Dünya’da ve ülkemizde tarımsal üretim ve beslenmede en önemli katkıyı kadınlar sağlıyor. Kadın, tarımda yeri doldurulmaz bir konuma sahip. Tarlada, bağda, bahçede, serada, bitkisel ve hayvansal üretimin her alanında kaliteli üretim kadınlarımızın emeğiyle, bilgisiyle gerçekleşiyor. Özellikle kadın ziraat mühendislerimiz, bilgileriyle, özverili çalışmalarıyla, tecrübeleriyle, tarımsal kalkınmada, sosyal ve ekonomik ilerlemede önemli rol oynuyor. Antalya’da örtü altı üretimde başarılı çalışmalarıyla fark yaratan kadın tarım danışmanlarımız Sayın Kamile Arslan, Sayın Necla Köse, Sayın Verda Keleş ve Sayın Selma Tapucuoğlu’nu bu ayki sayımıza konuk ederek, tarımsal üretime nasıl ışık tuttuklarını konuştuk.
Sayın Arslan, Sayın Köse, Sayın Keleş ve Sayın Tapucuoğlu, Antalya’da sektörün tüm paydaşları tarafından tanınan isimler. Kesme çiçek üretiminde kalite ve ihracatın artmasında büyük paya sahip olan başarılı kadın tarım danışmanlarımız, 2005 yılında bir araya gelerek danışmanlığa başlamış. 12 kişi ile çıktıkları bu yolculukta şimdilerde 6 kişi kalsalar da üretimde sorun yaşayanların veya yaşamak istemeyenlerin uğradığı tek adres durumundalar. Yazın aşırı sıcakta, kışın soğukta, yağmurda, çamurda zaman bilmeden çalışan kadın danışmanlarımız, adeta yorulmak nedir bilmiyor. Tek bir hedefleri var, kaliteli ve verimli üretim.
Arslan: “Tarımsal üretimin her alanında bulundum”
Sayın Kamile Arslan, ziraat mühendisliği kariyerinin 36. yılını kutluyor. 1986 yılında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümünden mezun olan Sayın Arslan, mezun olur olmaz özel sektörde kesme çiçek üzerine çalışmaya başlamış. Belli bir süre kendi üretimini de yapan Sayın Arslan, sonrasında tarım danışmanlığı yapmaya karar vermiş. Sayın Arslan, “Üretimin her alanında bulunduktan sonra tarım danışmanlığı kariyerime start verdim. 2005 yılında uzman kişilerden 12 kadın eğitimler alarak bu işe başladık. Ortak bir büro kurarak hizmet verdik. Tabi danışmanlığın sürekli bir getirisi olmadığı için bazı arkadaşlarımız ayrılmak zorunda kaldı” diyor.
Köse: “Masa başında oturmayı hiç tercih etmedim”
Sayın Necla Köse de, Sayın Arslan gibi ziraat mühendisliği kariyerinin 36. yılını kutluyor. 1986 yılında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümünden mezun olan Sayın Köse, yüksek lisans yaptıktan sonra Antalya’nın Alanya ilçesinde kesme çiçek üzerine çalışmaya başlamış. 2000 yılına kadar Alanya’da örtü altı üretimin her alanında bulundum bilgisini paylaşan Sayın Köse, “Kesme çiçeğin yanı sıra biber, patlıcan, çilek üzerine de yoğun çalışmalar yürüttüm. Örtü altı üretimin fide dikimi, yetiştiricilik, bitki besleme, bitki koruma gibi her alanında bulundum. Üreticilere teknik anlamda yapılması gerekenleri anlatarak bir anlamda danışmanlık yapıyorduk. 2000 yılında Ticaret Borsasına girdim ve borsanın ilk tarım danışmanı bendim. Masa başında oturmayı sevmediğim için 2002 yılında ayrıldım, kesme çiçek ihracatı yapan bir firmada müdür olarak görev aldım. 2005 yılında buradan ayrıldıktan sonra 12 arkadaş tarım danışmanlığı ofisi açtık. Danışmanlık keyifli olduğu kadar zor meslek. Şimdilerde danışmanlık yaptığım firma ve üretici sayısını azaltarak ruhsatlandırma çalışmalarına ağırlık verdim” ifadelerini kullanıyor.
Keleş: “Bizler olmasak kesme çiçekte bu kadar kaliteli üretim olmaz”
Sayın Verda Keleş, ziraat mühendisliği kariyerinde 37 yıllık bir tecrübeye sahip. 1985 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Kültür Teknik Bölümünden mezun olan Sayın Keleş, mesleğe Antalya’da başlamış. Kesme çiçeği Antalya’ya getiren İsrailli danışmanlarla iş ortaklığı bulunan Ege Tarım’da ziraat mühendisliği kariyerine start veren Sayın Keleş, sonraki süreçte birkaç iş değişikliği yaptıktan sonra Netafim’in Türkiye’deki ilk mühendislerinden oluyor. KKTC’de, Dış İşleri Bakanlığı’nca organize edilen büyük bir projeyi de yürüten Sayın Keleş, “1998 yılından bu yana tarım danışmanlığı yapıyorum. Ağırlıklı olarak kesme çiçek üzerine çalışıyorum, ancak yavaş yavaş sebze grubuna da girdim. Sebze grubunda faaliyetimizin az olmasının sebebi bayi faktörüdür. Yazdığımız reçeteler bayide el değiştirebiliyor. Sebze üreticileri, çiçek üreticileri kadar bizlere sahip çıkmıyor. Danışmanlık yaptığımız çiftçi sayısı her geçen yıl arttı. Şuan istesek daha da artırabiliriz ama kapasitemizi koruyoruz. Kesme çiçek zor bir ürün. Bizler olmasak kesme çiçekte bu kadar kaliteli üretim yapılacağını zannetmiyorum. Yazın 40 derece sıcakta ve çamurun içinde çalışıyorsunuz. Kesme çiçek üreticisi firmalar çalıştıracak ziraat mühendisi bulamıyorlar” şeklinde konuşuyor.
Tapucuoğlu: “Danışmanlıkta başarılı oldukça baktığımız alan her geçen yıl arttı”
Sayın Selma Tapucuoğlu, ziraat mühendisliği kariyerinin 22. yılında. 1996 yılında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümünden mezun olan Sayın Tapucuoğlu, 5 yıl bir çiçek kooperatifinde çalışmış. Kooperatifteki iş hayatında da danışmanlık yapan Sayın Tapucuoğlu, üreticilerin seralarını gezip kontroller gerçekleştirip ne yapmaları gerektiğini anlatmış. Daha mesleğinin ilk yıllarında kaliteli üretim yaptırarak adından söz ettiren Sayın Tapucuoğlu, “2005 yılından buyana aktif olarak tarım danışmanlığı yapıyorum. İlk etapta 20 dönümle başladık. Başarılı oldukça bu rakam her yıl katlanarak arttı. Sistem tamamen oturmuş durumda. Ben şirket ağırlıklı bakıyorum. İngiltere, Almanya ve Hollanda’ya ihracat yapan firmalara danışmanlık hizmeti veriyorum. Firmalara tarım danışmanlığı yapmak üreticilere yapmaktan daha zor. Firmanın sorumluluğu daha fazla, çünkü onların kriterlerine göre üretim yapmak zorundasınız” diyor.
“Kesme çiçek üretiminde en önemli sorun işçilik”
Her biri tarım sevdalısı, toprak aşığı olan, sürdürülebilir kalkınma için çalışan kadın tarım danışmanlarımız, Türkiye’de kesme çiçeğin %80’inin Antalya’da üretildiğini belirtiyor. Bu kadar büyük alanların kontrolünü yapmanın zor olduğuna değinen danışmanlarımız, işçilik ile hastalık ve zararlı kontrolünde sıkıntı yaşadıklarını dile getiriyor. Sayın Tapucuoğlu, “Arazide de hastalık ve zararlı konusunda çok sıkıntı yaşıyoruz. Popülasyonları kontrol altına almakta zorlanıyoruz. Bir sürü aktif madde yasaklandı. Yeni ilaç da gelmiyor. Toprakta nematod ve Fusarium sıkıntımız var. Yapılan hiçbir çalışma yok. Bu sorunları aşamaz haldeyiz. Bir şirketi dolaştım, 70 dönüm seraları var, 20 dönümü Fusarium’ dan dolayı kayıp. Önümüzdeki yıl ne önereceğiz bilmiyoruz. Bu konuda devlet-üniversite işbirliği ile sorunlar halledilebilir” önerisinde bulunuyor.
Sayın Keleş ve Sayın Köse ise üretimde işçilik sıkıntısından dert yanıyor. Daha önce Türkiye’nin birçok yöresinden kesme çiçekte çalışmak için işçi geldiğini vurgulayan Sayın Keleş ve Sayın Köse, şimdilerde kesme çiçek üretiminde Suriyelilerin çalıştığına işaret ediyor. Suriyelilerin kalifiye eleman olmadığı için kaliteyi çok düşürdüklerinin altını çizen iki danışman, “Düzgün ilaç, gübre atamıyorlar, seraya düzgün bakamıyorlar. Bin dönüm karanfil alanı varsa bin kişi çalışıyor. Her bir dönüme bir işçi düşünüyoruz. Türkçe bile bilmiyorlar, bizler bu insanlara iş yaptırmaya çalışıyoruz. İlaç atmayı bilmedikleri için ekonomik kayıp çok fazla oluşuyor. Ama şu da var, onlar gitse çalıştıracak eleman da yok. Yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal misali” diyorlar.
“Tarım danışmanının mesai saati olmaz”
Peki, tarım danışmanlığı yeni mezunlara cazip geliyor mu? Tüm danışmanlar bu soruya “hayır” cevabı veriyor. Sayın Kamile Arslan, “Tarım danışmanlığı yapmak zor bir iş. Aslında bizim bir değerimiz yok. Tarım danışmanının mesai saati olmaz. Çoğu zaman çocuğumuz uyuduktan sonra eve gitmişizdir. Bayinin kazancı gençlere daha cazip geliyor. Ve gençlere göre bayi istediği zaman sera gezer, istediği zaman tatil yapar bayi. Bizim hafta sonumuz dahi yok. Yanımıza gelen genç mühendis arkadaşlarımız 3 gün zor dayanıyorlar” cevabını veriyor.
Sayın Verda Keleş de bu soruya güzel bir örnekle şu cevabı veriyor: “Oğluma okulda annen baban ne iş yapıyor diye sormuş öğretmen, “serada işçi” demiş. Halimizi en iyi anlatan bir cevap.”
“Üretimde planlama olmadığı müddetçe sorunların çözülmesi mümkün değil”
Kıymetli tarım danışmanlarımız, tarımın yarınından ümitli değiller. Sıkıntıların gün geçtikçe büyüdüğünü kaydeden bu başarılı isimler, “Üretimde planlama olmadığı müddetçe sorunların çözülmesi mümkün değil” diyorlar.
Sayın Necla Köse, “Tarımda durum hiç iyiye gitmiyor. Girdi maliyetleri mutlaka düşmelidir. Maliyetlerin düşmesi için de devlet tarımı sübvanse etmelidir. Çiftçi ayakta duramayacak halde. Ülkenin kalkınmasını istiyorsak üretime önem vermek zorundasınız. Çözüm ithalatta değil üretimde” değerlendirmesini yapıyor.
Sayın Kamile Arslan, kesme çiçek üretimi ve danışmanlığın emek yoğun bir iş olduğuna vurdu yaparak, desteklendiği zaman hem işsizliğe çare hem de 12 ay boyunca ihracat yapma şansını verdiğini aktarıyor. Sayın Arslan, kesme çiçek üretiminin bir fabrika olduğunun altını çiziyor.
Sayın Verda Keleş ise, şunları söylüyor: “Ben ağırlıklı gerbera ve gül bakarım. Fidanlarını kendimiz üretiyoruz. Artık suyunun suyunun suyunu üretmekten normal renklerine, kalitelerine ulaşamaz haldeyiz. Karanfil için de bu geçerli. Anaç maliyetleri çok pahalı. Hollanda’dan getirsek maliyetler korkunç boyuta ulaşıyor. Bunları karşılayacak devlet desteği yok.”
“Sumi Agro Turkey’in ürünleri işimizi çok kolaylaştırıyor”
Tarımda yerleri doldurulamayacak konuma sahip kadın tarım danışmanlarımız, sera kontrollerinde reçete yazıyor. Reçetelerde çözüm üretecek aktifleri öneren danışmanlarımızın en önemli tercihi Sumi Agro’nun yüksek kaliteli ürünleri oluyor. Danışmanlarımız, “Sumi Agro Turkey’in ürünleri işimizi çok kolaylaştırıyor. Çünkü üstün Japon teknolojisi ürünlerinin hepsi sorunları çözüyor” diyerek sözlerini noktalıyorlar.
harmanTIME ailesi ve Sumi Agro Turkey ailesi olarak Türkiye için, tarımda sürdürülebilirlik için, ekonomik kalkınma için ve geleceğimiz için çalışan tüm kadın danışmanlarımıza bu keyifli ve bilgilendirici röportaj için teşekkür eder, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlarız. İyi ki varsınız…