Avrupa Birliği Ülkelerinde Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme’nin Uygulanması ve İzlenmesi Çalıştayı’na Katıldık.
Türkiye, Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmesi’ni (EHS) 30 Mart 2007’de imzalamış, 3 Aralık 2008’de T.B.M.M’de onaylamış ve sözleşmeye taraf olduğuz bilgisi ve bürokratik işlemlerin bitirilmesi işlemi Birleşmiş Milletlere (BM) 28 Eylül 2009 tarihinde bildirilmiş ve sözleşme gereği bildirimden otuz gün sonra yani 28 Ekim 2009 tarihinde sözleşmede yer alan yükümlülükler Türkiye’yi bağlayıcı kılmıştır.
Dünyada EHS’ye bugün itibariyle 99 ülke taraf olmuştur. Sözleşmenin İhtiyari Ek Protokolü’ne ise 60 ülke taraf olmuştur.
Sözleşme kapsamında gündeme gelen Ek Protokol BM’ye bireysel ve kolektif başvuru hakkının tanınması hususunu içermektedir. Türkiye İhtiyari Protokol’ü 28 Eylül 2009 tarihinde imzaladı ancak onay işlemi gerçekleşmedi. Dolayısıyla Türkiye’den henüz BM’ye bireysel başvuru yöntemi kullanılamamaktadır. Ancak özellikle sivil toplum kuruluşları (stk) Ek İhtiyari Protokol onaylanmamış olsa da Gölge Rapor adı ile anılan bir yöntemle ülkedeki durum hakkında (sözleşmeden doğan hakların kullanıma ilişkin) başvuru yapabilmektedir. Derneğimizin de içinde olduğu stk koalisyonu daha önce BM Ekonomik Kültürel ve Sosyal Haklar Sözleşmesi’ne (EKSHS) Gölge Rapor vermişti.
EHS’nin ülkemize getirdiği yükümlülüklerin ne kadarının yerine getirildiği ya da getirilmediği konusunda devlet mevzuat gereği en geç Ekim 2011’de BM’ye rapor sunmak zorundadır. Mevzuata göre sözleşmeye taraf olunmasıyla beraber ilk devlet raporu taraf olduktan iki yıl sonra, rutin devlet raporları ise dört yılda bir BM’ye gönderilmesi gerekmektedir.
Devletler raporlarında aşağıdaki haklar bakımından bir değerlendirme yapmak durumundadırlar:
Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması ve Eşitlik
Özürlü Kadınlar
Özürlü Çocuklar
Farkındalığın Artırılması
Erişebilirlik
Yaşam Hakkı
Risk Durumları ve İnsani Bakımdan Acil Durumlar
Yasalar Önünde Eşit Tanınma
Adalete Erişim
Kişisel Özgürlük ve Güvenlik
İşkence, İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Cezaya Maruz Kalmama
Sömürü, Şiddet veya İstismara Maruz Kalmama
Kişisel Bütünlüğün Korunması
Seyahat Özgürlüğü ve Tabiiyet
Bağımsız Yaşayabilme ve Topluma Dahil Olma
Kişisel Hareketlilik
Düşünce ve İfade Özgürlüğü ve Bilgiye Erişim
Özel Yaşama Saygı
Konut ve Aile Dokunulmazlığı
Eğitim
Sağlık
Habilitasyon ve Rehabilitasyon
Çalışma ve İstihdam
Uygun Yaşam Standardı ve Sosyal Korunma
Siyasal ve Toplumsal Yaşama Katılım
Kültürel Yaşama, Dinlenme, Boş Zaman Aktiviteleri ve Spor Faaliyetlerine Katılım
EHS’nin yükümlülüklerinden biri de sözleşmenin 33. maddesiyle düzenlenmiş olan ulusal uygulama ve denetim
mekanizmasının kurulmasına ilişkindir. Bu mekanizmanın rolleri ise; mevcut sözleşmenin uygulamasının teşvik etmek, korumak ve izlemektir.
Türkiye sözleşmeye 28 Eylül 2009 tarihinde taraf olmasına rağmen henüz bir ulusal uygulanma ve denetim mekanizması kurmamıştır. Bu mekanizmanın hangi özellikleri barındırması ve nasıl çalışması gerektiği hususlarında bir yöntem belirlemek için; Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı ve Avrupa Komisyonu Adalet ve Temel Haklar Genel Müdürlüğü işbirliğiyle “Avrupa Birliği Ülkelerinde Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme’nin Uygulanması ve İzlenmesi TAIEX Çalıştayı” 21 Mart 2011 Pazartesi günü Ankara “Plaza Otel”de gerçekleştirildi.
Türkiye’de bu konuda yapılan ilk uluslararası teknik çalışma olan “Avrupa Birliği Ülkelerinde Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme’nin Uygulanması ve İzlenmesi TAIEX Çalıştayı” ile, “Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme” de bahsi geçen özellikle Sözleşmenin uygulamasının teşvik edilmesi, korunması ve izlenmesinden sorumlu bağımsız mekanizmanın kuruluşu ve işleyişi konusunda bilgi ve tecrübelerin paylaşımı gerçekleşti.
Çalıştaya sivil toplum örgütlerinden 100 katılımcı, üniversiteler ve meslek örgütlerinin temsilcileri, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından 50 uzman, Özürlüler İdaresi Başkanlığı’ndan 50 uzman olmak üzere 200 kişi katıldı.
Çalıştaya İsveç, Portekiz, İngiltere, Macaristan ve Almanya’ dan 8 yabancı uzman konuşmacının yanı sıra BM İnsan Hakları Yüksek Temsilcisi ile Avrupa Komisyonu Adalet ve Temel Haklar Genel Müdürlüğü Özürlü Bireylerin Hakları Dairesi Başkanı katıldı.
Çalıştay gündemi, Özürlüler İdaresi Başkanı Sayın Bekir KÖKSAL ve Avrupa Komisyonu Adalet ve Temel Haklar Genel Müdürlüğü Özürlü Bireylerin Hakları Dairesi Başkanı Sayın Johan ten GEUZENDAM tarafından yapılan açılış konuşmaları ile açıldı.
Bahsedilen mekanizmanın nasıl olması gerekliliği konusunda yabancı uzmanların sunumunda belirtilen hususlar kısaca ve özetle şöyledir:
Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı gibi birçok bakanlık odak noktası olabilir. Adalet Bakanlığı gibi bakanlıklarda da çalışma ve hizmetlerin koordine edilmesi gerekmektedir. Sözleşmenin uygulanması ve izlenmesi için kurulacak olan mekanizma Paris İlkeleri’ne uygun hareket etmelidir.
Paris İlkeleri’ne göre kurulacak olan mekanizmalarda:
1- Bağımsızlık (maddi ve idari),
2- Yasa, mümkünse Anayasa ile teminat altına almak,
3- Çoğulculuk (devlet kurumları, hükümet, stk, üniversiteler vs),
4- Uzmanlardan oluşmalı,
5- Geniş tabana yayılmalı,
6- Tavsiye ve öneri sunabilmeli,
7- Soruşturma yetkisine sahip olmalı,
8- Bağımsızlığını etkileyecek mali sıkıntısı olmamalı,
9- Mahkemelerle dost.
AB ülkelerinde sözleşmenin 33. maddesi hakkında kurulmuş olan bağımsız mekanizmalardan örnekler dinledik. AB ülkeleri sözleşmeye taraf olmadan önce bu mekanizmaların nasıl çalışacağı, sözleşmenin nasıl uygulanacağı konusunda çalışmalar yaptığını öğrendik. Ülkemiz sözleşmeyi ilk imzalayan ülkelerdendir ve kısa süre sonra da sözleşmeye taraf olmuştur. Biz henüz bağımsız mekanizmaların nasıl kurulacağına ilişkin çalışmaya yeni başlamış olduk. Sözleşmenin uygulanması için ise gerek mevzuat taraması gerekse de sözleşmenin içselleştirilmesi için çalışmaların yapılması ciddi bir zamana yayılacağı izahtan varestedir.
Programın sonlarında doğru katılımcılardan alınan sorular cevaplandı ve çalıştay sona ermiş oldu.
ÖZİDA’nın son zamanlarda yaptığı çalışmaları yakından takip ediyoruz. Doğrusu gerek sözleşmenin yürürlülüğe girmesi gerek toplumsal farkındalığın artması gerekse de kurumsal bazı değişikliklerin (ÖZİDA’da yapılan son atamaların) etkili olmaya başladığını söyleyebiliriz.
Hakan Özgül