Bilimsel çalışmalara adanmış bir kariyer

Görev yaptığı kurumlarda, akademik çalışma ortamı oluşturmayı ön plana alarak, asistanlarının eğitimine destek olmayı ve bilimsel çalışmalara katkı sağlamayı amaçlayan Beyoğlu göz hastanesi yöneticisi ve başhekimi Doç. Dr. Muhittin Taşkapılı’ya; akademik kariyeri, oftalmoloji branşındaki gelişmeler, yöneticilik göreviyle ilgili proje ve hedeflerinin yanı sıra özel hayatına ilişkin sorular sorduk.

Doktor olmaya nasıl karar verdiniz?

Doktorluk, lise yıllarımda sosyal kabulü yüksek bir meslekti, o dönemde kendi dünyamda insanlara faydalı olmak isteği beni bu tercihe yönlendirdi. Bu arada, çocukluk yıllarımda geçirdiğim ateşli bir hastalığın iyileşme döneminde, beni tedavi eden Doktor Hamza Bey’in adını anarak “ben Hamza bey olacağım” diye sürekli tekrarladığımı ailem bana devamlı hatırlatırdı. Kim bilir belki de bu hatıram, bilinçaltında seçim yaparken beni etkilemiştir. Doktor olduğum için, hiç bir dönemde pişmanlık duy-madım. Doktorluğu her zaman kendim için uygun bir meslek olarak görmüşümdür. Benim ve kardeş-lerimin eğitimine önem veren babam, doktor olmam konusunda da beni her türlü desteklemiştir. Tıp fakültesini kazandığım gün ailem benden fazla sevinmiş olabilir.

Akademik geçmişinizden kısaca bahseder misiniz?

Asistanlığımı 1990-1994 yılları arasında, İstanbul Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Kliniği’nde tamamlayarak uzman oldum. Mecburi hizmetim sonrası, 1996 yılında Vakıf Gureba Hastanesi’ne uzman olarak geri döndüm. 2005 yılında başasistan ve 2010 yılında da doçent oldum. Hastanenin vakıf üniversitesi olması sonucu, İstanbul Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne tayin olarak, göz kliniğini kurdum. 2012-2014 yılları arasında aynı hastanede başhekimlik görevinde bulundum.

Yakın zamanda bir iş değişikliğiniz oldu, Beyoğlu Göz Hastanesi’ne geçtiniz, bu değişikliğe nasıl karar verdiniz, ne kadar zamandır oradasınız, bu konuda söylemek istedikleriniz varsa lütfen belirtir misiniz?

Kasım 2012 yılında değişen sağlık yönetim sistemi sonucu, yönetici ve başhekimler 2 yıllık sözleş-meli olarak çalışmaya başlamışlardı. 31 Aralık 2014 itibarıyla sözleşmeler sona erecek ve yeni sözleşmeler yapılacaktı. Bakanlık, Beyoğlu Göz Hastanesi’nde bir yönetici değişikliği düşün-düklerini ve beni oraya atamak istediklerini söylediklerinde, ilk olarak heyecanlanmış ve şaşırmıştım. Hem Türkiye hem de oftalmoloji dünyasında çok önemli yeri olan bir göz hastanesinde yöneticilik yapacak olmanın önemini ve sorumluluğunu hissederek hastaneye olumlu katkılarda bulunabileceğimi düşündüm ve teklife sıcak baktığımı belirttim. 1 Ocak 2015 tarihi itibarıyla da atamam yapılarak göreve başladım. Daha işin çok başındayım, öncelikle hastaneyi, çalışma arkadaşlarımı ve sistemi tanı-mak için çalışıyorum. Daha sonra da daha iyi olacağına inandığım alanlarda yeni düzenlemeler ve mevcut hizmet kalitesi ve çeşitliliğine katkı sağlayacak yenilikler oluşturmayı planlamaktayım.

Son dönemde akademik anlamda yaptığınız çalışmalar, projeler ve yenilik-lerden bahseder misiniz?

Dört yıllık Bağcılar EAH sürecimde öncelikle, iyi bir göz kliniği oluşturmayı he-defleyerek işe başladım. Cihaz eksiklerimizi tamamladıkça, verdiğimiz hizmet çeşitliliği ve kalitesi arttı. Beraber çalıştığım uzman arkadaşlara, akademik ça-lışmalar yapmaları için ortam hazırladım. Böylece, birçok bilimsel çalışmayı başlattık. Aynı düşünceyle, Beyoğlu Göz Hastanesi’nde de bilimsel çalışmalara katkı sağlamayı ve akademik kariyer yapmak isteyen arkadaşlara destek olmayı planlıyorum. Asistanların eğitimini önemsiyorum ve ciddiye alıyorum.

Uzmanlık alanınıza yönelik dünyada son dönemde öne çıkan yeni teknikler ve teknolojiler hakkında bilgi verir misiniz?

Oftalmoloji dünyası, teknolojik olarak çok hızlı bir değişim ve gelişim içerisinde olduğundan, siz de bu değişimi takip etmek ve kullanmak durumunda kalıyorsunuz. Bu teknolojik gelişimler sonucunda yeni teknikler bulunup, günlük pratiğimize girmekte olduğundan bunları da takip edip uygulamanız gerekmektedir. Özellikle de bir göz hastanesinde yöneticilik yapıyorsanız, bunları daha da yakından takip etmek durumundasınız. Teknolojik gelişimler daha çok katarakt ve refraktif cerrahi alanında ön plana çıkmaktadır. Beyoğlu Göz Hastanesi de bu anlamda teknolojiyi yakın takip etmekte ve öncülük yapmaktadır.

Türk oftalmoloji sektörü dünyada hangi konumda ve nereye doğru gidiyor? Bu konudaki öngörülerinizi de aktarır mısınız?

Türk oftalmoloji sektörünün dünyada iyi bir konumu olduğunu ve önemli işler yaptığını düşünüyorum. Teknoloji yakından takip edilmekte ve bunun sonucunda da sağlık turizmi açısından da önemli bir yere sahip olmaktadır. Türkiye firmalar açısından da önemli bir pazardır. Hekimlerimiz de bu teknolojiyi en iyi şekilde kullanmakta ve hastalara güzel hizmetler sunmaktadırlar.

Sağlık alanında doğru teknolojiler kullanılıyor mu, bu konudaki görüşünüz nedir?

Sağlık alanında teknolojik gelişmeler, ülkemiz tarafından yakın takip edilmekte ve halkımızın hizmetine sunulmaktadır. Bazen, bu sunumda ticari amaçlar ön plana çıktığı için teknolojinin gerekli-gereksiz kullanımı konusunda şüpheler oluşabilmektedir. Doğru ve yerinde kullanılan bir teknoloji, mutlaka sağlık sistemine katkı sağlayacaktır.

Doktorlara iletmek istediğiniz mesajları ve varsa eklemek istediklerinizi de belirtir misiniz?

Hekimlik güzel bir meslektir, yaptığımız iş özelliklidir. Ama maalesef bizler, bu güzellik-leri ticari ya da kişisel hırslarımız ve çıkarlarımız uğruna bozmaktayız. Aramızdaki iletişim bozuldu, birbirimizi kötülemek kazanç getirici olarak algılanıyor. Bizlerin yeni yetişen hekim arkadaşlarımıza örnek olmamız gerektiğini düşünüyor ve bunu önemsiyorum. Çalıştığım tüm kurumlarda buna özen göster-meye çalışıyorum. Sonuç olarak aramızdaki iletişimin gelişmesi, birbirimize saygılı olmamız bize olumlu kazançlar getirecek ve sistemdeki sorunların çözümüne olumlu katkı sağlayacaktır.

MUHİTTİN TAŞKAPILI’NIN ÖZEL YAŞANTISI

Anneniz, babanız ve kardeşlerinizden bahseder misiniz?

Ben, ailemin dört çocuğundan üçüncüsüyüm. Kastamonu’da çiftçilikle uğraşan annem ve babam okumayı çok sevdiklerinden ve bizlerin de iyi bir tahsil görebilmesi adına her türlü fedakârlıkta bulundular. Böylelikle, ağabeylerimden biri inşaat mühendisi diğeri ise iktisatçı oldu. Ailemin desteğini her zaman hissederim. Annem ve babamla ilgilenmenin, onların ihtiyaçlarını karşılamanın ve sonuçta onların hayır dualarını almanın, benim hayatıma olumlu katkı yaptığını düşünmekte ve önemsemekteyim.

“ÇOCUKLUĞUMDA TARİHİLE İLGİLİ KİTAPLARA MERAKLIYDIM, UZUN YILLAR BU TÜR KİTAPLARI OKUDUM.
HALEN HEM MESLEKİ HEM DE FARKLI KONULARDA KİTAP VE DERGİ OKUMAYI
SÜRDÜRÜYORUM. FIRSAT BULDUKÇA DA AİLECE DOĞA YÜRÜYÜŞLERİ YAPMAYI SEVİYORUZ.”

Hayatınızda sizi etkileyen dönüm noktası olan anlar neler oldu, bahseder misiniz?

Ailem Kastamonu’da otururken, beni okumam için, köklü bir eği-tim yuvası olan İstanbul Kabataş Erkek Lisesi’ne göndermelerinin, benim tıp hayatına atılmamda önemli bir etken olduğunu düşünmekteyim.

İstanbul’daki yaşantınızdan bahseder misiniz?

Eyüp ilçesinde oturmaktayım. Sabah erken kalkar ve evden kahvaltı yaparak çıkarım. Genellikle, saat 08.00 gibi işimde olurum. İlk olarak bir gece öncesinden yaptığım planımı gözden geçirir ve uygulamaya başlarım. Günümün bir kısmı toplantılarla geçer. Hastanedeki işleyiş ile ilgili olarak doğru tespitler yapabilmek için sahaya iner ve dolaşırım. Hastanede görmem gereken hastalarımla ilgile-nir, bazı günlerde ameliyata girerim. İdari vazifemle birlikte mesleğimi icra etmeye çalışırım. Akşam saat 17.30 gibi evde olurum.

Bir tatil gününüz nasıl geçiyor?

Tatil günü olması nedeniyle, genellikle diğer günlere göre daha geç kalkarım. Ailemle birlikte yaptığım kahvaltı ve gazete keyfinin ardından genellikle beraber dışarı çıkarız. Hava şartlarına göre bir plan yaparız. Ayrıca, aile büyüklerimizi ziyareti ihmal etmemeye çalışırız. Akşam eve dönünce de çocukların ödevlerinin kontrolünü ve haftaya hazırlık çalışmalarını tamamlarız. Çocuklar genellikle öncelik kazanmakta. Onların işlerinin bitmesi sonrasında ancak, kendimize vakit ayırabilmekteyiz.

Ailenizle birlikte ne tür aktiviteler gerçekleştiriyorsunuz?

Eşim ve iki çocuğumla birlikte yaşamaktayız. Fırsat buldukça Emirgan ve Yıldız parkında yürüyüş yapmak, şehir dışına kültürel gezilere çıkmak beraber yapmaktan zevk aldığımız aktivitelerdir. İstanbul’un sakin ve nezih mekânlarına gitmeyi, tarihi ve kültürel yerlerinde dolaşmayı ve buralarda ailece vakit geçirmeyi severiz. Bunların içinde, en çok Fatih ve Eyüp’ü içinde barındıran tarihi yarı-mada da keşifler yapmayı tercih ederiz. Bu etkinlikler sırasında da çocuklarımızın farkındalıklarını geliştirecek, onların kültür dünya-larına olumlu kazanımlar sağlayacak tercihler yapmaktayız. Gideceğimiz yeri önceden belirleyerek, orası hakkında çocuklarımızın araştırma yaparak öğrenmelerini teşvik etmek amacıyla, bize bir sunum hazırlamalarını istiyoruz.

Ophthalmology Life 2014 21. Sayı