Türkiye bir kez daha deprem gerçeği ile yüz yüze geldi. Yapılan tüm uyarılara, yürütülen kampanyalara, alınan ya da alınması gereken önlemlere rağmen deprem hala ülkemizin elini kolunu bağlayan, çok sayıda can kaybına neden olan bir olgu. Bu noktada deprem yönetmeliğinin ne olduğunun, nasıl uygulandığının ve deprem yönetmeliğine uygun doğru projeye ulaşmanın ve tabi ki zorunlu deprem sigortasının altının bir kez daha kalın çizgilerle çizilmesi gerekiyor.
Yer kabuğundaki ani kırılmalara bağlı olarak gelişen titreşimlerin dalgalar halinde sarsıntıya yol açması anlamına gelen deprem olgusunu engellemenin elbette ki mümkünü yok. Ancak her doğal afette olduğu gibi deprem öncesi alınacak bazı önlemlerle depremin ortaya çıkaracağı can kaybını azaltmak, bina yıkımlarını engellemek mümkün. Deprem yönetmeliğine uymak, bu yönetmeliğe uygun şekilde inşa edilmiş doğru projeyi bulmak bu önlemlerden en önemlileridir. Ülkemizde ise günümüz ihtiyaç, beklenti ve teknolojilerine göre güncellenmiş bir deprem yönetmeliği bulunmaktadır. 3 Mayıs 2007 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik” yapılacak bina ve bina türü yapıların tasarım ve güçlendirilmesinde uyulması zorunlu olan bir düzenlemedir. Bu yönetmelik Türkiye Deprem Bölgesi Haritası’nı baz alarak hazırlanmış, 2007 yılında yürürlüğe girmiş, uygulanması konusunda sıkı bir takip organizasyonu oluşturulmuştur. Yönetmeliğin baz aldığı deprem bölgeleri haritası, sismik tehlike haritalarına dayanılarak hazırlanmıştır. İnşa edilmek istenen bir yapı için çok detaylı bir deprem tehlike raporu gerekmiyorsa, depreme dayanıklılık konusunda, binanın deprem yüklerinin belirlenmesinde ve bu sayede binaya depreme dayanıklılık özelliği kazandırılmasında bu haritalar çok iyi bir yol göstericidir. Türkiye’de şu anda Bakanlar Kurulu’nun 1996 tarihli kararıyla yürürlüğe giren ve “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik” ile birlikte kullanılan “Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası” mevcuttur. Tüm illeri alfabetik sırayla el alan bu harita, 1996 yılında kitap şeklinde yayınlanmıştır. Haritadaki derecelendirmeler, günümüzdeki yönetmelikte yer alan deprem kuvvetlerinin hesaplanmasında kullanılacak etkin yer ivmesi katsayıları için de referans oluşturmuştur. Harita Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Zorunlu Deprem Sigortası poliçe primlerinin belirlenmesinde de kaynak olarak kullanılmaktadır.
Günümüzde kullanılmakta olan Deprem Yönetmeliği, 1959 tarihli, 7296 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısı İle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’a dayanılarak oluşturulmuştur. Yönetmelik, güncel teknolojik gelişmelere, aksaklıklara, özellikle 17 Ağustos depreminde yaşananlara göre oluşan ihtiyaçlara cevap verecek şekilde hazırlanmış ve uygulanması konusunda sıkı denetim mekanizmasını da beraberinde getirmiştir. Yönetmelik’in uygulanmasından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı sorumlu tutulmuştur. Bakanlık, il müdürlükleriyle, belediyelerle sıkı bir takip organizasyonu kurarak Yönetmelik’in uygulanmasını sağlamaktadır. Van’da meydana gelen son depremde yıkılan binaların yanında sağlam bir şekilde duran yeni binalar, yeni düzenlemenin uygulanmasındaki önemi belgelemektedir.
Yönetmelik’in özü şu maddesinde gayet net bir şekilde ortaya çıkmaktadır: “Yeni yapılacak binaların depreme dayanıklı tasarımının ana ilkesi; hafif şiddetteki depremlerde binalardaki yapısal ve yapısal olmayan sistem elemanlarının herhangi bir hasar görmemesi, orta şiddetteki depremlerde yapısal ve yapısal olmayan elemanlarda oluşabilecek hasarın sınırlı ve onarılabilir düzeyde kalması, şiddetli depremlerde ise can güvenliğinin sağlanması amacı ile kalıcı yapısal hasar oluşumunun sınırlanmasıdır.”
Yönetmelik’te yer alan deprem bölgeleri, Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası’nda belirtilen deprem bölgeleriyle aynıdır. Buna göre Türkiye birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü derece deprem bölgelerinden oluşur. Haritaya ve Yönetmelik’e göre İzmir, Bursa, Kocaeli, Aydın, Denizli, Muş, Bitlis, Erzincan, Hayat, Burdur, Isparta, Hakkari, Çankırı, Bolu, Muğla, Balıkesir, Tokat birinci derece deprem bölgesi iken Van, Bitlis, Şırnak, Batman, Uşak, Çankırı, Tunceli, Adıyaman, Malatya, Bilecik birinci derece ile ikinci derece deprem bölgesi arasında sınırda yer almaktadır. Eskişehir, Kütahya, Afyon, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Kars, Diyarbakır, İstanbul, Tekirdağ, Antalya ikinci derece deprem kuşağı iken Mardin, Gaziantep, Şanlıurfa, Yozgat, Kayseri, Nevşehir, Sivas, Giresun, Gümüşhane, Ordu, Bayburt, Adana ise üçüncü derece deprem bölgeleridir. Ankara ise üçüncü derece deprem bölgesinde olup dördüncü bölgeye de sınırdır.
Bu Yönetmeliğe göre deprem bölgelerinde yapılacak binalar, malzeme ve işçilik koşulları bakımından Türk Standartları’na ve ilgili Bakanlığın “Genel Teknik Şartnamesi” kurallarına uygun olacaktır. Yönetmelikte yer alan ve depremlerde can ve mal kaybını azaltacak çok sayıda düzenlemeden biri de şöyledir: “Bir bütün olarak deprem yüklerini taşıyan bina taşıyıcı sisteminde ve aynı zamanda taşıyıcı sistemi oluşturan elemanların her birinde, deprem yüklerinin temel zeminine kadar sürekli bir şekilde ve güvenli olarak aktarılmasını sağlayacak yeterlikte rijitlik, kararlılık ve dayanım bulunmalıdır. Döşeme sistemleri, deprem kuvvetlerinin taşıyıcı sistem elemanları arasında güvenle aktarılmasını sağlayacak düzeyde rijitlik ve dayanıma sahip olmalıdır. Yeterli olmayan durumlarda, döşemelerde uygun aktarma elemanları düzenlenmelidir.”
Deprem gerçeği ile daha hazırlıklı bir şekilde yüzleşmek için tüm ilgili resmi ve özel kurum ve kuruluşlara kanun ve yönetmeliklerde belirtildiği üzere görevler düşmektedir. Bu anlamda son yıllarda yapılan binalar özellikle çok sayıda toplu konut projesi, lüks konut inşaatları deprem gerçeğine karşı bilinçli hareket etmektedir. Hemen hepsi depreme karşı ne kadar güvenli bina yaptıkları ile haklı bir övünç içindedir. Yine uygulanan kentsel dönüşüm projeleri, yıpranmış eski yapıların boşaltılmasını ve burada yaşayan kişilerin daha güvenli evlerde oturmasını sağlamaktadır. Zemin etütleri, değerleme raporları, inşaatlarda son teknolojinin ve bilimin kullanılması deprem olgusuna karşı önlemleri ortaya koymakta ve önlemlerin uygulanmasını sağlamaktadır.
Bu vesile ile Van’da deprem nedeniyle vefat edenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı, yaralı olanlara da acil şifalar diliyoruz. Bu zor günlerde yardıma muhtaç herkese yardım ellerinin uzanmasını ve mevcut sorunların soğuk kış günleri şartları daha da zorlaştırmadan çözülmesini temenni ediyoruz.
Ebru ÖZ-Mimar,Gayrimenkul Değerleme Uzmanı
30.10.2011 Milliyet Ankara Eki