Depreme karşı dirençte altyapıların daha sağlam olması gerekiyor

İnşaat Dünyası Dergisi Kahramanmaraş’taki 7,7 ve 7,6’lık depremler sonrası Mart-Nisan 2023 sayısında “Deprem Özel Sayısı” hazırladı. Sektör paydaşlarına ve bilim insanlarına depreme dirençli kentler ve binalar için görüş ve önerilerini sorduk. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğuna dikkat çeken Chryso Satış ve Pazarlama Direktörü Rıza Altınsoy altyapıda problem olduğu sürece üstyapıda inşa edilen yapıların da etkisinin azaldığını vurguladı.

Chryso Satış ve Pazarlama Direktörü Rıza Altınsoy, “Kıvam koruyan Optima 100 ürünümüz ile yüksek binalarda ve altyapı projelerinde yüksek mukavemetli çözümler sunuyoruz. Optima 100 yaklaşık 8 saate kadar kıvam koruma sağlayabilen bir yapıya sahip” dedi.

Deprem ülkesi Türkiye’de alt yapı ya da konutlarda beton ve yapıları güçlendirmede kullanılan Chryso ürünlerinden bahseder misiniz?

Kıvam koruyan Optima 100 ürünümüz ile yüksek binalarda ve altyapı projelerinde yüksek mukavemetli çözümler sunuyoruz. Son depremde de karşılaştığımız gibi özellikle fay hattının geçtiği bölgelerdeki yollarda çatlama ve kırılmalar meydana geldi. Altyapıda problem olduğu sürece üstyapı­da inşa edilen yapıların da etkisi azalıyor. Bu nedenle altyapıların daha sağlam olması ge­rekiyor. Su/çimento oranı düşük ama pompa­lanabilir ve işlenebilir beton üretilmesi gereki­yor. Çanakkale Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Avrasya Tüneli yatay ve düşey 350 metreye kadar neredeyse 0,35 kilometre uzaklığa pompalanması gere­ken betonlara ihtiyaç duyulabiliyor. Bunun ise mukavim beton sınıfları ile yapılması gereki­yor. Tüm bunların yanı sıra Optima 100, yakla­şık 8 saate kadar kıvam koruma sağlayabilen bir yapıya sahip ve global olarak çok tercih edilen bir ürünümüz.

DOĞRU ZEMİN ETÜTÜ, DOĞRU İŞÇİLİK, DOĞRU MALZEME SEÇİMİ VE DOĞRU UYGULAMA HAYATİ ÖNEMDE

Yüksek kaliteli ürünler, yanlış uygulamalarda ne gibi sonuçlar doğuruyor? Chryso olarak ürünlerinizin doğru kullanımı için eğitim çalışmaları yürütüyor musunuz?

Aslında doğru uygulama, denetim, doğru malzeme seçimi ve doğru üretim birer bütün. Bildiğiniz gibi Türkiye’de Deprem Yönetmeliği 2018 yılında revize edildi ve bir üst seviyeye çıkarıldı. Yönetmelik mad­deleri başarılı şekilde belirlenmiş olsa da altyapı çalışmaları onunla paralel ilerlemedi. Ayrıca altyapıya yönelik de planlama çalış­malarının yapılması gerekiyor. Örneğin zemin etütü doğru yapılıyor mu? Zemin etütünün var olduğu, mevcut etüte göre düşünülerek statik yapı oluşturuluyor. Son depremlerle bir­likte deprem izolatörleri oldukça sık gündeme gelse de zeminin yapısı bilinmeden yapılacak uygulamalar başarılı sonuca ulaşamayabilir. Burada imar planlarının makro ölçekte olması da sorunların yaşanmasına neden olabiliyor. Gerekirse bir sondaj yapılıp inşa edilecek ya­pılar mikro düzeyde planlanabilir. Bu çalış­malar büyük yapı projelerinde bulunsa da maalesef bireysel konutlarda çok fazla tercih edilmiyor. Planların mikro ölçekte yapılma­sının ardından sonraki aşama zemin etütü. Doğru bir zemin etütünün ardından ise doğru işçilik, doğru malzeme seçimi ve doğru uygu­lama geliyor. Örneğin kullanılan çeliğin kalite­si, hurdadan mı cevherden mi yapıldığı, etriye sıklıkları, kolon kiriş birleşim yerleri hepsi birer etken. Ardından dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta da denetimler. Her beton döküldü­ğünde yapı denetimin etriyelere kadar sayıp onaylaması gerekiyor. Ayrıca her şantiye ala­nında inşaat mühendisinin de olması önem taşıyor.

BETON FİRMALARINA YÖNELİK “EĞİTİMDE SİZDEYİZ” PROGRAMIMIZ MEVCUT

Biraz önce de söylediğimiz gibi bunla­rın hepsi bir bütün ve göz ardı etmeden doğru bir şekilde uygulanması gerekiyor. Depremin ardından hepimiz çok üzüldük ama ardından kabullenip sorumluluklarımızın daha da fazla olduğu bilinciyle harekete geçtik. Katkı sektörünün payı düşük olsa da kaliteli ve stan­dartlara uygun beton üretimi noktasında bek­lentisi ve faydası yüksek. Burada sağlanması gereken faydalardan biri de beton ustasının uygulama yöntemini kolaylaştırmak. Usta akı­cı betonu çok fazla çaba sarf etmeden kalıba yerleştirebilmelidir. Chryso olarak bu noktada da dizayn desteği veriyoruz. Çok geniş bir AR-GE ekibimiz var ve sahadaki arkadaşlarımızın çoğunluğu teknik eleman. Depremle birlikte hepimiz eksiklerimizi görmüş olduk. Bundan sonraki süreçte bilinçlendirme çalışmalarına devam edeceğiz ve yeni yapılanmada daha aktif rol almaya çalışacağız.

Ayrıca Chryso olarak her sene Kırklareli Üni­versitesi, İTÜ, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Kastamonu Üniversitesi Kastamonu Meslek Yüksekokulu gibi farklı üniversitelerle işbir­likleri gerçekleştiriyoruz. Beton firma­larına yönelik “Eğitimde Sizdeyiz” diye bir programımız var. O program dahilinde sistemi geliştiriyor ve eğitim veriyoruz.

AVRUPA ÜLKELERİ BETONUN 50 YILLIK DURABİLİTESİNİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURUYOR

Depreme dayanıklı yapılar için kulla­nılması gereken betonun sahip olması gere­ken standartlar ve dayanım özellikleri neler­dir? Hem yeni hem de eski binaların hasar aldığı bilgisinden hareketle yapılarda beton standartlarında bir revize olması gerektiği söylenebilir mi? Betonun dayanım sınıfının yükselmesinde, su ihtiyacının, kıvamının, priz süresinin ve geçirimsizliğinin istenilen seviyeye getirilmesinde hiper akışkan­laştırıcı, süper akışkanlaştırıcı, priz geciktiri­ci gibi katkı maddelerinin etkisi nedir?

Avrupa ülkeleri betonun 50 yıllık durabilitesini göz önünde bulundururken biz 28 günlük mukavemetini inceliyoruz. Burada statik hesabını yapan kişilerin daha dikkatli ol­ması ve çevre şartlarına uygun olan betonun kullanılması noktasında uyarılarda bulunması gerekiyor. Örneğin deniz kenarına yapılacak bir yapıyla iç kesimlerde yer alacak bir yapının aynı standartları taşımaması gerekiyor. Bura­da yeni nesil katkılara değinmemiz gerekirse kıvam koruması iyi ve uzun süre kıvam koru­malı ürünlere yönelinirse su katkısı en aza in­dirgenebilir. Bu noktada mikser beklese bile bir problem olmaz ve betonu rahatça döke­bilir.

Benim gözlemlediğim ikinci problem de sulama. Betonu dökmeden önce yapılan ha­talarla birlikte beton sınıfı düşüyor, sulamanın yanlış yapılması da betonun kalitesini ekstra düşürüyor. Çünkü sabah akşam sulamak ye­rine, betonun uzun süreli suda kalması gere­kiyor. 80 dereceye kadar ulaşan beton, doğru serinletilmeyince çatlayabiliyor. Kür kullanımı da bu noktada etkili olacaktır. Mayıs ile eylül aylarında dökülecek betonlarda kür malze­mesinin zorunlu olması betonların sağlam kalmasını sağlayacaktır. İyi dökülmüş ve iyi vibratör yapılmış bir beton­da en fazla 2 cm su penetrasyonu olur. Yaptığı­mız hatalardan biri de buradan kaynaklanıyor. Pas payı pratikte ekleniyor fakat uygulamada çok fazla dikkat edilmiyor.

Özellikle büyük projelerde zemin etütü doğru yapılıyor, şartnamelere uyuluyor, su izolasyonuna yönelik ürün kul­lanılıyor. Bunların hepsi doğru uygulandıktan sonra beton su geçirimsiz oluyor. Özellikle GCP’de bulunan SBM ürünlerle temeli yalıtı­yoruz. Bu ürünler PREPRUFE® dediğimiz tes­cilli ürünlerdir. Betonu tamamen su geçirimsiz hale getiriyor.

CHRYSO İLE GCP ANLAŞMASI DAHA FAZLA BÖLGEDE AKTİF OLMAMIZI SAĞLAYACAK

GCP APPLIED TECHNOLOGIES ‘in satın alma süreci tamamlandı. Bu birleşme ile CHRYSO’nun ürün gamında, teknolojisinde ve operasyonel noktada nasıl değişimler meydana gelecek?

2020 yılının sonunda Saint-Go­bain’in satın alma süreci başladı ve 8 ayda ta­mamlandı. Chryso’nun da GCP ile görüşmeleri vardı ve Saint- Gobain anlaşmasının ardından satın alma sağlandı. Chryso; Cezayir, Tunus, Fas, Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan, Doğu Avrupa, Türkiye, Orta Asya gibi bölgeler­de oldukça aktifti. GCP anlaşmasının ardından Chryso’nun aktif olmadığı bölgeler de eklendi. Birleşmenin sağladığı avantajlardan biri de ürün gamımızda meydana gelen artış oldu. Ayrıca AR-GE anlamında GCP ile ortak hareket etmeye başladık ve Chryso bünyesinde olma­yan ürünleri ürün gamımıza dahil ettik.

Örne­ğin GCP’de SBM (Special Building Material) olarak adlandırılan bir grubumuz bulunuyor. Bu sistem içinde, bildiğiniz üzere betonarme yapılarda demir donatının su ile temasa girmemesi, uzun ömürlü yapılarda çok önemli. GCP bu ürün gruplarında uzman bir firma ve çok geniş bir ürün gamına sahip. Temelden çatıya kadar sunduğu çözümler ile dayanıklı yapılara katkı sağlamakta. Ek olarak; zemin en­jeksiyon çözümleri ile zemin şartlandırması da çözüm ortaklığı anlamında sunduğumuz geniş ürün yelpazemizde yer almaktadır.

Ayrıca, su izolasyonu konusunda oldukça başarılı olan GCP’nin özel ürünleri ve poliüretan enjeksi­yonları da bulunuyor. Chryso olarak biz sektöre biraz daha konvan­siyonel ürünler sunsak da GCP, genellikle son tüketiciyi hedefliyor. Biz Chryso ve GCP olarak yeni ürünler üzerinde de çalışmalar gerçek­leştiriyoruz. Kalitenin maliyeti olmaz. Bizler de kalitemizden ödün vermeden sektöre yeni çözümler sunmayı hedefliyoruz. Saint- Goba­in, markalar sabit kalmak üzere Saint- Gobain Construction Chemicals olarak yeni bir de­partman kurdu. Chryso ve GCP olarak bizler de bu departmanda yer alıyoruz.

KARBON SIFIR HEDEFİ SAINT- GOBAIN İÇİN 2050

CHRYSO olarak enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik noktasında düşük karbonlu beton geliştirmek için iş ortaklarınıza nasıl çözümler sunuyorsunuz?

Biz bunu daha çok çimento fabrikalarıyla yapıyoruz ve kullanılan yakıtı azaltıcı ürünler kullanıyoruz. Böylece çimento fabrikaları hem daha hızlı imalat yapabiliyor hem de daha az enerji ve karbon harcıyor. Bu sayede iş ortaklarımızın da karbon ayak izini düşürmelerine destek veriyoruz. Karbon sıfır hedefi Saint- Gobain için 2050 hedefi. Biz buna uygun ürünler üretiyoruz ve geçen yıl gerçekleştirdiğimiz atılımla birlikte kendi fabrikamızdaki elektriğin tamamını gü­neş panellerinden sağlıyoruz. Tedarikçileri­mizi tercih ederken de karbon ayak izi düşük olmasına özen gösteriyoruz. Şu anda 3 fabri­kamız bulunuyor ve bir fabrikamızı da Aydın Buharkent’e kurma kararı aldık. Bu kararı ver­medeki en büyük nedenimiz ise karbon ayak izimizi düşürmek.