Dava nedir? Davanın kelime anlamı öne sürülerek savunulan düşüncedir. Dava hukuksal bir sonucu elde etmek amacı ile yargı organına başvurulmuş, yargı organın çözümünü gerektiren ve yargı organı tarafından hükme bağlanmasını gerektiren konudur. Başka bir deyişle dava, hakkın alınması için devlet aracılığıyla devlet organı olan mahkemelerin kullanılmasıdır. Dava asli veya feri olur.
Hukukumuzda davanın türleri vardır ve oldukça önemli bir kavram olan dava türleri üçe ayrılarak incelenebilir. Hukuk Davaları, Ceza Davası ve İdari Davalar olarak üçe ayırıp ilgili davalardan söz edebiliriz.
Öncelikle hukuk davalarından bahsedelim. Hukuk davaları Eda davası, tespit davası ve inşai davalar olmak üzere üçe ayrılır. Edim davası olaraktan adlandırılan eda davası davacının belirli bir şey için yapılma ve yapılmama talebi ile açtığı davadır. Örnek olarak malı çalınan birinin açtığı davayı verebiliriz. Kişinin malı çalındı ise ve bu malının kendisine geri verilmesini istiyor ise açması gereken dava, Eda davasıdır. İkinci olarak tespit davaları bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının belirlenmesi ile ilgili davalardır örnek olarak Kira bedelinin tespiti için açmamız gereken dava tespit davasıdır. Bir hukuki ilişkinin varlığı tespitinde bulunulmak için açılan tespit davalarına müspet tespit davası denir. Bir hukuki ilişkinin yokluğunun tespitinin arandığı tespit davalarına ise Menfi tespit davası denir. Üçüncü olarak inşa iyi davalardan söz edebiliriz. İnşai davaların bir diğer adı da yenilik doğuran davalardır, Bu davalar, daha önce var olmamış bir hukuki durumu yaratmaya ya da mevcut hukuki durumu değiştirmeye veya sona erdirmeye yarayan ve bu amaçla açılan davalardır. Bu davada verilen karar, yenilik doğurucu bir karardır. Boşanma davası bu dava türüne örnek verilebilir.
İkinci ayrımımız ceza davası idi. Ceza davası, ceza hukuku ile ilgili problemleri çözmek amacıyla, yargılama makamının önüne getirilen dava türüdür. Ceza davası bir kamu davasıdır. Yani savcı tarafından devleti adına açılan bir davadır. Savcı ceza davası içerisindeki iddia makamını oluşturur. Savcı eğer bir suç işlendiği haberi aldı ise kendiliğinden soruşturma başlatması gerekir. Bu soruşturma sonucunda eğer suçun işlendiği konusunda karar kılarsa suç işlediğini düşündüğü şüpheli hakkında bir iddianame düzenlemesi ile Ceza Mahkemesine dava açar.
Üçüncü, ayrımımız ise idari davalar idi. İdari davalar iptal davası ve tam yargı davası olmak üzere ikiye ayrılır. İlk olarak iptal davasından bahsetmek gerekirse bu davada idari işlemler ile menfaatlerinin ihlal edildiği düşüncesini taşıyan insanlar tarafından ilgili işlemlerin iptal edilmesi istemiyle açılan davalardır. Örnek olarak disiplin cezalarına karşı öğrencilerin açtığı dava iptal davasıdır. Tam yargı davaları ise idarenin işlem eylemleri veya ihmali sebebiyle zarara uğrayan kişinin bu zararının tazmini amacı ile idareye karşı açtığı bir dava türüdür. Yine tam yargı davaları tazminat davası, idari sözleşmeden doğan dava ve vergi davası olarak incelenebilir. Tazminat davası, idarenin eylem ve işlemi sebebiyle zarara uğrayan kişinin bu zararını karşılayacak miktarda Para ödemesi talebi ile açtığı davadır. Bunu örnek olarak Belediye tarafından yapılan çalışmada, özel kişinin mülküne verilen zararın tazminine ilişkin açılan dava verilebilir.
İdari sözleşmelerden doğan davalar ile idari sözleşmelerin uygulanması sebebiyle doğan davalarda tam yargı davası olarak kabul edilir. Bunlardan doğan uyuşmazlıkları idari yargı bakar. Vergi davaları ise vergi ile ilgili olarak vergi mükellefleri Ve sorumlularının Vergi mahkemelerinde açtığı davalardır
Davanın Şartları Nelerdir? Mahkemenin bir davayı inceleyip karar verebilmesi için varlığı veya yokluğu, gerekli olan şartların tümüne Dava şartları denir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114. maddesinde genel dava şartları düzenlenmektedir. Bunlar her davada bulunması gereken şartlardır. Öncelikle Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması gerekir. Yargı yolu ise caiz olmalıdır. Mahkemenin görevli olması gerekir. Yetkinin kesin olduğu hal var ise mahkemenin yetkili bulunması gerekir. Davadaki tarafların taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları gerekir, bununla birlikte Kanuni temsil söz konusu ise Temsilcinin gerekli niteliklere sahip bulunması gerekir. Dava takip yetkisine sahip olmak gerekir. Vekil aracılığı ile takip edilen bir dava söz konusu ise Vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması gerekir. Bunun yanı sıra usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamenin bulunması gerekir. Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması gereklidir.
Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gerekleri yerine getirilmelidir. Davayı açan kişiye yani, davacıya Dava açmakta hukuki bir yararının olması gerekir. Eğer aynı dava daha önceden açılmış ise ve halen görülmekte ise Bu şarta uymaz. Yani Aynı Davanın daha önceden açılmış olması ve bu davanın halen görülmekte olmaması gerekir. Aynı davanın daha önceden kesin bir hükümle bağlanmamış olması gerekir.
Dava nasıl açılır? Dava yetkili ve görevli mahkemeye bir dilekçenin verilmesi ile açılır. Yargılamanın mahkeme tarafından yapılabilmesi için gerekli harç ve gider avansından Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca peşin olarak mahkeme veznesine ödenmesi zorunludur. Bu işlemlerden sonra dilekçe mahkeme esasına kaydedilecek Ve dava açılacaktır. Dava açılırken, hazırlanan dilekçe Yeterli bilgi ile hazırlanmalıdır. Çünkü uyulması gereken usul ve esas kuralları vardır. Bu usul ve esas kurallarına uymamak, davanın kayıp edilmesine yol açabilir. Bu yüzden dava dilekçesi içerisinde hukuki bilgi eksikliğinin olmamasına usul ve esas kurallarına uyulmasına dikkat edilmelidir.
Dava Açmak İçin Ne Kadar Para Gerekli? Dava açarken, yargılama harcı ve gider avansının yatırılması gereklidir. Dava açma ücreti ise her dava türü için ayrı ayrı değerlendirilir. Genel bir dava açma ücreti belirtmek pek mümkün değildir. Çünkü dava açma ücretini etkileyen unsurların varlığı söz konusudur örneğin, davanın açıldığı mahkemenin türü önemlidir. Davanın tarafı, davaya taraf olan kişilerin sayısı, bilirkişi, keşif, tanık gibi unsurlar önemlidir.
Birinin nasıl dava ederim? Davaları en genel anlamı ile ikiye ayırarak, hukuku ve ceza davaları olarak nitelendirebiliriz. Hukuk davalarının nasıl açılır? Dava, bir hakkın talep edilmesi için açılır. Bu hakkın talebi bir kişiye kuruluşa yönelik olabilir. Dava yetkili ve görevli mahkemeye verilecek dilekçe ile açılması sağlanır. Mahkemenin yargılamayı yapabilmesi için gerekli harç ve gider avansının peşin olarak mahkeme veznesine ödenmesi gereklidir. Bu işlemler yapıldıktan sonra dilekçeniz mahkeme tarafından kaydedilecek ve dava açılmış olacaktır.
18 yaşından küçüklere dava açılır mı? On sekiz yaşından küçüklerin fiilleri bir başkasına zarar verebilir. Hatta bu zararlar çok çok ciddi olabilir. Örneğin bir çocuk, birinin ölümüne sebep olabilir veya bir mala zarar verebilir. Öyleyse böyle bir durumda yaş küçüklüğünden dolayı çocuğa dava açılıp açılmaması sorusu merak konusudur. Öncelikle toplumu oluşturan bir aile yapısının varlığından bahsetmek gerekir. Çocukların yetiştirilmesinden aileleri sorumludur. böyle bir durumda çocukların verdiği zararlardan da ailenin sorumluluğun ne derecede olduğu tartışılmalıdır. Bununla ilgili olarak 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun ilgili maddelerinden özen ve gözetim görevi ile ilgili açıklamalar bulunmaktadır. Bu kanunun ikinci ayrımda Evin Düzeni başlığı ile birtakım açıklamalar yapılmıştır. 367. Madede verilen hükümlere göre Aile halinde yaşayan birden çok kimsenin oluşturduğu topluluğun tamamının sözleşmeye veya örfe göre belirlenen bir ev başkanı varsa bu ev Başkanı, ev ve yönetme yetkisine sahiptir. Evi yönetme yetkisi, işçilik, çıraklık, kan veya kayın kısımla gibi benzeri sebeplerle ya da koruma ve gözetme ilişkisi içinde ev halkı adı altındaki yaşayan herkesi kapsar. Bu kanunda Ev Düzeni ve Gözetim başlığı altında da bazı hükümler verilmiştir. Buna göre, birlikte yaşayan kişilerin hepsi evin düzenine tabidir. Bu düzenin kuruluşunda ev halkı içinde yer alan herkesin yararı adil şekilde gözetilir. Ev halkı içerisinde yer alan her kişi, özellikle öğrenimi eğitimi dini inançları, meslek ve sanatı için gerekli, özgürlüklerden yararlanma hakkına sahiptir. Ev başkanı birlikte yaşayanların evdeki eşyasını özenle korunmalı ve güvenlik altından bulundurmalıdır bu onun yükümlülüğüdür. Kanunda sorumluluk başlığı altında ile ilgili düzenlemeler de mevcuttur. Ev başkanı, ev halkından olan küçüğün sınırlanmış kişilerin akıllı hastaları veya akıl zayıflığı bulunan kişinin verdiği zarardan sorumludur. Bununla birlikte alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle onu gözetim altında bulundurmuş olduğunu veya bu dikkat ve özeni göstermiş olsa dahi zararın meydana gelmesini engellemesinin mümkün olmadığını ispat etmedikçe bu zarardan sorumludur. Ev Başkanı, ev halkından akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunanların kendilerini veya başkalarını tehlikeye zarara düşürmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Zorunluluk hali söz konusu olduğunda ise gerekli önlemlerin alınması, yetkili makamdan istenir. Kanun içerisinde verilmiş olan bu hükümlere göre ev başkanının özen ve gözetim görevini yapması gerekir. Çocuğun bir zarar yol açması, ev başkanının özen ve gözetim görevini yapmamasından kaynaklanır. Ev başkanına sorumlulukları da bu şekilde belirtildiğine göre, ev başkanı sorumluluklarını yerine getirmelidir. Çocuğun gerçekleştirdiği fiil, onun aile başkanı tarafından tehlikeli ve hukuka aykırı şeyler yapmaktan uzak tutulmadığının göstergesidir. Yani çocuğun, hukuka aykırı eylemlerinden aile başkanı sorumludur. Eğer bu halde ev başkanının, tehlikeli hukuka aykırı şeyleri yapmaktan çocuğu uzak tutmadığını çocuğa bu konuda gerekli bilgileri verip onu aydınlatmadığını çocuğun hareketleri sonucundan çıkarabiliyorsak ev başkanı tazmin ile sorumlu olur.
Bütün bu durumlar incelendiğinde küçüğün ayırt etme gücü var ise verdiği zarardan şahsen sorumlu olduğu söylenebilir. Ancak küçüğün malvarlığı olmadığı için ve birçok olayda malvarlığı ile birlikte haksız fiile ehliyeti de olmadığı için fiilen ve hukuken sorumlu tutulamamaktadır. İlgili durumların değerlendirilmesi ile birlikte hakkaniyet gereğince, sorumlulukların belirlenmesi gerekir.
Dava nerede açılır? Kişiler, hukuksal bir sonucu elde etmek için yargı organına başvuruda bulunabilirler. Hukuk davası için mahkemeye verilecek dilekçe gerekir. Yetkili ve görevli mahkemeye verilen bu dilekçe, davanın açılmasında gereklidir. Yetkili ve görevli mahkemeleri ise kanunlar içerisinde düzenlenmiştir. Her uyuşmazlık için yetkili ve görevli mahkemesi farklıdır. Eğer dava hukuk davası değil ve ceza davası ise durum biraz farklıdır. Ceza davaları Cumhuriyet başsavcısı tarafından açılan davalardır. Mağdur kişilerin veya ilgili kişiler Cumhuriyet Başsavcılığına, polis merkezlerine yapacakları yazılı şikâyeti ile Cumhuriyet Başsavcısı tarafından dava açılır. Tabi bu şikâyet, her tür suçlar için geçerli değildir. Bazı suçlar şikâyete tabi değildir. Bu tür suçlarda Cumhuriyet başsavcısı suç işlendiğine dair bilgiler aldığı gerekli araştırmalar yaptığı ve delilleri topladığı zaman kamu davasını açar.
Uyuşmazlık konusuna göre Yetkili ve görevli mahkeme değişeceğini söylemiştik. Yetkisiz veya görevsiz bir mahkemede dava açılırsa bu davalar reddedilir. Öyleyse bu konuda dikkatli olmak gerekir. Genel olarak ticari davalar için asliye ticaret mahkemelerinde dava açılacağını söyleyebiliriz. idari davalar ise idare mahkemesine, vergi mahkemesine veya Danıştay’a açılır. İşçi ve işverenler arasındaki problemlerden kaynaklı uyuşmazlıklardan dolayı ise iş mahkemelerinde dava açılması mümkündür. Boşanma davaları için görevli mahkemeler, aile mahkemeleridir