Anıtkabir Ziyaretçi Akınına Ugradı

Anit-Kabir-Ziyaretci-Akinina-Ugradi-3 Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk 10 Kasım 1938 yılında saat 9.05’te ebediyete ulaşmıştır. Bu an Türkiye için bir milattır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk başlattığı ve zafere ulaştırdığı Kurtuluş Savaşı ile harap ve bitap düşmüş, orduları dağıtılmış, tersaneleri zapt edilmiş bir millettin emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı verdiği mücadele ile bağımsızlığını nasıl kazandığını, birlik ve beraberliğini koruyarak bir ulus devleti nasıl yarattığını, neler yapabileceğini dünyaya göstermiş evrensel bir liderdir.Atatürk ileriyi gören ve mevcut koşulları en iyi şekilde değerlendiren bir liderdir. Bu özelliklerini ortaya koyan birçok örnek vardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturan ilkeleri ve devrimleri, bunun en somut örnekleridir. Kurduğu Cumhuriyet’in çağdaş, laik ve demokratik yapısı, belirlediği dış politikası ülkemizi, milletimizi ve devletimizi bugünlere ulaştıran temel taşlardır.Mustafa Kemal Atatürk’ün ileri görüşlülüğünün bir örneği de daha 20 Eylül 1917 tarihinde Sadrazam ve Başkumandan Vekili-Harbiye Nazırı’na (Talat ve Enver Paşalara) yazılı olarak verdiği Raporu’nda İmparatorluğun
geleceğine ilişkin görüş ve değerlendirmelerini bildirmişti.Atatürk sunduğu Raporlarında “Savaş devam ettiği takdirde, karşısında bulunduğumuz en büyük tehlike, her taraftan çürüyen muazzam
Saltanat yapısının bir gün içerden birdenbire ve hep birden çökmesi olasıdır” demiştir.
Anit-Kabir-Ziyaretci-Akinina-Ugradi-2

Bu değerlendirmeden bir yıl sonra Devlet gerçekten “birden bire ve hep birden” çökmüştür.Mustafa Kemal Atatürk Osmanlı İmparatorluğu’nun çökertilmesinden sonra ortaya atılan manda ve himayecilik gibi formülleri kabul etmemiştir. Manda sorunu özellikle 4 Eylül 1919 tarihinde toplanan Sivas Kongresi’nde yoğun bir şekilde tartışılmıştır. Ancak Atatürk tam bağımsızlık konusunda en küçük ödüne bile yanaşmamış ve temel amacın, “milletin, devletin istiklalini korumak… Bağımsız olarak milletimizin belirli hudutlar dâhilindeki bütünlüğünü korumaktır” görüşünü sonuna kadar savunmuştur.Atatürk, özgürlük ve bağımsızlığın Kurtuluş Savaşı’na en büyük gücü kazandırdığı inancıyla mücadelesini sürdürmüştür. Atatürk emperyalizmin güçlü ordularını yenmek için Türk milletinin bulduğu kuvvet ve kudretin, davamızın meşru olmasından kaynaklandığını söylemiştir. Türk milletinin milli sınırları içinde özgür ve bağımsız olmaktan başka bir şey istemediğini belirtmiştir.

Anit-Kabir-Ziyaretci-Akinina-Ugradi Lozan Barış Antlaşması ile bağımsızlığını kazanan yeni Türk devletinde Atatürk’ün gerçekleştirdiği Türk Devrimi evrensel değer kazanmıştır. Kurtuluş Savaşı döneminde uygulanmaya başlanan Türk dış politikasının başarılı sonuçlarından bir olan Türk Devrimi’nin evrensel nitelikleri vardır. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) 20. Genel Konferansı’nda, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün doğumunun 100. yılı dolayısıyla, 1981 yılının bütün dünyada ATATÜRK YILI olarak kutlanması kararı alınmıştır.UNESCO Genel Konferansı’nın 27 Kasım 1978 tarihinde aldığı Genel Konferans kararında:“UNESCO Genel Konferansı; Uluslararası anlayış işbirliği ve barış yolunda çalışmış üstün kişilerin gelecek kuşaklar için örnek olacakları inancıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün doğumunun 100. Yıldönümü’nde, 1981 yılında anılacağını hatırlatarak, UNESCO’nun ilgilendiği tüm alanlarda olağanüstü bir reformcu olduğunu göz önünde tutarak, özellikle sömürgecilik ve emperyalizme karşı en önce açılan savaşların ilk liderlerinden biri olduğunu kabul ederek, dünya ulusları arasında karşılıklı anlayışın, sürekli barışın kurulması için çalışmalarınınolağanüstü bir örnek olduğunu ve bütün yaşamı boyunca insanlar arasında hiçbir renk, din ve ırk ayrımını gözetmeden, bir uyum ve işbirliği çağının doğacağına olan inancını anımsatarak, eylemlerini her zaman barış, uluslararası anlayış ve insan haklarına saygı yönünden yapmış olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Atatürk’ün kişiliğini ve eserinin çeşitli yönlerini ortaya çıkarmak üzere, 1980 yılında yapılacak sempozyum hazırlıkları için Türk Hükümeti ile UNESCO’nun işbirliği yapmasına karar verilmiştir”denmektedir.

Anit-Kabir-Ziyaretci-Akinina-Ugradi-1 UNESCO Genel Konferansı’nın bu kararını dayandırdığı şu gerekçeler Türk Devrimi’nin evrenselliğini ortaya koymaktadır: Uluslararası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün kişilerin gelecek kuşaklar için örnek olacakları inancı, UNESCO’nun üzerinde çalıştığı bütün alanlarda olağanüstü bir devrimci olduğunu göz önünde tutarak,Özellikle sömürgecilik ve emperyalizme karşı açılan savaşların ilk lideri olduğu inancıyla, Dünya ulusları arasında anlayışın, sürekli barışın değerli öncülüğünü yapmış olduğunu; Bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, din, ırk ayırımı gözetmeyen bir uyum ve işbirliği çağının doğacağına inandığını hatırlayarak…” Değişik akımların tarihe yaklaşımı açılarındaki farklılıklar nedeniyle üzerinde bütün ulusların birleşeceği bir genel dünya tarihi yazma görevini başaramayan UNESCO’nun, Atatürk konusunda fikir ,birliğine varabilmesi dikkat çekici bir olaydır. Özellikle Atatürk’e tanınan “üstün kişi, olağanüstü bir devrimci, sömürgecilik ve emperyalizme karşı açılan savaşların ilk lideri” gibi nitelikler, kavram çatışmasındaki asıl önemli öğelerde fikir birliğine varıldığını göstermektedir. Atatürk’ün gerçekleştirdiği Türk Devrimi’ne evrensel değer kazandıran kuşkusuz sadece geçmişteki tutum ve başarısı değildir. Bunlar yanında belki de daha da önemli olan geleceğe yönelik ilkeleridir. Nitekim UNESCO, Türk Devrimi’nin liderinin “sürekli barışın değerli öncülüğünü yapması” ve “insanlar arasında hiçbir renk, din, ırk ayırımı gözetmeyen bir uyum ve işbirliği çağının doğacağına inanması” nedenleriyle, gelecek kuşaklar için de örnek sayılacak bir eser ortaya koymuş olmasına dayanarak karar almıştır.UNESCO, 1978 yılında aldığı kararla 1981 yılını “DÜNYA ATATÜRK YILI” olarak kabul etmiştir. Dünya’da UNESCO tarafından doğum günü kutlanan başka bir lider yoktur. UNESCO’nun aldığı kararda Atatürk’ü değerlendirirken ortaya koyduğu hususlar gerçekte günümüzde kabul edilen ve eksiksiz uygulanması istenen evrensel değerler bakımından bütün insanlık için çok önemli bir ders niteliğindedir.UNESCO’nun kararını dayandırdığı nitelikleri nedeniyle 10 Kasım’da sadece
Türkiye değil bütün dünya barış ve insanlık için gerekli olan bir lideri kaybetti. Günümüz dünyasında barışı savunan devletlerin liderleri, çıkarları için, savunma sanayileri için savaşları çıkaranlara, terörü destekleyen devletlere ve liderlerine günümüzden tam 76 yıl önce Atatürk, “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözüyle cevap vermiş, yön çizmiştir. Atatürk, şüphesiz Dünya’ya gelmiş
en idealist ve insana değer veren liderlerden biridir. Hatta, belki de en başında gelenlerdendir.Bundan dolayıdır ki dünyanın birçok yerinde anıtları ve büstleri bulunmakta, mazlum ülkelerde de anılmakta ve okullarda ders olarak okutulmakta, anlatılmaktadır. Özgürlük ve bağımsızlığın dünyadaki en büyük sembolü Atatürk’ü, her geçen gün daha çok arıyoruz. Özgürlük ve bağımsızlığın
dünyadaki en büyük sembolü Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Büyük Önder Atatürk’ü, ölüm yıl dönümünde, saygı, minnet ve şükranla anıyoruz.