlayan Almanya Dışişleri Bakanlığına teşekkür ettikten sonra Ayşe Öktem, sözü Almanya Başkonsolosluğu Kültür Ataşesi Meik Laufer’e bıraktı.

Meik Laufer, Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın bu projeyi neden desteklediğinin sorulabileceğini, bunun Almanya’nın zor geçmişi ile ilgili bir yaklaşım olduğunu belirtti. Hatırlama kültürünün, Almanya için çok önemli olduğunu belirten Laufer, tarihsel sorumluluğu vurguladı. Bu sorumluluktan kaynaklanarak bir Alman vatandaşı olarak her zaman insan onurunun dokunulmazlığı için mücadele edeceğini vurgulayan Laufer, Almanya Dışişleri Bakanı Maas’ın sözlerini de okudu: “Almanlar tarafından Holokost’ta işlenen korkunç suçlar nedeniyle sadece memleketimiz büyük bir sorumluluk taşımakla kalmıyor, aynı zamanda benim için de siyasi davranışlarımı belirleyen derin bir bireysel sorumluluğa da neden oluyor. Benim için, her zaman Yahudi düşmanlığı ve ırkçılığa kesin bir şekilde karşı durmak ve insan haklarını savunmak bir görevdir.”

“BARIŞ KÜLTÜRÜNÜN İNŞASI İÇİN BU PROJE ÇOK ÖNEMLİ”

Daha sonra açık mikrofon yöntemiyle dünyanın çeşitli ülkelerindeki hafıza mekanlarına giden gönüllüler kendi deneyimlerini paylaştı.

Amerika’da bulunan Holokost Anma Müzesi’nde gönüllülük yapan Hande Kayma, “beraberce Değişim Programı benim için inanılmaz bir fırsattı. Hafızalaştırma alanıyla ilgili çalışmalarıma Türkiye’de devam edeceğim. beraberce’nin adına yakışır bir şekilde beraberce yaşamın inşası için sürdürdüğü tüm çalışmalara katılmaya devam edeceğim” dedi. Kayma’nın ardından söz alan ve Macaristan’da bulunan Zachor Vakfı’nda gönüllülük yapan Aleks Can Çidem ise “Türkiye’de barış kültürünün inşası ve diyaloğun geliştirilmesi için bu proje çok önemli” dedi. Açık mikrofonda konuşan feminist aktivist Faten Sarraj ise “beraberce’nin yürüttüğü çalışmaların kadınlar için oldukça iyileştirici olduğuna inanıyorum. Çalışmalarda desteklenen aynı zamanda kadınların hikâyelerinin hafızalaştırılmasıdır” dedi.