BU HAMUR KABARMAZ

Memleket Bakırköy Akıl Hastanesi’nin büyük bir versiyonuna döndü. Bu kadar hasta mıydık hep yoksa bu kudret genlerimizde vardır da, yeni mi ortaya çıktı bilmem.

En okumuşundan en cahiline, bir acayipleştik. Saygısızlaştık, bencilleştik.

Sosyal medyayı daha önceki yazılarımdan birinde yazmıştım: ipini koparan sosyal medyada cirit atıyor. Hadi oradan çıkalım, kurumlara geçelim diyorsun; sanki çok farklı! Dedim ya, insani değerlerden yoksun olduktan sonra, okumuşu da, cahili de bir.

Konuşsan dert, konuşmasan başka dert.

Memlekette “idari, kanuni yolları kullanayım, bir şeyler yapmaya çalışayım, belki düzelir” diyorsun; ama bir bakıyorsun, tüm yollar saçmalık dolu.

Anlayacağınız, iş yine kalemimize kaldı.

Yaz kızım!

Beykoz’da Tapu Saçmalığı

Boğaziçi Öngörünüm dolayısıyla evimizin çatısına çivi çakamıyoruz. Ama anlamadığım şu ki, aşağıda bir komşumuz çaktırmadan(!) bir çatı katı yapmayı başardı.

Bizi yönetenler hep kuru gürültü. İktidarı da, muhalefeti de. Kimsenin vatandaşın hayatını kolaylaştırayım derdi yok.

Beykoz’da emlak konusunda bin bir çeşit sorun var. Gelin hisse tapular konusunu konuşalım.  Zamanında para ödeyip almışsın, her tür vergisini ödemişsin, evini inşa etmişsin… Hissenin içindeki arsada bulunan diğer binadaki komşun aile içinde kavgalı ve kendi içlerinde mahkemelik olunca, hiçbir kan bağın ve hiçbir problemin olmamasına rağmen, sırf o arsada senin de hissen olduğu için o emlak mahkeme yoluyla satışa gidince, senin de malın elden çıkıyor ve İzaleyi Şüyu davası saçmalığıyla değerinin çok altında satışa çıkarılıyor.

Böyle bir rezillik olabilir mi?

Nerde güya Anayasa ile garanti altına alınan mülkiyet hakkı? Peh! Anayasa Hukukçular ideal olanı konuşsunlar, dursunlar. Burası Türkiye! Bizi âlem kıskanıyor.

Tamam Boğaziçi’ni koruyalım; öngörünüm koyalım ama öngörünüm diye bu alanlara hiç dokunmayalım, kanunları hiç esnetmeyelim ve bu durumdaki vatandaşların en azından tapularının ayrılmasına olanak tanımayalım mı?

Öngörünümün tamamen kaldırılması mı gerek yani bu durumdaki vatandaşların haklarını korumak için? Bu olmayacağına göre, ne olacak?

Anayasa var; ama kağıt üstünde…

Fiiliyatta işler hatır gönül işi, yedirme işi, işine geldiği gibi iş yapma işi.

Hep diyorum ya, herkesin derdi âlem işte görsün. Esas olan popoya koltuk olunca, iktidarı da, muhalefeti de al birine, vur ötekine.

Beykozlu koltuk sahipleri! Hep 2B’leri konuştunuz bugüne kadar. Biraz da hisse tapuları konuşun. “Şu vatandaşın hayatını nasıl cehenneme çevirmeyiz”i konuşun.

Yok, siz anca boş konuşun…

Doktor, Doktor!

Beykoz Merkez’de İskele karşısında bulunan Aile Sağlık Ocağı’nın bu vatandaşın vergileriyle iş yapan doktoru! İnsanlara insan gibi davranmayı öğren! Sen daha içeri girdiklerinde hoş geldiniz, şikayetiniz nedir, ya da çıkarken iyi günler demeyi öğrenememişsin ki; senden hastanı dinlemeni beklemek zaten abes olur…

ALO 184 Saçmalığı

Alo 184 Şikayet Hattı ayrı bir felaket! Meğer pandemi dolayısıyla şikayet dinlemiyorlarmış. İlerleyen bir tarihte alacaklarmış şikayetleri; ama o tarih de açık tabii. Sanki bu süre zarfında sadece pandemi dolayısıyla doktora gidiyor insanlar;  pandemi gelince diğer bütün hastalıklarımız izin alıp tatile çıktılar sanki…

ALO 184’e bağlanırken size, “bu görüşme kayda alınacaktır” diyor sistem… Telefonda beni dinleyen arkadaşa teyit babında sordum bunu. İyi ki de sormuşum. Zira bana verdiği cevapta, “pandemi dolayısıyla kayıt alınmıyor şu anda” dedi. E o zaman bu kayıt anonsunu çıkarın bari bir zahmet! Kayıt almıyorsanız, ne diye kayıt alınıyor anonsu hâlâ duruyor ki sistemde? Onu da mı akıl edemiyorsunuz? Ben de kayıt alınıyor diye konuşuyorum da konuşuyorum; yukarıda bahsi geçen doktor efendiyi şikâyet edip duruyorum boşu boşuna.

Türkiye yeminle tam bir komedi. Ama ben hiç gülemiyorum. Her yer dökülüyor… Elini attığın her yerde bir saçmalıklar silsilesi…

Muhalefet ATATÜRK’ü Tartışıyor

Ana muhalefette ise bir Atatürk tartışması… Ah, ah… Ne diyeyim. İhtiyacımız olan da buydu; değil mi? Ama şu da bir gerçek ki, Cehepe’nin içinde bir kimlik karmaşası çok eskiden beri var; zaten o nedenle halk tabanında hak ettiği yeri bulamıyor. Herkes “Cehepe” adını sahiplenmek isteyecek tabii; o nedenle başka isimde bir parti ortaya çıkar mı bu tartışmadan bilmem ama; içerdeki farklı zihniyetlerin birbirlerinden kesinlikle ayrışmaları gerek. Yoksa bu hamur asla kabarmayacak.

Allah bu ülkede dert verip de derman aratmasın; denize düşürmesin. Her anlamda!

Zira;

eğitiminden, sağlığına, hukukundan, medyasına;

her yer yılan kaynıyor.

Kalın akıl sağlığıyla!