DEĞER ARTIŞ PAYI ALACAĞI NEDİR? HANGİ HALLERDE TALEP EDİLEBİLİR?

2002 yılında yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu ile birlikte yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi benimsenmiştir. Eşlerden biri yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi boyunca, bağışlama kastı olmaksızın diğer eşe ait bir malvarlığı değerinin edinilmesine, korunmasına veya iyileştirilmesine yönelik bir katkıda bulunduğu taktirde yaptığı katkı ile orantılı olarak, mal rejiminin tasfiyesi sırasında söz konusu malvarlığı değerinde meydana gelen değer artışı üzerinde alacak hakkına sahip olacaktır. Katkı yapılan malvarlığı değeri taşınmaz, taşınır, kıymetli evrak, paylı mülkiyete konu bir mal üzerindeki pay, irtifak hakkı ve taşınmaz yükü gibi unsurlar olabilir

TMK m.227 “Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır. Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler. Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler.” şeklindedir.

Değer artış payı alacağı, alacaklı olan eşe ayni değil, nisbi (şahsi) bir hak, yani alacak hakkı sağlamaktadır. Bu alacak hakkının temeli sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanmaktadır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da vurgulandığı üzere değer artış payı alacağının talebine yönelik dava boşanma davasının fer’i niteliğinde bir dava değildir. Değer artış payı alacağı, evlenmenin ve mal rejiminin sadece boşanma ile sonlandığı hallerde değil, diğer sona erme hallerinin (ölüm, gaiplik, iptal, butlan) varlığı halinde ve mal ayrılığına hükmolunması, başka bir mal rejimi seçilmesi durumlarında da talep edilebilir.

Değer artış payı alacağının doğmasını sağlayan şartlar:

  1. Dİğer eşe ait bir malvarlığı değerine yönelik katkıda bulunulmuş olması
  2. Katkının kısmen veya tamamen karşılıksız yapılmış olması
  3. Katkıda bulunan eşin bağışlama kastının olmaması
  4. Katkı yapılan malvarlığı değerinde tasfiye sırasında değer artışı ortaya çıkması
  5. Değer artış payı alacağından vazgeçilmemiş olması
  6. Mal rejiminin sona ermiş olması ve tasfiyenin talep edilmiş olması.

Örneğin kadının kocası tarafından el konulan ziynet eşyalarına veya eşlerden biri tarafından ortak konuttan rıza dışı çıkarılan diğer eşe ait eşyalara yönelik iade talepleri) değer artış payı alacağı olarak nitelendirilemez ve edinilmiş mallara katılma rejiminin veya evliliğin sona ermesi beklenmeksizin ya da tasfiyeye gerek olmaksızın evlilik birliği devam ederken veya sona erdikten sonra bile bağımsız bir dava ile ileri sürülebilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus eğer kadın ziynet eşyalarını eşine taşınmaz alınması gibi bir sebeple verdiyse burada değer artış payı alacağı söz konusu olacakken kadının ziynet eşyalarının diğer eş tarafından zorla alınması halinde kadının iade talebi değer artış payı alacağı talebi niteliğinde sayılmayacaktır.

Edinilmiş mallara katılma rejiminde zamanaşımı konusunda TMK’da özel bir düzenleme yer almamaktadır. Öğretideki görüşlerin bir kısmı, TMK 178. maddesine atıf yaparak bir yıllık zamanaşımı süresini savunmakta; başka bir görüş ise, Borçlar Kanunu genel hükümlerinden yola çıkarak on yıllık zaman aşımı süresini öne sürmektedir. Yargıtay ise, mal rejiminin ölümle sona ermesi durumlarında ve 1.1.2002 öncesi döneme ilişkin katkı payı alacağı davalarında on yıllık zamanaşımı süresi, 1.1.2002 sonrası döneme ilişkin değer artış payı alacağı davalarında bir yıllık zamanaşımı süresini uygulamakta iken, 2013 tarihinden sonraki kararlarında 10 yıllık zamanaşımı süresini benimsediğini görmekteyiz.