Boşanma ve Çocuk

Evlilik, iki kişinin hayatlarını birlikte geçirmek istedikleri için verdikleri karardır. Ancak evlilik her zaman yolunda gitmeyebilir, eşler evliliğin kendilerine artık zarar verdiğini düşünebilir ve yollarını ayırmak isteyebilirler. Araştırmalara göre, çocuklar sürekli tartışmanın olduğu bir evde yaşamaktansa, boşanmış fakat mutlu anne babalara sahip olmayı tercih etmektedirler.

Boşanma tüm aile bireylerini etkileyen bir süreçtir. Eğer ailede çocuk varsa eşler boşanma döneminde çocuklarına nasıl davranacakları konusunda bazı kaygılar yaşayabilir. Çocukların bu duruma tepkileri ebeveynlerin boşanmayı çocuklara yansıtma şekline göre değişebilmektedir. Anne babalar eş ilişkilerini sonlandırırken, bir yandan çocukları için yeni bir düzen oluşturmaya çalışmaktadır. Bu nedenle ebeveynler için hem kendi kayıplarıyla baş etmeye çalışmak, hem de bu kaybın üzerine yeni hayat kurmaya çabalamak önemli bir mesele haline gelir.

Boşanma, çocukların hayatını önemli derecede etkileyen bir karardır. Kimi çocuk için bu süreç geçmişinde travmatik bir anı olarak yer ederken, kimi çocuk içinse baş edilmesi daha kolay bir durum haline gelir. Her çocuk boşanmaya aynı tepkiyi vermez. Anne babanın boşanmaya bakış açısı, bunu çocuklarına nasıl aktardıkları, boşanmadan sonra birbirleriyle ve çocuklarıyla olan ilişkileri çocuğun boşanmaya olan tepkilerini belirleyen faktörlerdir (Türkarslan, 2007).  Ayrıca çocuğun kişilik özellikleri, yaşı, gelişimsel dönemi, cinsiyeti, boşanmaya neden olan problemler ve bu problemlere çocuğun bakış açısı gibi etmenler de çocuğun başa çıkış biçimini etkilemektedir (Akyüz, 1978).

Boşanma kararının çocuğa açıklanması çok önemli bir konudur. Çocuğun yaşına uygun anlayabileceği bir dille bu kararın açıklanması gerekir. Boşanmanın ne anlama geldiği, bundan sonraki süreçte çocuğu nelerin beklediği açıklanmalıdır. Çocuk kendisini nelerin beklediğini öğrendiğinde duruma kendini hazırlaması daha kolay olur. Çocuğun bu yeni durumla ilgili soruları olacaktır, bu sorular yine çocuğun anlayabileceği bir dille açık bir şekilde cevaplanmalıdır. Çocuğun kendini suçlu hissetmemesi için bu kararın onunla bir ilgisi olmadığı, anne babanın kendi aralarındaki ilişkiden kaynaklandığının altı çizilmelidir. Anne baba çocuğa karşı birbirini suçlamamalıdır. Boşanmış olsalar dahi çocuk için görüşmeye devam edeceklerini bilmelidirler. Çocuğu eşten intikam almak için kullanmak, göstermemekle tehdit etmek çocuk için ayrıca zarar verici bir durumdur. Çocuk bir taraf seçmeye zorlanmamalıdır. Hangi ebeveyniyle yaşamaya devam edecekse etsin mutlaka diğer ebeveyniyle de düzenli olarak görüşmeli ve ilişki içinde kalmalıdır. Çocuğa ruhsal olarak zarar verebilecek bir nokta da ebeveynlerin suçluluk duygusu ile çocuğun her istediğini yapmalarıdır. Ebeveynler boşanma kararıyla çocuklarını çok üzdüklerini düşünüp bunu telafi etmek adına her istediğini yapan bir hale bürünebilirler. Niyetleri iyi olsa da çocuklarına karşı bir sınır çizmedikleri için bir süre sonra bu durum çocuk için yıkıcı olmaya başlar. Ayrılmış olsalar da anne babalar çocuklarına karşı sınır çizmeye devam etmeli, hayır demeyi bilmelidir. Böylelikle çocuk da onları model olarak kendi hayatında hayır demeyi öğrenebilir (Bulut, 1983). Çocuk bir gün anne babasının bir gün barışacağı hayali ile yaşar. Eğer böyle bir durum söz konusu değilse çocuğa bunun gerçekleşmesinin mümkün olmayacağı sade bir dille aktarılmalıdır.

Boşanma sonrası çocuklar mutsuzluk, öfke, suçluluk gibi duygular yaşayabilir, akademik problemler, uyku bozuklukları gibi davranış problemleri geliştirebilir. Bir dereceye kadar çocuğun bu yaşadıkları normaldir, fakat zaman geçmesine rağmen çocuk bu duyguları yoğun bir şekilde yaşamaya devam ediyorsa bir profesyonelden yardım alınabilir.

Uzm. Psikolog Cangül Tokmaktepe

KAYNAKÇA

Akyüz, E. (1978), Boşanmanın Çocuk Üzerindeki Etkileri.

Bulut, I. (1983), Parçalanmış Aileden Gelen Çocukların Davranış Özellikleri Hakkında Bir Araştırma.

Türkarslan, N. (2007), Boşanmanın Çocuklar Üzerine Olumsuz Etkileri ve Bunlarla Baş etme Yolları.