Boşanma davası, özel hayata ilişkin olduğundan, usulsüz olarak elde edilen delilin somut olayın özelliğine göre değerlendirilmesi gerekir. Aynı evi paylaşan evli çiftlerin, müşterek yaşamı sürdürdükleri yerde bulmuş oldukları günlük vb delil niteliği taşıyan eşyaların hukuka aykırı olarak elde edildiği düşünülemez. Zira müşterek konutu paylaşan çiftlerin birbirine karşı gizli mekanı olmayacağı gibi, bu delil niteliği taşıyan eşyayı saklayan eşin de, diğer eşin bunu bulma ihtimalinin olduğunun farkında olduğu açıktır.
Yargıtay H.G.K.’nun 25.9.2002 tarih ve 2002/2-617 E. 2002/648 Sayılı kararı da bu yöndedir:
“öncelikli olarak özel hayatın gizliliğinin korunmasının esas olduğu; ancak somut olayın özelliğinin bu genel görüşten ayrılmayı gerektiren istisnalar içerdiği; kullanılan deliller çalınmış, tehdit ya da zorla elde edilmiş ise burada hukuka aykırılığın olacağı, hukuka aykırı yollardan elde edilmemiş delillerin ise yasak bir delil olarak değerlendirilemeyeceği; boşanma davasının zaten kişilerin özel yaşamını ilgilendiren bir dava olduğu ve kocanın eşi ile birlikte yaşadıkları mekanda ele geçirdiği eşine ait fotoğrafları, not defterini veya mektupları mahkemeye delil olarak verilmesi halinde, bu deliller hukuka aykırı yollardan elde edilmediğinden mahkemede delil olarak değerlendirileceği; aynı evde yaşayan kadının, kocanın bu delilleri ele geçirilebileceğini bilebilecek durumda olduğu, kocanın yatak odasındaki bir dolabın içinde ya da yatağın altında kadın tarafından saklanan bir not defterini ele geçirmesinin, bu mekan eşlerin müşterek yaşamlarını sürdürdükleri bir yer olduğundan kadın için gizli mekan kabul edilemeyeceği; hiç kimsenin evindeki bir mekanda bulduğu bir delili hukuka aykırı yollardan ele geçirmiş sayılamayacağı, özel hayatın gizli alanlarının, özel hayatın gizli alanını ilgilendiren delillerle ispat edilebileceği…”
Hukuka aykırı şekilde elde edilen ses kayıtlarının hükme esas alınması mümkün değildir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/19097 E. – 2016/12155 K. sayılı kararı:
“hakaret eylemleri erkek tarafından oluşturulan ses kaydına ilişkin cd çözüm tutanağında yer almaktadır. Hukuka aykırı nitelikteki bu delil dikkate alınamaz.”
Eşlere ait ses kayıtları ve görüntüler, evlilik süreci ve boşanma aşamasından sonraki süreçte taraflar arasındaki en hassas noktalardan birisidir. Boşanma aşamasındaki eşler, birlikteliklerinde veya ayrı kaldıkları süreçte eşleri ile ilgili mevcut delillerini mahkemeye sunmakta ve davanın kendileri lehine sonuçlanması için ellerini kuvvetlendirmektedirler.
Bu haklılık mücadelesi sonucunda ise eşler, kendileri lehine kararlar alınmasını sağlamak için her zaman somut delillere ulaşamamakta, delilleri yetersiz kalmakta ve delillerinin yetersiz kalmasından dolayı da davalarının seyirleri aleyhlerine sonuçlanmaktadır.
Eşler bu delil sunma aşamasında mahkemeden kendi lehlerine karar çıkabilmesi için bazı zamanlar eşlerine, bazı zamanlar da eşleri aleyhine başkalarına ait sesleri ve görüntüleri gizlice kaydetme, telefon görüşmesini karşı tarafın haberi olmadan kayıt altına alma, yine karşı tarafın haberi olmadan fotoğraflarını çekme gibi yollara başvurabilirler. Bu yollarla alınan deliller bazı durumlarda hukuka aykırı delil niteliğini taşımaktadır.
Hukuka aykırı delil, HMK madde 189/2’de;
Madde 189
(2) Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.
Şekliyle açıklama bulmuştur.
Bu maddeye göre hukuka aykırı elde edilmiş deliller mahkeme tarafından olayların ispatlanmasında dikkate alınamaz. Böylelikle taraflar Anayasa madde 36 ‘Hak Arama Hürriyeti’ başlıklı iddia ve savunma hakkından faydalanamaz. Hukuka aykırı delil kavramı, HMK’de bahsi geçtiği üzere aynı şekilde CMK’da ve Anayasa madde 38 ek fıkrada ayrıca düzenlenmiştir. Delillerin incelenip incelenmeyeceği hususu mahkemenin takdirine bağlıdır.
Yukarıda paylaşılan iki karar da aynı Yargıtay dairesi tarafından sadece sekiz gün arayla verilmiştir. Sadece sekiz gün arayla önce “üçüncü kişi ile yapılan görüşmelerin ekran görüntüleri hukuka aykırı yollarla elde edilmiş sayılamaz” denmiş ardından, “üçüncü kişi ile yapılan görüşmelerin hukuka aykırı yollarla elde edildiği” kabul edilmiştir.
Oysa iki dosyada da karşı tarafın cep telefonu / bilgisayarı zorla ele geçirilmiş ya da rızası dışında incelenerek bu deliller dosyaya sunulmuştur. Aradaki fark nedir? İki dosyada da özel hayatın gizliliği açıkça ihlal edilmiştir.
Sonuç Olarak
Boşanma davalarında, karşı tarafın üçüncü kişilerle Whatsapp, Facebook, Instagram gibi ortamlarda yapmış olduğu yazışmaların ele geçirilerek dosyaya sunulması halinde bunların delil değerinin ne olacağı, “hukuka aykırı yollarla elde edilmiş delil” niteliğinde sayılıp sayılmayacağı tartışmalıdır. Yargıtay’ın da bu konudaki kararları arasında ciddi çelişkiler ve belirsizlikler bulunmaktadır.
Kanaatimizce yürürlükte bulunan yargılama usulü kuralları gereğince karşı tarafın cep telefonu veya bilgisayarı onun rızası olmadan incelenerek elde edilen deliller her durum ve koşulda “hukuka aykırı yollarla elde edilmiş” sayılmak zorundadır. Bu noktada boşanma davaların özel bir yargılama usulü kanunu yapılması gerektiği zaten ifade edilmektedir. Bu yönde bir düzenleme yapılana kadar, ifade edilen yollarla elde edilen delillere değer atfedilmemesi hukuk güvenliği bakımından herkesin yararına olacaktır.
Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın