GALILEI’NİN, DR. AI VE DR. LI WENGLIANG’IN RUHU VE GÖZÜ, TOPLUMLARIN YOL GÖSTERİCİSİ VE İNSANLIĞIN VİCDANI OLARAK TÜM KAMU YÖNETİCİLERİNİN ÜZERİNDE OLACAK.
Nasıl ki 15’inci yüzyılda meleklerin cinsiyeti tartışılırken toplumların elinden hayatları akıp gittiyse 17’inci yüzyılda Katolik dünyasında da dünyanın düz olduğuna ve çevrede güneşin hareket edip döndüğüne ilişkin en ufak bir şüphe yoktu ve hayat yine böylece akıp gidiyordu..
İşler, 1608’de Hollandalı Gözlükçü Hans Lippershey’in birden fazla gözlük camını ardı sıra koyunca, elde ettiği büyütmenin ve yakınlaştırmanın ne kadar önemli olduğu anlaşıldığında değişmeye başladı. Zira İtalya’da genç bir akademisyen olan Galileo Galilei, bu optik sistemin daha da geliştirilebileceğini ve büyütmenin 20 kata çıkarılabileceğini gösterince Venedik Senatosu, onu Padova Üniversitesi’nde ömür boyu hocalığa atadı ve maaşını da iki katına çıkardı. Taa ki Galilei, gök cisimlerini izleyip onların aydınlık ve karanlık yüzlerindeki değişime bakarak, aydınlanmalarındaki zamansal farklılıkları görüp, aslında bu cisimlerin güneşin çevresinde döndüğünü düşününceye ve bunu halkla paylaşıncaya kadar. Bu parlak akademisyen, hemen yargılandı ve ev hapsine alınarak izole edildi. İşkence tehdidi ile “dünyanın aslında dönmediğini ve evrenin merkezi olduğunu” kabul etmeye zorlandı. Belki de içinden gülerek “Pekâlâ sizin dediğiniz olsun ama ne fayda? Doğrusu bu değil.” diye düşünmüş olabilir.
16 Aralık 2019 günü, Wuhan Merkez Hastanesi’ndeki Acil Nöbetçisi Dr. Ai Fen’e gelen telefon biraz önce gördüğü ateşli hasta ile ilgiliydi: Laboratuvardaki arkadaşı “Bu koronavirus enfeksiyonu.” dedi. Aradan bir zaman geçti ve 30 Aralık’ta bir arkadaşından mesaj aldı: “Huanan’a gitmeyin, uzak durun! Çok sayıda insanın ateşi var.” Orası hayvan pazarının olduğu yerdi. Tam da bu sırada başka bir hastanın raporu geldi. Bu hasta da SARS Koronavirüs tanısı almıştı. Raporu arkadaşlarıyla kurdukları sohbet grubunda paylaştı.“Başka böyle hasta gören var mı?” diye meraklandı. Bu gruplardan birisinde de Göz Hastalıkları Uzmanı Li Wengliang vardı ve farklı gruplarda bu bilgiyi paylaşınca birden haber kamuoyunun dikkatini çekecek kadar yayıldı.
Ertesi gün bu chat grubuna Wuhan Sağlık Koruma Komitesi’nden bir mesaj geldi. Mesajda “Nedeni belli olmayan bir pnömoni varlığından bahsedilmekte ve bu konuda panik yaratmamak adına paylaşım yapılmaması, yapanların soruşturmaya uğrayacağı” belirtilmekteydi. 1 Ocak 2020 gecesi Ai Fen’e gelen mesajla hastanedeki disiplin merkezine gelmesi isteniyordu. Ertesi gün ise Ai Fen, yaptığı paylaşımlar nedeni ile şiddetle kınandı ve sert bir uyarı aldı: “Bu konuda eşinize dahi bir şey söylemeyeceksiniz.” Aynı gün Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Wuhan’a geldiği duyuldu. Çin Komünist Partisi’nin internet sitesinden konuyla ilgili bazı bölümler silindi. Aynı gün ise dokuz kişi hastalık hakkında dedikodu yapmaktan tutuklandı. Wuhan Hastanesi’nde de hastalıkla ilgili konuştukları için ceza verilen dört doktorun daha sonra hasta oldukları anlaşıldı ve bu doktorlar hayatını kaybetti.
1 Mart 2020’de People Dergisi Muhabiri Jingqi Gong, Ai Fen ile röportaj yaptı. Ai Fen, röportajda olayın başından bu yana yaşananları anlattı zira çevresindeki arkadaşlarından iki tanesi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmişti. Hastalığın insandan insana bulaştığını biliyordu ve bazı ailelerin hastalandıklarını görmüştü ama Çinli yetkililer, koronavirüs enfeksiyonunu kabul etmekle birlikte insandan insana bulaşmıyor, diyordu. Bu röportajda, 16 Ocak’ta, Hastane Yöneticisi Jiang Xueqing’in “İnsanları korkutmayalım! Bu insandan insana bulaşan bir hastalık değil. Nasıl olsa tedavisi var.” gibi sözlerle olayın duyulmasını engellemeye çalıştığını, bu konuşmadan 10 gün sonra hastalanıp hayatını kaybettiğini anlattı. Aslında Jiang iyi bir dermatologdu ve Fen’in komşusuydu. Hükümet, hastane yönetimine baskı yapmaktaydı. O dönemde, bazı arkadaşlarının karakola götürülüp göz altına alınması doktorları ürkütmüştü. Oysaki mesela 23 Ocak’ta, hastanenin koridorları bile hasta doluydu. Doktorların kimseye bir şey söylemesi yasaklanmıştı. Daha sonra Ai Fen’in bu röportajı da sosyal medyadan kaldırıldı ve kendisine tekrar bir kez daha “söylentileri yaymak ve misyona zarar vermekten” kınama cezası verildi. Daha sonra Fen’in röportajının, farklı dillerde, Braille ve Mors gibi sansürlenmesi mümkün olmayacak formlarda sosyal medyada yayınlanarak dünyaya yayıldığı görüldü. Daha sonra Fen’den haber alınamadı. Muhtemelen gözaltına alındı. Daha sonra kendisinin yakındaki bir hastanede bulunduğu, katarakt ameliyatı geçirdiği, sonrasında kendisinde retina dekolmanı geliştiği haberleştirildi ve görme yeteneği azalması nedeniyle çalışmayı bıraktığına dair haberler paylaşıldı.
Dr. Li Wengliang, 12 Ekim 1986’da Beizhen, Liaoning’de doğdu. 34 yaşında idi ve Wuhan Merkez Hastanesi’nde göz kliniğinde görev yapan başarılı bir göz doktoruydu. Eşi ikinci çocuğuna hamileydi.
30 Aralık’ta, sosyal medya grubunda, arkadaşlarının paylaştığı bir mesajı Dr. Li Wengliang, kendi gruplarında da paylaştı ve hastanede çalışanların koruyucu giysiler giymesini önerdi. Daha sonra da “Hayvan pazarından uzak durun! Hastalık sanırım oradan yayıldı! Bu hastalık farklı özellikler taşıyor ve ağır pnömoni yapıyor.” diye yazdı. Mesaj grubundaki arkadaşları ise bu mesaj karşısında SARS galiba tekrar yayılmaya başladı, diye düşündü. Zira SARS’tan 800’e yakın insan ölmüştü. 7 Ocak’ta aslında Çinli mikrobiyologlar, bunun SARS’tan farklı olduğunu tanımlamış ve Dünya Sağlık Teşkilatı’na bildirmişti ve 2019- nCoV diye de bir isim belirlemişti fakat insandan insana bulaştığını belirtmedi. Belki de bu nedenle DSÖ, 14 Ocak’taki bildirisinde, “Bu hastalığın insandan insana bulaştığına dair veri yok.” demişti. 6 Ocak 2020’de Dr. Li, kendi bloğunda, virüs ile ilgili bazı bilgiler paylaşması nedeniyle polis tarafından sorgulandı. Li ile birlikte sekiz arkadaşı hakkında da “söylenti yaydıkları” gerekçesiyle soruşturma açıldı. Kamu Güvenliği Kurumu, “toplum düzenini şiddetle sarsan yanlış iddialarda bulunmakla” suçladıkları Dr. Li ve arkadaşlarını susturmak için tehdit etti ve zorla bir belge imzalattı. Belgede “Sizi uyarıyoruz, aynı küstahlık ve inatla bu yasa dışı faaliyete devam ederseniz hakkınızda işlem yapılacaktır. Anlaşıldı mı?” yazıyordu. Li ve arkadaşları, bu belgenin altını imzalayıp “Anlaşıldı.” yazdı fakat Dr. Li geri adım atmadı ve mektubun bir örneğini yine kendi bloğunda yayınladı. Bunun üzerine Dr. Li’nin bloğu kapatıldı ve tekrar sorgulamaya alındı. Arkadaşları ile birlikte bu konuda konuşmamaları ve paylaşım yapmamaları konusunda tekrar uyarıldı. Bu konuda sıfır tolerans gösterileceği belirttiler ve paylaşım yapanların cezalandırılacağı açıklandı.
Tüm bunlar olurken ocak ayının sonuna gelindi ve Çin hükümeti aslında 10 Ocak’ta Dr. Li ateşi olduğunu ve çok değerli iki üç haftayı kaybetti zira virüsün kuluçka dönemi 14 gündü ve ocak ayında yeni yıl nedeni ile tatil vardı ve çok sayıda insan farklı eyaletlere seyahat ve ziyarete gidiyordu. 3 Şubat’ta 361 ölüm varken Çin yönetiminin Dünya Sağlık Teşkilatı’na yaptığı kısıtlı bildirimler nedeniyle belki de DSÖ şöyle dedi: “Salgın nedeniyle ticari faaliyetleri, hareketliliği ve seyahatlere engel olmayı gerektiren bir durum yok.” İşte bu noktada, dünyadaki tüm yönetimlerin “Ekonomi mi yoksa hastalık mı?” ikilemleri başladı. Ne yazık ki ekonomi hep önde gitti ve bugüne kadar olan 510 milyon hasta ve 6,22 milyon hayat kaybı böyle başladı. Oysaki Çin hükümeti Wuhan’da olayın ciddiyetini biliyordu ve 24 Ocak’ta büyük bir hastanenin yapımına geçildi ve yaklaşık bir buçuk aylık süre içinde hastane tamamlandı. 4 Şubat’ta çok büyük bir fuar alanında ise yataklar hazırlanmıştı. Henüz daha bloğu kapatılmadan öksürmeye başladığını yazdı ancak testinin negatif çıktığını paylaştı. 31 Ocak’ta ise Dr. Li yoğun bakım ünitesindeydi ve daha sonra basında yayınlanan o ünlü fotoğrafı arkadaşları tarafından paylaşıldı. 6 Şubat Perşembe günü saat 22.00’de hayatını kaybetti. Arkadaşları ve basın bu kaybı kısa sürede paylaştı ve Dr. Li’nin mezun olduğu Wuhan Üniversitesi ve DSÖ aynı gece başsağlığı dilekleri yayınladı. Bu ölüm haberi büyük yankı uyandırdı ve sosyal medyada Dr. Li “koronavirus kahramanı” olarak ilan edildi ve binlerce “Bizim daha güzel bir dünya için daha çok Dr. Li Wenglianglara ihtiyacımız var.” ve benzeri mesajlar paylaşıldı. “Wuhan hükümeti Dr. Li’ye özür borçludur.”, “Konuşma özgürlüğü isteriz.” şeklindeki paylaşımlar çok artınca yine sosyal medya kapatıldı. Çin yönetimi bu yolla hem enfeksiyonun yayılımı ve hem de Dr. Li ‘nin ölümü ile ilişkilendirilerek olayın duyulmasından belirgin bir şekilde rahatsız oldu ve paylaşım mecralarını kapattı ama kısa süre sonra yelkenleri indirerek “Dr. Li bir kahramandır.” “Dr. Li, Çin halkının vicdanını temsil eder.” mesajları yayınlayarak bir dönüşüme uğradı. Çin, artık hastalığı kabullenmişti hatta Dr. Li’ye yapılan muamelenin yersiz ve haksız olduğunu kabul ederek sorumlular hakkında soruşturma açılacağını duyurdu. Şubat ortası itibarıyla da Çin artık dünya ile bazı paylaşımlar yapmaya başladı. Sosyal medyada yolda yürürken düşüp kalan insanlardan aşırı izolasyon ve karantina görüntülerine kadar Wuhan’da olup bitenler daha fazla dünya medyasına girdi.
Biz bugün Dr. Li ve Dr. Ai’ye birisi toplumla bilgi paylaşmaya çalıştığı hastalıktan yaşamını yitirmiş, diğeri ise uğradığı psikolojik travmalar ve sağlık sorunları nedeniyle mesleğini bırakmış olsa da büyük bir minnet borçluyuz. Belki de bu insanlar, cesaretle çevrelerini uyarmasaydı bu salgın daha geç kamuoyuna mal olacak ve belki de daha fazla hasar yaratabilecekti. Buna karşılık tarih; kamu yöneticilerinin tüm toplumun hayatını tehdit eden süreçlerde bile gerçeği gizlemeye çalışmasını da ekonomik çıkarları, insan hayatının önüne koymasını da hiçbir dönemde olmadığı gibi bugün de bağışlamayacaktır çünkü Galileo Galilei’nin, Dr. Ai’nin ve Dr. Li Wengliang’ın ruhu ve gözü toplumların yol göstericisi ve insanlığın vicdanı olarak tüm kamu yöneticilerinin üzerinde olacak.
Not: Bu yazıda, Sayın Dr. Ceyhun İrgil, Sayın Dr. Murat Emir ve Sayın Emel İrgil tarafından yazılmış olan “Korona Günleri” isimli olağanüstü kitaptan çok yararlandım. Kısa alıntılar yaptım. Bu kitap gerçekten bu süreci gün gün anlatan ve tanımlayan bir günce olarak hepimizin elinin altında olması gereken ve geçirdiğimiz pandemi sürecinde yapılan mücadeleleri her yönüyle derinlemesine anlatan çok değerli bir kaynak. Yazarları burada tekrar kutlamak isterim.