“Ölü ozanlar derneği’ oyununda savunulan, özgür fikirli insanların yetişmesi… buna demokrasi diyoruz. Yaşamın değerli olduğu ve bu değeri de o yaşama vermemiz gerektiğinin bir yansıması anı yaşamak.”
Ölü Ozanlar Derneği” isimli eserin temel dizelerinden biri; “Carpe Diem”.Latin Ozan Horatius’un bir şiirinde geçen söyleyişin anlamı; anı yaşa, zamanın tadını çıkar…
Eserin sahibi N. H. Kleinbaum’un şiiri de bu düşünceyi destekliyor:
“Topla gül goncalarını toplayabilirken,
Zaman uçup gidiyor
Bugün sana gülümseyen çiçekler
Yarın soluveriyor.”
“Ölü Ozanlar Derneği” Tiyatro Kedi tarafından Türkiye’de sahneye konuluyor. Bu eserin başrolünde yer alan karakter olan Öğretmen John Keating’i, gerçek hayatta da bir eğitmen usta oyuncu Can Gürzap canlandırıyor. Oyun boyunca Can Gürzap’ın etkileyici ses tonuyla birçok şiiri, hayata dair ince sözlerini dinliyorsunuz. Gürzap’a eşlik eden genç oyuncular da çok yetenekli. Onlar da edebiyat ayinlerinde Gürzap ile birlikte izleyicileri hoş tutuyorlar. İzleyicileriyle birlikte anı yaşıyorlar, anın önemini vurguluyorlar.
Can Gürzap’a tiyatro anını sorduğumuzda: “Babam da tiyatrocu idi, tiyatro ile başladık biz yaşama… Canlı canlı seyirciler karşınızda, dinamik bir sahne… O anın enfes atmosferi sarıyor sizi…” diyor. Gürzap ile John Keating arasında bağ kurmamak mümkün değil… Bunu kendisine ifade ettiğimizde de onaylıyor. Benzerlikleri sıralayıp, “John Keating siz misiniz?” diye sorduğumuzda ise şu yanıtı alıyoruz:
“Hele hele bir sanatçının kesinlikle John Keating ile aynı düşünceleri paylaşması gerekiyor… Uygar bir insanım. Bir kişinin donanımının en önemli parçasının lisede, üniversitede aldığı temel eğitimlerin olmaması gerektiğini, kendisine yatırım yaptığı alanların olması gerektiğini düşünüyorum. Bu da güzel sanatlar, sinema, tiyatro, şiir, roman gibi alanlarla gerçekleşebilir… Bu noktada oyunun teması ile benim fikirlerim örtüşüyor.”
Gürzap, “Ölü Ozanlar Derneği”nin Türkiye’nin içerisinde bulunduğu bu dönemde ve başka dönemlerde aynı zamanda her ülkede ve her zamanda geçerli olabilecek bir konuya sahip olduğunu belirtiyor. Gürzap; “Oyunun savunduğu özgür fikirli insanların yetişmesi… Buna demokrasi diyoruz. Yaşamın değerli olduğu ve bu değeri de o yaşama vermemiz gerektiğinin bir yansıması anı yaşamak. Yani boş işlerle uğraşmak yerine yaşamın iliğini emmek… Bütün bu felsefe aslında insanlığın kabul ettiği ortak değerleri de içeriyor…”şeklinde açıklıyor.
Can Gürzap, sinema, tiyatro ya da dizilerde beğenmediği projelerde yer aldığını belirtse bile hayatı boyunca hep sevdiği işi yapmış. Rolünü sevmediyse o projeyi red etmiş: “Rolümü sevmeden oynayamıyorum ben, önce o role âşık olacağım, ondan sonra kolay oluyor her şey…” diyor. “
KİM NE DERSE DESİN, SÖZCÜKLER VE DÜŞÜNCELER DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLİR”
Can Gürzap’a oyunda en sevdiği sahneyi soruduğumuzda hepsini sevdiğini hiçbir sahneyi birbirinden ayırmadığını söylüyor. Yönetmen Hakan Altuner’in rol önerisi üzerine Can Gürzap’ın kafasında soru işaretleri oluşmuş önce. Daha sonra Gökçe Biçer’in uyarladığı senaryoyu görünce, metni okuyunca güzel bir çalışma olacağına karar vermiş. Gürzap; “Texti okuduğumda gayet güzel tiyatroya adapte olduğunu gördüm, hatta filmden bile daha etkileyici sahnelerin olduğunu söyleyebilirim. Uzun bir çalışma süresi geçirdik, zor bir oyundu. Çok şiir, tirat vardı, hepsini ezberledim. Karşılıklı konuşmaları ise ezberlemek daha kolaydı… Uzun çalışmaların ardından güzel bir oyun çıktı ortaya” diyor.
N. H. Kleinbaum’ın eserindeki, insanın kendini arayışına ve dünya ile iletişimine yönelik sözleri senaryoda etkileyici bir şekilde işleniyor:
“Ormana gittim; çünkü bilinçli yaşamak istiyordum. Hayatı tatmak ve yaşamın iliğini özümsemek istiyordum. Yaşam dolu olmayan her şeyi bozguna uğratmak ve ölüm geldiğinde aslında hiç yaşamamış olduğumu fark etmemek için.”
“Eğer bir şeyden eminseniz, kendinizi buna birde başka açıdan bakmaya zorlayın; bunun yanlış ya da aptalca olduğunu bilseniz bile. Okurken, sadece yazarın düşüncelerini değerlendirmeyin, kendi düşüncelerinize de önem verin.”
“Kim ne derse desin, sözcükler ve düşünceler dünyayı değiştirebilir”
ESKİ YENİ KARŞILAŞTIRILMASI
Gürzap’tan tiyatro ve sinemada eski ve yeni karşılaştırması yapmasını da istiyoruz, Gürzap şöyle cevap veriyor: “Eski tiyatro dünyası çok daha iyiydi, seyirci daha coşkulu ve heyecanlıydı. Tiyatroya destek olunması konusunda, salon bulma bakımından her dönem sorunlar oldu, şu anda da yine maalesef tiyatroya yeteri kadar destek yok. Özel tiyatrolarda gençler yeterli şartların olmadığı koşullarda, dekor, ışık vs bakımından yeterli olmayan salonlarda çalışıyorlar. Gençler bu işi bir aşk uğruna, toplum için yapıyorlar, gençlere yeterince destek verilmemesinden dolayı ben memnun değilim.
Sinema açısından baktığımda eski Yeşilçam’ı o zamanın içinde, o şartlar içinde değerlendirdiğimde çok daha fazla önemsiyorum. Şu anda maddi, teknik imkânlar olsa dahi sinemanın ruhu yoksa lezzet alamıyorsunuz..”
Can Gürzap aynı zamanda bir yazar. Remzi Kitabevi’nden çıkan Perde arkasından Devlet tiyatrosu gerçeği ile Söz Söyleme ve Diksiyon kitapları, Yapı Kredi Yayınları’ndan ise Konuşan İnsan isimli kitabı bulunuyor. Gürzap, anılarını da kitaplaştırıyor, anı serisinin ilk cildi hazır olmakla birlikte Gürzap diğer 2 cildin üzerinde çalışıyor. Bu arada Ölü Ozanlar Derneği yeni dönemde de Trump Towers’ta izleyicileri ile buluşmaya devam edecek.
Ophtalmology Life 2016 24. Sayı