Cinsiyet değiştirme ameliyatı hakkındaki bu makale, dostum ve aynı zamanda da müvekkilim olan M.Y.K.’nın tüm cinsiyet değiştirme operasyonu tıbbi ve hukuki süreci göz önünde bulundurularak yazılmıştır. Cinsiyet değiştirme makalesini okurken daha anlaşılır olabilmesi için ve minik tamamlayıcı bilgiler için dipnotlara dikkat edip dipnotları da okuyarak ilerlemenizi tavsiye ediyorum.
Cinsiyet değiştirme , ait olduğu vücut yapısı ile ruhsal açıdan cinsel kimliğinin örtüşmemesi sebebi ile bireyin ruhsal açıdan cinsel kimliği ile fizyolojik yapısının uyumlu hale getirilmesine yönelik eylemdir. Cinsiyet değişikliği ifadesinin, aslında bir dizi operasyonu içerisinde barındırmakta olduğunu ve esasında bir sürecin tamamını kapsayacak biçimde kullanılan geniş bir ifade olduğunu söyleyebiliriz. Makalenin devamında da bu geniş anlamı ile kullanılacaktır. Öncelikle cinsiyet değişikliği , transseksüel yapıda olan kişiler için söz konusudur. Cinsiyet değişikliğindeki temel amaç kişinin ruhen içinde bulunduğu cinsiyet kimliğinin, o kişinin aynı zamanda sosyal ve fizyolojik açıdan da bir uyum göstermesi şeklinde ifade edilebilir. Bu nedenle söz konusu cinsiyet değişimi, transseksüel yapıda olan yani fizyolojik/biyolojik ve ruhsal açıdan bir uyum göstermeyen bireyin, cinsiyet değimi ile tüm açıdan uyumu yakalaması ve yalnız bireyin manevi mutluluğu değil, aynı zamanda toplumsal açıdan da daha uyumlu ve özgüvenli olacağı sonucuna gelmektedir.
Yürürlükte olan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ’na göre ise cinsiyet değişimi, transseksüel [1] yapıda olan ve belirli tıbbi ve hukuki koşulları taşıyan bireyin eylemidir ve madde 40’a göre cinsiyet değişimine dair düzenleme şu şekildedir;
“Cinsiyetini değiştirmek isteyen kimse, şahsen başvuruda bulunarak mahkemece cinsiyet değişikliğine izin verilmesini isteyebilir. Ancak, iznin verilebilmesi için, istem sahibinin on sekiz yaşını doldurmuş bulunması ve evli olmaması; ayrıca transseksüel yapıda olup, cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunluluğunu (…) [2] bir eğitim ve araştırma hastanesinden alınacak resmî sağlık kurulu raporuyla belgelemesi şarttır.
Verilen izne bağlı olarak amaç ve tıbbî yöntemlere uygun bir cinsiyet değiştirme ameliyatı gerçekleştirildiğinin resmî sağlık kurulu raporuyla doğrulanması hâlinde, mahkemece nüfus sicilinde gerekli düzeltmenin yapılmasına karar verilir.”
Bu makaleyi yazmam konusunda sürecinin her ayrıntısını benimle paylaşan sevgili dostum M.Y. K. ise bu tanımlamayı kendisi için şöyle yapmıştır:
“…ruhum yanlış bedene uğrayarak dünyaya gözümü açtım..”
Cinsiyet değiştirmek isteyen kişi, öncelikle bir tedavi basamağı ile sürecini başlatmaktadır. Tıbbi süreç ile hukuki süreç süreleri değişken olabilmektedir. Bunda kişinin tıbbi durumu, kurumlar içi iş yükü dahi etkilidir. Kişi, öncelikle tedavi sürecini başlatmak için bir Eğitim-Araştırma Hastanesi’nin [3] “Endokrinoloji” bölümüne başvuru yapmalıdır. Endokrinoloji, hormonlar ile ilgilenen bir tıp ve biyoloji dalıdır. Cinsiyet değişimi geçirecek olan kişinin de hormon tedavisini yürütecek olan bölüm burasıdır. Ancak hormon tedavisine başlanabilmesi için ayrıca “aynı” hastanenin Psikiyatri bölümünden de kişinin hasta kaydının oluşturulması gerekmektedir. Kişinin Psikiyatri bölümünde ortalama 2 ay gözlem amaçlı seanslara gitmesi gerekmektedir. Bu Psikiyatri bölümündeki seansların, olması gerektiği gibi sonuçlanması halinde kişiye “cinsel kimlik bozukluğu teşhisi” konulmaktadır. Bu teşhisle birlikte Endokrinoloji bölümünde de kişinin hormon tedavisi süreci başlatılmaktadır. Hormon tedavisi süreci başlamasından sonra kişinin Psikiyatri bölümüyle ilişkisi bitmemektedir. Süreç Endokrinoloji bölümünde kan ve hormon testleri ile ve Psikiyatri bölümünde de gözlemler ile her ay işlemeye devam ederek ilerlemektedir. Doktorların yeterli süre sonundaki gözlemleri sonucunda (bu süre M.Y.K’ nın sürecinde 8 ay idi. Ancak işleyişte 1,5-2 yıla kadar çıktığı süreçler de görülmektedir) kişi “Cinsiyet değişimi ameliyatına izin” için görevli ve yetkili mahkemeye başvuru yaparak ilk hukuki adımını atmakta ve hukuki sürecini böylelikle başlatmaktadır.
Öncelikle kişide aranan hukuki koşullar 18 yaşını “doldurmuş” olmak ve “evli olmamak” şeklindedir. Cinsiyet değiştirme ameliyatı na izin için mahkemeye başvuru yapıldığında mahkeme, tıbbi sürecin yürütüldüğü ilgili kurumla yani hastane ile birtakım yazışmalar yapmakta ve bu kişi ilgili belge ve bilgilerin mahkemeye getirtilmesini istemektedir. Burada ilgili kurumdan istenen bilgiler kanunen cinsiyet değişimi için kişide aranan hukuki koşulların o kişide var olup olmadığı ile ilgilidir. Bu hukuki koşullar yani sağlık kurulu raporu için gerekli olan ve mahkemece istenen başlıca koşullar şu şekildedir:
*** Üreme yeteneğinden sürekli olarak yoksun olup olmadığı konusuna bakılmamaktadır. Çünkü eskiden aranan bu koşul 20/3/2018 tarihli ve 30366 sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanan ve Anayasa Mahkemesi’nin 29/11/2017 tarihli ve E.: 2017/130, K.: 2017/165 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir. Ancak uygulamada mahkemelerin hastanelere yazdığı talep yazılarında ve ilgili kurumun yani hastanelerin mahkemeye sundukları raporlarda halen bu ibarenin yazdığı görülmektedir
Bu 1. ve 2. koşulların istendiğine dair talep yazısının mahkemeye gelmesi zaman almaktadır. Ancak istenirse bu talep yazısı, elden takipli olarak talep edilebilmektedir. Böylelikle işlemler çok daha kısa süre içerisinde tamamlanmakta ve sağlık raporu da hızlıca mahkemeye ulaşmış olmaktadır. Sonrasında ise mahkemece bir duruşma günü tayin edilir. Davanın sonucunda kişi hakkında “ cinsiyet değişikliği ameliyatına izin ” kararı verilir veya verilmez. Bu karar ile kişi artık “ cinsiyet değiştirme ameliyatları ”na yasal olarak da hazırdır. Ancak bu ilk hukuki davanın sonucunda cinsiyet değişimi ameliyatına izin verilmez ve mahkemece bir red kararı söz konusu olursa maalesef ki cinsiyet değişimi sürecine başlanamamakta ve/veya devam edilememektedir. Uygulamada bazı durumlarda cinsiyet değişikliğine izin davasında aynı zamanda kişi hakkındaki isim değişikliği için de mahkemece bir karar verildiği görülmektedir.
Hukuki sürecin ilk aşaması olan cinsiyet değişikliğine izin davası sonrasında, söz konusu olacak olan gereken tıbbi müdahalelere izin verilmiş olmaktadır. Gerekli operasyonların tamamlanmasından sonra ise kişinin ikinci ve yeni bir dava açarak bu defa kimliğindeki cinsiyet hanesi ve isim değişikliğini talep etmesi gerekmektedir. Ancak yukarıda söz ettiğim gibi kimi durumlarda mahkemeler hem cinsiyet değişikliğine izin kararı hem de isim değişikliği kararını aynı davada sonuca bağlayabilmektedirler.
Sonuç olarak cinsiyet değiştirme operasyonu kişinin hayatında sadece bir defaya mahsus yapabileceği bir değişim olduğundan ve resmi olarak da sonuç doğurduğundan yalnız mahkeme izni ile ve kanunun öngördüğü belirli hastanelerde yapılacak araştırma sonucunda mümkün olabilmektedir. Bu nedenle söz konusu süreç uzun ve teknik olduğundan, kişinin bu önemli sürecini daha hafif atlatabilmesi açısından hukuki anlamda bir yardım almasını öneriyorum. Bu makaleyi yazmam konusunda sürecini beraber yürüttüğüm sevgili dostum M.Y.K.’ya da bana bu müsaadeyi verdiği için de ayrıca teşekkür ederim.
Cinsiyet değiştirme yi düşünüyor ve bunun için tıbbi veya hukuki süreçler nasıl olacak, nelerle karşılaşacağım diye merak ediyorsanız beni arayabilir, mail gönderebilir veya iletişim sayfamızdan form doldurabilirsiniz. Türkiye geneli bu konuda yardımcı oluyor ve hukuki danışmanlık veriyoruz.
[1] Transseksüel: Her ne kadar TDK (Türk Dil Kurumu)‘na ait sözlükte “Hormon tedavisi görüp ameliyat olarak cinsiyet değiştiren kişi” olarak tanımlama yapılmışsa da, Türk Medeni Kanunumuzdaki 40.maddeden de anlaşıldığı üzere cinsiyet değişimi ameliyatı yapılmadan önce kişinin transseksüel yapıda olması koşulu aranmaktadır. Bu nedenle kişinin transseksüel yapıda olması demek, o kişinin hormon tedavisine başlamış olduğunu veya ameliyat olduğunu göstermemektedir. Transseksüel yapı, fizyolojik veya biyolojik sebeplerden kaynaklanmaktadır. Hormon tedavisi veya cinsiyet değişimi ameliyatı gibi bir “dış” etkenle ilgili değildir.
[2] 20/3/2018 tarihli ve 30366 sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 29/11/2017 tarihli ve E.: 2017/130, K.: 2017/165 sayılı Kararı ile, bu maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “…ve üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun bulunduğunu…” ibaresi iptal edilmiştir.
[3] Türk Medeni Kanunu m.40’ta Eğitim-Araştırma Hastanesi olması gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle herhangi bir hastanenin endokrinoloji bölümüne gidilmesi yeterli değildir.