Cep Telefonu Bunları da Yapsa!

Gürültülü yerlerde cep telefonu ile konuşmak zordur ya, ne kadar yüksek sesle konuşursak konuşalım, karşı taraf zorlanır hep bizi duymakta.

Hele bir de kulaklıklar yanınızda değilse.

Biz de çoğu kez cep telefonunu kulaktan uzaklaştırıp, alttaki mikrofu ağıza götürerek konuşmaya çalışırız. Tuhaf da bir görüntü oluşturur bu!

O sırada, telefon kulakta olmadığı için de, karşı taraf bize bir şey diyorsa duyamayız.

Bilirsiniz işte o durumları.

Uzayan Mikrofon:

Şimdi, bu cep telefonlarının altında ufak bir tuş olsa. Basınca, ucunda hassas mikrofon olan esnek ve uzayabilen bir metal çıksa! Konuşma bitince de, girer o tekrar yerine.
———-
Aynı şekilde o gürültülü ortamlarda, sesi karşıya göndersek bile, duymak da zordur.

Ne kadar parmağımızla diğer kulağı kapasak veya ne kadar telefonu dayarsak dayayalım kulağımıza, duyamayız işte.

Huni Kulaklık:

Cebin yukarısında bu sefer, ufak bir tuş var. Basınca, huni şeklinde dönerek açılan, süngerimsi bir kulaklık çıkıyor.

Bu sayede hem cep telefonlarının radyasyon etkisini azaltıp, hem de daha iyi duymaz mıyız? İşi bitince, bu kardeşimizi de ittiriyoruz, dönüyor yuvasına.
———-
Çoğumuz yanımızda ufak bir USB flash bellek taşır olduk. Ne zaman nerede ona ihtiyaç olacağı belli olmuyor gerçekten.

Bazen bir arkadaşımızdan bir mp3 almak istiyor, bazen bir sunumu aktarmak gerekiyor, bazen de resimleri taşıyoruz o ufak USB belleklerde.

Bu işi yapması beklenen bluetooth teknolojisi pek işe yaramıyor nedense. En azından bende. Ya karşı tarafta bluetooth olmuyor, ya da olsa bile biz iki cihazı evlendiremiyoruz bir türlü. Anlaşamıyorlar işte!

Yandan Çarklı USB Bellek:

Yahu bu cep telefonu denen şey varken yanımızda, neden hala bu stick’lere ihtiyaç olsun ki? Ve neden cep telefonlarında hala bir USB girişi yok?

Şöyle yanda basınca açılan bir USB bellek olsa, bir de hemen yukarısında bir giriş. Bu bize, hem telefona ek hafıza, hem o ufak bellekleri yanımızda taşımaktan kurtulma, hem de cepten cebe istediğimiz müzikleri, resimleri veya dosyaları aktarabilme imkanı sağlamaz mı?
———-
iPhone, HTC, BlackBerry gibi akıllı telefonlar çıktıktan sonra en büyük eziyetlerden biri de, bu cep telefonlarını bilgisayarımızla eşleştirme (sync) esnasında yaşar olduk. Benim bu aralar en büyük derdim ise oluşan kablo çöplüğü.

Her tarafım kablo dolu, hangisi ne işe yarıyordu?

Ceple bilgisayar arasında yapılan eşleştirmeler sadece bilgilerin yedek alınması için değil, aynı zamanda iki alet arasında müzik, film, resim transferi için de iyi oluyor. [Burada da maalesef bluetooth bana hep sorun çıkarıyor; kısaca kablolara bağımlılık bitmiyor!]

Klavyeden Eşleştirme:

Diyorum ki, klavyelerde modüler bir parça olsa. Biz klavyemizi alırken, telefon modelimize uygun o modülü de satın alsak. Yarın telefon modelimiz değişirse, klavye kalıyor, sadece gidip yeni cep modelimize uygun modülü alıyoruz.

Bu parça bize; hem telefonla bilgisayar arasında dilediğimiz zaman eşleştirme yapma şansı veriyor, hem telefon şarj oluyor, hem de cebimizi bilgisayar ekranından yönetme şansı sunuyor.
———-
Klavyedeki mantık esasında arabalar için de geçerli olabilir.

Henüz arabaları cep telefonları ile eşleştirme derdi pek yok ancak, cebimizdeki şarkıları arabadaki ses sisteminden dinlemek ve daha da önemlisi elleri direksiyondan ayırmadan görüşme yapabilmek önemli. Zaten arabada cebi kulağa götürerek konuşmak yasak :)

Şimdi bunun için de çakmağa takılan kablolar veya araba-cep arası kabus bluetooth şeyleri var. Onları da, kulaklık takmayı da sevmiyorum :)

Arabada Cep Tepsisi:

Diyorum ki, aynen klavye örneğinde olduğu gibi, arabaların da ön konsollerinde ufak bir tuş olsa, basınca ufak bir tepsi (cd çalar gibi) dışarı çıksa ve biz de cep telefonlarımızı buraya oturtsak.

Araba içinde nereye koyacağımızı bilmediğimiz telefonlar gözümüzün önünde olurken, hem şarj olacaklar, hem de ceza yemeden telefondan konuşmak veya müzik dinlemek mümkün olacak. Güzel olmaz mı? :)

Cep telefonu modelimiz değişirse de, gidiyoruz yedek parçacıya, yeni modele uygun modülü alıp yerleştiriyoruz arabanın ön konsolüne. Arabanın içindeki gereksiz kablo pisliği de bitiyor.
———-
Cep telefonlarının en büyük dertlerinden bir de, pillerinin çabuk bitmesi. Nedenini anlamadığım bir şekilde, pil teknolojisi hala çok geriden geliyor.

Telefonların konuşma dışındaki keyif veren özellikleri arttıkça, pil ömrü buna yetişemez oluyor.

Daha fazla dışarılarda olduğumuzdan olsa gerek, bu özellikle yaz ayları için daha bir geçerli.

Solar Yapraklar:

Diyorum ki, şu cep telefon kenarlarında çektiğimiz zaman açılan panel yapraklar olsa. Üzerlerinde de, güneş enerjisiyle pil şarj etmeye yarayan solar hücreler bulunsa.

Telefon zaten hep yanımızda. Kullanmadığımız zamanlarda da, masada dururken, solar paneller sayesinde dolsa o boşalan piller!
———-
Şimdi bu solar panallerin arkasından da işe yarar bir şey çıkmalı!

3G gibi teknolojilerle gelen hızlı veri aktarımı, artık cep telefonlarından tv izlemeyi dahi mümkün kılıyor. Bu sefer de o ufak ekranlar yetmemeye başlıyor. Telefonların büyüklerinden dolayı da, ekranları bir yere kadar büyütebiliyorsunuz.

Yaprak Ekranlar:

Bizim nasıl olsa yandan çekince uzayan panellerimiz var! O panellerin arka tarafı solar enerji için dursun, önü de bizim genişleyen yeni ekranımız olsun :)

Normal kullanımda da, ittiriyoruz o panelleri yerlerine.
———-
Son olarak da bir asistanımız var :)

Bu öyle bir yardımcı ki, ne sekretere gerek kalıyor, ne de şu an kullanımda olan birçok uygulamaya.

Cep Asistanı:

Bir arkadaşımızla bulaşacağız mesela, o da gelmeden beş dakika önce beni ara ki aşağıya ineyim diyor. Asistanımız biz yoldayken GPS ile yerimizi belirliyor, trafiğe bakıyor ve varacağımız yere beş dakika kala arkadaşımıza bir sms atıyor: “Aşağı inebilirsin, beş dakika sonra sendeyim.”

Tüm komutları telefonun sağ altındaki tuşa basarak ‘sesli’ veriyoruz:

– Haftaya Çarşamba şu restoranda olmam gerekiyor, bana 2 gün önceden uyarı ver. Bir de işletmeye sms atıp, 4 kişilik yer ayırt.
– Şebnem’in doğum günü gelince ona 7 nolu sms’i at!
– Şimdi sana diyeceklerimi düzgün bir şekilde yazıya döküp bana mail at. Ben sana onay verince de blog’da yayınlarsın.
– Gün içinde konuşmamış olursam, bana saat sekizde Zeynep’i ara.
– En son yapılan seçim anket sonuçlarını Google’dan bulup bana oku.

Bu listenin sonu yok. Madem yeni çıkan birçok modele “akıllı telefon” diyorlar, böyle bir asistanım olursa işte o zaman gerçekten ‘akıllanmış’ olmaz mı bu aletler? [Yoksa dudaklara bakmayın siz!]

Cep telefonlarında baş döndürücü gelişmeler oldukça, bizim de doğal olarak beklentilerimiz artıyor :)

Şunlar da var:

– Ekran aynı zamanda tarayıcı (scanner) olsa,
– Aynı zamanda baskı yapsa,
– Ekrana parmak basınca nabız, tansiyon vs ölçse,
– Üfleyince alkol ölçse (promil şeysi),
– Önünde ufak bir ışık, fener görevi görse (sanırım bu bazı Nokia modellerinde var).

Bunlar üzerinde araştırma yapmadan, aklıma ilk gelen fikirlerdi. Belki de bazıları halihazırda yapılmıştır, önemli değil! Yeter ki fikir alış-verişi için bize malzeme sağlasınlar.

Dinlerken bana tahammül ettiği ve bu saçma fikirlerimi Fikir Atölyesi için çizime döktüğü için Emre Tanrıverdi ‘ye buradan da teşekkür ediyorum. [Sayende bu yazıyı çok keyif alarak yazıyorum!]

Var mı sizin de aklınıza gelen cep telefonu fikirleri?