Balıkçı Barınaklarının Gerçek Sahipleri BALIKÇILAR’dır.

BALIKÇI BARINAKLARININ GERÇEK SAHİPLERİ BALIKÇILARDIR

Balıkçı barınakları balıkçı teknelerine korunma, barınma ve bakım onarım gibi tüm lojistik desteğin sağlandığı ve ihtiyaçlarının karşılandığı, aynı zamanda avlanılan su ürünlerinin karaya çıkış noktalarıdır. Tüm Türkiye kıyıları boyunca işletme halinde olan mevcut balıkçılık kıyı yapıları 325 adettir. En fazla balıkçı barınağına sahip olan bölgeler ise Marmara ve Ege bölgeleridir. Çekek yerlerinin ise tamamına yakını Doğu Karadeniz Bölgesi’ndedir. Akdeniz Bölgesi ise en az sayıda balıkçılık kıyı yapısını barındıran bölgedir.

Son yirmi yıldır balıkçı limanlarına önemli miktarda yatırım yapılmış, kıyı şeridi boyunca çeşitli tesisler kurulmasına ve Doğu Karadeniz’deki birçok balıkçı limanında küçük ölçekli balıkçılar için binalar/ depolar bulunmasına rağmen, sadece az sayıda tesiste kıyı hizmetleri (buz, yakıt, su temini, depo ve çalışma alanları) verilmektedir. Genel olarak balıkçı barınaklarının bir bölümünün alt yapı, birçoğunun ise üstyapı eksiklikleri bulunduğu bilinmektedir. Birçok barınakta, balıkçıların ağlarını donatacak, tamir edecek ve muhafaza edecek bir üst yapı olanağı bulunmamaktadır. Avladığı ürünleri uygun olarak saklayacak soğuk hava depoları da halen mevcut değildir.

Balıkçı barınaklarının yapımı, tarım sektörüne yıllık yatırım programlarından sağlanan ödenekle, Ulaştırma Bakanlığı Devlet Limanları Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilmektedir. Gerek 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunun 17.maddesi ve gerekse Balıkçı Barınakları Yönetmeliğinin 8.maddesine göre, balıkçı barınakları öncelikle su ürünleri kooperatifleri veya kooperatif birliklerine on yıldan az ve yirmi beş yıldan fazla olmamak üzere açık pazarlık usulüyle kiraya verilir. Su Ürünleri Kooperatif ve birlikleri ilan edilen süre içinde kiralama talebinde bulunmadığı veya gerekli şartları taşımadıkları takdirde barınak, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu gereğince Maliye Bakanlığı tarafından talep bulunması halinde öncelikle yerel yönetimlere aksi takdirde diğer gerçek ve tüzel kişilere kiralanmak üzere ihale edilir. Balıkçı kooperatifleri ve kooperatif birliklerinin ekonomik yetersizliklerinden dolayı, barınaklardan gerçek ihtiyaç sahipleri olan balıkçılar yeterince yararlanamamaktadır. Bunun yanında, barınakların bir kısmı amaçları dışında kullanılmakta, kum motorları ve yatlar, balıkçı teknelerinin yararlanması gereken barınakları işgal etmektedirler.

Barınakların denetlemesini Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, İstanbul Liman Başkanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi yapmaktadır. Barınakta, balıkçıların sosyal ihtiyaçlarını karşılamasına yönelik bina yapımına müsaade edilmemektedir. Oysa Avrupa Birliği’ne uyum süreci çerçevesinde, karaya çıkış noktası olarak belirlenen barınakların istenilen özellik ve şartlara sahip olmaları sağlanmalıdır. Barınakların üst yapı olanakları arttırılmalıdır. Bu kapsamda balıkçı kooperatif veya birliklerine kiralanan barınaklarda özellikle üst yapılar içinde yer alan gemiler için akaryakıt istasyonu, tamirhane, buz imalathanesi, soğuk muhafaza ve dondurma, balıkçıların sosyal ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik kafeterya, hamam, berber, sağlık ünitesi gibi birimlerin açılmasında ve kooperatiflerce işletilmesinde ki yasal engeller kaldırılmalıdır. Balıkçı barınaklarının su ürünleri kooperatif veya birliklerince kiralanması sağlanmalı, barınakların balıkçılık faaliyetleri dışı kullanımına yönelik gelen yoğun talepler karşısında sektörün tüm kesimlerince gerekli hassasiyet gösterilmelidir.

Balıkçılık kıyı yapıları ve bu yapıların yönetimi ile ilgili olarak dünyada kabul görmüş yönetim modellerine bakıldığında, bulunduğu lokasyon ve sahip olduğu balıkçılık kapasitesine bağlı olarak çeşitli yönetimsel yaklaşımların benimsendiği görülmektedir. Özellikle küçük ölçekli balıkçılık faaliyetinde bulunan kooperatiflere ve bunlara ait barınaklara yönelik olarak önerilen yönetim modelinde, yönetim yapısını yöredeki balıkçılar tarafından oluşturulan bir kooperatif birliği oluşturmaktadır. Bu modelde, balıkçılık kökenli bir başkan ve yardımcı personelin (yerel insan kaynağı) yanı sıra balıkçılık av istatistiklerini toplamak üzere Bakanlıktan gelen yetkili kişiler yer almaktadır. Esasen bu ve benzeri yönetim modelleri yakından incelendiğinde, balıkçılık aktivitelerinin en etkin ve en verimli şekilde yürütülmesi bakımından iyi bir yönetim yapısının oluşturulmasına gereksinim duyulduğu görülmektedir.

Sonuç olarak; son günlerde gündem de yer alan ve Balıkçı Barınakları Yönetmeliğinde yapılması düşünülen değişiklikler ile bu barınakların balıkçılarımızın elinden alınarak turistik amaçlı tekne-park ve marinalara dönüştürüleceği ve dolayısıyla balıkçıların bundan olumsuz yönde etkileneceği açıktır. Bu nedenle, kamu erki tarafından, balıkçı barınaklarının işletilmesi, yönetilmesi ve kiralanması gibi hususlarda söz konusu balıkçılık kıyı yapılarının gerçek sahibi olan balıkçıların herhangi bir mağduriyet yaşamayacakları ve oluşturulacak bir yönetim yapısında söz sahibi olacakları bir politikanın izlenmesinin balıkçılığımızın geleceği açısından yararlı olacağı kanaatindeyiz.

Prof. Dr. Saadet Karakulak