İnşaat Dünyası Dergisi, Temmuz-Ağustos 2022 sayısında “Kurumsal İletişim” bölümünde sözü Akçansa Kurumsal İletişim Müdürü Banu Üçer’e verdi. Banu Üçer, dergimiz için kaleme aldığı makalesinde, “Stratejik yaklaşımla planlanan ve yönetilen iletişim süreci kurum itibarının temel taşıdır” vurgusu yaptı.
Ünlü yazar ve yönetim gurusu Peter Drucker, iletişimdeki en önemli unsurun söylenmeyenleri duymak olduğuna vurgu yapar. Mesleki yeteneğin yaratıcılıkla birleştiği ve etkileyici iletişimin başladığı nokta tam olarak burasıdır. Başarılı bir organizasyonda yönetimsel kazanımların ardındaki motiflerden biri de marka itibarının doğru yönetmesiyle “bu insanlar işlerini iyi yapıyor, toplumu ve insanları önemsiyor” dedirtebilmektir.
Hedef kitlede var olan olumlu tutumu daha da geliştirmenin, onlara sizinle ilgili daha önce aşina olmadıkları yepyeni hayaller kurdurmanın yolu ise doğru iletişim stratejisiyle, yenilikçilik peşinden koşarak ve toplum için nasıl fayda üretebileceğinin denklemini oluşturmaktan geçiyor.
Günümüzde nesiller arası iletişimin iş ve sosyal hayatlarımızda giderek daha fazla önem kazandığı bir dönemi yaşıyoruz. Dijitalleşmenin ulaştığı boyutu düşündüğümüzde artık öğrenmemenin, takip etmemenin ve ‘iletişimi yönetmeme’nin bahanesinin kalmadığı bir noktadayız. Aldığımız kararları geliştirmeye, daha kapsayıcı kılacak görüşleri dinlemeye açık olmak ise hepimiz için olmazsa olmaz.
Şirketler açısından bakarsak, bir kurumun itibar algısı ile ilgili en önemli noktalardan biri, toplumla bütünleşebilmesi, sevilen bir marka olarak insanların gönüllerinde yer etmesidir. Kuşkusuz her şirket yolculuğuna bu nihai amaca ulaşmak için çıkar ancak yaşam duraklarında vermek zorunda olduğumuz molalar, talihsiz yol kazaları bizi bazen ana gayeden uzaklaştırabiliyor. Bu noktada iletişim disiplini bir kurtarıcı olarak karşımıza çıkıyor.
Francis Darwin’in Nisan 1914’te Eugenics Review’de yayımlanmış olan makalesinde geçen “ Bilimde itibar, bir fikri ilk defa akıl edene değil, dünyayı o konuda ikna edene yazılır ” sözleri iletişimin belirleyici rolü üzerine bugün de çok şey anlatıyor. Marka yönetiminde başarının temel unsurunu, toplumun mutluluğu için yarattığımız uygun atmosfer olarak görmezsek ve stratejik bir iletişim yaklaşımı ile bu süreci yönetmezsek yolda kalmamız kaçınılmaz olur. Zira hangi sektörde olursanız olun, farklılaşmanız gerekiyor. Bunun en etkili yolu da güven hissini oluşturmaktan; güven hissini inşa etmenin en kesin formülünün ise marka itibarına yatırım yapmaktan geçtiğini biliyoruz. Paydaşlarınız ile güven temelinde kuracağınız ilişkileriniz sizin geleceğe verdiğiniz sözlerdir aynı zamanda. İletişim yönetiminde algı ve tatmin doğru orantılıdır. Stratejik planlamanız kapsamında beklentiyi doğru yönetir ve algıyı maksimize ederseniz, hedef kitlede yaratacağınız tatmin de aynı oranda yüksek olur.
Marka algısını güçlü tutma ve bunu sürdürülebilir kılma yönünde alınacak aksiyonların başında ise iç ve dış iletişimde sıklıkça bahsedilen ‘insan odaklılık’ kavramının altını sağlam şekilde dolduran sosyal projeler geliyor. Kurumsal sosyal sorumluluk çalışmaları toplum yaşantısına ve uzun vadede Türkiye’nin parlak yarınlarına hizmet eden yönüyle hemen hemen her şirketin üzerine titrediği, iletişimini yaptığı bir konumda bulunuyor.
Evrensel ölçüde kabul görmüş değerlerin, toplum menfaatine olacak bir projede hayat bulması, iletişim marifetiyle bu çalışmaların milyonlara ulaşması marka yolculuğunuzun en tatminkar anlarına işaret ediyor esasen. Önce sizin yüreğinize dokunmayan hiçbir işin paydaşlarınıza aynı duyguyu hissettiremeyeceğinden hareketle; yaraya merhem olan projelerin hayata geçirilmesi için uğraşmak strateji yönetiminin ana hareket noktalarından biri olarak karşımıza çıkıyor.
Samimiyetle sorumluluk aldığını paydaşlarına yaşatabilen kurumlar farklılaşıyor ve itibarlarına büyük katkı sağlıyorlar. Şunu unutmamak lazım, tüketici marka tercihinde bulunurken, işini kolaylaştıran faydaların yanında kalbinin sesine de kulak veriyor. Gönül teline dokunmadan beklenti yönetmek artık çok zor. İtibara yaptığınız tüm bu katkıların aynı zamanda kriz iletişimi yönetimini de desteklediğini aklımızdan çıkarmamak iyi olacaktır. Güzel, güneşli günlerde yolculuk yaptığımız arabaya ne kadar iyi bakarsak, yarın hava şartları değişip, çetin koşullar oluştuğunda yolculuğumuzu o kadar güvenli sürdürürüz.
Stratejik iletişim yönetimi için göz önünde tutmamız gereken, bu denklemde ön sıralarda bulundurmamız gereken bazı adımlar da var kuşkusuz. İşe önce nerede olduğumuzu bize anlatacak mevcut durum analizi ile başlayabiliriz. Belirleyeceğimiz amaçlar ve hedef kitle ise bizim yol haritamızı belirleyecektir. Bu yolda giderken vereceğimiz mesajlar, oluşturacağımız strateji ve alacağımız aksiyonların neler olacağına, bunları hangi takvimde nasıl bir bütçe ile yapacağımıza da karar vermeliyiz. Marka yolculuğunu başarıya ulaştıracak anahtar rol, her bir çalışanın iletişimi yönetmek için gönüllü olmasından geçiyor.
Tabi içinde yaşadığımız, artık hepimizin bir parçası olan sosyal medya gerçekliğini tüm bu süreçlerden bağımsız düşünmemek gerekiyor. Alan uzmanlığı her iş kolunda olduğu gibi, dijital medya yönetiminde de kritik başarı faktörleri arasında yer alıyor. Değişimden beslenmeyi yaşam pratiği haline getiren iletişimciler markaları için yarattıkları değeri en üst seviyeye çıkarabiliyorlar. Zira hedef kitlenizin içinde yenilikten başka bir şey düşünmeyen, inovasyonun içine doğmuş bir kuşak olduğunu da unutmamak lazım. Zihniyet değişimini anlayan, paydaşların desteğini almak ve beklentilerini karşılamakla kendini sorumlu sayan bir anlayışla yönetilen süreçler aynı zamanda başarının kapısını aralıyor.
Sektörünün ve içinde bulunduğu dünyanın ne yöne gittiğini anlayan, vereceği mesajı doğru yaklaşımla oluştururken zamanlamasını en etkili şekilde ayarlayan ve tüm bu iletişim sürecini objektif kriterler ile değerlendirerek gelişim noktalarına dikkat eden şirketler geleceğin markası olma yolculuklarını güçlü şekilde sürdürebilecekler.