İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs; dünyada Kamboçya ve Türkiye dışında büyük kentlerin önemli meydanlarında kutlanmıştır. Sendikamızın da üyesi olduğu DİSK’in, KESK, TMMOB ve TTB ile ortak olarak düzenlediği İstanbul’daki 1 Mayıs kutlaması ise siyasi iktidarın talimatları doğrultusunda emniyet güçlerinin hukuksuz engellemeleri nedeniyle 1 Mayıs Meydanı olan Taksim dışındaki yerlerde kutlanmıştır. Uluslararası hukuk tarafından da teyid edilen 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama hakkımızın kanunsuz ve zor kullanarak engellenmesi nedeniyle; İstanbul’da başta Şişli, Beşiktaş, Mecidiyeköy, Okmeydanı ve Boğaziçi Köprüsü olmak üzere dört bir yanda protesto gösterileri ve emniyet güçlerinin halkımıza saldırılarına karşı direnişler gerçekleşmiştir. Benzer saldırılar Ankara ve İzmir’de de gerçekleştirilmiştir. Resmi emniyet güçlerinin tazyikli su, biber gazı ve sivil polislerin yarattığı provokatif saldırılar sonucunda; 266’sı İstanbul’ da olmak üzere 300’ü aşkın gözaltı ( biri basın mensubu ) ve 100’ü aşkın yaralı ( 12’si basın mensubu ) düzenleyici emek/meslek örgütleri ve hukukçular tarafından tespit edilmiştir. Gözaltına alınanlar 4 günlük bir hukuksuzluk süreci sonunda serbest kalabilmişlerdir. Çocuklardan, milletvekillerine kadar geniş bir yelpazede AKP’nin saldırısına yurttaşlarımız maruz kalmıştır.
1 Mayıs 2014 kutlamaları esnasında halkımızın ulaşım hakları da engellenmiştir. Tüm İstanbul’da adı konulmadan sıkıyönetim yaşanmış ve sadece 1 Mayıs katılımcılarının değil bütün yurttaşlarımızın konutlarına, o gün çalışmak zorunda olanların işyerine, hastaların hastaneye ve turistlerin otellerine ulaşmaları engellenmiştir.
Banka, sigorta ve finans çalışanlarının hakları ve talepleriyle birlikte ve eşitliğin, özgürlüğün, barışın ve adaletin egemen olduğu bir dünya için 1 Mayıs kutlamalarına katılmak isteyen sendikamız üye, dost ve mensupları da mevcut sıkıyönetim uygulamalarından etkilenmiştir. İstanbul’un çeşitli yerlerinde emniyet güçlerinin engellemelerine, su ve biber gazlı saldırılarına maruz kalmıştır. Bir yöneticimiz hafif şekilde yaralanmıştır.
Emniyet güçlerinin saldırıları esnasında, siyasi iktidarın halkımız üzerinde yarattığı terörün şiddetini hafifletmek için başta sağlık görevlilerimiz olmak üzere yardıma koşan bütün destekçilerimize teşekkür ederiz. Her türlü yasak, baskı ve engellemeye rağmen 1 Mayıs’ta AKP terörü başarılı olamamıştır, halkımızı sindirememiştir.
1 Mayıs 2014, halkımızın direncinin tükenmeyeceğini gösteren günlerden biri olarak tarihe geçmiştir.
1 Mayıs 2014, dünyada AKP hükümetinin tek dostunun Kamboçya hükümeti olduğunu göstermiştir. Kamboçya hükümeti de, tıpkı AKP gibi, başkent Phnom Penh’in en önemli parkı olan “Özgürlük Parkı”’nı dikenli tellerle ve polis barikatlarıyla çevirmiş, çalışma koşulları ve asgari ücretlerin iyileştirilmesi talebinde bulunan işçilere yasaklamıştır. 1 Mayıs katılımcısı olsun ya da olmasın, AKP’nin ülkemize layık gördüğü bu utanç tablosuna ortak olmak istemeyip ülkenin dört bir yanında tepkilerini dile getiren bütün insanlarımızın gayretlerinin üzerimizdeki sorumluluğu ve kararlılığı bir kat daha arttırdığının bilinmesini isteriz.
Belirtmek gerekir ki, 2 Mayıs gününe 1 Mayıs katılımcısı hiç bir kurum ve insanımız bir adım dahi geri atmadan başlamıştır. Düzenleyici 4 emek/meslek örgütünün tutumları ve diğer tüm katılımcı kurumların açıklamaları bunu kanıtlamaktadır.
Ancak asıl belirtmemiz gereken ise şudur; AKP’nin yürüttüğü bu terör politikası her ne kadar düzenleyici kurumlara karşın görünse de asıl hedef örgütsüz halkımızdır. Çünkü 1 Mayıs katılımcısı tüm kurumlar yıllardan beri bu tür baskı, şiddet, yıldırma ve yasaklama politikalarına maruz kalmaktadırlar. AKP, en az bizim kadar, ülkemizin işçisini, kamu çalışanını, hekimini, mühendisini, mimarını, eşitlik, özgürlük ve adalet için yola çıkan siyasi topluluklarını, haklarını kullanmak için bir araya gelen demokratik kitle örgütlerini yıldıramayacağını bilmektedir. AKP’de halkımıza karşı örgütlenen bir ordu misyonuyla yola çıkardığı 40.000 kişilik polis gücünün ülkemizin direncini kırmaya yetmeyeceğini görmektedir. AKP’nin asıl amacı burada örgütsüzlüğe, yoksulluğa, işsizliğe mahkum edilmeye çalışılan milyonlarca insanımızın her gün yaşadığı sömürü düzeninin terörüne; çocuğundan, yaşlısına, hastasından, kadınımıza kadar açık ve çıplak terörü ekleyerek; Gezi Direnişi ve Haziran İsyanı ile dünyaya örnek olan eşitlik, kardeşlik, dayanışma ve özgürlük günlerine ulaşmamızı geciktirmektir.
Kuşkusuz halkımız 1 Mayıs’ı kutlama hakkından ve kararlılığından vazgeçmeyecektir. Ancak bugünün işini yarına bırakamayız. Halka savaş açarak, halkımıza karşı bir ordu örgütleyerek, geleceğimizi karartmaya ve bugünümüze korku salmaya çalışarak kamu düzenini bozan AKP hükümetine karşı haklarımızı 2 Mayıs’tan itibaren kullanmaya başlayarak karşı koyabiliriz.
Çok açıktır ki; bugün 1 Mayıs’ı kutlama hakkımızı gasp etmeye çalışan AKP, fazla mesailerden oluşan hakkımızı da gasp etmeye çalışacaktır.
Çok açıktır ki; on bin asgari ücreti bir ayakkabı kutusuna sığdırmaya çalışanlar, bir açık hava hapishanesi haline getirdikleri İstanbul’da biber gazıyla onbinlerce asgari ücretli, güvencesiz, sigortasız, sendikasız işçi kardeşlerimize tarımsal haşere muamelesi yapacaklardır.
Çok açıktır ki; gasp ettikleri emeğimizin sonucu oluşan birikimi halkımıza karşı polis ordusunun, kardeş Suriye halkına karşı bir terör ordusunun finansmanında kullananlar, doğal olarak da özelleştirme ile ülkemizin değerlerini yağmalayacaklardır.
Çok açıktır ki; doğayı katletmeden, işçileri öldürmeden ve rant yaratmadan bir köprü kuramayanlar, halkımızın 1 Haziran 2014 sabahı boğaziçinde geleceğe kurduğu köprüye tahammül gösteremeyeceklerdir.
Çok açıktır ki; çelik duvarlarla halkımızı meydanlardan dışlayanlar, emeklilik hakkımızı gasp etmek için de “mobbing” vb duvarlarla çalışma yaşamından dışlamaya çalışacaklardır.
AKP hükümetinin ülkemize yaşattığı bu listenin fazlası vardır, azı yoktur. 1 Mayıs’ın hesabı gelecek 1 Mayıs’a kalmaz. Çünkü banka, sigorta ve finans çalışanları olarak bir parçası olduğumuz ülkemizin emekçileri ve dostlarımız kamu çalışanları, mimarlar, mühendisler, hekimler olarak 1 Mayıs 1976’dan beri Taksim’i eşitliğin, özgürlüğün, adaletin, barışın ve sömürüsüz bir dünyanın sembolü haline getirmeyi başardık. Katiller, darbeciler, faşistler, emperyalistler, sömürücüler karışmadığı zaman dünyaya örnek olacak İstanbul’u yaşattık. Dolayısıyla 1 Mayıs 2015’te de Taksim’den ülkemize ve dünyaya seslenmemizden daha olağan, sıradan, normal bir şey olamaz.
1 Mayıs 2014 göstermiştir ki, 2 Mayıs’tan itibaren büyüyebilen her çocuk AKP’ye rağmen büyüyebilecektir, örgütlenen her işçi kardeşimiz AKP’ye rağmen çalışma hakkını savunabilecektir, mesleğini icra eden her hekim AKP’ye rağmen bu ülkeyi sağlıklı kılabilecektir, mühendis ve mimarlarımız AKP’ye rağmen ülkemizi inşa edebileceklerdir. Ülkemiz AKP’ye rağmen ayakta kalacak ve başta kardeş ve komşu halklar olmak üzere, tüm dünyaya örnek olacaktır.
Devrimci Banka ve Sigorta İşçileri Sendikası (DİSK/BANK-SEN) olarak; 1 Mayıs 2014 çalışmaları, kutlamaları ve sonrasında gösterilen dayanışma için halkımıza teşekkür eder; banka, sigorta ve finans çalışanlarının gerçek sendikal örgütlü gücünün her zaman eşit, özgür, barışçıl, adil ve sömürüsüz bir ülke ve çalışma hayatı için üzerine düşen sorumluluğu yerine getireceğini ilan ederiz.
DİSK/BANK-SEN GYK