Depresyon denildiğinde daha çok erişkin dönemdeki depresyon aklımıza gelse de ergenlerde ve çocuklarda depresyon oldukça sık görülen, önemli sorunlar yaratan bir hastalıktır. Depresyon aynı zamanda en çok ölüme en çok iş güç kaybına neden olan hastalıklardan biridir. Çocuklarda depresyon ise bazı sebeplerden ötürü ailelerin gözünden kaçabilir.
Çocuklarda depresyonun olması için bazı risk etmenleri vardır. Bu risk etmenlerini şöyle bir gözden geçirirsek özellikle; ailede bir psikiyatrik hastalık varsa ya da ailede depresyon varsa genetik olarak çocuğun depresyona yatkınlığı artacaktır. Yine çocuğun bulunduğu ortam, yaşadığı koşullar, yoksulluklar ve yoksunluklar, ekonomik krizler, aile ayrılmaları, aile içi şiddet, aile içindeki problemler, alkol kullanımı gibi nedenler çocuklarda depresyon riskini arttırmaktadır. Ayrıca, kendi kişilik özellikleriyle ilgili benlik saygısı dediğimiz kendine güveni az, kendi ile ilgili endişeleri olan, başarı ve başarısızlık konusunda bazı kaygılar yaşayan çocuklarda depresyondan sık görülür.
Depresyon bebeklik döneminden itibaren her yaşta görülebilen bir durumdur ama her yaşta aynı belirtiler ile görülmez, şekli ve özellikleri farklılıklar gösterir. Bebeklik depresyonu tamamen farklı bir süreçtir. Eğer bebeğin anneyle bağlanma yaptıktan sonra anneden ayırırsak önce bebeğin çevresine ilgisini kaybettiğini, çevreden gelen gülücüklere bakışlara ilgi göstermediğini, bir süre sonra beslenmesinin bozulduğunu ve eğer anne geri dönmez süreç uzarsa tamamen kendi içine dönük kimseyle ilgilenmeyen bakışları donuk bebekler haline geldiğini görürüz. İşte buna bu döneme bebeklik depresyonu denir. Eğer anne belli bir süre içinde geri dönerse genellikle durum düzelir. Ama annenin dönmesi uzarsa kalıcı ve daha büyük problemlere yol açan bir sorun haline gelebilir.
Okul dönemi çocukları aslında kendileri de mutsuzluklarını daha önce ilgi duydukları aktivitelere ilgi duymadıklarını, arkadaşlarıyla oynamak istemediklerini, televizyon seyretmek istemediklerini, uykularının bozulduğunu, iştahlarının bozulduğunu anlatabilirler. Ama yine de aileden öykü almak aile ile konuşarak ilkokul, ortaokul dönemindeki çocukların depresyonu saptamak mümkündür. Genellikle aileleri çocuklarda depresyon olacağını düşünmedikleri için çocuklardaki bu değişiklikleri doğru yorumlayamayabilirler. Bu yüzden de çocukluk depresyonu gözden kaçabilir.
Ergenlik dönemi ise depresyonun en sık görüldüğü dönemlerden bir tanesidir. Ergenlik döneminin kendine has değişimleri ergenin yeni kimlik bulma çabası, aile ile girdiği çatışmalar, sosyal çevreden gelen değişiklikler aynı zamanda ergen bireyin bedeninde olan değişikliklere uyumu sağlama süreci depresyon için önemli kaynaklar sağlar ve bir ergenin depresyonu hayata son verme ile sonuçlanabilen önemli durumlardan bir tanesidir. Bu nedenle çok dikkatli olunması gerekir.
Eğer ergen hayatında ani değişiklikler varsa, derslerinde ani bozulma, arkadaşlarıyla ilişkisinde ani bozulmalar, sosyal çevreden kopma, içe kapanma odasından dışarı çıkmama, uyku ve yeme düzenindeki değişiklikler işte bunların hepsi toplandığında ergenlik döneminde depresyonun sık görülebileceğini ve dikkatli olunması gerektiğini hatırlamalıdır.
Bütün bu saydığımız bulgular gördüğünüz gibi aslında ergenlik döneminde olabileceği düşünülen bulgularla örtüşmektedir. O yüzden de ergenlik dönemi depresyonu sıklıkla gözden kaçabilmektedir. Ancak bu davranışlar kendine ya da çevreye zarar verdiğinde durum ortaya çıkabilmektedir.
Çocuklarda depresyon belirtileri genellikle şunları içerir:
Çocuğunuzda ayrıca:
Görüldüğü gibi depresyon çocuğun her yaş döneminde oldukça sık görülebilen ve hemen tanınarak müdahale edilmesi gereken önemli hastalıklardan bir tanesidir. Özellikle çocuğun normal düzenindeki ani değişiklikler bize mutlaka depresyonu hatırlatmalıdır ve depresyon için mutlaka bir uzmana başvurmak, bir uzmandan tedavi almak gerekir. Depresyonun erişkinde olduğu gibi başka hastalıklarla birlikte görülme olasılığı da çok fazladır. Çocukla birlikte ailenin ve okulun da katıldığı ve çocuğu koruyacak destekleyecek bir tedaviye başlanması gerekir.
Gerektiği zaman ilaç gerektiği zamanda da çocuğu, aileyi ve çevresini destekleyecek çeşitli terapi yöntemleri ile çocuğun geleceğini karartabilecek depresyondan kurtulması mümkün olacaktır. Döneminde tedavi edilmeyen depresyonlar ileri dönemde daha önemli psikiyatrik hastalıklara ya da süren bir hale gelen depresyonlara neden olabilir. O yüzden çocukların da depresyon geçirebileceği hiçbir şekilde akıldan çıkarılmamalıdır.