Bağ-Kur; Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumunun kısaca bilinen adıdır. Sosyal güvenlik kurumlarını 2006 yılında tek çatı altında birleştiren 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile SGK kurulmuş ve ayrı bir sosyal güvenlik birimi olan Bağ-Kur’un varlığı da bununla sona ermiştir. Bağ-Kur yeni 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Yasasının 4/b maddesinde düzenlenmiş olup, gündelik dilde Bağ-Kur için 4/b tabiri de kullanılmaktadır. Yargı kararlarında bazı istisnai durumlarda hukuki boşluklar sigortalılar lehine yorumlanarak 4/b kapsamındaki (Bağ-Kur) sigortalılığının tespitine hükmedilebileceği öngörülmüştür.
Zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı kapsamına giren kişinin kendisinin SGK’ya başvurup başvurmadığına bakılmaksızın, yukarıda belirtilen kapsamda faaliyetine başlayan, kaydını veya tescilini yaptıran kişiyi ilgili kurum veya kuruluşun SGK’ya bildirmesi Kanunen zorunludur. SGK bu kurum ve kuruluşlardan gelen bildirim üzerine kişinin Bağ-Kur kaydını yapmakta ve sigortalılığını başlatmaktadır. Bu tarihten itibaren de sigortalılığı devam ettiği sürece o kişi adına her ay prim borcu tahakkuk etmektedir.
1479 sayılı Kanunda açık bir hüküm olmadığından kendi nam ve hesabına çalışanlar bakımından geçmiş hizmetlerin tespitine imkân yoktur. Bu nedenle kendi nam ve hesabına çalışanlar Bağ-Kur sigortalılık sürelerinin tespitine yönelik dava açamazlar.
Fakat hukuki boşluğun sona erdiği 02.08.2003 tarihinden önceki tarihte sigortalılık tescilinin bulunması halinde geriye yönelik olarak en fazla 20.4.1982 tarihine kadarki süreler için Bağ-Kur sigortalılık tespiti mahkeme yoluyla istenebilir. Bağ-Kur için oda veya sicil kaydı bulunanlar, 4956 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar vermiş oldukları işe giriş bildirgesine, Kurumca yapılan resen tescile veya tescil talebi yerine geçen prim ödemesine dayalı olarak, bu dönemde vergi kayıtları varsa veya 1479 sayılı yasanın 3165 sayılı yasa ile değişik 24. Maddesindeki diğer koşulları varsa, bu dönemin tespitini dava edebilirler. Zira, 3165 sayılı yasa ile değişik 25. Maddeye göre, gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da Esnaf ve Sanatkâr siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı oldukları tarihten itibaren kendiliğinden, bu kanuna göre sigortalı sayılırlar.
Bu davalarda EN ÖNEMLİ HUSUS:
4956 Sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar tescilleri, prim ödemeleri veya tescil başvuruları yoksa, aynı tarihten sonra sadece aynı yasa ile 1479 sayılı yasaya eklenen geçici 18. Maddeye göre, vergide kayıtlı olan süreleri için BORÇLANMA HAKLARINI kullanarak sigortalılık süresi elde edebilirler. Geçmişe yönelik hizmetlerini dava yolu ile tespit ettiremezler.
4956 sayılı yasanın 47.maddesi ile 02.08.2003 tarihinde 1479 sayılı yasaya geçici 18. Madde eklenmiştir. Maddeye göre, sigortalılık niteliği taşıdıkları halde,4.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescil yaptırmamış olan sigortalıların, sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 4.10.2000 tarihinden itibaren başlar. Geçici 18. Madde, kuruma 02/08/2003 tarihine kadar giriş bildirgesi vermeyen veya kurum tarafından resen tescil edilmeyen veya Kuruma tescil isteği yerine geçen prim ödemesi bulunmayan sigortalılar dava hakkını engellemektedir.
02/08/2003 tarihinden sonra 1479 sayılı yasaya göre, zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları vergi kaydına göre sadece borçlanma yoluyla mümkündür. Diğer oda, esnaf sicil kaydı veya şirket ortaklığı gibi durumlar geçmişe yönelik olarak tespit davası açma veya borçlanma hakkı sağlamamaktadır.
02.08.2003 Tarihinde önceki tarihte Kuruma tescil edilmiş, giriş bildirgesi vermiş veya bir şekilde kendi adına tescil isteği yerine geçecek şekilde prim ödemiş olan ve 1479 sayılı yasa kapsamında kendi adına veya hesabına bağımsız çalışanlar, 14/03/1985-04/10/2000 dönemi için yapılan açıklamalar doğrultusunda, 20.04.1982 tarihinden itibaren vergi kaydına dayalı olarak, 14.03.1985 tarihinden sonra esnaf sicili veya meslek kuruluşu kayıtlarına dayalı olarak sigortalılıklarının tespitini talep edebilirler.
Diğer taraftan bir kişinin mevcut Bağ Kur sigortalılığı Kurum tarafından denetime dayalı olarak iptal edilmiş ise bu işleminin aksini ispatlamaya yönelik dava açabilmesi de mümkündür.
SGK denetimleri neticesi oda kaydının sahte olduğu gerekçesi ile Bağ-Kur sigortalılığı iptal edilenler kaydın geçerli olduğunun tespiti davası açabilecektir. Bu durumda sahtelik eyleminin gerçek olup olmadığı ve davacının fiilen ticari faaliyeti olup olmadığı araştırılacaktır. Yargıtay benzer bir olayda zamanaşımı süresi geçtiği için resmî belgede sahtecilik suçu hakkında ceza yargılamasında “düşürülme kararı” verildiğini belirterek olayda kendi namına ve hesabına çalışma bulunup bulunmadığının tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir. (Yargıtay 10.Hukuk Dairesi 15.9.2009 T. 2009/6269 E. 2009/14416 K.)
Bağ Kur sigortalılığının tespitine karar verilmesi halinde prim ödeme yükümlüsü sigortalının kendisi olduğu için hizmet tespiti davalarından farklı olarak sigortalılık sürelerinin tescili için primlerin de ödenmiş olması gerekmektedir.
Tarım Bağ-Kur sigortalısı olacaklar 2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre: “Kanunla veya Kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyetlerde bulunanların” bu Kanuna göre sigortalı sayılacakları kabul edilmiştir.
Öte yandan 2926 sayılı Yasanın 9’ncu maddesine göre sigortalı sayılanları sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Bağ-Kur kayıt ve tescillerini yaptırmayanların tescilini resen yapmaktadır. Bu Yasa hükmünden ve 2926 sayılı Yasanın 5. maddesinin 2. fıkrasındaki, “sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemez, kaçınılmaz” şeklindeki yasal düzenlemeden bu sigortalılığın zorunlu bir sigortalılık olduğu anlaşılmaktadır.
Bu sigortalılığın başlangıcına esas olacak kayıtlar aynı Yasanın 10. maddesinde de sayılmıştır . Yasanın 10. maddesinde belirtilen merci, kurum, kuruluş, kooperatif, birlik, şirket ve banka kayıtları Tarım Bağ-Kur sigortalılığının başlangıcına ve tesciline esas kabul edilmiştir. Yani, bu kayıtlar 2926 sigortalılığının başlangıcına karine olarak gösterilmiştir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespitinde; kişinin tarımsal faaliyette bulunup bulunmadığı, tapuda kayıtlı gayrimenkulü yoksa, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde mi tarım faaliyeti gerçekleştirdiği, dava konusu edilen yıllarda kıtlık, doğal afet, hastalık nedeniyle ürün elde edemediği yıllar olup-olmadığı, yeterli ürün elde ettiği yıllarda ürünleri nerelere sattığı, Tarım Bağ-Kur sigortalılığına karine sayılan ve Yasanın 10. maddesinde gösterilen kayıtlardan Ziraat Odası kaydı ve Tarım Kredi Kooperatifi ile Ziraat Bankası, Fındık Satış Kooperatifi gibi kayıtların başlangıçları, bitmişse; bitiş tarihleri gibi hususlar araştırılarak sonucuna göre tespitine karar verilebilmektedir.
Tarım Bağ-Kur tespitinde ;
1-Çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu,
2-Dönem içinde Ziraat Bankası, Kooperatif veya Birlikler aracılığıyla “Tarımsal Amaçlı Kredi” kullanıp kullanmadığı,
3-Dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı,
4-Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı,
5-Zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri,
6-Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu,
7-Ziraat Odası, Kooperatif veya Birliklere üyeliği varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması halinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini Yürütmeye elverişli alet ve edavatının bulunup bulunmadığı, traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi halinde, traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiği,
8-Hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, hayvanlarına ilişkin menşe şehadetnamesinin bulunup bulunmadığı, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ilişkin bilgiler İlçe Tarım Müdürlüklerinden sorulması yoluyla, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklarıyla tespiti mümkün olabilmektedir.