Bebeklerde uyku ihtiyacı bebeğe göre farklılık gösterebilir. Zamanında doğan bir bebek günün yaklaşık 15-18 saatini uykuda geçirir. Ancak bebekler, 3-4 saatte bir uyanırlar ve bunu karınları acıktığı, beslenmeleri gerektiği için yaparlar. Yaklaşık 16. haftan sonra değişimler başlar. Bazen bebeklerde uyku sorunları da görülebilir. Bu durumu düzeltmek için önce durumun doğru tespit edilmesi gerekir.
Bebeklerin gece kesintisiz uyku süreleri 8-8,5 saate kadar uzayabilir. Üçüncü aydan sonra bebeklerin uykusunu daha düzenli bir ritim haline getiren melatonin hormonu devreye girer. Ayrıca geçen süre içerisinde gündüz ve gece döngüsüne bebek alışmaya başlamıştır. Bir yaşını geçen bir çocuk yaklaşık 10-11 saat gece 2-2,5 saatte gündüz uyur. İki üç yaşlarında sabah uykuları biter öğlenden sonra uykuları yaklaşık 5 yaşa kadar devam edebilir.
Aileler bebekleri uyumadığı zaman sallar, kucağına alıp gezinir yahut bazen de arabaya koyarak küçük bir şehir turuna çıkarlar. Peki uyumayan bebeği sallamak gerçekten gerekli midir? Bu durum bebeklerde uyku bozukluğu sebebi olabilir mi?
Bebeklerde uyku düzeni oluşturmak ileride çocukluk dönemini de etkileyebileceğinden önemlidir. Uyumamak için direnen, kendini kaybedecek kadar ağlayan bebeği kapıyı çekerek yalnız bırakmak, “ağlaya ağlaya uyur” demek ne kadar yanlışsa, hızlı sallamak ve sallayarak uykuya alıştırmak da aynı oranda yanlıştır. Bebek nasıl uyumaya alışır ise süreç o şekilde devam edecektir bu sebeple uyku düzenini ailelerin iyi organize etmesi gerekir.
2-15 yaş grubunda en sık görülen uyku bozuklukluğu uykuya dalma güçlüğüdür. Bunu takip eden diğer sorun ise gece sık uyanmaktır. Bu durumlar pek çok sebeple olabilir ancak en sık karşılaşılan neden uykuya başlama çağrışımları ile ilgilidir. Bebeklikte eğer aile bebeği bir gevşeme, rahatlama ( sallamak vb) bir şekilde uyutmaya alıştırdı ise çocuk bu duruma ihtiyaç duyacaktır ve uykuya dalmakta zorlanabilir. Okul çağındaki çocuklarda ise uykuya dalmada güçlükler daha çok kaygı bozuklukları, stres, korku gibi şeyler ile alâkalıdır.
Yetersiz uyku, çocuğun düzenli şekilde uyumaması, okul dışı başka aktivitelere fazla vakit harcanmasından kaynaklanır. Yetersiz uyku sonrası okulda uyuklama, derslere odaklanamama, gerginlik, iştah değişikliği, yorgunluk gibi sorunların ortaya çıkmasına neden olur.
Diş gıcırdatmak veya dişleri sıkmak da uykuda yapılan bir diğer davranıştır. Bu her yaşta rastlanabilen bir durumdur ve diş hekimleri tarafından yapılan bazı diş koruyucu ve baskıyı azaltıcı aparatlar genellikle işe yaramaktadır.
Uyku terörü genellikle kâbus görmek ile karıştırılır. Genellikle çocuk uykudan uyanınca başlar. Yatakta oturan çocuk çevreye anlamsız bakar, çığlık atabilir veya ağlayabilir. Kalp çarpıntısı, hızlı nefes alma görülebilir. Çocuk bu anlarda hiçbir şekilde avutulamaz. Süreç bittiğinde ise genellikle çocuk tekrar uyur. Uyandırıldığında ya da sabah uyandığında ise gece yaşananları hatırlamayacaktır. Bu duruma erkek çocuklarda daha sık rastlanır. Görülmeye başlandığı yaş aralığı 4-12 yaşlar olan uyku terörü atakları her gece olmayabilir. Tedavi için ebeveynin ve çocuğun kaygı durumunun yatıştırılması gerekir. Çocuğu uyandırmak ve avutmaya çalışmak işe yaramayacağından bu konuda aileye bilgi verilmelidir. Durumun çocuğun sağlığı açısından riskleri anlatılmalıdır. Tedavide uykuyu düzenleyen ilaçlar kullanılır.
Uykuda herhangi bir konuda korkutucu, üzücü, rahatsız edici rüyalarla uyanma durumudur. Genellikle olay ayrıntılarıyla hatırlanır. Çocuğun durumuna göre ağlama gözlemlenir. Kalp çarpıntısı gibi fizyolojik değişiklikler çok sık görülmez. Uykunun hafiflediği dönemlerde, sabaha karşı görülür. Hemen hemen her çocuk bir kez olsun bu durumu yaşar. Çocuklar gün içerisinde izledikleri, yaşadıkları veya oynadıkları olaylardan etkilenerek de kâbus görebilirler. Sık olması durumunda tedavi için ebeveyn ve çocuğa yönelik psikoterapi uygulanır.
Çocukluk döneminin en sık rastlanan psikolojik kökenli uyku bozukluğu sorunudur. Çocukların başına gelebilecek olumsuz olaylar sebebi ile de anne ve babayı en çok korkutan durumdur. Bu korkunun sebebi, uyurgezer çocukların uyandırıldıklarında olabilecek olumsuzluklara ilişkin yaygın inançlardır. Çocuk uyandırıldıktan sonra gözlenen uyum bozukluğu bu inanışı tetikler. Ebeveynde veya ailesinin geçmişine bakıldığında başkalarında da uyurgezerlik ve gece altını ıslatma sorunu birlikteliği görülür. Uykuda yürüme sırasında geveleme şeklinde, kendi kendine konuşma görülebilir. Genellikle 10-15 saniye sürmekle birlikte nadiren 30 dakikalık nöbetler de olabilir. Uyanan çocuk uyandığında olayı hatırlamaz. Bazen çocuk büyüdükçe iyileşme görülür. Çocuklarda uyurgezerlik epilepsiden (sara) mutlaka ayırt edilmelidir. Önemli olan çocuğun zarar görmeyeceği ve gittikçe düzeleceği hususunda aileyi ikna edebilmektir. Psikososyal sorunların olduğu durumlarda antidepresanlar işe yarayabilir. Evde merdiven, pencere, bahçede havuz varsa havuz, kapıları emniyete alabilir, çocuğa yer yatağı yapılabilir, çevrede çarpak kendisine zarar verebileceği eşyalar kaldırılarak güvenlik sağlanabilir. Tedavisi için bazı ilaçlar ve psikoterapi etkilidir.