İsrail’in işgali altındaki Filistin topraklarında yasadışı tüm yerleşim faaliyetlerini ‘derhal ve tamamen’ durdurması kararı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde kabul edildi. Karar, 14 lehte ve 1 çekimser oyla geçti. ABD oylamada kararı veto etmedi ve çekimser kaldı. ABD bugüne dek İsrail’e yönelik eleştirilerin karşısında duran bir tutum sergileyen ve 2011 yılında da yine İsrail’in yasa dışı yerleşim birimlerini kınayan yasa tasarısını veto etmişti. Oylamanın ardından ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Samantha Power ilk açıklamayı yaptı. İsrail’in yerleşim birimlerinin sayısının arttığını ve İsrail-Filistin sorununda iki devletli çözümün tehlikeye atıldığını ifade eden Power “ABD, İsrail’in 50 yıldır devam eden yerleşim faaliyetlerini durdurması gerektiği mesajını gönderiyor” değerlendirmesinde bulundu. Kararda İsrail yerleşimlerinin ‘yasal dayanağı olmadığı’ belirtilirken ‘iki devletli çözümü de tehlikeye attığı’ görüşü bulunuyor. Oylama yapılması tasarısı önce Mısır tarafından BMGK’ya sunuldu fakat yine Mısır’ın isteği üzerine ertelendi. Bunun ardından karar tasarısına destek veren ülkeler Yeni Zelanda, Malezya, Venezuela ve Senegal, söz konusu tasarıyı yeniden BMGK’nın gündemine getirerek oylanmasını sağladı. Filistin Halkı Uygulama Konusunda Endişeli BMGK’nın İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarındaki yasa dışı tüm yerleşim faaliyetlerini durdurması kararı geniş yankı uyandırdı. Filistin yönetimi ve Filistin halkı şimdilik karardan memnun görünüyor fakat kararın uygulanmayacağı konusunda ise endişeleri var. Kararı ‘manevi zafer’ olarak değerlendiren Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, “Ancak bu karar, Filistin davasının çözüldüğü anlamına gelmiyor. Karar, müzakereler, barışın tesisi, iki devletli çözüm ve başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırlarındaki Filistin devleti için kapı açtığımız anlamına gelmiyor. Gazze’siz Filistin olmaz” dedi. Bu arada Filistin Kurtuluş Örgütü ve Hamas’tan da karara destek geldi. Filistin halkının da karara tedbirli yaklaştığı belirtildi. Ramallah’ta yaşayan Filistinli Halil Cemzauri, Euronews’e konuştu ve “Hiçbir şey değişmeyecek. Bu, sadece politika. Yine de bu adımın halkımız için iyi gelişmelere vesile olmasını diliyorum. Böylebir adımı açıkçası beklemiyorduk. Umuyorum ki bu karar eyleme geçirilir. Pratikte karşılığını görmek istiyoruz” diye konuştu. Öte yandan bazı Filistinli gruplar kararın oylamasının ardından konunun Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM’ye) taşınması yönünde çağrıda bulundu. Fetih, Hamas, İslami Cihad, Filistin Halk
Kurtuluş Cephesi ve Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi’nin yer aldığı Ulusal ve İslami Güçler Birliği’nce yazılı bir açıklama yapıldı. Açıklamada; BMGK’nın aldığı kararları uygulamaya İsrail’i zorlamak için uluslararası düzeyde çalışma yapılmasının gerekliliği ifade edildi ve İsrail’in yerleşim birimleri inşaatı konusundaki uygulamalarından dolayı yargılanması gerektiğinin altı çizildi. Kudüs Hukuk, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Merkezi Başkanı Ziyad El Hammuri, “BMGK kararı İsrail’i durdurmaya yetmez” şeklinde görüşünübelirtti. Hammuri bu kararın bir yaptırım gücü olduğu anlamına gelmeyeceğini söyledi ve “Biz buna alışkınız. Daha önceki kararlara karşı da aynı sesler yükselmişti. Bunun bir diğer örneği de 2007’de ABD’de düzenlenen ve Ortadoğu Barış Konferansı olarak bilinen Annapolis Konferansı’nda Filistin ile ilgili alınan kararların hayata geçirilememesidir. İsrail, konferansın düzenlendiği süreçte 50 binden fazla illegal konut inşa etme kararı aldı” ifadelerini kullandı. Hammuri ayrıca “İki devletli çözümü tamamen rafa kaldıran ve Batı Şeria’yı ilhak etme çalışmaları hız kazanmaya başladı. BMGK’nın bu kararı Filistinlilere davalarının uluslararası camiada hala canlı bir şekilde yer aldığını hissettiriyor. Ancak BM Antlaşmasının 7. bölümünde yer alan maddeler ile güçlendirilemezse bu kararın bir anlamı olmayacaktır. İsrail’e yaptırımı olmayan hiçbir kararın değeri yok. Çünkü BM’de daha önce de bu minvalde karar alınmıştı. Bunun en somut olanı 2004’te Lahey İnsan Hakları Mahkemesi’nde İsrail’in Yahudi yerleşim birimi inşa etme faaliyetlerini, Kudüs’ü Yahudileştirme ve Batı Şeria’yı ilhak çabalarını illegal kabul eden karardı. Ancak 2004’ten bu yana İsrail’in politikasında hiçbir değişiklik olmadı ve aynı şekilde devam ediyor. Yahudi yerleşim birimleri ve ayrım duvarı inşa etme faaliyetleri durmadan devam ediyor” dedi. Filistin yönetimi ise kararı “İsrail politikasına büyük bir tokat” olarak yorumladı. Filistin Resmi Haber Ajansı’nın (WAFA) haberine göre; Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Redine yazılı açıklama yaparak, bu kararla iki devletli çözüme destek verildiği ve İsrail’in yasa dışı yerleşim birimlerinin uluslararası düzeyde kınandığını ifade etti. “BM’nin almış olduğu kararı onaylıyoruz” diyen Hamas Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal bu konuda daha fazla karar alınmasını beklediklerini dile getirdi. Uluslararası İstanbul Konuşmaları’nın davetlisi olan Meşal burada ‘Filistin’ konulu etkinlikte konuştu. Meşal, konuşmasında Türkiye halkının bir gecede darbeyi
durdurduğu gibi Filistinlilerin de Siyonizm’i mutlaka yeneceğini söyledi ve Siyonizm ile mücadele edeceklerini vurguladı. Meşal, Mescid-i Aksa’yı özgürleştireceklerini belirterek “Bu davanın özeti, önce bu işgalciyi buradan çıkarmak, vatanı kurtarmak ve bu toprakları almaktır. Bütün topraklar, o topraklarda yaşayanlar
için çok değerlidir. Bir vatan düşmanlar tarafından işgal edilince o topraklarda yaşayan insanlar hemen ayağa kalkarlar ve o toprakları savunmaya çalışırlar.Filistin toprakları kutsal, mukaddes topraklardır. Filistin toprakları İsra ve Miraç olaylarının gerçekleştiği topraklardır. Filistin toprakları Müslümanların ilk kıblesinin olduğu topraklardır. Filistin, peygamberlerin ve evliyaların topraklarıdır. Filistin meselesi ümmetin ana meselesidir. Bu davanın kalbi de Kudüs davasıdır. Filistin davası demek Mescid-i Aksa demektir” ifadelerini kullandı. Meşal ayrıca Kudüs’ün Filistin için vazgeçilmez olduğunu belirterek “Bilmelisiniz ki Kudüs tehlikeli günler geçiriyor.
Kudüs’teki bacılarınız, arkadaşlarınız, kardeşleriniz, Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı savunmak için çile çekiyorlar. Kudüs’ün, Mescid-i Aksa’nın yeniden Yahudileştirilmemesi için direniş sergiliyorlar. Bunları yaparken de evlerin duvarları başlarına yıkılıyor. İsrail’deki Siyonist güçler Mescid-i Aksa’yı bölmek, sonra da yıkmak için ciddi çalışmalar yapıyorlar” dedi. İsrail’in, Filistin topraklarında yasa dışı tüm faaliyetlerini ‘derhal ve tamamen’ durdurmasını talep eden ve BMGK’da alınan karara değinen
Meşal, “Birleşmiş Milletler ilk defa Filistin topraklarındaki işgalcilere karşı bir karar aldı. Bu karar dünyadaki yerleşimciler ve işgalcilerle ilgili ilk defa mesaj göndermiştir. İşgalciler her gün bizim topraklarımızda yeni yerleşim yerleri açarak işgallerini adım adım yayıyorlar. Biz buradan şunu ilan etmek istiyoruz ki BM’nin almış olduğu bu kararı onaylıyoruzve bu konuda daha fazla karar almasını bekliyoruz. BM’nin Filistin ile ilgili işgalcilerin yerleşim bölgelerinde yayılmasıyla ilgili kararı doğru
bir karardır. Aynı zamanda bizim halkımıza iade-i itibar sayılır. Aynı zamanda Amerika’nın Filistin ile ilgili meselelerde yapmış olduğu hataların en azından birini düzeltmesi demektir” görüşünü savundu. BMGK’nın Kararı Ortadoğu Ülkelerinde Ilımlı Karşılandı BMGK’nın İsrail işgaline yönelik kararı Lübnan, Ürdün ve Kuveyt tarafından olumlu bir şekilde karşılandı. Buna göre Lübnan Başbakanı Saad el-Hariri konuyla ilgili olarak “BMGK’da kabul edilen işgal altındaki Filistin topraklarında yasa dışı tüm yerleşim faaliyetlerinin durdurulmasını talep eden kararı memnuniyetle karşılıyorum” değerlendirmesinde bulundu. BMGK kararını ‘tarihi’ olarak göz önünde bulunduran Ürdün Hükümet Sözcüsü Muhammed el-Mumini ise “BMGK’da 14 üyenin lehine oy kullanması ve bir üyenin çekimser kalması uluslararası toplumun, yerleşim faaliyetlerinin yasa dışı olduğu ve Filistin halkının toprakları üzerindeki haklarını onaylayan kanaatini ortaya koymaktadır” ifadelerini kullandı. Kuveyt Parlamento Başkanı Merzuk el- Ganim ise kararı “doğru yönde atılan bir adım” olarak nitelendirdi ve kararın, İsrail’e yönelikuluslararası baskı unsurlarına bir yenisini eklediğini dile getirdi. Ganim ayrıca atılan bu adımların yeterli olmayabileceğini fakat uluslararası sözleşmelerle çelişen İsrail’in bu uygulamalarını açığa çıkarmak için teşvik edici ve destekleyici özelliği bulunduğunu da söyledi. Türkiye Dışişleri Bakanlığı Yazılı Açıklama yaptı BMGK’nın Filistin topraklarında devam ettirilen yerleşim yerleriyle ilgili kararı değerlendiren Dışişleri Bakanlığı konuyla ilgili olarak yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, öncelikle İsrail’in, söz konusu karara uyup Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da devam etmekte olan yasa dışı yerleşim yeri faaliyetlerine derhal son vermesi çağrısında bulunularak şu ifadelere yer verildi: “BM Güvenlik Konseyi’nin bugün gerçekleştirdiği toplantıda İsrail’in işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında yürüttüğü yerleşim faaliyetlerinin uluslararası hukuka aykırı olduğunu kayıt altına alan bir karar kabul etmesini memnuniyetle karşılıyoruz. İsrail’in işgalci güç olarak hukuki yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiği vurgulanan kararda yerleşimlerin iki devletli çözüm vizyonunun önünde engel oluşturduğunun teyit edilmesi önem taşımaktadır” denildi. İsrail’in Karara Tepkisi Sert Oldu Beklenen oldu ve İsrail’den kararla ilgili tepki gecikmedi. Tepkinin ilk hedefi ABD’nin ilk defa çekimser oy kullanmasına yönelikti. İsrail’den ilk çıkış Enerji Bakanı Yuval Steinitz’ten geldi. Steinitz “ABD, Ortadoğu’daki tek müttefiki olan İsrail’i terk etti. Sekiz yıllık dostluğun (Obama yönetimini kastediyor) ardından kalbimiz sızlıyor” dedi. İsrail Başbakanlık Ofisi de bir açıklama yaptı. Açıklamada “İsrail, BM’deki bu utanç verici İsrail karşıtı kararı reddediyor ve şartlarına uymayacak. Obama yönetimi sadece İsrail’i korumakta başarısız olmakla kalmadı aynı zamanda BM’deki bu örgütlenmeye perde arkasından destek verdi. İsrail, ‘Seçilmiş Başkan’ Donald Trump ile çalışmayı dört gözle bekliyor” denildi. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ise BMGK kararlarını reddettiklerini ve buna uymayacaklarını belirten bir yazılı açıklama yaptı. Netanyahu açıklamasında “İsrail bu utanç verici karar tasarısını reddediyor ve bunun hükümlerine uymayacak. İsrail, ABD Başkanlığına seçilen Donald Trump, ABD Kongresi’ndeki Demokrat ve Cumhuriyetçi dostlarıyla çalışarak bu absürd kararın zarar verici etkilerini gidermeyi dört gözle bekliyor” dedi ve Obama yönetimine yönelik eleştiride bulundu. Netanyahu, ABD yönetiminin İsrail’i savunmakta başarısız olmanın ötesinde kararı perde arkasından gizlice tezgâhlayıp desteklediğini iddia etti. Açıklamasında “Suriye’de yarım milyon insanın katledilmesini durdurmak için hiçbir şey yapmayan BMGK, Ortadoğu’daki tek demokrasiye (yani İsrail’e) karşı utanç verici bir şekilde cephe oluşturarak Ağlama Duvarı’nı işgal altındaki topraklar olarak niteledi” ifadelerini kullandı. Bununla da yetinmeyen Netanyahu yönetimi elçilik ilişkilerini sınırlamaya yönelik hamlelerde bulundu. Buna göre İsrail, alınan kararların altında imzası bulunan 12 ülkenin büyükelçilikleriyle ilişkilerini askıya alacak. İsrail, diplomatik ilişkilerinin bulunduğu İngiltere, Fransa, Rusya, Çin, Japonya, Ukrayna, Angola, Mısır, Uruguay, İspanya, Senegal ve Yeni Zelanda ile ilişkilerine sınırlama getirdi. Netanyahu bundan böyle bu ülkelerin dışişleri bakanlarıyla görüşmeyecek ve bu ülkelerin elçileri İsrail Dışişleri Bakanlığı’na kabul edilmeyecek üstelik İsrailli bakanların da bu ülkelere yapacağı seyahatler de sınırlandırılacak. Tüm bu gelişmeler yaşanırken bir başka açıklama da ABD’den geldi. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, BMGK’nın İsrail’in Filistin topraklarında gerçekleştirdiği yerleşim faaliyetleri hakkındaki kararı değerlendirerek kendilerine yönelik eleştirilerle ilgili basın toplantısı düzenledi.Alınan kararın arkasında olduklarını ve bu kararın Amerika’nın değerlerini yansıttığını vurgulayan Kerry “BM’deki oylama, iki devletli çözümün korunmasıyla ilgiliydi ve biz de bundan dolayı destek verdik. İki devletli çözüm İsrailliler ile Filistinliler arasında adil ve kalıcı bir barışı sağlamanın tek yoludur” diyen Kerry son olarak BMGK’daki karardan dolayı Obama yönetiminin suçlanmasını ‘haksızlık’ olarak tanımladı. Tüm bunlar yaşanırken 20 Ocak’ta başkanlık görevini Obama’dan devralacak olan Trump’tan çarpıcı bir değerlendirme geldi. Trump, sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden İsrail’e destek mesajı verdi. Trump paylaşımında, başkanlığı devralana kadar İsrail’e güçlü olun çağrısı yaptı ve “İsrail’e bu kadar aşağılayıcı ve saygısız davranılmasına müsaade edemeyiz. ABD’de iyi dostları vardı ama artık yok. Sonun başlangıcı korkunç İran anlaşması, şimdi de BM. Güçlü kal İsrail. 20 Ocak hızla yaklaşıyor” ifadelerini kullandı. Hatırlanacağı üzere Donald Trump geçmiş açıklamalarında BM aleyhinde farklı düşüncelere sahip olduğunu açıkça belirterek “BM, büyük bir potansiyele sahip olmasına rağmen şu an sadece insanların bir araya gelerek konuşup iyi vakit geçirdiği bir kulüp, çok üzücü” demişti. Trump’ın paylaşımına Netanyahu’dan cevap gecikmedi ve Trump’a sıcak dostluğu ve açık desteği nedeniyle teşekkür etti.
İsrail’den bir sınırlama da Savunma Bakanlığı’ndan geldi. İsrail devlet radyosunun haberine göre İsrail Savunma Bakanı Avigdor Lieberman üst düzey ordu mensuplarına Filistinli yetkililerle iletişimi kesmeleri yönünde emir verdi ancak Lieberman’ın bu kararının İsrail ile Filistin yönetimi arasındaki güvenlik koordinasyonunu kapsamadığı belirtildi. Yine İsrail devlet radyosunun Kudüs Belediyesi’nden ismini vermek istemeyen bir yetkiliye dayandırdığı bir başka habere göre; BMGK’da alınan karara rağmen
İsrail’in Doğu Kudis’te 5 bin 600 yeni konut inşa etmeyi planladığı öne sürüldü. Bu projedeki amaç ise kentin çevresindeki Yahudi yerleşim birimlerinin genişletilmesidir. Verdiği tepkilerle ve aldığı yaptırım kararlarıyla hırsını alamayan İsrail’den bir misilleme de BM’ye ödedikleri yıllık 40 milyon dolarlık katkıdan 6 milyon dolarlık fonun
kesileceği yönündeydi. Kesintinin sembolik’ bir protesto adımı olduğunu belirten İsrail yönetimi misillemelerin ABD’de Trump’ın 20 Ocak’ta başkanlık görevini devralmasından sonra daha da artacağını savundu. Yahudi Yerleşim Birimlerinin Filistin Topraklarındaki Kronolojisi 1967: Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü işgal sonrası İsrail, bölgede Yahudi yerleşim birimleri inşası için düğmeye bastı. 1968: İsrail, ilk kez Gazze Şeridi’nde bölgeyi kontrol altına alıp bazı stratejik alanlarda Yahudi yerleşim
birimi inşası etmeye başladı. 1977-1987: Bu on yıllık dönemde Yahudi yerleşim yeri inşası programı aralıksız sürdürüldü. 1988: Filistin’in bağımsızlık vesikası ilan edildi ve Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimci sayısı 66 bin 500’e ulaştı. 1993: İsrail ve Filistin arasında Oslo Barış Antlaşması imzalandı ancak Yahudi yerleşimci sayısı günden güne
artarak 116 bin 300’e ulaştı. 1996: Eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un döneminde Batı Şeria’nın iç bölgelerinde de Yahudi yerleşim birimleri kurulmaya başlandı. 19 Yahudi yerleşim birimi Gazze Şeridi’nde 23 bin metrekarelik alana kuruldu ve bu yerler ‘güvenli alan’ adı altında ilhak edildi. 2000: Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimci sayısı 184 bin oldu. 2003: Gazze’de silahlı direniş yükseldi ve dönemin İsrail Başbakanı Şaron, Yahudi yerleşim alanlarının boşaltılmasını destekleyen ‘Ayrım Planı’nı
ilk kez dile getirdi. 15 Haziran 2005: İsrail, Gazze Şeridi’nde bulunan yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerini boşaltıp bu alanları yıkarak Gazze’den çekilmek zorunda
kaldı. 2014: İsrail-Filistin sorununun çözülmesi konusunda son çabalar da durma noktasına geldi ve Batı Şeria’daki yerleşim birimlerinde yaşayanlarda oldukça büyük bir artış görüldü; sayı 371 bin olarak belirlendi.