Bir Dünya Müzik – 2018 Ocak

Rahmi Mert Özcan ‘Bir Dünya Müzik’ dergisindeki Ocak ayı yazısında ruhunu filme adamış şarkıları anlattı! 10 efsane film ve 10 şarkı sloganıyla belirlenen yazı konseptinin yeni dizisinde 5 film ve ona ait 5 şarkı kutudan çıkıyor…

RUHUNU FİLME ADAMIŞ ŞARKILAR BÖLÜM 2


Olmazsa olmaz şarkılar…
Herkesin hayatını içine koyduğu,
Besleyip büyüttüğümüz şarkılar…
*
Eve gidiş yolunu uzatan,
Aracın hızını yavaşlatan,
Gece kendimize büründürdüğümüz şarkılar…
*
Kendimizle karıştırdığımız,
İçine girip yerine koyduğumuz,
Söyleyemediklerimizi veya unuttuklarımızı haykırdığımız şarkılarımız…
*
Evet! Yaşlar da akıttığımız,
Kendimizi adadığımız,
En içten hissettiğimiz şarkılar…
*
Bize karşılık veren ve daha da içine çeken,
Hep birlikte birer ruh olduğumuz,
İki tarafın da kendini adadığı şarkılar…
*
Ve unutulmazlık büyüsü…
Unutulmaz film ve şarkılar…
Hemen! Yanı başımızda…

Ruhunu filme adamış şarkılar serisi 1. Bölümde söylemiş veya yazmış olduğum pek çok şeyin özeti işte bu dizelerden geçiyor. Unutulmazlık büyüsüne tutulmuş film ve şarkılar…  10 efsane film ve 10 şarkı sloganıyla Ekim ayında yola çıktığım bu yazı başlığı altında 2018’in ilk sayısında da “Yıllar çabuk geçiyor, hayatımız da zaten film gibi değil mi?” diye kendimden alıntı yapıp kalan 5 film ve 5 şarkıyla kutuda hep beraber yaklaşık 50 yıllık bir zaman yolculuğuna serinin ikinci bölümünde yine, yeni ve yeniden çıkmaya devam ediyoruz.

6 – GREASE (1978)
– Yönetmen: Randel Kleiser

Konservatuvar yıllarımda belki de oynamaktan en çok keyif aldığım müzikallerin başında The Grease müzikali geliyor. O dönemin yapıldığı Türk filmlerinden de duymaya aşina olduğumuz “kes oradan bir Travolta saçı” repliği işte tam da bu filmden dolayı hafızalarımıza kazınmış. Müzikal ve romantik komedi tadındaki film, zamanın en çok sevilen filmlerinden biriydi. Aslında bir Broadway Müzikali olan ve çok beğenildiği için filmi çekilen Grease özellikle rengarenk, cıvıl cıvıl bir film olmasıyla size keyifli bir zaman geçirtebilir. Eğer bir Rock’n Roll ve Oldies tutkunuysanız işte bu film tam size göre…

7 – AMELIE (2001)
– Yönetmen: Jean & Pierre Jeunet

Ünlü Fransız yönetmen Jean-Pierre Jeunet’nin beş dalda Oscar’a aday gösterilen filmi son on yılın en ses getiren yapımları arasında. Bu Fransız komedisi bizi genç ve özel bir kadınla tanışmaya davet ediyor. Her daim hayat dolu, yaşama sevgi dolu gözlerle tanıklık eden ve sahip olduğu özel ışıltıyı her anında yanında taşıyan Amelie’nin hikayesine… Anne ve babasını kaybetmiş olan Amelie, kendini başkalarının hayatlarını tamir etmeye, onları mutlu kılmaya adamıştır. Bu adanmışlığı fark ettirmeden, bu durumdan bihaber olan insanların hayatlarını kolaylaştırmaya yönelik yapmaktadır. Peki başkalarının mutluluğu için çabalayan Amelie, yalnızlığının farkına vardığı an kendi mutluluğu için de çabalamaya başlayacak mıdır?

Ya parçalar!  Tamamı Yann Tiersen imzalı. İlk saniyesinden itibaren muazzam bir duygu ortamı yaratıp sizi bulunduğunuz yerden alıyor ve bir masalın içine ya da bir film karesine koyuveriyor. Sonrasında o muhteşem piyano ve akordeon uyumu… Ardından mızıkalar eşlik ediyor. Huzur doluyor her bir hücremiz ve alıp götürüveriyor tüm şarkılar…

8 – TITANIC (1997)
– Yönetmen: James Cameron

James Cameron’ın yönetmenliğini ve senaristliğini üstlendiği 1997 yılında piyasaya çıkan Amerikan yapımı, epik-romantik türü olarak nitelendirilen Meşhur Titanic Filmi… 10 Nisan 1912’de Titanic iki saat kırk dakika süren ve sulara gömülmesiyle son bulan, hazin olayların başlamasına neden olacak buz dağına çarpacaktır. Cameron’un, seyirciye bir zaman makinesiyle yolculuk ettiği hissini uyandırırcasına gerçeğe yakın filmi Titanic tam 14 dalda Oscar adayı olarak en İyi film dahil 11 ödülü kazanmıştı. Efsanevi film 15 yıl sonra 3D teknolojisi ile 2012 yılında yeniden sinemalara dönmüştü. Müzikleriyle de en İyi Soundtrack dalında Amerikan Müzik Ödülüne layık görülmüş olan filmde James Horner ‘ın özellikle finale damga vuran şarkısı My Heart Will Go On ve Celline Dion yorumu ise hala kulaklarımızdadır…

9 – KILL BILL (2003)
– Yönetmen: Quentin Tarantino

Aykırı yönetmen Quentin Tarantino’nun Rezervuar Köpekleri ile başlayan başarılı kariyerinin en önemli yapıtlarından biri olan film, uzak doğu dövüş filmlerinden beslendiği estetik harikası bir yapım. Müzikleri bir filmi ancak bu kadar yükseltebilir ve bu kadar uyum sağlar dediğim filmlerin başında geliyor. Filmin can alıcı sahnesindeki ıslık ezgisi ve Nancy Sinatra’nın o eşsiz sesiyle Bang Bang’i kulağımıza fısıldaması kimsenin unutabileceği cinsten değil. İçinizden eminim söylemeye başladınız bile. Filmde görsellikler ve müzik uyumu tam anlamıyla muhteşem. Hatta öyle ki her şarkıyı ezgisi ile hatırlıyorsunuz. Bu yüzdendir ki çok çok başarılı olmuş bir filmdir Kill Bill.

10 – THE GODFATHER (1972) – NINA ROTA
– Yönetmen: Francis Ford Coppola

Kitaptan uyarlama muhteşem bir film. Bilmeyenimiz hemen hemen yoktur gibi. Piyano çalmaya başladığım yıllarda repertuvarıma da aldığım ilk parçalardan biridir. Nina Rota muhteşem bir iş çıkarmış. Müzikler bazen gergin gibi gelse de kulağa aslında tam anlamıyla sakinleştirici bir etki yaratıyor. Filmi de şarkıları da asla eskimeyecek cinsten…

İşte iki bölümde toplamda birbirinden güzel tam on film ve ruhunu filme adamış on şarkı. Hepsinin yeri ayrı ve tamamı birbirinden farklı… Dahası mı?  Yeni sayıda görüşmek üzere…


Rahmi Mert Özcan – Bir Dünya Müzik 2018 Ocak Sayısı Yazısı