Bakın, adını tarihe yazdıran bazı ünlü kişilerin zamanında ettikleri laflara:
Bu gafları gerçekten yaptıklarına dair elde somut kanıtlar yok. Ancak gelecek hakkında büyük adamların dahi yanılgıları olabileceğine dair bize bir fikir veriyor.
Buradan hareketle diyorum ki, gelin bizler de kendi “ büyük laflarımızı ” edelim ve burada kayıta alalım! İster doğru, ister gaf; farketmez. Fikir Atölyesi yaşadığı müddetçe onlar da yaşar. Olmadı, Internet Archive tutuyor zaten web arşivini :)
Benim gafa geçmeden önce birkaç not.
Özellikle son iki yüz yıldır gerçekleşen bilimsel araştırmalar ve endüstri devriminin hayata sağladığı katkıya kimsenin şüphe duyduğu yok. Bilim adamlarının iyi niyetlerine de. Yoksa, Hiroshima ve Nagasaki’de toplam 220 bin can alacağını bilse, atom bombasını üretecek Manhattan Projesi’ne başlar mıydı Robert Oppenheimer ?
Peki ya gelecek?
Beyine yerleştirilecek bir çip ile; örneğin fotoğraf makinası ve video kayıt cihazları tarih olabilir mi?
İçinizden “kayıt” komutu veriyorsunuz, gözlerinizden beyne düşen görsel iz aynı zamanda çipe de kayıt oluyor. Sonra “gönder” diyorsunuz, o resim bilgisayarınızda. Üstelik sesli!
“ Gelecekte Neler Olacak? ” yazımızda vardı. Aynı mantıkla cep telefonları da bitebilir mi? Yüksek sesle konuşmaya gerek yok, ‘düşünmek’ zaten bir yerde ‘içinden konuşmak’ değil mi?
O yazıdan iki maddeyi daha alalım buraya:
Teknoloji o kadar ‘sindire sindire’ ve kendini ‘sevdire sevdire’ gelişiyor ki, alışkanlık ve bağımlılıklarımızın değiştiğini anlamıyoruz bile. Kendi elimizle yarattığımız o konfor alanının şimdiki baş aktörleri; robotik , genetik mühendisliği ve nanoteknoloji . Bu üç aktörün birlikte hareket etmesinin oluşturduğu en büyük tehdit ise “kendi kendilerine kopyalarak çoğalabilme ” yetileri. İşte burası çok ürkütücü.
“Darwin Among the Machines: The Evolution of Global Intelligence” kitabında George Dyson der ki: “Bu hayat ve evrim denen oyun masasında üç oyuncu var: insanoğlu, doğa ve makinalar. Ben doğanın tarafındayım. Fakat öyle sanıyorum ki doğa makinelerin tarafında.”
Neyse; şimdi benim büyük lafı (!) yazalım:
“İnsanoğlunun makinalara kendi kararlarını verebilme yetkisini verdiği gün, kendi sonuna da karar verdiği an olacak. Ancak hayran olduğumuz o makinalar o kadar güçleniyor ki, bu yetkiyi nasıl olsa alacaklar.”
Kendi lafımdan kendim korktum!
Hadi, şimdi siz de yazın yorumlara kendi “tarihi lafınızı.” :) Teknoloji ile ilgili olmak zorunda da değil. Hayata dair içinizden gelen öngörü neyse o.
Veya Albert Einstein’in dediği gibi mi yapmak lazım?
“Gelecek hakkında hiç düşünmem. O zaten yeteri kadar çabuk geliyor.”