Boşanmada Çocuğun Velayeti Kime Verilir? sorusu boşanan ve boşanma aşamasında olan eşlerin genellikle araştırdığı ve karar aşamasına etkili olan bir konudur.Konuya ilişkin “Velayet” adlı makalemizi inceleyerek velayetle ilgili ayrıntılı bilgi sahibi olabilirsiniz.
Boşanma, evliliğin yasal olarak sona ermesine boşanma denir. Başka bir ifadeyle boşanma eşlerden birinin veya ikisinin isteği üzerine, hakimin kararıyla evlilik bağının ortadan kaldırılmasını ifade etmektedir.Boşanma ile ilgili “Boşanma Nedir? Boşanma Davası ve Çeşitleri” konulu makalemizi inceleyebilirsiniz.
Boşanmada çocuğun velayeti hakkı Türk Medeni Kanununun 182.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; ‘’ Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.
Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde,
çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur
. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.
Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. ‘’
Buradan anlaşılacağı üzere hakim boşanmada çocuğun velayeti, kararı verirken çocuğun menfaatini göz önünde bulundurarak karar verecektir. Çocuğun eğitim-öğrenim, barınma, sağlık, giyinme vb. gibi şartlarının yanı sıra kişisel durumu da göz önünde bulundurularak karar verilir. Velayete sahip olmayan diğer eşin de iştirak nafakası ile çocuğun giderlerine katılması sağlanmıştır.
Anlaşmalı boşanma sırasında hakim velayet şartlarında değişiklik yapabilir bu değişimi taraflar kabul etmesi halinde, yani anlaşmalı boşanmada çocuğun velayeti hususunda sorun kalmadığı takdirde, boşanma buna bağlı olarak gerçekleşir.
Hakim gerek gördüğü takdirde bir bilirkişi desteği alabilir. Örneğin bir pedagogtan destek alarak da karar verebilir.
Boşanmada çocuğun velayetinin değiştirilmesi davası, eşlerden birine boşanma ile verilen velayetin, velayet sahibi olmayan eş tarafından açılan ve velayetin kendisine verilmesini talep ettiği davadır. Yargıtay güncel kararlarında ortak velayet kararı da verebilmekte olsa da çoğunlukla karşımıza tek bir ebeveyne velayet verildiğini görmekteyiz. Burada boşanmada çocuğun velayetinin sahibi olan tarafın çocuğa karşı gereği gibi sorumluluklarını yerine getirmemesi, kötü muamele etmesi, velayet sahibi ebeveynin yeniden evlenmesi veya yeniden evlenmesinden sonra çocuğun hayat kalitesinin düşmesi gibi sebeplere dayanılarak velayetin değiştirilmesi davası açılabilmektedir.konuya ilişkin ” Boşanmada Çocuğun Velayetinin Değiştirilmesi Davası ” Makalemizi inceleyebilirsiniz .
Boşanmada çocuğun velayetinin değişmesi ile ilgili Türk Medeni Kanunumuz 183. madde de düzenleme yapmıştır. Buna göre; ‘’Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, re’sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır. ‘’
Kanun maddesine de baktığımız zaman velayet sahibi ebeveynin:
velayetin değiştirilmesine karar verilebilir. Hakim burada çocuğun menfaat durumuna bakarak hangisi çocuk için daha yararlı olacaksa o duruma hükmedecektir.
Yine velayetin değiştirilmesi talebiyle gelen velayet davalarında çocuk aleyhine ihmal bulunması velayetin kaldırılmasını gerektirir.
Boşanmada çocuğun velayetinde, boşanma davası sırasında hakim velayete ilişkin durumları re’sen dikkate alacaktır. Çocuk açısından hangi durum menfaatine olacaksa hakim ona göre karar verecektir. Bu karar esnasında dilerse uzman kişilerden, pedagoglardan yardım alabilecektir. Ancak bu yardımlar doğrudan kararı belirlemeyecektir. Hakim takdir yetkisine göre kararını verecektir.
Türk hukukunda çocuğun gelişim sürecine göre velayet konusu durumlar değişkenlik göstermektedir. Burada özellikle 6 yaşına kadar çocuğun büyük oranda anneye bırakıldığı görülmektedir. İlk 3 yaş anne ilgisi ve şefkatine muhtaç olan çocuk okula başlama çağına gelene kadar Yargıtayımızca verilen kararlarda çoğunlukla anneye verilir. Lakin burada annenin durumu önem arz etmektedir. Anne çocuğa bakabilecek durumda değilse, çocuğa zarar verebilecek nitelikte bir bağımlılığı bulunuyorsa, çocuğu istemiyorsa ve bunun benzeri olan durumlarda mahkeme boşanmada çocuğun velayetini babaya verecektir.
6 yaşından ergenlik çağına kadar(12 yaşına kadar) ise anne-babanın ekonomik durumları baz alınarak kararlar verilir. Yine burada maddi durumun yanı sıra ebeveynlerin sorumluluklarını yerine getirebilecek olmaları, kötü alışkanlıkları olmaması gibi kriterler hakim tarafından dikkate alınacaktır. Bu gibi haller olmaması durumunda çocuk için hangi ebeveyn daha yüksek olanaklar sağlayabilecekse mahkeme kararı o yönde olabilecektir. Tabii yinelemekte fayda var hakim burada her durumun özel şartları gereği kendi kararını verecektir.
Örneğin çocuğun bir engeli olması durumunda annenin işi gereği babadan daha çok çocukla ilgilenebilecek olması, velayetin anneye verilmesini sağlayabilecektir.
12 yaşından sonra ise çocukların durumun şartlarını anlayabilecek yeterlikte olduğu görülüyorsa hakim tarafından çocuğun isteği de dinlenir ve velayet hususunda bu istek de dikkate alınır.
Boşanmada çocuğun velayeti düzenlenirken çocuğun yararının her şeyin üstünde olduğu hem kanunumuzda hem de Yargıtay kararlarında belirtilmiştir. Bu doğrultuda boşanmada çocuğun velayeti eşlerden birine verilirken, boşanmaya sebep olan eşin kusuru göz önüne alınmaz. Burada dikkat edilen husus, boşanmaya kusuruyla sebep olan eş, çocuğun geleceği bakımından çocuğa daha faydalı olacaksa velayet kendisine verilebilir. Çünkü, kötü ve kusurlu bir eş, çok iyi bir anne veya baba olabilir.
Hakim boşanmada çocuğun velayetini belirlerken elbette tarafların ekonomik durumlarını dikkate alacaktır. Hatta bu çoğu durumda en belirleyici sebep olsa dahi çocuğun menfaatleri gereği bazı durumlarda ekonomik gelişmişlik ile boşanmada çocuğun velayetinin alınması için yeterli olmayabilir. Çocuğun kişisel durumu, yaşı, sosyal çevresi, gelişimi ile ilgili hususlar ve benzeri durumlarda menfaati gereği ekonomik değeri daha düşük olan tarafa verilebilir. Burada her halükarda çocuğun menfaatlerine bakılacaktır.
Boşanmada çocuğun velayetinin anne baba veya vasiye bırakılmasına dair keskin bir ölçüt bulunmamaktadır. Hakim her durumda, çocuğun menfaatini ayrı şekilde dikkate alarak karar vermek durumundadır. Çocuğun kişisel özellikleri dahi velayetin bırakılması konusunda dikkate alınacak ölçütlerdendir.
Hakim her davada ayrı şekilde çocuğun menfaatlerini göz etmek durumundadır. Boşanmada çocuğun velayetinde önemli faktörlerden biri tarafların ekonomik durumudur. Anne-babanın benzer ekonomik şartlara sahip olmasında çocuğun yaşı, tarafların çocuğa sunabileceği imkanlar, çocuğun yaşı 12’den büyük ise ve durumun önemini anlayabilecek durumdaysa çocuğun isteği de dikkate alınabilir. Bunun dışında çocuğun yaşı da belirleyici faktördür. Örneğin 0-2 yaş aralığında bulunan bir çocuğun annesinden ayrılması çocuğun gelişimi açısından kötü sonuçlar doğurabileceği için velayetin anneye verilmesi makul bir sonuç doğuracaktır.
Çocuğun gelişimi ve büyümesi için 0-6 yaş aralığında annenin velayetine karar verilmesi uygulamada daha çok karşımıza çıkan bir durumdur. Ancak annenin kişisel özellikleri burada etkin faktördür. Çocuğa zarar verebilecek, gelişimini kötü etkileyecek bağımlılıklarının bulunması durumunda; annenin çocuğa bakacak durumda olmaması halinde velayet anneye verilmez. Ancak çocuğun menfaatinde bariz farklılıklar olmaması halinde velayet anneye verilir.
Çocuğun daha büyük olduğu durumlarda(6-18 yaş arasında) kişilerin ekonomik durumları daha belirleyici olacaktır. 12 yaşını dolduran çocukların boşanmanın durumlarını anlayabilecek nitelikte olmaları durumunda istekleri de dikkate alınacaktır.
Buradan anlaşılacağı üzere boşanmada çocuğun velayeti verilirken çocuğun ve çocuğa bakacak olan velinin durumuna ayrı ayrı bakılacaktır.
Anlaşmalı boşanmada çocuğun velayeti hakkındaki anlaşmalarına hakim bağlanmak durumunda değildir. Burada tarafların anlaşmalarını aynen kabul edebileceği gibi, değişiklikler yapabilir.Hakimin değişiklik yapması halinde taraflar bu değişikliği kabul etmeleri durumunda anlaşmalı boşanma gerçekleşebilir. Aksi halde hakim boşanmaya karar vermeye veya tarafların anlaştığı ölçüde velayet durumlarına uymak durumunda değildir.
Boşanmada çocuğun velayeti hakkı taraflardan birine verilmesi halinde diğer eşin çocuğa bakma ve sorumluluklarından kurtulması söz konusu değildir. Burada artık diğer eş mahkeme tarafından kendisine çizilen ölçüde velayet durumlarını sürdürecek bunun dışında iştirak nafakası ile çocuğun bakım ve giderlerine katılacaktır. İştirak nafakası ile ilgili yazımıza Farah Hukuk sitemizde yer alan ‘‘BOŞANMA DAVALARINDA NAFAKA VE NAFAKA MİKTARININ BELİRLENMESİ’’ adlı makalemizle ulaşabilirsiniz.
Velayetin belirlenmesini mahkeme sürecinde hakim anlaşmalı boşanma olmasa dahi re’sen dikkate almak durumundadır. Velayeti bu aşamada kazanamayan eş ‘’Velayetin Değiştirilmesi Davası’’ ile kazanabilir. Velayetin değiştirilmesi davasında ise dikkate alınan durumlar genel itibariyle; ana veya babadan birinin başkasıyla evlenmesi,başka bir yere taşınılması, velayet sahibinin ölmesi, bir suçtan dolayı hapsedilmesi, alkol veya uyuşturucu gibi bir bağımlılığının oluşmasıdır. Bunlar dışında da çocuğun menfaati gereken hallerde velayetin değiştirilmesi davası ile çocuğun velayeti alınabilmektedir. Hakim bu gibi durumları özel olarak inceler ve çocuğun menfaatine göre karar verir.
Boşanmada çocuğun velayeti davası, oluşabilecek yeni durumlar da göz önüne alındığında herhangi bir zaman aşımı süresine tabii değildir. Ancak çocuğun 18 yaşını doldurması ile velayet söz konusu olmaz.
Boşanmada çocuğun velayeti davaları, genellikle boşanma davası ile birlikte görülür. Yani hakim boşanmaya karar vermesiyle birlikte çocuğun velayetinin kime ait olacağının da kararını verir.
Boşanmada çocuğun velayetinin değişimi davaları ise yetkili mahkeme çocuğun yerleşim yeri mahkemesi olacaktır. Bu hususta görevli mahkemeler Aile Mahkemeleri olacaktır.