Merhaba çok değerli Komikşeyler okurları. Bugün sizleri genç ve başarılı birillüstratör, animasyon sanatçısı, oyun tasarımcısı ve çizer ile tanıştırmak istiyoruz. Sevgili Edanur Kuntman Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü mezunu. Üniversite yıllarında büyük usta Galip Tekin ile yollarının kesişmesi bir anlamda hayatını da değiştiriyor ve bu değişim ülkemizden ilk kez bir çizerin prestijli Eisner ödülüne adaylığı ile taçlanıyor. Halen New York’ta çalışmalarını sürdüren Edanur Kuntman bizleri kırmadı ve sorduğumuz sorulara içtenlikle cevap verdi. Çizen, üreten ve en önemlisi düşleyen tüm okurlarımızın söylediklerine kulak vermesi dileğimizle…
Edanur Kuntman kimdir? Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Edanur Kuntman yolunu dolambaçlı yollardan bulmuş, ama aramayı da hiç bırakmamış bir yaratıcı kişilik diyelim :). Lisede manga, üniversitede çizgi hikayeler, sonra animasyon ve illüstrasyon, grafik roman, oyun görselleri, ve derken şimdi teknik sanatçı olarak çalışırken buldum kendimi. Hepsinde ayrı güzellik, ayrı bir sınav gördüm. Üretmenin her türlüsü güzel bence. Benim için neredeyse nefes almak gibi bir ihtiyaç, başka türlü nasıl yaşanır bilmiyorum. Dediğim gibi, hep bir arayış içindeyim ama neyi aradığımdan çok da emin değilim. Fakat bildiğim tek şey üretmeyi ve hikâye anlatmayı çok sevdiğim
Yolunuz çizimle ve özellikle de Galip Tekin ile nasıl kesişti? Onunla tanışmak sizin hayatınızda neler değiştirdi?
Boğaziçi Üniversitesi’nde hazırlık sınıfında okurken programda Art Of Animation isimli bir ders gördüm. Çizgi film dersi olduğunu düşündüm. Dersi alamıyordum ama gidip bakmak istedim. Gittiğimde beklediğimden çok farklı bir manzara vardı. Bir uçta Galip Tekin iki büklüm eğilmiş çiziyor, etrafındaki öğrencilere bir şeyler anlatıyor. Odanın diğer tarafında da uzun 2 masa var, etrafında insanlar herkes bir şeyler çiziyor. Konuşmaya başladık, hemen dedi ki “bu bir animasyon dersi değil çizgi roman dersi, ismini kulağa havalı gelsin diye öyle koydular”. Gidiş o gidiş, ondan sonraki beş sene devamlı katıldım derslerine. Onun dersi hayattaki yolumu değiştirdi diyebilirim. Eğer o dersi almamış olsaydım muhtemelen başka bir iş yapıyor olurdum. Öncelikle Galip Tekin harika bir çizim ustasıydı. Hevesi olan herkese çizmeyi öğretebilir diye düşünürüm hep. Güzel ve anlaşılabilir eğitim metotları vardı. İmgesel çizimi çok pratik bir şekilde öğretebiliyordu. Ben ona ayaklı çizim kütüphanesi diyordum, inanılmaz bir hafızası vardı. En akla gelmeyecek şeyi bile hayalden çizebiliyordu. Bunun yanında sınıfta çok güzel bir paylaşım ortamı oluştu. Hem Galip Hoca hem de sınıf arkadaşlarım beni üretmeye ve öğrenmeye motive ettiler. Zaten o sınıftan mezun, çizer olmuş çok fazla insan var. Galip Hoca teknik yeteneklerinin ötesinde de okulu, öğrencileri çok seviyor ve önemsiyordu. Çizgi roman ile ilgili inanılmaz bir bilgi birikimi ve vizyonu vardı. Ondan çizim ve çizgi ile hikâye anlatmaya dair çok fazla şey öğrendim. Ona hep minnettar kalacağım.
“Pencerenin Ardından Kadın Masalları” nasıl doğdu? Bu güzel kitabın hikayesi nedir?
Sabancı Üniversitesi’nde yüksek lisans yaparken tez projem için bir grafik roman yapmak istediğime karar verdim. Hikâye ararken aklıma 2012 yılında yazmış olduğum bir kısa öykü geldi. Hikaye İngilizceydi – bir ders için yazmıştım – ve adı da “Red Scarf”tı. O zaman anneannem ile röportaj yapıp yazmıştım bu öyküyü ve onun evlilik hikayesinin iç yüzünü ilk defa o zaman öğrenmiştim. Tez için ana motivasyonum güçlü görsel anlatım denemeleri yapabileceğim bir hikâye oluşturmaktı. Bu kısa hikâye çok doğru bir tercih gibi geldi tekrar okuyunca. Gözümde sahneler canlandı hemen, oturup bir senaryo yazdım. Senaryo dediğim, sadece benim anlayabileceğim bir ucube açık konuşmak gerekirse ama bence kişinin ihtiyacını ne karşılıyorsa onu yapması makbuldür. Bunun dışında hikâyenin odak noktası da kıymetli geldi bana. Bir kişinin hikayesi çok kişiye ses olabilir diye düşündüm ve yaklaşık 2 senelik bir süreçte bu kitabı oluşturdum.
Pencerenin Ardındaki Kadın Masalları 2020 Eisner ödüllerinde adaylık aldı. Bu süreci bizlere anlatabilir misiniz? Bu ödülün tarihinde başka bir Türk sanatçı var mı?
Bir sabah uyandım, kitabımı İngilizce yayınlayan Europe Comics’ten bir arkadaşım bana mesaj atmış adaylığın için tebrikler diye. Uyku sersemi anlam veremedim, epostama baktım. Yine Europe Comics’ten mail gelmişti “Eisner Ödülüne aday oldunuz” diye. Sonra sanırım çığlık atarak yataktan fırladım, hatta sabah çok erken saatti ve ev arkadaşımı korkuttum. Ona sarıldım ve Eisner Ödüllerine aday gösterildiğimi söyledim. Hayatımda başıma gelen en güzel, en mutluluk verici şeylerden biriydi sanırım. Hem de pandeminin ortasında gerçekten ilaç gibi geldi o haber. Açıkcası bir fantazi olarak hayal etmiştim adaylığı kitabı ilk yaparken ama asla gerçek olacağını düşünmemiştim. Adayları bir jüri seçiyor. Adaylar açıklandıktan sonra bu endüstride çalışanların oylarına sunuluyor. Ben elimden geldiğince duyurmaya çalıştım. Türkiye’den de bir sürü destek geldi, insanlar duyurmama yardımcı oldular. Kazanamadık, sağlık olsun. Benim için adaylık gerçek olamayacak kadar güzel bir deneyimdi. Bu ödülün tarihinde başka Türk sanatçı var mı bilmiyorum açıkcası ama sanırım Türkiye çıkışlı kitap olarak ilk aday gösterilen benim kitabım.
Gelecek planlarınız nelerdir? Yeni grafik romanlarınız olacak mı?
Gelecek planlarım üretmeye devam etmek! Ama evet, yeni bir grafik roman için planlarım var. Ve hatta ön çalışmalara da başladım. Fakat gözüm biraz korkuyor doğruyu söylemek gerekirse, çünkü çok fazla emek isteyen bir ürün çizgi roman ve benim tam zamanlı işim değil. İlk sefer bodoslama başladım yapmaya ama o zaman beni neyin beklediğini bilmiyordum. Şimdi biraz daha farklı, çünkü biliyorum ki yorucu olacak. Ama değer diyorum, çünkü bana göre kendini, zihinini anlatabilme özgürlüğü kadar kıymetli bir şey yok.
Çizer, mangaka veya grafik sanatçısı olmak isteyen pek çok kıymetli okurumuz var. Onlara neleri tavsiye edersiniz?
Öncelikle Türkiye’de çizgi hikayeciliğin yükselişi beni çok mutlu ediyor. Ben her zaman elimden gelen desteği sağlamak isterim. Vallahi en temel ve bilinen tavsiye çok çizmek. Bu zaten cepte olmalı. Bunun dışında benim hikayeciğimi değiştiren iki şey oldu, onları paylaşmak isterim. Bir tanesi Boğaziçi Üniversitesi’nde aldığım yaratıcı yazım dersleri. O dersler beni hikayecilik anlamında yaratıcı düşünmeye ve kendi dilimi bulmaya itti. Diğeri ise tez yazarken okuduğum çizgi roman ile ilgili yazılmış akademik makaleler. İlk başta bunlar ne işime yarayacak, benim çizmem lazım diye düşünüyordum. Sanki zaman kaybı gibi geliyordu onları okumaya ayırdığım vakit. Fakat aslında insanın bakışını, düşünce biçimini değiştiriyor akademik makaleler. Beni daha meraklı olmaya, eleştirel düşünmeye ve deneysel olmaya itti o okuduklarım. O yüzden imkânı olan herkese tavsiye ederim. Güzel kitaplar okumak çok önemli bence, hikayecilik anlamında kitaplardan çok şey öğrendim. Tabii hem akademik makaleler için hem de grafik romanların çoğu için İngilizce bilmek gerekiyor. Pek çoğunun çevirileri mevcut değil. Bu da bir problem, bilgiye erişimimizi kısıtlıyor. Ama kısa vadede nasıl çözülebilir, bilmiyorum. Son olarak birbirinize destek olun, olalım. Hep birlikte daha hızlı büyüyebiliriz.
Bu güzel röportaj için Edanur Kuntman’a bir kez daha teşekkür ediyor ve kendisine daha nice başarılarla dolu uzun bir kariyer diliyoruz…
Komikşeyler
Edanur Kuntman’ı takip etmek için:
Web: https://edanurkuntman.myportfolio.com/
Instagram: @edanurkuntman