Covid19 da Kayıp Neslin Sakinleri

Tarihe doku özellikle çocuklarında damgalama oldukça fazla görülmektedir. Veba, AIDS, tüberküloz gibi hayvanlarda kişiler gibi ilginçtir ki ülke ve milletler de damgalanmışlardır. Kayıp neslin sakinleri nitelemesini duyan bir çocuk ya da ergenin ruh hali sizce nasıl olabilir? Geleceğine dönük algısı nasıl şekillenir?

Uz. Psk. Dnş. Elif Kaleli

Kültür Fen Koleji

Covid19 salgınında ise tuhaf bir şekilde öğretmen-öğrencilerin damgalanması’ kayıp neslin’ propagandasına tanık olduk… Damgalama (stigmatizasyon), toplum tarafından normal sayılan sınırların dışına çıkılması nedeniyle bir kişi veya grubun değersizleşmesi, etiketlenmesi, yaftalanması adeta işaretlenmesidir.

Damgalanan kişi ya da grup toplum tarafından ötekileştirilir, dışlanır ve dışsal davranışlara maruz kalabilir.

Tarihteki veriler ve damgalanmalar

Veba salgınında Yahudilerin su kuyularını zehirledikleri, havayı bozdukları suçlamasıyla orta Avrupa’da şehirlerden kovulmuş, evlerinin pencere kapıları örülerek ölüme terk edilmiş hatta diri diri yakılmışlardır. Sifiliz ailesineda ise, her ülke kendi komşusunu suçlayarak inanç bir politika izlemiştir. İtalyan, Alman, İngilizler sifiliz hastalığına “Fransız”, Polonyalılar “Alman”, Portekizliler “İspanyol”, İspanyollar “Portekiz”, Ruslar “Polonyalı” mülkü demişlerdir. Araplar Yahudileri, İranlılar Türkleri suçlamıştır.

Covid19 süreçleri yaşananlar…

Keza koronavirüs salgınıyla damgalama yani stigma kendini tekrar hatırlattı. Trump tarafından Çin Virüsü olarak yaftalanan Covid-19 sayesinde Uzak Doğulu insanlara karşı ırkçı-yabancı düşmanlığı bir kez daha hortladı. Fransa’da yaşayan Uzak doğu kökenli kişiler için ayrımcı-damgalamaya karşı Twitter’da “ben virüs değilim” etiketi açılırken; okul ve toplu taşımalarda insanlara ayrımcılığa yönelik haberler yapıldı. İngiltere’de yapılandırılmış Çinlilere karşı yapılan suç oranlarının yaygınlaşması, sosyal-çalışma ayrımcılığa uğradıkları, Çin restoranlarının önlendiği kötü niyetli beyanların verildiği, kullanıcıların evlerinden çıkmayı başardıkları bildirildi. Akıl alır gibi değil ama insanlar virüse karşı öfkelerinin yön değiştirmesi, en kolay hatta kurbanı olan Hedefe yönelmesi yazık ki insanlık adına sınır verici-üzücü. Hatta aşı aşılarının yeni olduğu dönemde Fransız doktorlar devam eden sömürgecilik anlayışıyla aşının Afrika’da Afrikalı halklar üzerinde denenebileceğini gördük. Dünya Sağlık Örgütü’nün bu açıklamasını eleştiren, bu toplumların etkilerini vurgulayan bir açıklama yapılmasını gerektirmiştir.

tutuklular yaşanıyorsa…

65 yaş üstü vatandaşlarımıza salgının başlamasıyla birlikte yaşatılan gerilimi hepimiz utançla hatırlıyoruz. Mesela bir polis memurunun öfkeli bağırışları… Maalesef yaşlılar ülkemizde bu salgın döneminin ilk damgalananları olmuşlardır. Çok şükür ki 65 yaş üstünün aşılanmasıyla beraber bir rahat nefes alabildiler.

Peki, sizce damgalanan ikinci grup kim oldu?

Şüphe yok ki okulların online olması ve salgının bir yılı geride kalmışken halen okul sisteminin uzaktan devam etmesi zor, yorucu hatta bileşenleri açısından üzücü bir hal almıştır. Öğretmenler okullarını özledi. Öğrenciler okullarını özledi. Var olan durumun bu şekilde sürmesi hiç kimsenin tercihi değil. Sorumlusu da öğretmen ve öğrenciler değil. Öğretmenlerin medyada maruz kaldığı tuhaf öfke başka bir yazının konusu olmakla beraber yükleri pandemi döneminde iki kat daha fazla artmıştır. Zira ailelerin kaygıları, çocukların konsantrasyon eksiklileri ve nihayetinde merkezi sınavların devam ediyor oluşu aynı ciddiyetle daha zor koşullarda öğrenme sürecinin devam etmesine neden olmaktadır. Lise ve üniversite giriş sınavları esnemeden aynı kurallarla yapılırken öğretmen ve öğrencilerin yaşadığı stres tarif edilemez bir noktadır. Pandemi de eğitim online olsa da sınavlar uzaktan ve uzakta değil. Dolayısıyla ölçme değerlendirmenin ciddiyetini koruduğu bir ortamda kimsenin yükü azalmış değildir.

Bir nesli kayıp ilan etmek…

Ne kadar uzlaşma ve ne kadar üzücü bir ifade. Ortada telafi edilemeyecek bir kayıp yoktur. geçitler farklı okul politikaları denendi. 2,5 yılda liseler mezun oldu. Kimse kaybolmadı. Bundan sonra da kaybolmayacak. Cumhuriyet’in çocukları ve öğretmenleri aydınlığı her zaman bulur. Ancak ne eziyettir ki pandeminin oğlu damgalanan öğretmenleri ve yetiştiricileri oldu. Kayıp nesil stigması umarız ki bir kara mizah olarak kalır zihinlerde.